Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada Mısır'dan Türkiye'ye yönelik mesajlar hakkında "Mısır'dan yapılan sağduyulu açıklamalar güzel, bunun devamını getirmek lazım." açıklamasında bulundu. Yıldırım Suriye konusunda da "Komşu ülke olarak Türkiye, yine yakından ilgili İran başta olmak üzere Rusya, Amerika, hatta bazı Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan’ın da rol alacağı bir modelle artık daha fazla zaman kaybetmeden Suriye’de yeni bir sayfanın açılması hayati öneme sahip." dedi.
"Vatandaşlarımızın acılarını paylaşıyoruz"
Gaziantep'teki terör saldırısında yaşamını kaybeden vatandaşlar için üzüntüsünü ifade ederek sözlerine başlayan Yıldırım, bir kez daha terörü, teröristleri ve terörizmi lanetlediklerini vurguladı.
Başbakan Yıldırım, "Bu terör saldırısında, çocuğu çocuk olan, 29 çocuk, neyin ne olduğunu bilmeyen, daha hayatının baharına gelmemiş çocukları, çocukları kullanarak katleden alçak terör örgütlerini en ağır kelimelerle lanetliyoruz. Vatandaşlarımızın acılarını paylaşıyoruz. Milletimizin acısını paylaşıyoruz." diye konuştu.
Liderler zirvesi
Başbakanlık Resmi Konutu'nda, sabah saatlerinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir araya geldiğini hatırlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"15 Temmuz başarısız darbe girişimi sürecinde başlattığımız dayanışma ve iş birliğini, ülke menfaatleri, Türkiye'nin geleceği konusunda, o günden bugüne kadar büyük bir kararlıkla iyi niyetle devam ettiriyoruz. 7 Ağustos’ta Yenikapı’da yaşanan ve Türkiye'ye yeni kapılar açan o birlik beraberlik, uzlaşma ruhunu devam ettirmek, ülkemizin terörle mücadelesinde, ülkemizin iç ve dış sorunlarını kolayca aşmasında, temel konularımızda beraber hareket etmek, tabiatıyla her bakımdan milletimize ve ülkemize büyük bir katkı sağlıyor.
Bu sabahki toplantıda da Sayın Genel Başkanlara, ülkemizin başını ağrıtan birkaç temel konuda bilgi verme fırsatı bulduk. Özellikle uzun süreden beri devam etmekte olan terörle, PKK terörüyle yaptığımız mücadelede geldiğimiz noktayı ve bundan sonraki hareket tarzımızı anlatma fırsatı bulduk. Bazı detayları da kendileriyle paylaştık."
Liderlere Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelere ilişkin bilgi aktardığını dile getiren Yıldırım, Türkiye'nin, Suriye ve Irak’ta uzun süreden beri devam eden istikrarsızlık nedeniyle büyük bir zorlukla karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin, Suriye ve Irak ile toplam bin 250 kilometrenin üzerinde ortak sınırı olduğuna işaret eden Yıldırım, "Bu sınır boyunca hem teröre destek anlamında hem de buradaki istikrarsızlığı Türkiye'ye taşıma riski anlamında yaşanan gelişmeler var. Bunlarla ilgili düşüncelerimizi ve bundan sonraki hareket tarzımızı paylaşma fırsatı bulduk." dedi.
Yıldırım, özellikle Suriye konusunda bundan sonraki süreç için neler yaşanabileceği konusunda da fikir alış verişinde bulunduklarını dile getirerek, "Buradaki Türkiye'nin duruşu çok nettir. Suriye, bugün 6 seneyi bulan bir iç savaşla maalesef enerjisini, günden güne kaybediyor, milyonlarca masum vatandaşı, Suriye vatandaşı ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. 500 bin civarında masum insan da o anlamsız iç savaşta hayatını kaybetti." diye konuştu.
"Suriye'nin toprak bütünlüğü korunmalı"
Suriye'de akan kanın durdurulması için bütün tarafların aklı selimle bir araya gelmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bu bağlamda burada taraflar var. Taraflar kim? Rejim, diğer taraf kim, Suriye muhalifleri, rejimle mücadele eden muhalifler. Bir de terör grupları DAEŞ, PYD, YPG gibi. Diğer taraftan da kim var? Koalisyon güçleri var ve rejimin davet ettiği Rusya var. Dolayısıyla bütün bu tarafların, İran ve Suudi Arabistan’ı da buna dahil edebiliriz, bütün bu tarafların, aklı selimle bir araya gelmesi, akan kanın durdurulması, tekrar bütün Suriyelilerin temsil edileceği bir yönetim şeklinin oluşturulması esastır."
Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin, Suriye'de toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi konusunda çok net bir duruş ortaya koyduğunu belirterek, Türkiye'nin Suriye’nin bölünmemesi, herhangi etnik gruba avantaj sağlayacak yeni yapılaşmamaya izin verilmemesi yönünde net bir tavır aldığını vurguladı. Yıldırım, şunları kaydetti:
"Görüyoruz ki bazı gayretler var, Türkiye'nin güneyinde bir Kürt oluşumu meydana getirmek, başka bölgelerde de başka oluşumlar meydana gelmesine zemin hazırlamak. Bu asla Türkiye olarak bizim kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Esasen Suriyelilerin de kabul edebileceği bir şey değil. Suriye'nin torak bütünlüğü korunmalı, etnik temele dayalı olmayan bütün grupların içinde yer aldığı, kucaklayıcı, kapsayıcı bir yönetimin oluşturulması ve böylece husumetlerin ortadan kaldırılması, bu esastan hareketle, komşu ülke olarak Türkiye, yine yakından ilgili İran başta olmak üzere Rusya, Amerika, hatta bazı Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan’ın da rol alacağı bir modelle artık daha fazla zaman kaybetmeden Suriye’de yeni bir sayfanın açılması hayati öneme sahip.
Bunun üzerinde elimizdeki en güncel bilgileri, yapılan çalışmaları ifade ettik. Irak'ta da keza toprak bütünlüğü, üniter yapının muhafaza edilmesi konusundaki hassasiyetimizi ifade ederken bir yandan da Irak'ın özellikle kuzey doğusundan ülkemize yönelik tehditler ve terör saldırılarına karşı tedbir alma hakkımızın saklı olduğunu da ifade ettik."
"İsrail ile normalleşme Filistin'e desteğimizi engellemez"
Yıldırım, IŞİD'in Irak'taki faaliyetlerinin sonlandırılması ve Musul'un kurtarılmasına yönelik faaliyetleri, çalışmaları izlediklerini ve bunları tasvip ettiklerini söyledi.
Irak'ta taraflarla yakın iş birliği içinde daha istikrarlı ve merkezi yönetimin bütün ülkede söz sahibi olacağı bir durumun sağlanması için Türkiye olarak gereken katkıyı vermeye devam edeceklerini belirten Yıldırım, Rusya ve İsrail ile bu çerçevede her alanda ilişkilerin geliştirilmesinin memnuniyet verici olduğunu, kaybedilen zamanın süratle kazanılmaya çalışıldığını belirtti.
Yıldırım, son zamanlarda İsrail'in Gazze bölgesine karşı giriştiği hava saldırısını anımsatarak, "Sivillere yönelik bu saldırıların onaylanmadığını açık bir dille ifade etmek isteriz. Bizim İsrail ile ilişkilerimizin normalleştirilmesi Filistinlilerin haklı davalarına karşı duruşumuzu, onlarla birlikte hareket etmemizi asla engellemez, durdurmaz." diye konuştu.
"Doğu ve Güneydoğu'ya yatırım, teşvik ve destek projelerini tamamladık"
Bakanlar Kurulunda çok önemli bir konuyu da ele aldıklarını ifade eden Yıldırım, "Çukur siyasetinin başladığı şehir ve ilçeleri işgal girişiminden sonra güvenlik güçlerimizin yaptığı operasyonlarla beraber bölgenin imar edilmesi, yeniden burada hayatın süratle normalleşmesi, bölgeye olan yatırımların, projelerin hızlı bir şekilde gelmesi anlamında uzun bir zamandan beri devam eden Doğu ve Güneydoğu'ya yönelik yatırım, teşvik ve destek projelerini nihayet tamamladık." dedi.
Bunlarla ilgili detaylı açıklamanın bugün yapılmayacağını dile getiren Yıldırım, önümüzdeki günlerde bölge illerine gideceğini, gençlerle, kadınlarla, vatandaşlarla beraber olup, bu açıklamları orada yapacaklarını bildirdi.
Yıldırım, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'de hayatın süratle normale döndürülmesi ve ekonomi ile ilgili konuların hiç gecikmeye mahal vermeden çözümlenmesine önem verdiklerini vurguladı.
Meclis'in bombalanmasına rağmen bir gün bile kapalı kalmadığını, hem darbe öncesi hem de darbe sonrası her biri bir reform niteliğindeki düzenlemelerin yapıldığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bu düzenlemelerde yatırımcılarımızın işini kolaylaştıran çok ciddi teşvikler var. Ayrıca iş adamlarımızın, sanayicilerimizin, küçük esnafımızın hatta vatandaşlarımızın devletle davalarını sulh yoluyla çözecekleri kapsamlı kararlar aldık. Vergi borcunuz varsa ödeyememişseniz onu yeniden yapılandırma, faizlerini affetme ve ödeme kolaylığı sağlamadan tutun, stok fazlasının çözülmesine, kasa fazlasının halledilmesine, bazı varlıkların, kayıt dışı veya yastık altındaki varlıkların bankalara yatırılarak herhangi bir takibata mahal vermeden ekonomiye kazandırılmasına, ayrıca yurt dışından nakit transferi yapmak isteyenlere herhangi bir vergi incelemesine hacet kalmaksızın bunu sağlamalarına imkan veren düzenlemeler yaptık."
Yıldırım, şehit ve gaziler için yapılanların yanı sıra en az 100 farklı konuda düzenlemeye gidildiğini, burada amacın ekonominin yavaşlamaması, hızlanarak üretime devam edilmesi, istihdam oluşturulması ve yatırımcıların önündeki engellerin kaldırılması olduğunu söyledi.
İhracat ve üretim teşviklerinin de buna dahil olduğunu, genel olarak Türkiye'nin her yerinde faaliyet gösteren herkes için geçerli tedbirler alındığını anlatan Yıldırım, ayrıca Güneydoğu'da operasyonların yapıldığı il ve ilçeler başta olmak üzere, terörle mücadeleden doğrudan ve dolaylı etkilenen 20'nin üzerinde ile yönelik ek tedbirlere başvurulduğunu vurguladı.
Amaçlarının buralardaki yatırım açığını kapatmak ve işsizlik oranını düşürmek olduğuna işaret eden Yıldırım, "Hangi alanda? Tarım, ulaştırma, altyapı, enerji, sağlık, turizm ve eğitim alanında. Ayrıca teşvikler var. Teşviklerde de buraya yapılan yatırımların semeresinin görünmesi için mesela fabrika yapılıp, verilecek. Bu fabrikada üretim yapılması için ve burada iş, aş sağlanması için ürettikleri ürünlerin satışının değerlendirilmesine imkan veren devletin de özellikle katkı sağlayacağı bir teşvik mekanizması hayata geçirilmiş oluyor." dedi.
"Vatandaşlarımız 'Bizi bunlardan kurtarın' diyor"
Yıldırım, önümüzdeki aydan başlamak üzere 2019'a kadar yatırımların ilaveten teşvik edileceğini, buraya ilave bütçeler ayarlanacağını, belirlenen önceliklere göre yatırımlar yapılacağını ve bölgede cazibe merkezlerinin oluşturulacağını dile getirdi.
Başbakan Yıldırım, yerine göre farklı alanlarda yapılacak yatırımlarla bölgede "terörün" istismarının sona erdirileceğini dile getirdi.
Bölge insanının, Kürt vatandaşların "terör" örgütünden asla bir beklentisinin olmadığına söyleyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Terör örgütü ancak kan, gözyaşı, ızdırap veriyor ve bu ızdırabı bölge insanı artık yaşamak istemiyor. PKK terör örgütü veya onun etkisinden kendini kurtaramayan siyasi uzantıları asla ve asla bölge insanının hiçbir sorununa çözüm üretemedikleri gibi bölge insanının bugün en büyük sorunu haline geldiler. Oradaki vatandaşlarımız 'Bizi bunlardan kurtarın' diyor. Biz de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bu sorumluluğu yerine getirmek için bir yandan güvenlik esasına dayalı yurt içinde huzuru, güveni sağlayacak tedbirleri süratle almak… Bir yandan da güneydeki sınırlarımızdan olabilecek sızmaları önleyecek fiziki tedbirleri alıyoruz. Bu tedbirleri de artırarak devam ediyoruz."
"Milletimiz ayrışma istemiyor"
Türkiye'nin önünde güzel günler olduğunu belirten Yıldırım, "Sağlanan birlik, kardeşlik ve uzlaşma ortamını devam ettirmek için iktidar partisi sorumluluğunu bilerek daha dikkatli davranacağız. Ülkenin ana meselelerinde muhalefet-iktidar ayrımı yapmayacağız. Bütün konularımızı konuşarak, görüşerek ve uzlaşarak çözmenin gayreti içerisinde olacağız. Milletimiz ayrışma istemiyor, milletimiz birleşme, kaynaşma istiyor. Ayrışmanın moral değerlerimizi ne kadar olumsuz etkilediğini geçmişte gördük." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 25 Temmuz'da üç partinin başkanlarını kabul ettiğini hatırlatan Yıldırım, kabulde bu konuların görüşüldüğünü belirtti.
Yıldırım, görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderlere, 15 Temmuz'da partilerin, Türkiye'nin demokrasisi ve geleceği konusundaki net duruşları dolayısıyla teşekkür ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kabulde ayrıca bazı temel hususlarda anayasa değişikliği yapılması konusunda müşterek gayret gösterilmesini teklif ettiğini de anımsatan Yıldırım, bu bağlamda da üç partinin birer yetkili görevlendirerek süreci başlattığını kaydetti.
Anayasa çalışması
Bu kapsamda bugüne kadar yaklaşık 8-10 görüşme yapıldığına dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bazı önemli hususlarda görüş birliğinin sağlandığını da görüyoruz. Bu da memnuniyet verici. Zannediyorum, önümüzdeki 5-10 gün içinde bu çalışma bir noktaya gelecek ve bütün bunlar genel başkanlara sunulacak. Biz de bir kez daha gözden geçirerek, mutabık olduğumuz, anlaştığımız maddeleri Meclis'e getirerek, Meclis'te oylamak suretiyle kısmi de olsa bir değişikliği, milletin ihtiyacı olan ve artık vesayet döneminden kalan maddeleri değiştirmiş olacağız. Böylece tam anlamıyla kapsamlı bir anayasa olmasa bile yeni anayasaya giden yolda önemli bir adımı anlaşarak, uzlaşarak yapabilmeyi başaracağız."
Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu ile ilgili gelecek günlerde çok detaylı, kapsamlı, rakamları, alanları ve projeleri ihtiva eden açıklamaları, ilgili bakanlar ile kendisinin yapacağını bildirdi.
Gaziantep'teki saldırı
Açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Yıldırım, Gaziantep'teki "terör" saldırısına yönelik istihbarat zaafiyeti olup olmadığı sorusuna, "Tabii, terör örgütü yapılan operasyonlarla ciddi anlamda sıkıntı içerisine düştüğü için bu gibi acımasız, hunhar faaliyetlerini artırmış gözüküyor. Bu anlamda çok ciddi tedbirler alınmasına rağmen diyelim ki 100 tane ihbarı değerlendirip gereğini yapıyorsunuz ama bir tanesi kaçıyor. O, olay oluyor. Önledikleriniz gündem olmuyor, tabiatıyla olması da gerekmiyor ama gerçekleşen hakikaten sonuçları ağır oluyor. Bütün bunlara rağmen istihbarat ve güvenlik birimlerimiz büyük bir gayretle çalışıyor. Benzeri olayların yaşanmaması için olağanüstü gayret bir gösteriyorlar." karşılığını verdi.
Gülen örgütünün 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunduğunu anımsatan Yıldırım, "Ondan sonra oluşan boşluğu FETÖ, bölücü terör örgütü hemen doldurdu. Onlar birbirleriyle paslaşarak bu işleri yapıyor. Bunda hiçbir tereddüt yok çünkü aynı merkez bunları yönetiyor. O merkezin amacı da Türkiye'yi meşgul etmek, enerjisini azaltmak, Türkiye'nin muasır medeniyetlere giden yoldaki enerjisini, hızını kesmek." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yıldırım, "Gaziantep saldırısını gerçekleştiren saldırganın yaşı ve uyruğu belirlendi mi? Patlattı mı, patlatıldı mı? Bununla ilgili son gelişme nedir?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Bu saldırıyla ilgili tabii çok şiddetli bir patlama, henüz faile ilişkin bir ipucu bulunabilmiş değil. Bu, sadece bir tahmin, görgü tanıklarının anlattıklarından ortaya çıkan bir tahmindir. Yoksa saldırıyı kimin yaptığı, hangi örgüt adına yapıldığı konusunda etken kanaatler maalesef doğru değildir ve toplumu doğru bilgilendirme adına tabii ki onaylanacak bir durumda değildir. Henüz kimin yaptığı, çocuk mudur, büyük müdür… Öyle bir rivayet var. Güvenlik kuvvetlerimiz ona yoğunlaşıyor. Onunla ilgili ipuçları bulmaya çalışıyor ve elde edilenlerle olayın arkasında kimler var, onlar da ortaya çıkarılacak. Bunda hiç şüphe yok. Geçmiş olaylarda yapılan titiz çalışmalar sonucu, hangi örgütle nasıl bağlantılar olduğu ortaya çıkmıştı. Bu sefer de çıkacaktı. Bundan hiçbir tereddütüm yok."
Suriye sınırında yaşanan gelişmeler
PKK'nın Suriye kolu PYD ve YPG'nin sınırda Kürt koridoru oluşturduğu hatırlatılarak, "Bu konuda bakışınız nedir? Bugünkü liderler zirvesinde bu konu gündeme geldi mi?" sorusu üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu konu gündeme geldi. Bu konuda eldeki en son bilgileri parti başkanlarıyla paylaştım. Bu konudaki tutumumuz da çok açık. Biz, Türkiye olarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü çok önemsiyoruz. Sadece biz önemsemiyoruz İran ve diğer ülkeler de önemsiyor. Orada ayrı ayrı devletçiklerin oluşturulmaya çalışılması veya böyle bir düşüncenin var olması, Suriye'nin bu halinin daha onlarca yıl devam etmesi anlamına geliyor. Bu da zaten büyük bir tahribat yaşayan ülkenin bir daha belini doğrultamaması anlamına da gelir.
Bugün ülke içinde yaşayanlardan neredeyse bir o kadarı da yurtdışına gitmek zorunda kaldı. 3 milyon kadarı bizim misafirimiz. Ona yakın Lübnan'da, Ürdün'de var, başka ülkelerde de var. Dolayısıyla bu insanların ülkelerinin geleceği hakkında söz sahibi olacağı ve tek bir Suriye devletinin oluşturulması, bütün etnik yapıların temsil edilmesi olmazsa olmaz şarttır. Bu işin paydaşları, çözümü bu çerçevede oluşturmak mecburiyetindedir."
"Mısır ile ilişkileri geliştirmekten yanayız"
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Türkiye ile düşmanlık durumunun söz konusu olmadığına yönelik açıklaması hatırlatılarak, Mısır ile ilişkilerin normalleşmesinin beklenip beklenmeyeceğinin sorulması üzerine Başbakan Yıldırım, "Akdeniz ve Karadeniz'i kullanan ülkeler olarak dostluklarımızı artırmamız lazım, düşmanlıkları azaltmamız lazım. Buna Rusya da İsrail de diğer ülkeler de dahil." diye konuştu.
Akdeniz'i çevreleyen 23, Karadeniz'i çevreleyen 8-10 ülke olduğunu ifade eden Yıldırım, "Buralarda potansiyelimiz çok fazla, düşmanlıklar yerine dostluklar hem ülkelerimizin hem de ülkelerimizin halklarının geleceği için çok önemli." açıklamasında bulundu.
"Mısır'dan yapılan sağduyulu açıklamalar güzel, bunun devamını getirmek lazım." diyen Başbakan Yıldırım, Mısır ile ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu ölçünün belli olduğunu vurguladı.
Mısır'da halkın iradesinin göz ardı edilmemesi ve halkın iradesiyle iş başına gelecek bir yönetimin sağlanması gerektiğini dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"Bir darbe olmuştur, darbe sonrası yönetim el değiştirmiştir. Aynı şeyi Türkiye'de denediler, başaramadılar, Mısır'da başardılar. Türkiye'de başarılamaması, bazı dostlarımızı şaşkınlığa uğratsa bile bir kez daha onlar Türk milletinin nasıl bir millet olduğunu görmüş oldu. Dolayısıyla biz Mısır ile ilişkileri geliştirmekten yanayız. Mısır, kültürü, değerleri bizimle çok yakın olan bir ülkedir, halklarımız kardeştir. Yönetimde yaşanan anlaşmazlıklar halklarımıza mağduriyet olarak yansıtılmamalıdır. Dolayısıyla en azından ekonomik alanda, bir siyasi alandaki normalleşme zaman alsa bile ekonomik alanda, turizm, tarım, kültür vesaire gibi alanlarda ilişkilerimizi süratle geliştirebiliriz, buna her iki ülkenin de ihtiyacı olduğunu düşünüyorum."
Suriye konusunda "üçlü koalisyon" iddiaları
Aynı gazetecinin, Rusya tarafından Suriye'ye yönelik Türkiye ve İran'ın da bulunacağı üçlü bir koalisyon oluşturulabileceğine yönelik açıklama yapıldığını hatırlatarak, buna ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine Başbakan Yıldırım, "Zaten Suriye konusunda Rusya işin içindedir. Dolayısıyla Rusya'nın çözümde Türkiye, İran ile birlikte hareket etmesi doğaldır ve bu da değerlendirilmesi gereken bir husustur." yanıtını verdi.
Gülen örgütü mensubu savcıların yaptığı soruşturmaların yeniden ele alınmasına yönelik CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sabahki toplantıda önerisi olup olmadığı ve bu konuda adım atılıp atılmayacağının sorulduğu Yıldırım, "Balyoz ve Ergenekon davasında hukukun zorlandığı ve burada verilen kararların tekrar gözden geçirilmesi gerektiği yönünde bir düşüncesi var. Bu, zaten yapılıyor. Bu davalar yeniden görülüyor ve birçoğu da müebbet almış sanıklar, beraat ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği bunların itibarının iade edilmesi, zaten davayı kazanınca bu otomatikman gerçekleşmiş oluyor. Ayrıca, mağdurlar dava da açabiliyor, o yargılamadaki mağduriyetlerinin giderilmesi bakımından." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, bu davalardan bazılarının sonuçlandığına da dikkati çekerek, "Yürüyen işlemlerle Sayın Kılıçdaroğlu'nun ifade ettiği hususlar birbiriyle örtüşüyor." dedi.
Yüksek Askeri Şura toplantısı
Yarın yapılması planlanan Yüksek Askeri Şura toplantısına ilişkin soru üzerine Yıldırım, söz konusu toplantının usulen yapıldığını belirtti.
Şura'nın asıl toplantısının 28 Temmuz'da yapıldığını anımsatan Yıldırım, "Yarın, albay düzeyindeki, albay altı düzeyindeki personelin durumları değerlendirilecek. Yarınki askeri şuranın bir özelliği tabii TSK'nın yeniden yapılandırılması ve YAŞ'ın yeniden düzenlenmesi münasebetiyle yapılacak ilk toplantı olma özelliği taşıyor. Onun dışında fevkalade bir durum yok, gerisi rutin bir işlemdir." şeklinde konuştu.
Suriye sınırında askeri sevkiyat olduğuna yönelik soru üzerine de Başbakan Yıldırım, "Sürekli orada hareketlilik var, hem bizim tarafta hem öbür tarafta. Dolayısıyla Silahlı Kuvvetlerin sınır güvenliği açısından ülkemize geçişleri kontrol altına alması ve sınırlarımızın güneyinden yapılabilecek taaruzlara karşı her zaman hazır olması esastır. Yapılan faaliyetleri bu çerçevede değerlendirmek gerekir." şeklinde yanıt verdi.
Kaynak: AA, Al Jazeera