Türk askerinin ülkedeki varlığını sonlandırmasını istediği bir bildiri yayınladı. Bildiriye gerekçe olarak Ankara'nın Başika kampıyla ilgili son dönemdeki açıklamaları ve Irak'a yönelik tezkere kararının 1 Ekim'de TBMM'de uzatılması gerekçe gösterildi.
Parlamento, ayrıca, Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi'ne nota verilmesi, Türk güçlerinin 'işgalci güçler' olarak nitelenmesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarının kınanması ve Türkiye ile ticari ve ekonomik ilişkilerin gözden geçirilmesi gibi Irak hükümetinden bir dizi talepte bulundu.
Bunun üzerine Irak’ın Ankara Büyükelçisi Hişam Ali Ekber İbrahim el-Alevi, Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı.
Dışişleri'nden yanıt
Türk Dışişleri Bakanlığı, bildiriye cevaben şu yazılı açıklamayı yapmıştı:
"Irak Temsilciler Meclisi’nin 4 Ekim 2016 tarihinde aldığı kararı kınıyoruz. Özellikle sözkonusu kararın Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik çirkin ithamlar içeren bölümünü şiddetle protesto ediyor ve kabul edilemez buluyoruz. Bu kararın, Türkiye’nin yıllardır her konuda yanında durduğu ve elindeki tüm imkanlarla destek olmaya çalıştığı Irak halkının büyük bölümünün görüşlerini yansıtmadığını düşünüyoruz.
Türkiye, ulusal güvenliğine bir tehdit olarak gördüğü DEAŞ’la en başından bu yana kararlı bir mücadele sergilemekte, bu süreçte DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun kuruluşundan itibaren bir üyesi olarak Koalisyon'un çabalarını kuvvetli şekilde desteklemektedir.
Türkiye, yıllardır Irak’tan kaynaklanan terör tehdidi nedeniyle binlerce vatandaşını kaybetmiş ve Irak’taki mezhepçi yaklaşımlar nedeniyle yaşanan istikrarsızlıkların doğrudan etkisinde kalmış olmasına rağmen, Irak’ın toprak bütünlüğünü, egemenliğini, istikrarını ve güvenliğini gerektiğinde büyük siyasi ve ekonomik bedelleri üstlenmeyi göze alarak en kuvvetli şekilde savunmuştur. Bugüne kadar Irak’a Türkiye’den kaynaklanan hiç bir tehdit olmamıştır.
Irak Temsilciler Meclisi'nin sözkonusu kararında bahsekonu TBMM tezkeresi yeni bir tasarruf değildir. Irak'ın kuzeyinden neşet eden PKK terör örgütü tehdidine karşı ilk defa 2007'de kabul edilmiştir. DEAŞ terör örgütünün ortaya çıkmasıyla birlikte bu örgütü ve Suriye'yi de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Yıllardır kabul edilmekte olan sözkonusu tezkereye karşı ses çıkarmayan Irak Temsilciler Meclisi'nin, terörün Irak'ta ve Türkiye'de bu kadar can aldığı bir dönemde bunu yeni bir tasarrufmuş gibi gündeme getirmesini de manidar buluyoruz.
Türkiye, ulusal güvenliğini tehdit eden terör örgütleriyle öz savunma hakkını kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği mücadelede olduğu gibi, ortak bir geleceği paylaştığı Irak’ın egemenlik ve toprak bütünlüğünün korunması konusunda sergilediği ilkeli tutumunda da kararlılığını koruyacaktır.
ITM’nin sözkonusu kararından ve Irak’lı bazı yetkililerin son dönemdeki ülkemizi suçlayıcı açıklamalarından duyduğumuz rahatsızlık ve tepkimiz, Bakanlığımıza davet edilen Irak’ın Ankara Büyükelçisine de iletilecektir.
Iraklı yetkilileri, DEAŞ’la mücadelenin böylesine kritik bir döneminde, DEAŞ sonrası döneme yönelik çıkar hesaplarını bir kenara bırakmaya ve Irak ile bölgemizin iyiliği için ülkemizin kendilerine uzattığı dostluk ve yardım elini tutmaya davet ediyoruz."
Erdoğan: Başika'yı İbadi'nin talebiyle kurduk
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Ekim'de TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmada şunları söylemişti:
"Musul'a yapılacak bir operasyonun Telaferi de etkileyeceğini hatırlatmak isterim. Musul'un DAEŞ'ten kurtulabileceğine inanıyoruz.Türkiye olarak masanın dışında kalamayız. Diğerlerinin böyle bir sınırı yok. Ama onlar orada sonuç belirlemek istiyor, biz buna seyirci kalamayız. Bunun kararını da burası verecek. Türkiye olarak kendi sınırlarımız içerisinde huzur ve güven içerisinde yaşamak istiyorsak, bu doğrultuda ilerlemek zorundayız."
Erdoğan, 28 Ağustos’ta Gaziantep’te düzenlenen mitingde de şu ifadeleri kullanmıştı:
"DAİŞ'in Suriye ve Irak'tan temizlenmesi için yürütülen çalışmalara her türlü katkıyı vereceğiz. Cerablus'ta bunun için varız, Başika'da bunun için varız. Gerekirse diğer bölgelerde de aynı şekilde sorumluluk üstlenmekten kaçınmayacağız."
Cumhurbaşkanı, Aralık ayında Al Jazeera'ya verdiği mülâkatta da Başika'ya Irak'ın talebi ile Türk askerinin gittiğini söylemişti:
"DEAŞ, Musul'a mâlum girmişti. Daha sonra bir yayılma politikasıyla DEAŞ Kuzey Irak'ta ağırlıklı olarak bir yayılma içerisine girdi. Ve 2014'te sayın İbadi Türkiye ziyaretinde bizimle bunları konuştuğunda, bizden kendileri için eğitim amaçlı talepleri oldu. Ve bu talepler sebebiyle de biz bu Başika kampını kurduk. Bunların hepsinden bilgileri var, haberleri var. Şimdi adama sormazlar mı, 'O Başika kampı kurulduğunda siz neredeydiniz?' O günden bugüne hiç sesiniz çıkmadı. Ve şimdi yeni, bölgedeki bazı gelişmeler üzerine böyle bir adım atıyorsunuz. Ve biz Başika kampını güçlendirmek üzere buradaki eğitim ekiplerimizi daha da artırmış olduk. Ve bunlar tamamıyla bir muharip güç olarak orada değiller. Daha çok eğitici olarak oradalar."
Kaynak: Al Jazeera