Necip Hablemitoğlu suikastı soruşturmasıyla ilgili sosyal medya hesabından açıklamalar yapan Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, yargı sürecinin devamında hem faillerin zamanaşımı beklentisini ortadan kaldıran hem de ülkenin son 30-40 yılının ezberlerini dağıtacak bir iddia çıkacağını yazdı.
Aynı zamanda Sedat Peker’in de avukatlığını yapan Barkın, hem Hablemitoğlu ailesinin hem de Peker’in avukatlığını yapmasıyla ilgili kimi yorumlara da yanıt verdi.
Barkın şunları yazdı:
“Hablemitoğlu dosyası, benim yürüttüğüm dosyalarımdan biri değil, hayatıma ülkü ettiğim bir ‘dava’.
Hablemitoğlu ailesine bir evlat olarak aidiyetim hususunda da, aynı soyadını taşımak dışında, bir eksiğim yok. Dolayısıyla, avukatlık dosyadaki ‘şekli’ görevim.
Bugün itibariyle; namuslu, çalışkan ve zeki bir cumhuriyet savcısının yürüttüğü soruşturmaya elimden geldiğince katkı sağlamaya, Şengül Hablemitoğlu’nun dirayetinin, 16 yıldır, güvenle ve sebatla yanında olmaya çalışıyorum. ‘Yadırgamalara’ karşın buna olanak verdiği için, bin şükran.
Artık sonuçsuz gördüğümüz noktada soruşturmada sona gelindi. Bir yandan, ‘konsorsiyum örgüt’ün zamanaşımı beklentisini ortadan kaldıracak, diğer yandan da ülkenin son 30-40 yılının ezberlerini dağıtacak bir ‘iddia’ çıkacak ortaya. ‘Risk almaktan’ korkanlar bunu anlayamaz.
Bu noktada, son iki yıldır, iktidarı sarsıcı niteliği nedeniyle, Sedat Peker paylaşımlarından memnuniyet duyan, iddiaların peşine düşen ‘muhalif’ kişilerin, benim Sedat Peker’in avukatlığını yapmamı dillerine dolamalarını anlayamadığımı söylemeliyim.
‘Nasıl oluyor da, hem onun, hem bunun avukatı’ biçimindeki çıkışların duygularımda ve mesleki hayatımda yeri olmadığını söylemeliyim. Samimiyetle yapılan eleştiriler ise, sürekli kazanımlar elde etmemizi sağladıkları için elbette saygıya değer.
En çok yadırgadığını söyleyenler de, henüz kamuoyu bilmeden kendilerine Sedat Peker’in avukatlığını üstleneceğimi bildirdiğim kişiler. Başlangıçta buna saygı gösterenler, sonradan benim ‘içlerine sızmakla görevlendirildiğimi’ söylemeye kadar götürdü sözlerini.
Hayatlarındaki tüm konumlarını ‘stratejik’ olarak belirlemeyi ‘profesyonel’lik olarak görüp, dengeler değişince ‘uçak’ta yer bulanlar da aynı koro içinde.
Asıl ben yadırgıyorum. Asıl ben. Bizim bu ‘profesyonel’lik ve ‘ticaret’ içinde yerimiz yok.
Telefonla sorabileceği soruyu ve yüz yüzeyken en ağırını yapabileceği ‘eleştiri’yi, yazılarında yaparak benim ve temsil ettiğim kişiler nezdinde ‘kuşku’ yaratılması çabasını ise iyi niyetli görmüyorum. Hele bunlar emek verdiğim ve vermeye devam ettiklerimse.”