Ana SayfaHaberlerİstanbul Bienali’ne atanmayan ‘sakıncalı küratör’ Defne Ayas: “İKSV’den bir eposta; ‘Küratöryel kriterlerimize...

İstanbul Bienali’ne atanmayan ‘sakıncalı küratör’ Defne Ayas: “İKSV’den bir eposta; ‘Küratöryel kriterlerimize uymuyorsunuz’”

İKSV’nin, danışma kurulunun önerisine rağmen 18. İstanbul Bienali’nin küratörlüğüne atamadığı Defne Ayas konuyla ilgili ilk kez konuştu. Ayas’ın atanamamasında; 2015’te küratörlüğünü yaptığı Sarkis’in (Zabunyan) sergisinin kataloğunda yer alan Rakel Dink’in yazdığı denemede geçen “1915 Ermeni Soykırımı” ifadesi nedeniyle başlayan krizin neden olduğu düşünülüyor. Ayas: “Demek ki Danışma Kurulu’nun ötesinde birtakım gelişmeler oluyor ve bir yerlerden kriter belirleniyor. Ve bana İKSV’den bir eposta geliyor, ‘Bizim küratöryel kriterlerimize uymuyorsunuz’ deniyor.”

İKSV’nin 18. İstanbul Bienali’nin küratörlüğüne, danışma kurulunun önerdiği Defne Ayas’ın yerine Iwona Blazwick’i ataması sanat çevrelerinde sansür tartışması başlatmıştı.

Ayas’ın atanamamasında; 2015 Venedik Bienali’nde İKSV yönetimindeki Türkiye pavyonunda, küratörlüğünü yaptığı sanatçı Sarkis’in “Respiro” sergisinin kataloğu nedeniyle çıkan bir krizin neden olmuş olabileceği konuşuldu.Katalogda yer alan Rakel Dink’in yazdığı denemede geçen “1915 Ermeni Soykırımı” ifadesi hükümet çevresinden tepki alınca İKSV kataloğu sergiden çıkarttırmıştı. Ayas ve Sarkis ise dağıtılmayan katalogları, etrafına renkli camlar yerleştirilmiş bir tabutun içine koyarak “Respiro”da sergilenen yeni bir “heykel” haline getirmişti.

Defne Ayas ve Sarkis.

Ayas tartışmalarla ilgili T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuştu. Ayas’ın röportajından öne çıkanlar şöyle:

“2015’te 56. Venedik Bienali ile yapılan 20 senelik anlaşma ile çağdaş sanat alanında kendi mekanımızda ilk Türkiye Pavyonu bizimle kuruldu. Çok temiz ve güzel bir çalışma yaptık. Biz öyle bir çalıştık ki -Sarkis’in de isteği üzerine- bienal açılmadan iki hafta önce sergimizi kurmuş bitirmiş olalım dedik. Biz böyle çalıştık ama Rakel Dink’in yazdığı yazıdaki sıkıntı bize Respiro enstalasyonu kurulumunun bittiği gün bildirildi.

“Türkiye Pavyonu sergi kataloğunda Rakel Dink’in kendi metninde kullandığı soykırım kelimesi sebebiyle bir sıkıntı yaşandı. Haberi bize, 24 Nisan 2015 gününde İKSV tarafı verdi.

“Biz tabii bu acıların tarifi sebebiyle bu kelimenin kullanılmış olduğu için bunun bir politik bir sıkıntıya sebep vereceğini düşünmedik. Biz bir acı senesindeydik, yüzüncü yıldaydık.

“Kitapçıkları alıp böyle tabut gibi bir kutunun içine sıra sıra dizip üstüne altın yaldız atıldı. Böylece o kitapçıkları yaşayan bir sanat eserine dönüştürdü. Yani aslında sıcağı sıcağına acıyı dönüştürme projesiydi.

“2015’te Sarkis Ermeni diasporası tarafından hedef haline getirildi”

“Kitabımız tabutun içinde sessiz bir şekilde Respiro’nun gökkuşağı ışıkları altında var oldu. O süreçte yaşanan krizi biz basına vermedik. Biz kriz sırasında İKSV’yi koruduk. Ama sonra Cumhuriyet gazetesinde, sanıyorum bir ay sonra Evrim Altuğ tarafından bunun haberi yapıldı. İyi ki de yapılmış. Şimdi en azından elimizde bir arşiv var. Basına biz vermedik diye vurgulamamamın sebebini izah etmek isterim. Siz de gazetecisiniz, yanlış bir şey söylemeyeyim. Ama bir manşetle olay bitiyor. Sonuçta Sarkis ömrünü vermiş bu pratiklere. Öyle bir senede Türkiye’yi pavyonu temsil etmeyi kabul etmiş Sarkis. Aynı sene bir de Ermeni pavyonu vardı Venedik Bienali’nde. Böyle bir denklemin içinde Sarkis Türkiye’nin yükünü üstlenmiş ve hatta Ermeni diasporası tarafından sırf bu yüzden hedef haline getirilmiş. Böyle özverili bir sanatçıyla çalışırken basında çıkacak bir haberle gündeme gelinsin istemedik. İçgüdümüz İKSV’yi ve Sarkis’i korumaktı.

“İKSV’den bir eposta geliyor, ‘Bizim küratöryel kriterlerimize uymuyorsunuz’ deniyor”

“Benim anladığım Danışma Kurulu üyeleri ikişer tane aday söylüyorlar. Demek ki on farklı küratör ismi ortaya sürülmüş ve birlikte bunlardan dördünü seçmişler. Sonra da onlardan birini seçmek için dördüne yazarak öneri istediler. İKSV bu süreçlerin hepsinde var. Yani kurumla aramızda bir ihtilaf olsaydı bana baştan neden davet gelsin? Bir kere onu anlayamadım. Bana önerimi hazırlayıp sunmak için davet gönderildiğine göre bir sakınca yok o sırada. Sonradan ne oluyor da riskli oluveriyorum birden? Demek ki Danışma Kurulu’nun ötesinde birtakım gelişmeler oluyor ve bir yerlerden kriter belirleniyor. Ve bana İKSV’den bir eposta geliyor, ‘Bizim küratöryel kriterlerimize uymuyorsunuz’ deniyor.

“(Eposta) İstanbul Bienali Direktörü’nün kendisinden gelmedi. Ekipten başka birinden geldi. İngilizce bir mesajdı ve hazırladığım öneri için de sembolik bir ödeme yaptılar. Bütün bunlar olurken seçim arifesindeyiz. Ocak-şubat aylarındayız yani. İstanbul Modern’in açılışının arifesindeyiz. Bana ‘bizim küratör kriterlerimize uymuyorsunuz’ şeklindeki e-posta gelince ben kriterler, jüri ve yorumları konusunda daha fazla bilgi almak istediğimi söylüyorum. Bunun üzerine bir telefon görüşmemiz oluyor. ‘Zamanı değildi’ deniyor sadece. Başka bir küratör ile çalışma kararı alındığı anlatılıyor. Benim için orada dosya kapanıyor.

“Fakat anladığıma göre Danışma Kurulu davet gönderdikleri dört küratörün önerilerini değerlendirip 2024 İstanbul Bienali için benim yazdığım öneriyi seçiyor. Fakat orada bir şey oluyor. Orayı ben çözemiyorum.

“Burada sorun danışma kurulunun işlevsizleştirilmesinde. Esas sorun burada. Sorun ayrıca benim tercih edilmemem değil danışma kurulunun ne şekilde kullanıldığı. Danışma Kurulu anladığım kadarıyla bir seçici kurul gibi çalıştırılıyor fakat seçme hakkı yok. Danışma Kurulu aday belirliyor, önerileri değerlendiriyor yani tüm işi yapıyor ama demokratik karar sürecinde yok. Kurul üyelerini hem bir seçim sürecine sokuyorlar hem ‘son söz sizin değildir, sizler seçemezsiniz’e getiriyorlar. Dolayısıyla fonksiyonları yok gibi. Ancak her seçilen küratör açıklandığında ise Danışma Kurulu üyelerinin ismini kullanıp “seçim süreci bu kişilerin profesyonel görüşüyle seçildi” demek için kullanıyorlar. Bu sefer böyle gelişememiş. Ayrıca Danışma Kurulu’na danışıyor gibi yapıp, seçiyormuşçasına yapmak ve neticesinde kimseye danışmadan İKSV’nin işlerini halletmesi… O zaman kurul niye?”

- Advertisment -