CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'daki insan hakları ve adalet çalıştayında konuştu.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ndeki düzenlemelerden bahseden Kılıçdaroğlu, anaysada da insan haklarıyla ilgili güzel düzenlemeler olduğunu söyledi.
Demokrasi, özgürlük, hak arayanlardan söz edilebileceğini söyleyen CHP lideri, ekonomik anlamdaki insan haklaırndan bahsedeceğini dile getirerek, "Açlıktan ölen çocukları düşündüğümüzde, 'hak gerçekten kişilere teslim edliyor mu?' sorusu akıllara geliyor… Anayasada mülkiyet hakkının korunması, ailenin ve çocukların korunması maddeleri var…
Sosyal devlet, asgari bir geçim seviyesi sağlamak zorundadır… Bütün sendikalardan istirham ediyorum, aile yardımları sigortasının çıkması için ortak mücadele edelim. Bu olmazsa, sağ elin verdiğini sol el görmüş olur. 1974'te parlamento 9 sigorta dalını hayata geçireceğim demiş, aile yardımları sigortası yok. Sendikaların bunu istemesi lazım.
Emeklilik yaşı olmuş 65. 50 yaşında işinize son veriliyor. Özel sektör çalışmak için yaşlısn, devlet emekli olmak için gençsin diyor. Nasıl geçinecek bu aile. Hak arama mücadelesinin ölçülerini toplumun önüne iyi koymak lazım…" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
– Yasaya göre verilmesi gereken ancak verilmeyen hak, 2006-2019 döneminde 154 milyar 850 milyon lira. Lütuf olarak veriliyor, sesini kes deniyor. Ziraat odalarının, çiftçinin dava açması lazım ama kimse sesini çıkarmıyor.
– Bir devlet benim çalışma hakkımı teslim etmiyorsa, sosyal devlet olma anlayışından uzaklaşmış demektir. En çok isyan etmesi gereken sendikalar. Anayasa, çalışma ve dinlenme hakkı var diyor… Hak aradı diye eğer işçiler hapse atılıyorsa ve iki büyük sendika sessiz kalıyorsa ciddi bir sorunumuz var demektir. 'Ücretleri elden vermeyin bankaya yatırın oradan çekelim, elden verdiğin zaman sigorta pirimimi ödemiyorsun, vergi vermiyorsun' diyor işçiler. 'Tahta kurusu var yatamıyorum' diyorlar. Bunu istedi diye işçiler topluca hapse atıldı. İnsaf ya, bütün meydanların dolması lazım. Şimdi diyecekler ki, 'Kılıçdaroğlu işçileri isyana teşvik ediyor'… Eğer siz kendi haklarınıza sahip çıkmıyorsanız kimse vermez. İnsanlık tarihi hak arama mücadelesi tarihidir. Siz anayasanın sizlere tanıdığı hakka dahi sahip çıkmıyorsanız bir sorun var demektir.
– Grev hakkı, toplu iş sözleşmesi hakkı… Anayasa güvencesi altındadır. Asgari ücret komisoynundaki bayan işçi, borçlarımı ödedikten sonra 3 lira kalıyor dedi. Biraz insaf, vicdan olur, 3 lirayla ne yapacak… Sendikacı arkadaşlarımdan rica ediyorum, 1 milyar üzerinde mevduatı olanlara baksınlar, kaç kişi. Bir de dönüp vatandaşın ne kadar borcu var ve ne kadar faiz ödüyor ona baksınlar. Bütün bunlara bakıldığında gerçekten ücrette adaletsizlik olduğu görülecek.
– CHP'li belediyelerin tamamında asgari ücret 2200 lira olacak, hiçbir işçinin işine son verilemeyecek dedik.
– Barış bildirisini imzaladılar diye binlerce akademisyenin işine son verildi. Gazeteciler, yazarlar, avukatlar, milletvekilleri hapise; çavuçlar hapiste komutanları dışarıda. Öğrenciler hapiste, 'dışarı çık' talimatı verenler dışarıda. Üniversiteden atıp pasaportuna el koyuyosunuz, çalışma özgürlüğünü elinden alıp 'ağaç kökü yesinler' diyorsunuz. Ortada bir mahkeme kararı da yok. O zaman insan hakları nasıl olacak…
– Esnaf ve sanatkarlara kredi vermesi gerek kurumun başkanının kaç para maaş aldığını biliyor musunuz? Milletvekili aylığından da fazla. Bu çarpık düzene ben mi isyan edeceğim. Önce esnaf kardeşim değil mi isyan etmesi gereken, bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız.
– 'Benden aldığın vergileri nereye harcıyorsun sorusunu sormamız lazım. 159 milyar lira Londra'daki tefeciye ödüyorsun da, asgari ücretliye mi ödemiyorsuzn denmesi lazım. Bunlar denmediği iin demokrasi rayına oturmuyor… İnsanlar haklarını yargıda ararlar ama yarg gce tesliem olmuşsa adalet dağıtamaz. Türkiye'de geldiğimiz nokta bu… Medyanın özgürlüğü ve bağımsızlığı da temel unsurdur. Bağımsız medya sorunları dile getirir ve geniş kitlelerin haberdar olmasını sağlar…
"Zaytung haberi gibi"
– Türkiye'nin en çok satan gazetesi Sözcü, bağımsız medyanın sözcülüğünü yapıyor. Yazaralarını FETÖ'ye destekle suçluyorlar. 'Ne istedin de vermedik' diyen bu yazarlar mı? FETÖ'nün her ayağını ortaya çıkardık dediler, bir şey eksik ama, siyasi ayağı. FETÖ'nün siyasi ayağı sarayda oturuyor kardeşim, 1 numaralı ayağı orada. Bunu söylüyorum mahkemeye de vermiyorlar, delilleriyle ortaya koyacağız çünkü. Ne istiyorsunuz Emin Çölaşan ve Necati Doğru'dan. Bunlar cumhuriyetten, sosyal devletten, kardeşlikten, demokrasiden, insan haklarından yanadır. Bazen en sert eleştiri alanlardan birisi de benim bu kalemlerden. Ama dokunamayız, istediği gibi yazar. Ama medyayı da susturup, 'kimsenin sesi çıkmayacak, sadece ben konuşacağım' diyor. Beni en çok üzen, yargının içine düştüğü sefalet. Yargı bu konuma düşmemeli. Bir savcı ididaname hazırlıyor, zaytung haberi gibi. 'Senin geçmişte FETÖ'yü eleştirmen FETÖ'cü olmana engel değildir' gibi bir cümle de var orada. 'Talimat geldi, yapmam lazım' itirafıdır bu…