Ana SayfaHaberlerGündemKılıçdaroğlu: Bunları Kandil'e gönderen kim?

Kılıçdaroğlu: Bunları Kandil’e gönderen kim?

 

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların kaldırılmasına onay vermelerine ve HDP'li vekillerin tutuklanmalarına dair eleştirileri yanıtladı. "Yolsuzluk yapanlar da kaldırılsın diyoruz. Bizi eleştiriyorlar. Bizim parti programımızın aldığı bir karar vardır, kürsü dokunulmazlığı hariç hepsi kalkmalı. AKP içindeki ByLock'çular da böylece yargılansın" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu tutuklanan HDP'liler Kandil uzantısı diyorlar. Tamam da bunları Kandil'e gönderen kim? Meclis tutanaklarını açıp bakın. Sizden icazet alıp gitmedi mi bunlar? İmralı'ya kim gitti? Masalar kurulmadı mı orada, başkanlık sistemi tartışılmadı mı?" diye sordu.

 

Kılıçdaroğlu sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:

 

"Hukukun üstünlüğünü savunuyoruz biz. Hüküm kesinleşmeden vekilin tutuklanmasını doğru bulmuyoruz. Biz Anayasa'ya birisinin dediği gibi 'Saygı duymuyorum' demiyoruz. Anayasa Mahkemesi diyor ki, temsil yetkisi elinden alınır. Ben demiyorum. Ben hukuku savunmayacağım da neyi savunacağım? Devlet kinle, öç alma duygusuyla yönetilmez, adaletle yönetilir."

 

Dolmabahçe hatırlatması

 

Kılıçdaroğlu, Dolmabahçe Mutabakatı'na da değindi:

 

İmralı ve Kandil arasında da mekik dokudu bu arkadaşlar. Hükümetin teklifiyle. Oslo'da masayı biz mi kurduk arkadaşlar? Kimdi bunları görevlendirenler? 

 

İki kanattan da saldırı alıyoruz. PKK ve AKP. Çünkü ikisi de işbirliği yapıyor. Açık ve net. Size bir fotoğraf göstereyim. Dolmabahçe Mutabakatı. Üç kişi serbest, diğerleri hapiste. Nerede bunlar? CHP'li mi? Kim bunlar? Kim gönderdi bunları buraya, Dolmabahçe'ye? Bunun hesabını vereceksiniz. Sormazsam namerdim.

 

Şavşat'tan Arduş'a giderken bir er hayatını kaybetti. Sizi PKK kucaklıyor, bize PKK saldırıyor. İçtiğiniz su ayrı gitmiyor. Yeri geldiğinde CHP'ye saldıracağız. CHP doğruları söylüyor diye. Söylemeye devam edeceğiz.

 

Belçika mahkemesi kararı

 

CHP lideri, 'PKK terör örgütü değildir' kararı alan Belçika mahkemesine de sert yüklendi:

 

"Bugün bekledim sayın Başbakan bir şey söyler mi diye, Bahçeli bir şey söyler mi diye. Söylemediler. Belçika'da bir mahkeme karar verdi. PKK silahlı bir örgüttür diyor. Buradan o mahkemeye seslenmek isterim. 30 bin kişinin hayatına mâl oldu bu terör. Çocuklar, kadınlar, bebekler… Belçika'da 10 kişi ölse nasıl karar verirdiniz? Sizde vicdan yok mu, ahlâk yok mu? AB'ye aykırı bu karar. Ses çıkaramıyorlar korkularından. Yine eleştiren CHP…"

 

Cumhuriyet'e operasyon

 

CHP lideri, Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyona atanan savcıya dair de eleştiride bulundu:

 

"FETÖ ile ilişkilerini kestiler mi? Hayır, kardeşlik devam ediyor. Cumhuriyet’e yapılan operasyonda bunu görüyoruz. İddianameyi düzenleyen FETÖ’den yargılanan bir savcı. Suçlamaları şunlar: 'Silahlı terör örgütü üyeliği, askeri casusluk, cebir ve şiddet kullanarak TC’yi ortadan kaldırmaya çalışmak. Görevi kötüye kullanmak'. Bu adama iddianame hazırlatıyorlar. Bu olacak iş mi?"

 

Kılıçdaroğlu, temel hak ve özgürlükler konusunda da eleştirilerde bulundu:

 

"Öyle bir noktaya geldik ki ezenlerin ve ezilenlerin Türkiye’si. Kapı çalınca herkes kaygıyla açıyor. Bu ülkede can güvenliği yok çünkü. Bu ülkede basın özgürlüğü, kişi dokunulmazlığı yoktur. Bir kesimi alkışlıyor, bir kesimi 'Bu nedir' diyor. Düşünceyi açıklama özgürlüğü yok. Toplantı ve gösteri yapma hakkı da yok. Adalet de yok. Türkiye, dünyanın dışına itiliyor.

 

Gittikçe Kuzey Kore’ye benziyoruz. Bütün dünyadan soyutlanmış vaziyette, kendi dünyalarını yaşıyorlar. 

 

'BM bize düşman mı?'

 

Kemal Kılıçdaroğlu, OHAL kararı ve BM'nin tepkisine de değindi:

 

Diyorlar ki efendim herkes bize düşman, Almanya, Fransa, AB, ABD, Rusya… Herkes düşman. Ben merak ediyorum, Birleşmiş Milletler de mi bize düşman? Bizim de temsil ettiğimiz BM… Onlar da aynı kaygıyı taşıyor.

 

Türkiye’de hükümetin OHAL ilan edip kişisel haklar sözleşmesinin bazı maddelerini askıya aldığını açıklamasından endişe duyuyoruz diyor. BM söylüyor. Bunlar televizyonlarda söyleniyor mu? Hayır. Gazeteler yazıyor mu? Hayır. Çünkü sansür var. Biz de olmasak bunları anlatacak kimse yok.

 

Bunlar kendilerini BM’ye ihbar ettiler çünkü. 'Bizde darbe girişimi oldu, 13 maddeyi askıya aldık' dediler. İkisi önemli: Bir, adil yargılama yapmayacağım diyor. İki, tutulanlara insani davranmayacağım diyor. Ne demek bu? Bunlara işkence edeceğim diyor. Anadolu Ajansı bu görüntüleri dünyaya yansıtıyor."

 

'214 bin tutuklu ve hükümlü var'

 

Kılıçdaroğlu, tutuklu gazeteciler konusuna da değindi:

 

"Hapishaneler, 2002 rakamını veriyorum. 60 bin kişi tutukluydu. Şimdi 4 kat artmış. 17 Ağustos 2016 itibarıyla tutuklu ve hükümlü sayısı 214 bin kişiye ulaştı. 10 kişilik koğuşta 30 kişi kalıyor. İnsanlar sırayla yatıyor.

 

Elinizi vicdanınıza koyun; Türkiye’de insanca, hakça bir düzen var mı? Öğrenciler hapisteler, binlerce suçsuz insan var hapiste. Sorgusuz sualsiz yatıyorlar.

 

Hapisteki gazeteci sayısı 241’e çıktı. Dünyada en çok gazeteci hapseden ülke Türkiye. Bir de dönüp millete diyeceğiz ki bizde demokrasi var. Kimse inanmıyor… Erler hapiste. Erin ne günahı var, öğrencilerin ne günahı var.

 

Türkiye’yi bu hâle kim getirdi? Onlara kalsa CHP getirdi diyecekler. Kendileri yönetiyor, kendileri çalıyor. Aksaklık olunca CHP. Ben zulme mi sahip çıkacağım mağdura mı? Türkiye’yi 3 terör örgütüne destek vererek bu hâle getirdiler. "

 

Köprüde linç edilen askerler

 

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da köprüde linç edilen askerlerle ilgili de konuştu:

 

"Yalova’dan bindiriyorlar araçlara, Boğaz Köprüsü’nde indiriyorlar. Linç ediliyor üç kişi köprüde. Babası, 'Morga gideceğiz ama cesaret edemiyorum' diyor. 'Ya oradaysa çocuğum'… 10 gün sonra morga gidiyor. 'Bana fotoğraflarını gösterdiler, boğazı düğümlüydü' diyor. 'Fotoğraftan tanıyamadım oğlumu' diyor. 'Açtılar baktım, evet bu benim oğlum dedim' diyor.

 

Gencecik evlat, ikinci sınıf öğrencisi. 'Aldım morgtan, kendi imkanımla İzmir’e götürdüm' diyor. 'İzmir’de cenazesini kılmadılar' diyor. 'Aldım köye götürdüm, orada defnettik. Benim oğlum şehittir, o kabul edilene kadar oraya bir şey yazmayacağım' diyor.

 

Erdoğan’a ilk görüşmede söyledim, "Linç edilenlerin hakkının korunmasını ve onu yapanların tutuklanıp yargılanması gerek" dedim. "Haklısın" dedi. Aileyi aradım, kimse aramamış. Anne ve abla toplumdan dışlanmış gibiler. Evlatları linç edilmiş, yok öyle şey…

 

Nasıl bir kindir, nasıl bir öfkedir? Bunu kabul edemiyorum. Benim vicdanım, ahlakım, inancım kabul etmiyor. Emin olun kitabımız da etmiyor.

 

Linç edilen diğer iki kişi Ragıp Enes Katran ve Kurtuluş Kaya da var. Bunların hesaplarını sormak zorundayız."

 

Başbuğ'un komisyona ifadesi

 

Kılıçdaroğlu, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 15 Temmuz komisyonuna verdiği ifadeyi de anımsattı. Kılıçdaroğlu, Başbuğ'un Erdoğan'a Gülen örgütüyle ilgili rapor verdiğini ancak Erdoğan'ın dikkate almadığını söyledi.

 

"İlker Başbuğ’u da atmışlardı içeri terörist diye. Şu açıklamayı yaptı: 2008’de MİT’ten rapor istedim. Gayriresmi dediler, içinde genel bilgiler vardı. Sadece 8-9 polisin ismi vardı. Ben bunu dönemin başbakanına verdim ve 'Bu çok önemli, bugün bize yarın size olabilir' dedim. Erdoğan yanıt olarak 'Komutanım bunları çok büyütüyorsunuz ne var bunda' demiş. Kime bağlı MİT, arkadaşlar?"

 

'Yetkilerini başkasına kullandırtma'

 

Kılıçdaroğlu, Başbakan Yıldırım'ın başkanlık açıklamalarını eleştirerek, "Başbakan çıkmış bölünme tehdidinden söz ediyor. 'Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür' diyor. Sen nasıl bu lafı edersin? Bu lafı eden kişi Başbakanlık koltuğunda oturamaz" dedi.

 

"Türkiye’nin dünya kadar sorunu var. Yetkilerini başkasına kullandırtma, 'Ben başbakanım, son söz bana ait diyeceksin' Yoksa olmaz."

 

Kaynak: Al Jazeera

- Advertisment -