İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşen TBMM Grup Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ve milletvekili Pervin Buldan ile yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan DEM Parti heyeti, Edirne F Tipi Cezaevi’nde HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la biraraya geldi.
Görüşme sonrası DEM heyeti gazetecilere açıklama yaptı.
Önder, şöyle konuştu: “Demirtaş ve Mızraklı sürece desteklerinin tam olduğunu iletmemizi istediler”
Önder, şöyle konuştu:
“Sevgili Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı ile görüştük. Sağlıklarını ve morallerini çok iyi gördük. Sürece desteklerinin tam olduğunu size iletmemizi istediler. Selahattin Bey’in Twitter hesabından da uzun bir açıklama yapılacak. Televizyonlarda bu konularda spekülasyon yapıyorlar. Bunlara gerek yok, bunlar gelmekte olan barışa hizmet etmiyor. Bir emek, çaba ve mümkün olan en geniş katılımı sağlamakla uğraşıyoruz. Var gücümüzle heyetimiz, partimiz, dostlarımız ilk kez bu kadar geniş bir paydada buluştuk. Yarın Figen Hanım’ı da ziyaret ettikten sonra Ankara’da geniş kapsamlı bir açıklama yapacağız. Barışın kaybedeni olmaz. Burada herkes kazanır, kaybeden olmaz.
Kamuoyunda sıklıkla çözüm ve barış kavramları birbirlerine karıştırıyorlar. Çözüm demokratik bir mücadeledir ve uzun zaman alır. Şu an için kurmaya çalıştığımız barıştır. Kamuoyundan gizlediğimiz ya da gizleyeceğimiz hiçbir şey olmayacaktır. Barış için elimiz yüreğimizde geziyoruz. Herkesin katkılarını eleştirilerini önemsiyoruz.”
Demirtaş: “Abdullah Öcalan’a güven ve desteğim tam”
Görüşme sonrası Demirtaş’ın X hesabından da şu açıklama paylaşıldı:
“Değerli kardeşlerim,
‘DEM Parti İmralı Heyeti’mizin ziyareti vesilesiyle herkese yürek dolusu selam, sevgilerimi iletiyorum. Büyük bir fedakarlık ve ciddiyetle çalışmalarını sürdüren heyetimize de teşekkürlerimi sunarken ayrıca kendilerine, partimiz DEM Parti’ye, özellikle İmralı Tecrit Adasında demokratik çözüm ve barış için büyük çaba sarf eden Sayın Abdullah Öcalan’a güven ve desteğimin tam olduğunu belirtmek istiyorum.
Bu dönemin en hassas konusu kamuoyu desteğidir. Bu nedenle şeffaflık son derece önemli ve gereklidir. Heyetimizin, şeffaflığın gereği olarak Meclis’teki siyasi partileri bilgilendirmesi, önümüzdeki günlerde de sivil toplum örgütlerini, siyasi ve toplumsal çevreleri bilgilendirecek olması değerlidir. Ayrıca barış dilinin tüm çevrelere hakim olması da önemlidir. Bu konularda konuşan herkes tehdit, şantaj, aşağılama dilinden ve provokatif söylemlerden uzak durmalı, yenme ve yenilme üzerinden boş ve anlamsız bir retorik oluşturmak yerine herkesin, hepimizin kazanacağı ortak bir gelecek üzerinde durmalıdır.
Her ne kadar sürece bir isim konulmasından ısrarla kaçınılıyor olunsa da bizim açımızdan bu süreç. “Demokratikleşme, Barış ve Kardeşlik” sürecidir. Bizler demokratik, barışçıl zeminde siyaset yapan aktörler olarak çatışmaların, şiddetin kalıcı şekilde son bulmasını arzuluyor, istiyor, destekliyoruz. Sayın Öcalan, koşulları oluştuğunda bu konuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz. Olası bir çağrının tüm inisiyatifi elbette kendisindedir. Kendisinin de belirttiği gibi, böylesi bir çağrının hukuki, siyasi zeminini oluşturma sorumluluğu da iktidar ve parlamentodadır. Bizler, barış girişimlerine bu aşamada her türlü desteği sunarız. Ancak çağrıyı yapacak olan da olası bir çağrının muhatabı da biz değiliz. Siyasetçiler olarak bizim rolümüz ve misyonumuz, barış zeminini güçlendirmek, tarafları barış için cesaretlendirmek, teşvik etmek ve barışı kolaylaştırmaktır. Fakat bundan da öte temel sorumluluğumuz; demokrasi, özgürlükler, eşitlik, adalet ve temel insan hakları için barışçıl, sivil, siyasi mücadeleyi büyütmektir. Bu mücadelenin kanal ve imkanlarının şimdiden açılması gerekir ki barış zemini de güçlensin. Bu hususu da ilgililerin dikkatine sunmak isteriz.
Herkes şunu bilmeli ki, ortada bazı iyi niyetler ve bu iyi niyetlerle yürütülen hazırlıklar var. Ancak sürecin ete kemiğe bürünebilmesi için, güven verici somut adımların hızlıca atılması gerekiyor. Yıllardır bu topraklarda tarifi imkansız acılara neden olan ve ülkenin bütün enerjisini tüketen çatışmaların ortadan kaldırılması, siyasal bir barışın sağlanması için her türlü desteği vermeye hazırız.
Ancak siyasal barış, beraberinde toplumsal barış yani demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlükler mücadelesinin tüm kanallarını açacak şekilde yapılırsa kalıcı olur, herkesin ve ülkenin yararına olur. Bu şekilde, siyasal barışın toplumsal desteği de artar, halkın ekseriyetinin sahiplenmesiyle tüm provokasyonlar ve baltalama girişimleri de boşa çıkar.
Yine bu kritik ve tarihi dönemde, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Özgür Özel ve diğer tüm parti liderlerine, barış için aldıkları ve alacakları inisiyatifler nedeniyle teşekkürlerimi sunuyor, desteğimi iletiyorum. Her türlü kişisel, partisel çıkarın ötesinde, demokrasinin güçlenmesine dair atılacak her adımın tereddütsüz yanında olacağımı belirtiyorum.
Son olarak şunu da özellikle belirtmek istiyorum; Kürtlerin çoğunun yönü de yüzü de Türkiye’ye dönüktür. Barış ve güçlü bir demokrasi inşa edilebilirse bu süreçten hep birlikte kazanarak çıkacağımıza inanıyorum. Bunun için, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de yönünü, yüzünü tüm Kürtlere çevirerek büyük ve onurlu barışın inşasını sağlayacağını umuyor, diliyorum.
Heyetimize tekrar teşekkür ederken başarı dileklerimle birlikte, bir kez daha hepinize sıcak selam, sevgilerimi iletiyorum.”
Yarın da Yüksekdağ’la görüşülecek
Heyet, yarın (12 Ocak) saat 13.00’de de Kocaeli Kandıra Cezaevi’nde eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile görüşecek.
Buldan ve Önder’in 28 Aralık’ta Öcalan’la görüşmesi sonrası, heyete Ahmet Türk de eklenerek TBMM’de siyasi partilerle görüşmeler yapılmıştı. Öcalan ile yapılması planlanan ikinci görüşme öncesi Demirtaş’ın da süreçle ilgili görüşlerinin alınacağı belirtilmişti.