İmralı Cezaevi’nden geçen hafta, 30 yıllık cezasını 1 yıl 3 ay fazla yattıktan sonra tahliye edilen Veysi Aktaş’ın, CHP’li belediyelere operasyonlara kaynaklık eden etkin pişmanlık ifadelerini veren iş insanı Aziz İhsan Aktaş’ın amcasının oğlu olduğu iddiası, Veysi Aktaş’ın avukatları tarafından yalanlandı.
Abdullah Öcalan ile İmralı’daki mahkumların avukatlığını yapan Asrın Hukuk Bürosu’nun X hesabından paylaşılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bulvar gazetelerinin güncel temsilini oluşturan bu medya organlarının özel bir çabayla oluşturduğu ‘haber’, içerdiği bilgilerden daha öte bir algı oluşturma amacını gütmektedir.
“Kaç kuşak öteden akrabalık bağını öne çıkararak oluşturulan bilgi çarpıtması ve yönlendirmeyle kendince, CHP kamuoyu ile barış süreci arasında mesafe oluşturmaya çalıştıklarını iyi anlıyoruz.”

Veysi Aktaş (sağda), Abdullah Öcalan’ın 9 Temmuz’daki video mesajında yanında oturuyordu.
Sözcü’nün sürmanşetiydi: “İmralı kabinesinin sol kolu Aktaş’ın emmioğlu çıktı”
Veysi Aktaş ile Aziz İhsan Aktaş’ın “amcaoğlu” olduğu iddiası, Sözcü gazetesinden Özgür Cebe imzalı haberle ortaya atılmıştı.
Sözcü gazetesinin bugünkü (29 Temmuz) sürmanşetinden “İmralı kabinesinin sol kolu Aktaş’ın emmioğlu çıktı” başlığıyla verdiği haberde, şu ifadeler yer almıştı:
“İmralı’da terör örgütü elebaşı Apo’nun sekreteryasında yer alan ve PKK’ya silah bırakma çağrısı yapılırken de Öcalan’ın yanında oturan Veysi Aktaş’ın, CHP’ye yönelik operasyonların başaktörü “Topal İhsan” lakaplı Aziz İhsan Aktaş’ın amcasının oğlu olduğu ortaya çıktı. Veysi’nin babası Abit ile Aziz İhsan’ın babası Nezir’in kardeş oldukları belirlendi.”

Aynı muhabirin geçen haftaki manşet haberi de yalanlanmıştı
Sözcü gazetesinin geçen hafta da yine Özgür Cebe imzalı olan ““200 PKK’lı terörist 72 saatte bırakıldı” başlıklı manşet haberi de Adalet Bakanlığı tarafından yalanlanmıştı.
21 Temmuz’da gazetenin manşetinden duyurduğu haberde, AYM’nin TCK’daki “örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işleme” maddesini iptal kararının 9 Temmuz’da yürürlüğe girmesinden sonra, 18-20 Temmuz tarihleri arasında 200 PKK hükümlüsünün tahliye edildiği iddia edilmişti.

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkiflevleri Genel Müdürlüğü’nden aynı gün haberle ilgili yapılan yalanlama açıklamasında, AYM kararının yürürlüğe girdiği 9 Temmuz’dan 21 Temmuz’a kadar Diyarbakır’da bu kapsamda 15 tahliye olduğu bilgisi verilmişti.
“CHP kamuoyu ile barış süreci arasında mesafe oluşturmaya çalışıyorlar”
Asrın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
“Bugün bazı basın mecralarında, yasal infaz süresi dolmasına rağmen gecikmeli olarak İmralı cezaevinden tahliye edilen müvekkilimiz Sn. Veysi Aktaş ile ilgili bir takım spekülatif haberler dolaşıma sokulmuştur. Bu haberlerin içeriklerinde, CHP belediyelerine yönelik soruşturmalara temel teşkil ettiği iddia edilen bir şahıs ile müvekkilimiz Aktaş arasında bağ kurma amacı öne çıkmaktadır. Bulvar gazetelerinin güncel temsilini oluşturan bu medya organlarının özel bir çabayla oluşturduğu ‘haber’, içerdiği bilgilerden daha öte bir algı oluşturma amacını gütmektedir. Ve bu amaca erişmek pahasına basın etiği bir kenara dursun bütün insani ve politik değerleri çiğnemekten sakınmamıştır. Kaç kuşak öteden akrabalık bağını öne çıkararak oluşturulan bilgi çarpıtması ve yönlendirmeyle kendince, CHP kamuoyu ile barış süreci arasında mesafe oluşturmaya çalıştıklarını iyi anlıyoruz.
Bütün bu hususlardan bağımsız olarak Sayın Veysi Aktaş’ın yargılanma ve infaz sürecine dair bazı bilgileri kamuoyuyla paylaşmamız gerekmektedir. Müvekkilimiz 1994 yılında gözaltına alınıp, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tarafsız ve bağımsız olmadığı için adil yargılama yapamayacağını tespit ettiği ve varlıklarına son verilen Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından mahkum edilmiştir. Yasal infaz süresi 30 yıl olup, 28 Nisan 2024 tarihinde serbest bırakılması gereken müvekkilimiz, özgürlük hakkı gasp edilerek 31 yıl 3 ayın ardından sonra serbest kalmıştır. Mahpusluğunun son on yılını İmralı cezaevinde mutlak tecrit koşullarında geçirmiştir.
Şüphesiz bu algı çabalarının nereden beslendiği ve neyi amaçladığı tarafımızca çok iyi bilinmektedir. Bu nedenle kapsamlı siyasal değerlendirmeler yapmak, kirli ve savaş yanlısı çevrelerin murat ettiği şekilde dil konusunda benzeşmekten imtina ediyoruz. Ancak bu yanlı ve yanlış haberlerin Sayın Öcalan öncülüğünde başlatılan “barış ve demokratik toplum” sürecini hedeflediğinin iyi anlaşılması gerekir. Barış ve demokratik toplum süreci, Kürt Türk kardeşliğine dayanan, inançları ve diğer bölge halklarını, farklı kimlikleri dışlamayan özgür yurttaşlık temelinde demokrasiyle taçlanmış bir cumhuriyet yüzyılının inşa sürecidir. Kendi maddi çıkarları için çatışmadan beslenen, kan ve kavgayı daim kılmak isteyenlerin bu sürece karşıt söylemler geliştirmelerini bir yere kadar anlayabiliriz. Fakat hayatının 32 yılını cezaevinde geçirmiş politik bir Kürt’ün tahliyesini ve ailesiyle buluşmasını zehirli dillerine dolamalarını kabul etmiyor, kınıyoruz.
Bu nedenle bu kirli dilin panzehrinin demokrasi bilincini yükseltmek ve ortak yaşam kültürünü geliştirmek olduğu bugün daha iyi anlaşılmıştır. Bu gerçeklikten hareketle bu tip yayınların manipülasyonlarına prim vermeksizin, hatta teşhir ederek, ülkenin geleceğinde iddia sahibi olan siyasi partileri, toplumun yarınlarını dert edinen, kadınları, gençleri, emekçileri, doğayı ve bir bütün olarak ülkeyi hak ettiği bir şekilde görmek isteyen herkesi ‘barış ve demokratik toplum sürecini’ anlamaya, destek vermeye davet ediyoruz.”