Ana SayfaHaberlerGündemKurultay kararının gerekçesi açıklandı

Kurultay kararının gerekçesi açıklandı

 

MHP'li muhaliflerin olağanüstü kongre talebiyle açtığı ve Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından kabul edilen davanın gerekçeli kararı açıklandı. Gerekçeli kararda, açılan dava sonrası mahkeme tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan MHP'ye ait büyük kongre delege listesi istendiği, olağanüstü kongre talebinde bulunan 531 kişinin başvurusunun istenilen nitelikte olduğunun anlaşıldığı belirtildi. 

 

Siyasi Partiler Kanunu, Dernekler Kanunu ve Medeni Kanun'un ilgili maddeleri gereğince bu davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle davalı tarafın, yargı yolunun farklılığına yönelik talebinin reddine karar verildiği aktarılan gerekçeli kararda, Medeni Kanun'un 75. maddesinde; "Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya çağrılır" hükmünü içerdiğine işaret edildi.

 

Kararda, bu hüküm doğrultusunda yeterli sayıda üyenin yazılı başvurusuna rağmen parti yönetimince olağanüstü kongre çağrısının yerine getirilmemesi durumunda talepte bulunan üyelerin iki seçeneğinin bulunduğu belirtildi.

 

Siyasi Partiler Kanunu'nun 104. maddesi kapsamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak ihtar müessesesinin işlemesi talep edilerek parti yönetimince olağanüstü kongre yapılmasını talep yoluna gidilebileceği anlatıldı. İkinci olarak da söz konusu kişilerin, Medeni Kanun'un 75/3. maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesine başvurarak genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırmak üzere 3 üye görevlendirilmesini talep edebilme hakkına sahip oldukları vurgulandı.

 

"Aksi bir Anayasa ve kanun metni yok"

 

Kararda, sulh hukuk mahkemesine başvuruyu engelleyen açık bir hüküm olmadığı, ayrıca MHP tüzüğünün 63/3. maddesinde de büyük kongre delegelerinin 1/5'inin imzası ile noterden yazılı talepleri üzerine olağanüstü büyük kongre yapılmak üzere çağrı yapılabileceği hükmü bulunduğu belirtildi.

 

Bu madde doğrultusunda olağanüstü kurultay talebinde bulunan parti üyelerinin, sulh hukuk mahkemesine başvurusunu engelleyen açık bir Anayasa ve kanun hükmü olmadığına işaret edilen kararda, Siyasi Partiler Kanunu'nun 29. maddesinin de, "1630 sayılı Dernekler Kanunu'nun bu kanuna aykırı olmayan hükümleri ile siyasi partilerin her kademedeki kongreleri için de uygulanır" hükmü içerdiği bildirildi.

 

"Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde Medeni Kanun'un 75. maddesinde yer alan sulh hukuk mahkemesince olağanüstü toplantı için çağrı heyeti görevlendirilmesine dâir hüküm, siyasi partiler kongrelerinde özel hukukun uygulanacağı bir durum olarak belirlenmiş olup, adli yargıya özellikle atıf yapılarak bu durum tespit edilmiş olduğundan, aksi bir Anayasa ve kanun metnine rastlanılmadığı anlaşılmıştır."

 

Yargıtay içtihatlarına da yer verilen kararda "Türk Medeni Kanunu'nun 75. maddesi gereğince Çağrı Heyeti görevlendirilmesinde sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu, yerleşmiş içtihatlarla kabul edilmiştir" tespiti yapıldı.

 

"Amaç parti içi demokrasi kurallarının gerçekleştirilmesi"

 

Anayasa Mahkemesi'nin siyasi partiler konusundaki yetkilerinin, Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usûlleri Hakkındaki Kanun ile düzenlendiği hatırlatılan kararda, ilgili kanunların emredici hükümlerine uymayan bir parti hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapılabileceği, mahkemenin de aykırılık bulması halinde parti hakkında ihtar verebileceği kaydedildi. Bu düzenlemelerin adli yargıya başvuruyu engelleyen bir hüküm olmadığı vurgulanan kararda şu tespitler yapıldı:

 

"Adli yargıya başvurunun amacının parti içi demokrasi kurallarının gerçekleştirilmesi olduğu sonucuna varılmıştır. Adli yargıya, Medeni Kanun'un 75. maddesi gereğince üye görevlendirilmesi ve Siyasi Partiler Kanunu'nun 104. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hakkı birbirine paralel nitelikte düzenlemeler olup, sonuç ve yaptırımları farklı olan; Anayasa Mahkemesi tarafından ihtar başvurusu yapılmasının hukuk mahkemelerinin yargısal yetkisini engellemediği sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak mahkememizin görevli olduğu kanaat getirilerek, davalı tarafın, yargı yolu farklılığı nedeniyle açılan davanın usûlden reddine yönelik talebin reddine karar verilmiştir."

 

Gerekçeli kararda, MHP Tüzüğünün 63/3. maddesinde büyük kongre üyelerinin 1/5'inin başvurusu üzerine olağanüstü büyük kongrenin toplantıya çağrılabileceği hükmünün yer aldığı ifade edilerek bu hükmün bu hususta partiye takdir yetkisi vermediği sonucuna varıldığı anlatıldı. 

 

"Kanunların hiyerarşik üstünlüğü kuralı"

 

Siyasi Partiler Kanunu'nun 90. maddesinde siyasi partilerin tüzük, faaliyet ve programlarının anayasa ve bu kanun hükümlerine, Medeni Kanun'un 58. maddesinde de tüzüğün kanuna aykırı olamayacağı açıkça belirtildiği vurgulanan kararda şunlar kaydedildi:

 

"Siyasi Partiler Kanunu'nun 14/6. maddesinde olağanüstü toplantıların büyük kongre üyelerinin 1/5'inin başvurusu üzerine toplanacağı hükmü düzenlenmiş olup, MHP'nin iç tüzüğünün 63/3. maddesinde ise 'olağanüstü toplantılarda genel başkan ve merkez yönetim kurulunca gerek görülen hallerde veya büyük kongre delegelerinin 1/5'inin onaylı yazılı talepleri ile çağrılabilir' hükmü bulunduğu anlaşılmakla, Siyasi Partiler Kanunu ile Milliyetçi Hareket Partisi Tüzüğü’nün aynı konuda farklı düzenlemeler içerdiği görülmektedir.

 

Anayasanın, Siyasi Partiler Kanunu, Medeni Kanun'un ilgili maddeleri gereğince, kanunların hiyerarşik üstünlüğü kuralı doğrultusunda; uyuşmazlığın Siyasi Partiler Kanunu'ndaki hükümlere göre çözülmesi gerektiği, Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu ve bu kanunun atıf yaptığı Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu'nda olağanüstü toplantıda üst yönetimin onay ve izninin bulunmasının gerektiğine dâir bir hüküm bulunmamakla tüzük hükmünün yönetime takdir hakkı vermediği kanaatine varılmıştır."

 

"Olağanüstü büyük kongre çağrısı yapılmadığı iletildi"

 

Siyasi partilerin organsız kalması durumunda kayyum tayininin Medeni Kanun'un 426 ve 427. maddelerinde düzenlendiği hatırlatılan kararda, organsız kalan siyasi partiye kayyum atanması ile yönetime yeterli başvuru yapılmış olmasına rağmen, yönetimin olağanüstü kongre çağrısını yerine getirmemesi durumunda Medeni Kanun'un 75. madde hükmüne başvurma yolunun tamamen farklı durumları içerdiği aktarıldı.

 

MHP tüzüğünün, yönetime takdir hakkı tanımadığının altı çizilen kararda, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından gönderilen büyük kongre delege listesi ile ilgili noterlikten gönderilen çağrı listesinde ismi bulunan kişilerin isimleri karşılaştırılmış, yapılan incelemede, 6 kişinin delege listesinde isminin bulunmadığı, 2 kişinin hem delege listesinde hem parti listesinde isminin olmadığı, 3 kişinin isminin mükerrer yazıldığı, 1 kişinin iki partiye birden üye olması nedeniyle, 12 kişinin başvurusu kabul edilmemiş, 531 kişi tarafından toplantı çağrısının yapıldığı kabul edilmiştir" tespiti yapıldı.

 

Kararda, MHP'nin 1232 delegesinden 245'inin başvurusu yeterliyken olağanüstü kongre talep edenlerin sayısının 531 kişi olduğuna işaret edilerek, ancak parti genel merkezince olağanüstü büyük kongre çağrısının yapılmadığının mahkemeye iletildiği kaydedildi.

 

Gerekçeli kararda, "Buna rağmen davacı vekillerince dosyaya sunulan medyaya verilen demeçlere ilişkin haber çıktılarından, genel başkan ve yöneticiler tarafından olağanüstü kongre çağrısı doğrultusunda işlem yapılmayacağı, bu hususta mahkemeye başvurmaları gerektiği yönündeki beyanlar birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafça olağanüstü kongre çağrısının yanıtsız bırakıldığı anlaşılmakla mahkememizce açılan davanın kabûlüne karar verilmiştir" denildi.

 

Kaynak: AA

- Advertisment -