Raporda bu tavsiye şu ibarelerle yer aldı:
“İstanbul Sözleşmesi’nin 80’inci maddesi ve 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3’üncü maddesi doğrultusunda, İstanbul Sözleşmesi adıyla anılan tarafı olduğumuz Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin feshedilmesi durumunun değerlendirilmesi hususunda CUMHURBAŞKANLIĞINA TAVSİYEDE BULUNULMASINA…”
Karar niteliğinde olmasa da, rapor, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedileceğine dair güçlü bir karine teşkil ediyor.
Başdenetçiliğin raporu, kurumlarına yapılan müracaatın içeriğiyle ilgili verilen bilgiyle başlıyor. Müracaatçıların İstanbul Sözleşmesi’ne başlıca itirazları şöyle anlatılıyor:
“Başvuranlar İstanbul Sözleşmesi’nin kültürel değerlerimize aykırı hükümler taşıdığı, geleneksel aile yapısına uygun düşmeyen nikâh dışı birlikteliklere meşruiyet kazandırdığı ve ailenin tahribine zemin hazırladığı kanaatini paylaşmaktadırlar. Ayrıca, 6284 sayılı Kanun kapsamında beyanın esas alınarak uzaklaştırma kararlarının verilmesi neticesinde önemli mağduriyetlerin yaşandığı, aile hayatının kamuya açılması suretiyle aile mahremiyetinin ihlal edildiği, Kanunun şiddet olaylarının önüne geçilmesinde ve ailenin korunmasında yetersiz kaldığı ifade edilmektedir.”
Rapor, “Mevzuat” başlığı altında başta Anayasa olmak üzere konuya dair bütün resmî metinlerin incelemesiyle devam ediyor. Bu bölümde Anayasa’nın yanında, 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) uzun uzun ele alınıyor.
Kamu Denetçisinin ön raporu: (Sözleşmeden sonra) “aile içi şiddet arttı, evlilik sayısı azaldı”
Raporda daha sonra Kamu Denetçisi C. Özlem Tunçak’ın araştırmalarına ve nihai değerlendirmesine geçiliyor. Özlem Tunçak’ın Kamu Başdenetçisi’ne tavsiyesi, raporunda şu ifadelerle yer alıyor:
“Toplumsal ihtiyaçlar sonucu ortaya çıkan hukuk kuralları meşruiyetini ve uygulanma gücünü toplumsal mutabakattan alır. Uygulamaya konulan hukuk kurallarının toplum tarafından benimsenmesi, kuralla varılmak istenen hedefe daha kolay ulaşılmasına zemin hazırlar. Hukuk normları oluşturulurken içinde bulunulan toplumun kültüründen ve değerlerinden soyut olarak hareket edilmesi, hukuk kuralının uygulanabilme kabiliyetini zayıflatır ve meşruiyetini tartışmalı hale getirir. Nitekim kadına karşı şiddetle mücadelenin mevzuatımızdaki alt yapısını oluşturan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun özelinde yaşanılan durum budur. Karar gerekçesinde yer verilen tespitler ve istatistiki veriler de bu düzenlemelerdeki amacın beklenen düzeyde gerçekleşmediğini, aile içi şiddet vakalarında artışlar görüldüğünü, evlilik sayısının azalması yanında boşanma sayılarının ve velayete bırakılan çocuk sayısının artması sebebiyle ailenin korunmasında da önemli sorunlar yaşandığını ortaya koymaktadır. Netice itibariyle ülkemizin üzerinde titizlikle durduğu, ‘şiddete karşı sıfır tolerans’ anlayışı ile hareket ettiği ve çok önemli faaliyetler yürüttüğü bu alanın dayanağını oluşturan mevzuat düzenlemelerinin, Anayasanın devlete yüklediği ailenin ve toplumun huzur, refah ve mutluluğunu sağlamak görevi esas alınarak ve toplumsal hassasiyetler gözetilerek ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi amacına yönelik toplumsal desteği inşa edecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.”
Kamu Başdenetçisi’nin kararı
Raporun sonunda, bu ön raporu değerlendiren Kamu Başdenetçisinin kararı yer alıyor. Bu bölümde de şöyle deniyor:
“Açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre BAŞVURUNUN KABULÜNE; (…) Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin feshedilmesi durumunun değerlendirilmesi hususunda CUMHURBAŞKANLIĞINA TAVSİYEDE BULUNULMASINA; (…) 6328 sayılı Kanunun 20’nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, bu karar üzerine tesis edilecek işlemin otuz gün içinde Kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna,
“Kararın başvuranlar ile Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu, Adalet Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına tebliğine,
“Bilgileri için kararın bir örneğinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partiler ile Diyanet İşleri Başkanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ve Türkiye Barolar Birliğine gönderilmesine, Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisince karar verildi.”