Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Yrd. Doç. Berat Haznedaroğlu İstanbul Boğazı'nda Haziran ayının başından bu yana yaşanan renk Karadeniz’deki alg patlaması sonucu oluştuğunu belirterek, “Boğaz’daki turkuvaz rengi yaklaşık 2-3 hafta daha sürecek” dedi.
Yrd. Doç. Haznedaroğlu, İstanbul Boğazı'nda Haziran ayının başından bu yana yaşanan renk değişimi hakkında bilgi verdi. Haznedaroğlu, Boğaz’daki turkuaz rengin sebebinin, şu an Karadeniz’de gerçekleşmekte olan bir fitoplankton patlamasının yüzey akıntıları ile İstanbul’a ulaşması olduğunu belirterek, “Biraz daha açacak olursak fitoplanktonlar fotosentez yapan mikroskobik canlılardır ve büyük çoğunluğu alglerden (yosunlardan) oluşur. Bu sebeple karbondioksit, güneş ışığı ve belirli minerallere (nitrat, fosfat, kalsiyum, silikat, demir, vb) ihtiyaç duyarlar. Özellikle kış sonu- ilkbahar başı gibi dönemlerde akıntılar deniz dibindeki besin ve mineralleri su yüzeyine doğru çıkarır. Coğrafi lokasyona ve iklimsel koşullara göre su sıcaklığı, tuzluluk oranı, güneş ışığı da optimal düzeye geldiğinde fitoplanktonlar için bir ziyafet gerçekleşir ve sayıları logaritmik olarak artarak “alg patlaması” dediğimiz olayları meydana getirir” diye konuştu.
Normalde bu durumun Karadeniz’de daha erken bahar dönemlerinde gerçekleştiğini ve daha kısa sürdüğünü kaydeden Haznedaroğlu, “En son 2016 Mayıs ayında gerçekleşmişti. Bu sene Sahra Çölü’nden havalanan tozlar demir ve diğer mineralleri bol yağmurla birlikte Karadeniz’e bıraktı. Böylece yukarıda bahsettiğimiz parametreler bir araya gelmiş oldu” dedi.
Haznedaroğlu şöyle devam etti: “Genelde her sene oluyor ancak kısa süreli olduğundan ve Boğaz’ın hızlı akıntılarından fark edilmiyor. Havaların ısınması ile güneş ışığı ve besin bolluğu süreyi uzattığını tahmin ediyorum. Ancak mineraller hızla tüketildiği için fitoplanktonlar da yavaş yavaş ölecekler, tahminen 2-3 hafta içinde Boğaz’ın rengi eski haline dönecektir. Şu an Karadeniz’deki zararsız bir alg patlaması. Şunu belirtmekte fayda var, fitoplanktonlar bizim birincil üretici dediğimiz dünyanın oksijen ihtiyacının %80’ini sağlayan canlılardır ve yaşam döngüsünde çok önemli bir yere sahiptirler. Besin piramidinin en altında yer aldıkları için fitoplanktonlar ile beslenen zooplanktonların (diğer mikroskobik canlılar) sayısı artacak, dolayısı ile hamsi ve diğer balıklar da bu canlılar ile beslendikleri için sayılarında bir artış olma ihtimali yüksek. Çok sayıda fitoplankton özellikle su yüzeyine yakın görüş açısını azaltacağı için dalgıçların zorlanacağı ise doğrudur.”