CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü grup toplantısında (1 Haziran) TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a yönelttiği ağır eleştiriye Şentop’un dün gece verdiği cevaptaki bir ayrıntı, AK Parti içinde Soylu’dan duyulan rahatsızlığın yeni bir tezahürünü ortaya koydu.
Kılıçdaroğlu grup toplantısında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Sedat Peker bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar gönderiyor” açıklamasını hatırlattıktan sonra, bu siyasetçinin kim olduğunun açığa çıkarılmasında Şentop’un sorumluluk sahibi olduğunu söylemiş, ardından da “Şentop konuşmuyorsa, acaba 10 bin dolar benzeri bir olay her ay ona da mı veriliyor? Şentop sessiz kalamaz. Şentop TBMM’yi temsil ediyor, bu pisliği aydınlatmak zorundadır” demişti.
TBMM Başkanı Şentop, bir konferans için bulunduğu Pakistan’dan Kılıçdaroğlu’na cevap verdi. Şentop şu ifadeleri kullandı:
“Bu bir eleştiri değil bir iftira. (…) Konu şu: İçişleri Bakanı bir siyasetçinin, milletvekili demiyor, siyasetçinin her ay 10 bin dolar bir suç örgütünden para aldığını söylüyor. Bakan kim olduğunu bunun açıklamadı. Bunun açıklanmasına dair kamuoyundan da beklentiler var, biz de bu konudaki beklentilerimizi ifade ettik yazılı-sözlü olarak sayın bakana.
“Fakat bu benim dile getirdiğim bir iddia değil, bu şahsın kim olduğunu da ben bilmiyorum. Kılıçdaroğlu ne kadar biliyorsa ben de o kadar biliyorum. Dolayısıyla sorunun muhatabı ben değilim.
“Benden şunu talep edebilirler: Bunu sayın bakandan sorun, İçişleri Bakanı bunu cevaplasın, buna tavassut edin, aracı olun; bu olabilir, bu ayrı bir konu. Ama sorunun muhatabı ben değilim, benim bir bilgim yok. Bunu açıklamamı istiyor benden. Bu bir siyasi bunaklık değilse eğer, bunun ancak bir haysiyetsizlik ve ahlaksızlık olduğunu söyleyebilirim.”
“Yazılı ve sözlü olarak”
Şentop’un sözlerinin “Bunun açıklanmasına dair kamuoyundan da beklentiler var, biz de bu konudaki beklentilerimizi ifade ettik yazılı-sözlü olarak sayın bakana” bölümü, AK Parti içindeki Süleyman Soylu karşıtı eğilimin gücünü ve seviyesini göstermesi açısından çok önemli.
Eski başbakan Ahmet Davutoğlu, birkaç gün önce Habertürk’teki söyleşide, başbakanlığı döneminde Mustafa Şentop’un kendisine Süleyman Soylu’yu şikâyet ettiğini, onun partiyi bambaşka bir yere götürdüğünü söylediğini anlatmıştı. Şentop’un Soylu’dan “Sedat Peker’den her ay 10 bin dolar alan siyasetçiyi açıklayın” talebi, bu arka plan bilgisiyle okunduğunda daha önemli hale geliyor.
Adı açıkça zikredilmeyen bu siyasetçinin Erdoğan’a çok yakın bir siyasetçi olduğunu da hesaba kattığımızda tablo daha da ilginçleşiyor. Çünkü şimdi artık Süleyman Soylu üzerinde Meclis Başkanı ve belli ki başka kanallar üzerinden kurulduğu anlaşılan baskı, kamuoyu nezdinde aleni hale gelmiş bulunuyor.
Soylu, “Savcılara açıklarım” diyerek topu taca atmış, böylece de muhtemelen üzerindeki baskıdan kurtulduğunu düşünmüştü. Yani bir anlamda “benim de kozlarım var”ı ilgili makamlara duyurmuş, sonra da geri çekilmişti. Geri çekilirken de “Nasılsa savcıların böyle bir soruşturma açmasına izin verilmez, böylece de mesele kapanır” diye düşünmüş olabilir.
Fakat şimdi Şentop’un, bu ismi açıklamasını kendisinden “yazılı ve sözlü olarak” istediğini açıklamış olmasıyla mesele bambaşka bir noktaya taşınmış oluyor.
Bundan sonrası ilginç olacak.
Kimbilir, belki de Kılıçdaroğlu Şentop’un ağzından bunları duyabilmemiz için o kadar tahrik edici konuşmuştur.