Elif Çakır’ın bugünkü (22 Haziran) Karar gazetesinde yayımlanan ”HSK’nın bir elinde havuç bir elinde sopa” başlıklı yazısı şöyle:
HSK, Cemal Kaşıkçı Davası’na yazdığı muhalefet şerhinden dolayı Kahramanmaraş’a gönderilen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nimet Demir’in yıllık izin dilekçesini geri çevirdi “yıllık izin kullanamazsın” dedi. Hakim Demir dün HSK’ya emeklilik dilekçesini verdi.
***
İktidarın hoşuna gitmeyen kararlar veren hakimleri başka şehirlere atayan Hakimler ve Savcılar Kurulu çıtayı yükseltmiş bulunuyor. HSK bundan sonra iktidarın takip ettiği kritik dosyalara muhalefet şerhi düşen hakimleri de başka yerlere gönderecek.
HSK, iktidara “kız gibi” bir yargı sistemi inşa eden yolun son taşlarını döşüyor ve artık hiçbir yargıç iktidarın takip ettiği dava dosyalarında “gözünüzün üstünde sanırım kaş vardı, yüksek müsaadelerinizle onu söyleyebilir miyim” bile diyemeyecek.
HSK, 5 bin 426 hakim ve savcının yerini değiştirdiği son yaz kararnamesindeki “iki atama” ile yargıçlara somut bir şekilde bu mesajı verdi.
Kurul, Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’a devredilmesi kararına muhalefet şerhi düşen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nimet Demir’i Kahramanmaraş Hakimi olarak atadı.
Yine Gezi davasında Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet ve diğer 7 sanığın 18’e yıl hapse mahkum edilmesine muhalif kalan, yargılama aşamasında Kavala’nın tahliyesi yönünde oy kullanan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Kürşad Bektaş’ı ise Tokat’a gönderdi…
Sadece cezalandırma yok tabii ki.
Gelecek Partili Selçuk Özdağ’a saldırı soruşturmasını iktidarın hoşnut olacağı şekilde yazan savcıyı da terfiyle ödüllendirdi.
***
Hakim Nimet Demir gazeteci İsmail Saymaz’ın “Kaşıkçı Davasındaki şerhinizden ötürü cezalandırıldınız, öyle anlıyorum” sözünü “Bir bakıma öyle. ‘Kar beyaz mıdır?’ diye sorulmaz. Evet, kar zaten beyazdır” diye tamamlamış.
Hakim Demir’in şu sözleri iktidarın tepkisini çekeceğini bile bile Kaşıkçı dosyasına şerh düştüğünü gösteriyor:
“Demokrasi, insan hakları ve özgürlük anlayışının ve değerinin gereği neyse onu yapmaya çalışıyorum. Bu otoriter yapılarda her zaman tepki görecek duruştur.” (https://halktv.com.tr/makale/kahramanmarasa-surulen-kasikci-davasi-hakimi-meslegi-birakacagim-681308)
Tepkinin boyutunun başka bir şehre atanacak kadar olmasını beklemiyormuş. Daha doğrusu Sayın Demir “bu kadar cesur” olacaklarını zannetmiyormuş.
***
Gelelim Hakim Demir’in iktidarı fazlasıyla öfkelendiren muhalefet şerhine. Biraz uzun bir alıntı yapacağım ancak bu alıntı Hakim Demir’in sürgün edilme sebebini, iktidarın kızgınlığının derecesini ortaya koyması açısından önemlidir. Suudi Arabistan’daki Riyad Mahkemesi’nde göstermelik bir dava görüldüğünü savunan Hakim Demir yazdığı muhalefet şerhinde şöyle demişti
“Davanın devri her şeyden önce adaletin tahakkuku amacıyla oluşturulan 6706 Sayılı Kanun’a haksızlık teşkil edecektir. Cemal Kaşıkçı’nın Ülkemizde bulunduğu sürece canı, malı ve ırzı Halkımızın, dolayısı ile Devletimizin tekeffülü altındadır. Suud yetkililerinin ülkemizde Cemal Kaşıkçıya karşı gerçekleştirdikleri pervasız ve hunharca cinayet, Ülkemizin ‘emin belde’ vasfına, Devletimizin onur ve saygınlığına büyük bir saldırıdır. Bu eylem nedeniyle kamu düzeni ciddi bir şekilde zarar görmüştür. Eylemi gerçekleştiren faillerin bulunup, yargılanması, eylemleri ile mütenasip müeyyide uygulanması suretiyle sarsılan kamu düzeninin tamiri elzemdir. ‘Ne yapalım Suud yönetimi yargılamak için sanıkları vermiyor’ acziyeti içinde davanın devri ve sanıklar hakkında kırmızı bültenin kaldırılması, toplumun adalet, eşitlik, dürüstlük gibi değer yargılarıyla bağdaşmadığı kanaatindeyim. Söz konusu davanın devri, sanıklar açısından ‘kendi davalarının yargıcı olmak’ sonucunu doğuracaktır…” (22 Nisan 2022)
***
Hakim Nimet Demir’i aradım; kendisine “Bana haber verilmedi, kararnameye giren arkadaşlara haber veriliyordu, beklemediğim bir tayindi” sözlerini, bu atamayı neden normal bir atama olarak değerlendirmediğinin nedenini sordum.
Şöyle dedi:
“Normal değil çünkü haberim yoktu. HSK son yıllarda kararnameye girecek hakim ve savcılara telefon mesajı yoluyla ‘kararnamedesiniz’ diye haber veriyordu. Eskiden haber vermiyordu, yargıçlar kararname açıklandığında öğreniyordu. Bu büyük bir sorundu. Bütün planınızı yaşadığınız şehre göre yapıyorsunuz ve bütün planınız bir anda bozuluyor. HSK buna böyle bir çözüm bulmuştu. Dolayısıyla başka bir şehre atanacak olan hakim ve savcıların önceden haberi oluyor, kararname ile öğrenmiyor.”
Ne zaman haber verir mesela?
“HSK kararname hazırlıklarına başladığı tarihten itibaren, yani 4-5 ay önce haber verir. Bu başka şehirlere atanacak olanlara ‘şimdiden hazırlıklarınızı yapın’ demektir. Tayin talebinde bulunacaklar için gitmek istedikleri yer sorulur. Benim bir talebim yoktu. Bana ‘kararnamedesiniz’ haberi de verilmedi.”
HSK ayrım yapmadan bütün hakim ve savcılara atama bilgisi haberini verir mi?
“Evet, veriyordu. Öyleydi. Ama şimdi bana haber verilmedi mesela… ”
Yargıda, şu anda sizin karşı karşıya kaldığınız bu muameleye maruz kalma korkusu yaygın mı?
“Mutlaka bölgede istihdam edileceksiniz diye bir şey yok elbette. Ama bizim bir garantimiz de yok maalesef. Özlük haklarımızda ‘hangi kararı verirsen ver, başına bir şey gelmeyecek’ ilkesinin bulunması lazım. Yargıçlar endişe taşımaması lazım ama bir endişe içinde olduklarını genel olarak görüyoruz. Böyle bir ilkenin olması gerekiyor.”
Siz Yargıda Birlik Platformu içinde yer almış mıydınız?
“Evet. Yargıda Birlik Platformu cemaatin HSK içindeki yapılanmasını dağıtma noktasında işlevsel bir rol oynadı. Ama sonrasında HSK’nın elinden bazı yetkiler alındı. YBP buna ses çıkartması gerekiyordu. O dönemde üzerlerine düşen görevi yerine getirmediler diye düşünüyorum. YBP orada duruyor, sembolik varlığını koruyor ama işlevleri yok. Bütün sorun yürütmenin elinin ayağının HSK’ya uzanmış olması, buna ses çıkartılmalıydı, itiraz edilmeliydi. ”
Yargının genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Ülkenin genel yapısından ayrı durum söz konusu değil. Hakim ve savcılarda sonuçta bu ülkenin insanları. Toplumun genel durumunun bir yansıması söz konusu.”
Bundan sonra ne yapacaksınız? Ailemle birlikte karar vereceğim demiştiniz, ne yapmayı düşünüyorsunuz?
“Daha sağlıklı bir karar verebilmek, ailemle istişare edebilmek için yıllık izne ayrılmayı düşünmüştüm. Ve Kurul’dan yıllık iznimi talep etmiştim. Bugün cevap geldi, yıllık izin talebim kabul edilmedi. Ayrılıp gitmemi istediler gibi geldi bana. Ben de biraz önce emeklilik dilekçemi verdim. Emekliye ayrılıyorum.”
***
Hakim Nimet Demir ile konuştuktan sonra Kurul’dan yetkili birkaç isimle görüştüm. Kararnameye girecek isimlere haber verilip verilmediğini, Nimet Demir’in atamasının normal olup olmadığını sordum.
Evet, HSK 2015 yılından bu yana kararnameye ismi girecek olan hakim ve savcılara 4-5 ay öncesinden çocukları okulda olanlar gidecekleri şehirde okullarını ayarlasınlar, hazırlıklarını yapsınlar diye haber veriyormuş. Nitekim İstanbul’dan Anadolu’ya ve Doğu’ya atanacak olan bütün hakim ve savcılar isimlerinin kararnamede olacağından haberdarlarmış.
Muhalefet şerhi yazan hakimler hariç!
Hakim Demir, Kaşıkçı Davasının Suudi Arabistan’a devredilmesi kararına şerh düşmeseydi ismi kararnameye son dakikada eklenmeyecekmiş.
Hadi bakalım bundan sonra bırakın hakimlerin iktidarın hoşnut olmayacağı kararın altına imza atmalarını, iktidarın takip ettiği kritik dosyalara iktidarın hoşnut olmayacağı şerh bile yazılamayacak.
Bu günler iyi günlerimiz! Öyle görünüyor ki bugünleri bile arayacak noktaya geleceğiz.
Ne demişti istifa edip giderken Berat Albayrak; “Allah sonumuzu hayır eylesin!”
Gerçekten de Allah sonumuzu hayır eylesin!