Ana SayfaHaberlerDünyaİran'da 'Ahlak Polisliği' ve 'İrşad Devriyeleri' kaldırıldı mı?

İran’da ‘Ahlak Polisliği’ ve ‘İrşad Devriyeleri’ kaldırıldı mı?

İran'da Mahsa Amini'nin ölümü ile birlikte tartışmaların odağında olan "İrşad Devriyeleri" ve bağlı olduğu "Sosyal ve Ahlaki güvenliği sağlama" biriminin kaldırıldığına ilişkin haberler İran ve dünya kamuoyunda geniş yer buldu. İran Genel Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazeri'nin İrşad devriyelerinin hali hazırda neden uygulanmadığına ilişkin bir soruya cevaben, "Hangi kurum tarafından kurulduysa o kurum tarafından durdurulmuştur" şeklindeki açıklaması, İran'da ahlak polisliği ve İrşad Devriyeleri'nin tamamen kaldırıldığı algısına neden oldu. Ancak konunun asıl muhatabı olan İran İçişleri Bakanlığı ve Kültür Devrimi Yüksek Konseyinden bu konuda resmi bir açıklama gelmiş değil.

Dünya kamuoyunda Mahsa Amini’nin ölümü ile öne çıkan “İrşad Devriyeleri” ve “Ahlak Polisliği” uygulaması İran’da 40 yıldır tartışılan bir konu. Her ne kadar İrşad Devriyeleri 2006 yılında yasal statü kazansa da, İran İslam Devriminin ardından toplumsal ve kamusal alanda devletin bir zorunluluğu olan “örtünme” ve “kılık kıyafet” denetimi sivil ve gönüllü gruplar tarafından yapılabiliyordu. İran İslam Devrim Komiteleri, Cundullah Devriyeleri ve Devrim Muhafızları Devriyeleri şehirlerde açıklık ve örtüsüzlük ile mücadele çerçevesinde faaliyet yürütmekteydiler.

Ahlak Polisliği ve İrşad Devriyeleri kaldırıldı mı?

İran İçişleri Bakanlığı çatısı altında emniyet teşkilatının bir birimi olarak faaliyet yürüten İrşad Devriyeleri İran İslam Devriminden itibaren farklı isim ve yöntemler ile her zaman varlığını sürdürmüştür. Bugün emniyet teşkilatının bir birimi olan Sosyal ve Ahlaki Güvenliği Sağlama merkezinin şehirlerdeki örtü ve kılık kıyafet denetiminden sorumlu olan İrşad Devriyeleri’nin

lağvedildiğine dair İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Teşkilatından hiç bir açıklama gelmedi. Uygulamanın kaldırıldığına ilişkin tartışmalar sürerken, Tahran’da bir iş yerinin çalışanlar başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle mühürlenmesi uygulamanın devam ettiğini gösterir nitelikte.

İran Genel Başsavcısı Muntazeri başta olmak üzere bazı İranlı yetkililerden gelen açıklamalar uygulamanın tamamen lağvedildiği algısına neden oldu. Ancak bu açıklamaları yapan İranlı yetkililerin uygulamanın kaldırılacağı hususunda karar mercii olmadıklarını vurgulamak gerekiyor.

Benzer bir açıklama İran İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma merkezinin sözcüsü Ali Hanmuhammedi’den gelmiş ve İrşad Devriyeleri uygulamasının artık sonuç vermediği minvalinde kişisel kanaatini paylaşmıştı. Uygulamanın daha modern yöntemler ile devam edebileceğini belirten Hanmuhammedi, “Ülkede tesettür tartışması kamuoyunda dile getirilen bir taleptir ve şu anda bu konuyla ilgili kararlar alınmaktadır. Savcılık ve yargı yetkililerinin talimatıyla Kolluk Kuvvetleri tarafından yürütülen Ahlak ve Sosyal Güvenlik Devriyeleri’nin görevi sona ermiştir” ifadelerini kullanmıştı.

Hanmuhammedi konu hakkında alınmış bir kararı değil kendi kişisel kanaatini paylaşmıştır. İran devlet televizyonu, Genel Başsavcı Muntazeri’nin açıklamalarına ilişkin haberinde, Başsavcının ifadelerinin yanlış anlaşıldığını, konunun yargı ile ilgisi olmadığını ve devletin örtü konusunda geri adım atmadığını belirtmişti.

İrşad Devriyeleri ve ahlak polisliği uygulaması kullandıkları yöntemler, hukuki alt yapısı ve yargı ile ilişkisi düzeyinde zaten tartışılmakta olan bir konuydu. İrşad Devriyesi olarak adlandırılan bu uygulamanın İran’da hukuki bir alt yapısı bulunmuyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ensiye Hazali’ye göre İran’da İrşad Devriyeleri adında bir birim dahi bulunmamaktadır. Bu ise konunun İranlı yetkililer açsında müphem ve tartışılmakta olduğunu gösteriyor. Uygulamada daha modern yöntemlerin kullanılması, ahlak polisliğinin farklı bir isim veya yapılanma ile yeniden güncellenmesi gibi konular “Kültür Devrimi Yüksek Konseyi” tarafından bugün de tartışılmakta. Ancak uygulamaya ilişkin şu ana kadar alınmış bir resmi bir karar yok.

Mahsa Amini’nin İrşad Devriyeleri tarafından gözaltına alınmasının ardından hayatını kaybetmesi ile ahlak polisliği ve zorunlu başörtüsü uygulamasına tepki olarak başlayan kitlesel gösteriler sonrası İrşad Devriyeleri’nin sahadan çekildiğini görüyoruz. Toplumun söz konusu uygulamaya yönelik aşırı tepkisi, Amini’nin ölümü öncesinde uygulamanın gündemde yer alması ve tepki görmesi ve kitlesel gösterilere karşı farklı birimlerden güvenlik güçlerine duyulan ihtiyaç söz konusu devriyelerin fiilen

sahadan çekilmesine neden oldu. Ancak bu fiili durum İran’da yasallaşmış ve karara bağlanmış değil. İran’da İrşad Devriyeleri her şehirde farklı yöntemlerle yürütülen, dönemsel olarak ise hafifletilen bir uygulama. Örneğin Tahran’da uygulanan ahlak polisliği ile İran’ın önemli din merkezi olan Kum kentindeki uygulama aynı düzeyde değildir. Başkent Tahran’da fiilen ahlak polisliği esnek tutulurken, Kum kentinde aynı sertlikte uygulama devam etmektedir.

İrşad Devriyeleri nasıl oluştu?

İrşad Devriyeleri eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad döneminde uygulanmaya başlansa da, ahlak polisliği ve buna bağlı devriyelerin kurulması Muhammed Hatemi’nin imzası ile gerçekleşmiştir. İran eski Emniyet Genel Müdürü İsmail Ahmedi Mukaddem, İrşad Devriyelerinin eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde Hatemini’nin imzası ile “Kültür Devrimi Yüksek Konseyi” tarafından oluşturulduğunu belirtiyor. Mahmud Ahmedinejad’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde yani 2006 yılında ise bu uygulamanın hayata geçirildiğini görüyoruz. İran’da tek yasa yapıcı organ “İran İslam Cumhuriyeti Meclisi” olsa da İrşad Devriyeleri konusunda karar alıcı kurum Kültür Devrimi Yüksek Konseyi oldu. Bu anlamıyla ahlak polisliği ve buna bağlı İrşad Devriyeleri uygulamasının İran hukukunda yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Kültür Devrimi Yüksek Konseyi 2005 yılında kapsamlı iffet ve örtünme planı oluşturarak toplumsal ve kamusal alanda örtünmeyi yaygınlaştırmayı ve buna bağlı kültürel bilinci artırmayı hedefledi. Aslında oluşturulan iffet ve örtünme planında İrşad Devriyeleri’nin kurulması, kılık kıyafetlerin denetlenmesi ve bu kapsamda örtüsüzlerin yargı ve emniyet güçlerine intikali gibi ibareler yer almamaktadır. Çünkü İran anayasasının İslami Cezalar kanunun 638’inci maddesinde başörtüsü takmanın bir zorunluluk olduğu ve buna uymayan kişilere 10 günden 2 aya kadar hapis veya para cezası verileceği zaten vurgulanmıştır. Ancak Kültür Devrimi Yüksek Konseyi’nin kapsamlı iffet ve örtünme planı toplumsal alanda başörtüsü ve kılık kıyafetin denetlenmesini değil, tesettür konusunun kültürel bir alt yapısını oluşturmayı hedefliyordu.

İran İslam Devriminin ardından toplumda bazı gönüllü milis güçlerin farklı isimler adı altında kılık kıyafet ve ahlaki devriyeler oluşturmaları, İran siyasetinde Cumhurbaşkanlarına ve hükümetlere yönelik ahlak polisliğinin bir baskı unsuru olarak kullanılmaya başlanması ve başörtüsü konusunda iffet ve örtünme planının zamanla emniyet güçlerine devredilmesi bugünkü İrşad Devriyelerini oluşturdu. Kültürel alanda kalması gereken iffet ve örtünme planı ilgili merkezlerin devre dışı kalması nedeniyle İran İçişleri Bakanlığının ve kolluk kuvvetlerinin kamusal alanda kılık kıyafet denetimine evrildi.

İran’da emniyet teşkilatının “Toplumsal ve Ahlaki güvenliği sağlama” birimine bağlı olan İrşad Devriyeleri kendilerine ait özel araç ve polis timi ile şehir meydanlarında, toplu ulaşım merkezlerinde, AVM’lerde ve kamusal alanda başörtüsü denetimleri yapmaya ve örtü kuralına uymayanlar hakkında idari işlem yapmaya başladılar. Bu kapsamda gözaltına alınanalar “irşad merkezlerine” götürülerek burada merkez tarafından oluşturulan toplumsal ve ahlaki irşad derslerine katılıyor ve ardından taahhütname imzalayarak serbest bırakılıyorlar. Tekrarlanması durumunda ise konu yargıya taşınıyor.

İran eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad döneminde hayata geçen İrşad Devriyeleri toplumsal ve kamusal alanda daha sıkı ve sert uygulanırken, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminde uygulamanın esnetildiğini görüyoruz. ABD ile imzalanan nükleer anlaşma ile birlikte oluşan refah ve reform rüzgarını arkasına alan Ruhani, ahlak polisliğine yönelik ağır eleştiriler de yapmaya başlamıştı. Bu yönü ile ahlak polisliği ve İrşad Devriyeleri uygulamasının İran içerisinde toplumsal grupları

kanalize etmek ve hükümetlere yönelik baskı unsuru oluşturmak adına dönemsel olarak sertleştirildiğini görüyoruz. Uzun bir süredir uygulanmayan ve bölgelere göre esnetilen İrşad Devriyelerinin İbrahim Reisi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından tekrar sert bir şekilde sahaya sürülmesi, Ruhani döneminde İranlı kadınların oluşturduğu fili duruma ağır bir darbe indirdi. Bu fiili durum İranlı kadınların zorunlu başörtüsü yasasına rağmen özellikle Tahran gibi büyük şehirlerde kendilerine özgü bir örtünme biçimleri oluşturmalarını ve buna karşılık güvenlik güçlerinin müdahale etmemelerini sağlamıştı.

İran’daki son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İrşad Devriyelerine son vereceğini belirten Cumhurbaşkanı Reisi, “Halk için irşad devriyeleri olmayacak bunun yerine irşadı idareciler ve yöneticiler için kullanacağız” demişti. Ancak Cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa bir süre sonra İrşad Devriyeleri kendilerine ait özel araç ve timler ile şehir meydanlarında yeniden görünür oldular. Bu devriyelere ilişkin Mahsa Amini’den önce medyaya yansıya ilk olumsuz vaka 24 Nisan’da Tahran’da milli sporcu Muradhani’nin yaralanması ile yaşanırken ikinci vaka 16 Temmuz’da kızının gözaltına alınmasını engellemek isteyen bir annenin kendisini devriye arabasının önüne atması sonrası yaşandı.

Benzer vakaların ardı ardına artması, siyasilerden ve bazı yetkililerden örtü konusunda “başörtüsüzlere kamuda hizmet verilmesin”, “toplu ulaşıma dahi alınmasınlar” şeklinde yapılan açıklamalar halk içerisinde kutuplaşmayı artırdı. Öyle ki 19 Temmuz’da İran medyasında geniş yankı uyandıran başörtülü bir kadının dövülerek toplu ulaşım aracından atılmasına neden olmuştu. Söz konusu tarihsel kronoloji içerisinde İrşad Devriyeleri ve ahlak polisliği uygulamasına ilişkin tartışmalar

Mahsa Amini’nin hayatını kaybetmesi ile zirve noktasına ulaşırken, İran’da artık kadınlar doğrudan rejimi ve zorunlu örtüyü hedef almaya başladılar.

Gelinen noktada İranlı yetkililerden İrşad Devriyeleri’ne ilişkin yapılan açıklamalar, uygulamanın belirsiz hukuki boyutu nedeniyle çelişkili ve keyfi olabiliyor. Örneğin başörtüsüzlere kamu hizmeti verilmemesi, başörtüsü takmayanların banka hesaplarının dondurulması veya ahlak polisliği gibi bir uygulamanın ülkede zaten olmaması gibi açıklamalar, İranlı yetkililere konu hakkında keyfi politika yürütme imkanı sağlıyor.

Kaynak: NTV / Ali Asgar Çabuk/Tahran

- Advertisment -