Meral Danış Beştaş’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“Akşener Kürtleri incitmeyi bırakın, Kürtleri yerle bir ediyor”
“Akşener diyor ki ‘HDP ile aynı masada olmayız.’ Biz böyle bir talepte mi bulunduk? Biz illa o masaya oturalım mı dedik? Biz İYİ Parti ile birlikte seçime gitmek istiyoruz mu dedik? Böyle bir talebimiz hiçbir zaman olmadı. Biz baştan beri Altılı Masa’da olmadığımızı, hiçbir aday pazarlığı yapmadığımızı, üçüncü yolu mümkün olduğunca büyüterek bu seçimlerde büyük bir oy ile seçileceğimizi söyledik, söylüyoruz. Öncelikle parlamentonun çoğunlunu önemsiyoruz. Açıkçası bu bizim seçmenlerimizi çok incitiyor, çok kırıyor. Hele ki bu tartışmaların Kürtler üzerinden yürümesi çok daha vahim. Akşener diyor ki ‘Ben Kürtleri incitmeyeceğim.’ Ya biz Kürtlerin vekiliyiz. Siz bizi ötekileştirerek, bizi iktidarın baktığı gözlükle niteleyerek davrandığınızda zaten Kürtleri yerle bir ediyorsunuz.”
“Yürütmenin başı olmaya aday birinin ağzından Kürt meselesi ile ilgili tek bir şey duymadık”
“Açıkçası siyasette sert konuşmayı, hele ki bir kadının başka bir kadına farklı konuşmasını çok tasvip etmeyen biriyim ama Akşener’in bu incitmek istemiyorum sözleri bile bir seçim çalışması. Kürtler, ‘Aman İYİ Parti lideri Kürtleri incitmiyor’ desin ve sempati duysunlar. Yok öyle bir şey, yok öyle bir dünya.”
“Akşener yürütmenin başı olmaya aday olduğunu söylüyor. Yıllardır bunu söylüyor. Hatta fedakarlık yaptığını söylüyor. Başbakanlığa aday olan birinin öncelikle Türkiye’deki temel problemlere dair söz kurması gerekir. Ekonomi, doğa, kadın hakları, insan hakları, Kürt meselesi ve diğer birçok başlıkta söz kurması lazım. Ben daha şimdiye kadar Meral Akşener’in ağzından Kürt meselesiyle ilgili, Kürtlerin meseleleriyle ilgili tek bir şey duymadım. Sadece yeri gelince ziyaret edeyim, ekonomik sorunlarını dinleyeyim, kültür-kimlik hiç önemli değil anlayışı var. Bunun AK Parti’den, MHP’den, önceki iktidarların Kürt meselesine yaklaşımından ne farkı var?
“Terbiye etme kavramı başlı başına sıkıntılı”
“Neden bir parti başka bir parti üzerinden terbiye edilsin? Bu kavram bile başlı başına sıkıntılı bir kavram. Ayrıca şunu da söyleyeyim ki iktidar muhalefeti kendi avucunun içinde tutuyor. Bir çizgi çizmiş, sırat köprüsü gibi, bir tarafa yalpalamayın ve benim çizdiğim çizgiden yürüyün diyor. Muhalefet de itiraz etmiyor.”
“Demirtaş’ın serbest bırakılmasına bile ‘İnşallah’ demekten imtina eden birine HDP’liler oy vermez”
“Demirtaş’ın serbest bırakılmasına bile ‘İnşallah’ demekten imtina eden ve bunu demediğine dair özel açıklama yapan birine HDP’liler oy vermez. Böyle bir şey olabilir mi? Bir partinin eş genel başkanı, iki defa cumhurbaşkanı adayı olmuş biri Demirtaş. Rehin alınan arkadaşlarımız açısından bir sembol bizim için. Yüksekdağ gibi, Kışanak gibi arkadaşlarımızın haksız yere içerde tutulduğunu bütün dünya biliyor ve söylüyor. Fakat Türkiye’deki bir siyasetçi buna ‘İnşallah’ demediğini açıkladı. O zaman parti içerisinde konuşmuştuk. Bu kadar da ürkek, bu kadar da iktidarın değirmenine su taşıyan bir yöntemi kabul edilemez bulduk. Bizim olabilir dediğimiz isimlerden ziyade hangi ilkelerle cumhurbaşkanı olacağını vaat edecek, önemli olan bu. AK Parti ve MHP’den farklı olarak ne yapacak? Temel hukuk kurallarını çiğnemeye devam mı edecek? Kürtlerin anadilde eğitim hakkını ret mi edecek? Çok hayati sorular var ortada. Bizim tek derdimiz Türkiye’nin demokratikleşmesi.”
“Türkiye partisi olan biziz”
“Bir Türkiye partisi varsa o da biziz. Çünkü Kürtleri temsil etmeyen hiçbir parti Türkiye partisi olamaz. Nüfusun dörtte birini oluşturan Kürtler de bu ülkenin diğer kimlikleri gibi özgür ve eşit yurttaş olma hakkına sahipler.”
“Artık muhalefete ortak aday için çağrı yapmayacağız”
“Biz artık ortak aday için muhalefete çağrı yapmayacağız. Çünkü yeteri kadar yaptık. Ortak adayın önemli olduğunu söyledik. Temel ilkelerde şeffaf, müzakere ile diyalog ile çalışabileceğimizi söyledik. Fakat bize verilen cevaplar kaç gündür tartışılıyor. Kimse HDP’nin buna ihtiyacı olduğunu, bakanlık talebi olduğunu düşünmesin. HDP’de siyaset yapan bizler çok ağır bir yaşam deneyimine sahibiz. Çok ağır bedeller ödeyerek bu siyaseti yapmaya devam ediyoruz. Bu nedenle bizim gözümüzde koltuk, kariyer vs. yok. Ama tabii ki böyle bir müzakere yapılacaksa, diyalog ve şeffaflıkla birlikte eşit koşullarda bu müzakere yapılır. Madem ki herkes kendi gücüne, aldığı desteğe göre söz hakkına sahip, biz neden söz söylemeyelim, bizim neden taleplerimiz olmasın?”
“Kendi adayımızı çıkartmak tabii ki masada”
“Kendi adayımızı çıkartmak tabii ki masada, olmaz mı hiç. Sonuçta bu seçim sadece parlamento değil aynı zamanda CB seçimi. Biz çok büyük ve geniş bir bileşenle bu seçimlere hazırlanıyoruz. Biz kendi adayımızı tartışırız, değerlendiririz kendi ittifaklarımız ile ve yeri geldiğinde bunu ilan ederiz. Yol haritamız da tabii ki buna göre şekillenecektir. Türkiye toplumu bizim bu konuda hiçbir hatamız olmadığını görmeli. HDP üzerine düşen sorumluluğu yaptı. Hep açık oldu, bundan sonra da kendileri talep ederse tabii ki görüşürüz.”