Ana SayfaHaberlerGündemSuriye’de kim ne istiyor?

Suriye’de kim ne istiyor?

 

İran: Esad'ın en önemli destekçisi

 

Seküler Esad rejimi ile teokratik İran arasında ortak paydalar çok sınırlı olsa da, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devrilmekten Tahran kurtardı. Rusya'nın 2015 sonbaharındaki doğrudan müdahalesine kadar İran, sağladığı mali, silah ve istihbarat desteği ile Esad rejimine destek çıktı. İran, Suriye'ye gönderdiği askeri danışmanlar ve İran Devrim Muhafızları, Şii milisler ile İran destekli Hizbullah'ın oluşturduğu askeri birliklerle Esad'ın en önemli askeri müttefiki oldu.Suriye'deki iç savaşın Sünni cihatçılar kaynaklı mezhep boyutu İran'a kendini Şiilerin koruyucusu olarak ortaya koyması imkanı verdi. İran ile Esad rejimi arasında geçmişe dayanan ittifak aslında üç hedef üzerine inşa edilmişti: ABD'nin Ortadoğu'daki nüfuzunun sınırlandırılması, Israil'in zayıflatılması ve geçmişte kalan, Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak'ın hak iddialarını sınırlandırmak. Gelinen noktada Esad ve İran, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine karşı tavırlarında da aynı çizgide. Ayrıca Suriye, Lübnan'daki Şii Hizbullah'a doğrudan koridor oluşturması bakımından İran açısından stratejik öneme sahip.

 

Rusya: Esad'ın kurtarıcısı

 

Rusya, Esad'ın iç savaşı kaybetmesine artık kesin gözüyle bakıldığında devreye girdi. 2015 yılında Rusya, Suriye rejimine askeri desteğini başlattı. Kremlin resmi hedefini ‘terörle mücadele' olarak açıkladı. Ancak Rusya sadece IŞİD'i değil Esad karşıtlarını da hedef aldı. Ukrayna krizinin yol açtığı izolasyon sonrasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye hamlesiyle ülkesini yeniden uluslararası siyaset sahnesine taşımak istedi. Bunda başarılı da oldu. Bu müdahale Esad'ın da işine yaradı çünkü bu sayede ülkenin büyük bölümünde kontrolü yeniden sağladı. Rusya en büyük askeri başarısını Halep ve Palmira'da elde etti. Ama Kremlin bu süreçte sivillere karşı işlenen savaş suçları hakkındaki iddialara hep kulaklarını tıkadı. Veto yetkisi olan Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nde 12 kez Suriye savaşı ile ilgili karar tasarılarını veto etti. Sonuncusu Duma'daki kimyasal saldırı iddialarına ilişkindi. Moskova, Esad rejiminin Duma'da kimyasal saldırı düzenlediği iddiasını reddetti, füze saldırısı tehdidinde bulunan ABD'nin de bu yolla aslında bir kimyasal saldırının olmadığına dair delilleri yok etmeye çalışacağını iddia etti. Bir kez daha Esad'dan yana tavır alan Rusya, ABD'yi Suriye'yi hedef almak için bahane üretmekle suçluyor.

 

Suudi Arabistan: Iran'a ile vekalet savaşı

 

Suudi Arabistan 2003 Irak savaşından bu yana İran'ın bölgede artan nüfuzundan ve Şam- Tahran hattındaki yakınlıktan rahatsız. İlk ayaklanmaların yaşandığı 2011 yılından itibaren Suriye muhalefetine güçlü destek sağlayan Suudi Arabistan, Esad'ın devrilmesini, yerine Suudi Arabistan'a dostane bir rejimin inşaa edilmesini hedefledi. Bu amaç doğrultusunda da cihatçı gruplar da dahil olmak üzere muhalifleri, para ve silahlarla destekledi. Nüfuzu son dönemde azalmış olsa da Suudi Arabistan için Suriye, tıpkı İran için olduğu gibi, güç mücadelesinin kan dökülerek yürütüldüğü ülke oldu.

 

Türkiye: Eski dost, yeni düşman

 

Türkiye'nin, özellikle de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esad rejimi ile ilişkileri 2000'li yılların ortalarına kadar mükemmel olarak tanımlanabilir. Hatta Erdoğan ve Esad'ın aileleriyle Akdeniz kıyılarında yaptıkları ortak tatil fotoğrafları da gündeme damgasını vurmuştu. Suriye'de iç savaşın başlamasıyla işler tersine döndü. Esad'ın devrilmesinden yana tavır alan Türkiye, Suriyeli muhaliflere destek açıkladı. Türkiye toprakları üzerinden Suriye'ye, büyük miktarlarda silah ve savaşçı geçişi olduğu, bunların çoğu zaman IŞİD dahil, cihatçı gruplara da gittiği tahmin ediliyor. Gelinen nokta itibariyle görünen o ki Türkiye'nin öncelikli hedefi, sınırında özerk hatta bağımsız bir Kürt bölgesinin oluşumunu engellemek. Türkiye, "Zeytin Dalı” askeri harekatı ile YPG'nin elindeki Afrin'de kontrolü ele geçirdi. YPG'yi, PKK'nın Suriye'deki uzantısı olarak gören Türkiye harekatı terörle mücadele ile gerekçelendiriyor. Suriye'nin kuzeyindeki askeri harekatı Ankara'yı Batı'daki NATO partnerlerinden izole etti. Özellikle ABD YPG'yi IŞİD'e karşı mücadelede müttefik olarak görüyor. Görünen o ki Erdoğan Suriye'de savaş sonrası inşa edilecek süreçte söz hakkına sahip olmak istiyor. Sınır ötesi askeri güç gösterisi de buna hizmet ediyor ve bu güç gösterisinin aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'na dayanan, Ortadoğu'da hegemon güç olma hedefine ulaşılmasına katkı sağlaması isteniyor.

 

İsrail: Düşman Tahran'da

 

İsrail'in en büyük kaygısı İran Devrim Muhafızları ile Tahran destekli milislerin Suriye'deki mevcudiyeti. İsrail'in en büyük korkusu, Golan Tepeleri'ndeki Lübnanlı Hizbullah milislerinin Suriye-İsrail sınırına konuşlanarak İsrail topraklarına roket saldırısı düzenlemesi. Bu nedenden ötürü İsrail, Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılından bu yana düzenlediği yaklaşık 100 hava saldırısıyla, Hizbullah'a silah sevkiyatı yapan konvoyları, silah fabrikaları ile İran mevziilerini bombalıyor. İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, ne pahasına olursa olsun, İran'ın Suriye'de kalıcı olmasına izin verilmeyeceği konusunda uyarmıştı.

 

 ABD: Suriye'de ama planı yok

 

ABD'nin Irak ve Libya müdahalelerinden çıkardığı dersler, eski başkan Barack Obama'nın Suriye politikasında çekingen olmasına yol açmıştı. Obama, Esad askeri hezimetin eşeğine geldiğinde daha güçlü bir angajmana girmeme tercihinde bulunurken, Rusya savaşa Esad'a destek olarak müdahil oldu. Başkan Trump da kararsız. IŞİD'in yok edilmesini, İran'ın güçlenmesinin önlenmesini hedefliyor. Konuşlu özel kuvvetleri ve tek tük hava saldırılarıyla ABD aslında Suriye'de çok da belirleyici olmayan bir rol üstlenmiş durumda.

 

Trump'ın son füze saldırısı tehdidiyle Washington'un strateji değişikliğine gidip gitmeyeceğini bekleyip görmek lazım. Trump, Duma'daki kimyasal saldırıları iddiaları üzerine Twitter'da özellikle Suriye rejimini desteklediği için Rusya'yı hedef almış, askeri adımlar atma tehdidinde bulundu.

 

Rusya da bunun üzerine Suriye'yi hedef alacak füzelerin ve bu füzelerin fırlatıldığı yerlerin vurulacağını duyurdu. ABD bir yıl önce, Han Şeyhun'da düzenlenen kimyasal saldırı sonrasında, askeri Şayrat Hava Üssünü 50'den fazla Tomahawk füzesi ile hedef almıştı.

 

Almanya: Kapasite artırma desteği

 

Alman Hükümeti geçmişte Suriye'de barışçıl çözümün ancak Esad'sız sağlanabileceğini savunmuştu. Kimyasal saldırı iddialarını çok sert bir şekilde kınayan Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Rusya'ya BM Güvenlik Konseyi'nde kimyasal silah kullanımı ile ilgili araştırmaların yapılmasını öngören girişimleri önleyen vetosuna son verme çağrısı yaptı. Almanya Suriye'deki savaşa doğrudan müdahil değil ve ağırlığı sınırlı bir aktör. Bununla birlikte IŞİD'e karşı mücadelede yer alan Alman keşif uçakları Ürdün'den uçuşlar gerçekleştiriyor. Ayrıca Alman ordusu Irak'ın kuzeyinde IŞİD ile savaşan Kürtlere eğitim veriyor, silah temin de ediliyor. Suriye'deki kimyasal silahların imhasında Almanya merkezi bir role sahipti. Ancak son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, uzun yıllar önce Türkiye'ye verilen Leopard tanklarını, Suriye'de Kürtleri hedef alan saldırısında kullanması, Almanya'da yoğun tartışmalara yol açtı.

 

Fransa: Macron'dan ABD'ye yakınlaşma hamlesi

 

ABD, Fransa'dan destek alabilir. Trump ile yakın ilişkisine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD ile birlikte Esad rejiminin kontrolü altındaki kimyasal tesislerin hedef alınabileceğini söyledi. 40 yaşındaki Fransız lider, bölgede gerilimin tırmanmasını istemediklerini ancak uluslararası hukuka saygı gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

 

Fransa geleneksel olarak nüfuz sahibi olduğu Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da önemli bir aktör ve Batılı ülkeler arasında Suriye savaşında aktif rol üstlenen bir ülke. Suriye'deki muhaliflere tıbbi malzeme sağlayan Fransa daha sonra silah desteğine de başladı. 2015 yılı Eylül ayı sonu itibariyle IŞİD'e hava saldırıları düzenleyen Fransa, Paris'i aynı yılın Kasım ayında hedef alan terör saldırıları üzerine bu hava operasyonlarını arttırdı. Fransa'nın Suriye için açıkladığı öncelikleri arasında insani yardımın artırılması, terörle mücadele ve barış görüşmelerinin yeniden başlatılması bulunuyor. Fransa ılımlı muhalifleri destekliyor, Suriye'de siyasi çözümden yana tavır alıyor. Macron ayrıca geçtiğimiz yıl Esad'ın tasfiyesinin artık barış görüşmeleri için bir önkoşul olarak görmediklerini açıklamıştı.

- Advertisment -