Cumhuriyet gazetesi, yarın (7 Mayıs) Cemal Reşit Rey Salonu’nda yüzüncü kuruluş yıldönümünü kutlayacak.
Kutlamaya, Cumhuriyet’in 1981-1992 yılları arasında genel yayın yönetmenliğini yapan Hasan Cemal ile 2018-2021 yılları arasında genel yayın yönetmenliğini yapan Aykut Küçükkaya davet edilmedi.
Gazeteci Ertuğrul Özkök, Cemal ve Küçükkaya ile birlikte gazetenin kurucusu Yunus Nadi’nin torunu ve gazetenin eski yöneticilerinden olan Emine Uşaklıgil’in de dâvet edilmemelerini eleştiren bir yazı yazmıştı. Uşaklıgil’e, Özkök’ün yazısından sonra davetiye gönderildi.
Cumhuriyet: “Etkinlikler yıl boyunca Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde sürdürülecek”
Cumhuriyet gazetesi, Özkök’ün yazısıyla ilgili yayımladığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Yıllarca gazete yönetmiş olan Sayın Özkök, yazısından önce, temel gazetecilik kurallarından biri olan tarafların görüşünü alma yoluna başvurmamış, Cumhuriyet gazetesinin yönetiminden hiç kimseyle görüşmemiştir. Oysa, bu görüşmeyi yapsaydı, kendisi dahil törene çağrılmadıklarını ileri sürdükleri isimlerin dâvet edildiklerini ya da dâvetli listesinde olup henüz çağrısı ulaştırılmamış ya da ulaştırılacaklar arasında olduğunu öğrenmiş olacaktı.
Sayın Özkök, endişe etmesin… Cumhuriyet gazetesinin 100. yıl etkinlikleri bir bütündür. Gelecek hafta, başta İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir’de de törenler, etkinlikler yapılacak, sergiler açılacak, ‘100 yılın Tanığı: Cumhuriyet’ adlı bir kapsamlı kitap okuyucu ile buluşturulacaktır. Etkinlikler yıl boyunca Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde sürdürülecektir.
Bu etkinlik, sergi ve yayınlarda, hiç kuşkusuz Cumhuriyet gazetesi önce kendi 100 yıllık tarihine kurumsal bakış yapacak, kendisine zarar değil, emek vermiş herkesi kucaklayacak, gazetenin tarihini 100 yıl öncesinden de önceye, Yunus Nadi’nin Yeni Gün gazetesini kurduğu ve çıkardığı günlere değin götürecektir.”
Özkök: “Yazmasaydım, dâvetiye Uşaklıgil’e ulaşmamış olacaktı”
Özkök, bu açıklamaya cevaben yazdığı yazıda, Uşaklıgil’e dâvetiyenin iletildiğini duyurarak şöyle yazdı:
“Bugün 3 Mayıs. Birçok insan dâvetiyeyi daha geçen hafta başında aldı. Emine Uşaklıgil’i de bu sabah arayıp dâvetiyeyi iletmişler. Buna sevindim. Yazmasaydım dâvetiye eline ulaşmamış olacaktı. O zaman daha çok üzülürdüm. Dâvetiyeyi almamış kişilerle konuşup yazdım bunları. Yazımın başlığı ‘915 kişilik salonda Hasan Cemal’e bir sandalye yok mu’ idi. Yokmuş. Gazete yönetmiş bir insan olarak, bir kurumun geçmişinde önemli görevler yapmış bir insanı yok saymak benim görüşüme göre iyi bir şey değil. Sadece bunu dile getirdim. Yazdığıma verilen tepkiyi tabii ki saygıyla karşılıyorum. Ama bu tepkiyi kaleme almak için harcanan çabanın yarısını da, böylesine önemli bir kutlamada gazetenin kurucu ailesinden ve eski yönetiminden Emine Uşaklıgil’e dâvetiyenin niye ulaşmadığını tartışmalarında yarar var. Ben dâvetiyelerin geç de olsa ulaştırılmasından çok memnunum. Keşke o dâvetiyeler gazetenin en uzun süre genel yayın yönetmenliğini yapan Hasan Cemal’e ve etik bir tartışmadan dolayı ayrılan eski genel yayın yönetmeni Aykut Küçükkaya’ya da ulaşsaydı. Bence 100’ncü yılda çok şık bir hareket olurdu. Bu jest belki Hasan Cemal için de kitabında kullandığı ve eminim bugün kendisinin de ‘Keşke kullanmasaydım’ dediği, bazı benim de eleştirdiğim ifadelerini düzeltmesine bir fırsat sağlardı. Cumhuriyet’in 100’ncü yılını kutluyor ve daha nice yıllara Cumhuriyet diyorum.”