Manşetin izini İtalyan devlet arşivlerinde süren Üsküdar Üniversitesi’nden Buğra Can Bayçiftçi, ulaştığı belgeleri Toplumsal Tarih dergisinin Mart 2025 sayısında yazdı.
Makalenin ilgili bölümü şöyle:
“Bulgular, Yunus Nadi’yi bir ideologdan ziyade kendi çıkarlarını pek de göz ardı etmeyen bir pragmatist gibi göstermektedir. Italyan devlet arşivlerinde Yunus Nadi ile ilgili gerek sayısı, gerekse içeriği açısından kayda değer sayılabilecek belgeler mevcuttur. Belgelerin bir kısmı, tıpkı Bartalini gibi Türk basınını inceleyip kimin hangi tarafta yer aldığını anlamaya çalışan İtalyan diplomatların analizleridir. Konumuzla çok daha ilintili olan bir dizi belge ise Yunus Nadi ile faşist rejim arasında doğrudan iletişim ve finansal ilişkilerin kayıtlarını içermektedir.

Henüz 1924 yılında Yunus Nadi, İtalyan gazeteci Italo Sulliotti aracılığıyla Benito Mussolini’ye Türk-İtalyan ilişkileri hakkında bir röportaj teklifinde bulunmuştur.
Ancak iki taraf arasındaki ilişkilerin zirvesi, devletler arası ilişkilerin de iki savaş arası dö- nemdeki en sıcak dönemi olarak görülebilecek 1928- 1934 yılları arasında yaşanacaktı. Nitekim Yunus Nadi de Mussolini’yle 1928 yılında kapsamlı bir röportaj yaparak Cumhuriyet’te yayımlayacaktı.

Yunus Nadi’nin 1931 Mart’ında İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi Pompeo Aloisi’ye ilettiği bir teklifle başladı. Aloisi tarafından Roma’ya “ülkedeki en çok okunan, takdir edilen ve en yetenekli gazetecilerden biri” olarak tanıtılan Yunus Nadi, Aloisi’ye yeni bir gazete açma projesinden söz etti.
Cumhuriyet’in basındaki yeri ve finansal değerinden söz eden Yunus Nadi, yeni projesi için yatırıma ihtiyaç duyduğunu belirtti. Faşist rejimi, yeni gazetenin hisselerinden satın almak yoluyla bu kârlı girişime dahil olmaya davet etti. Üstelik yeni gazete, “Türk- İtalyan ilişkilerine yardımcı” da olabilecekti.
Aloisi, “bu topraklardaki hedeflerimize kayda değer bir katkı olacak” düşüncesiyle bu finansman projesini onayladı ve Yunus Nadi’ye aktarılacak meblağın bu ilk etapta 15.000 İtalyan lirası dolaylarında olacağını öngördü. Ancak bu ilk girişimde proje başarısızlıkla sonuçlandı. Muhtemelen 1929 ekonomik krizinin de etkisiyle, İtalyan Dışişleri Bakanlığı projeye şimdilik kaynak ayıramayacağını belirtti ve böylece proje, Mayıs 1931’de askıya alınmış oldu.
İlk ret kararı, Yunus Nadi’yi faşist rejimi olası bir finansman kaynağı olarak görmekten caydırmadı. Başvekil İsmet Paşa’nın (İnönü) Mayıs 1932’deki Roma ziyaretine eşlik eden Türk heyetinin içerisinde milletvekili sıfatıyla Yunus Nadi de vardı. Yunus Nadi, bu seyahatini finansman meselesini İtalyanlar nezdinde tekrar gündeme getirmek için bir fırsat olarak değerlendirdi. Bu projesinde onu desteklemeyi sürdüren Büyükelçi Aloisi, onu hükümetin Basın Bürosu’nun (Ufficio Stampa) başında bulunan Gaetano Polverelli ile tanıştırdı.
1931’deki stratejisini kısmen değiştiren Yunus Nadi, bu kez İtalyanlar için olası getirileri sıralamanın yanı sıra “acil finansman ihtiyacı” içerisinde olduğunu da belirtti. Paraya ihtiyacının nedenini Almanya’dan yüklü meblağlar karşılığı alınan teknik ekipmana atıfla izah eden Yunus Nadi, finansman karşılığında yine Türk-İtalyan ilişkilerine yardımcı olacak yayınlar yapmayı öneriyordu. Dolayısıyla hisse alım satımının ötesinde, herhangi bir şekilde kendisine bir milyon İtalyan lirası kaynak aktarılmasını talep ediyordu.
Görünüşe bakılırsa bu değiştirilmiş teklifin bile İtalyanlar tarafından yeterince hızlı onaylanamayacağından çekinen Yunus Nadi, birkaç hafta sonra bir diğer teklifle rejimin kapısını çaldı. Bu kez Italo Rossi’nin aracılığıyla, “acil finansman ihtiyacı” duyduğunu yineledi. Ancak bir milyon İtalyan lirası yerine hiç olmazsa bir banka aracılığıyla kendisine 50.000 İtalyan lirası kredi açılmasını memnuniyetle karşılayacaktı.
Üstelik Yunus Nadi, rejimin bu finansman operasyonunu yürütebileceği bankayı bile kendisi belirlemişti. Türkiye’de etkin ve İstanbul’da da şubesi bulunan bir İtalyan bankası olarak Ban- ca Commerciale Italiana’nın bu projede kendisine yardımcı olabileceğini umuyordu.
İtalyan arşivlerindeki belgeler, Yunus Nadi’nin bu farklı tekliflerin yanı sıra 1932 yazında, yani meşhur “selam”ın yayımlanmasından sadece birkaç ay sonra, faşist yetkilileri ikna etmek için bir mektup seferberliğine koyulduğunu gösteriyor. Yunus Nadi, mektuplarını İtalyan Büyükelçiliği’ni devre dışı bırakarak doğrudan doğruya faşist rejim yetkililerine gönderiyordu. Alıcılar arasında Polverelli, Dışişleri Bakanı Dino Grandi ve hatta bizzat Mussolini vardı. Mektuplardan birinde Yunus Nadi, Polverelli’ye “yüce dost” (grand ami) şeklinde hitap ediyor, Mussolini’nin de finansman projesini onayladığını hatırlatarak, bürokratik detayların hızlıca çözülmesini istiyordu.

Belli ki İtalyan tarafı elini yeterince çabuk tutmuyordu. Mektup seferberliğinin tek sonucu, İtalyanın Aloisi aracılığıyla Yunus Nadi’ye sabırlı olmasını önermesi oldu. Aloisi, Yunus Nadi’nin Banca Com- merciale’deki kredisini 50.000 Türk lirasına çıkarmak için çaba sarf ettiklerini, projenin geneline de olumlu bakmayı sürdürdüklerini belirtmekle yetindi. Sürecin uzaması Yunus Nadi’yi farklı hamleler ile değerini ve Türkiye’deki etkisini göstermeye yöneltti.
Örneğin Cumhuriyet’in Fransızca edisyonunda büyükelçilik tarafından “İtalya karşıtı” olarak nitelenen yorumlar yayımlandı. Yayın faşist yetkililerin tepkisini çekti, zira bu gibi hamleler, Yunus Nadi’nin kendilerince “binlerce” (mille volte) kez ifade ettiği “Türk-İtalyan dostluğunu geliştirmek” amacıyla açıkça çelişiyordu Faşist yetkililer, finansman karşılığında Yunus Nadi’den yayın politikasını uygun bir biçimde belirlemesini bekliyorlardı.
Eylül 1932’de finansman için sonunda bir formül bulundu. İsmet Paşa’nın ziyareti sırasında Türk tarafı, İtalya ile bir devletlerarası kredi anlaşmasına varmayı da umuyordu. Sonunda faşist yetkililer, Yunus Nadi’ye aktarılacak kaynağın da bu kredinin içerisinden kullandırılmasını kararlaştırdı.
Ancak kredi meselesi uzun süre muğlak bir durumda kalacak, sonunda bütünüyle iptal olacaktı. Keza, Yunus Nadi’nin Banca Commerciale nezdindeki kredisinin hızlıca arttırılması da başarısız oldu. Bankanın İstanbul şube müdürü, bu hususta kendilerinden talepte bulunan İtalyan yetkililere halihazırda Yunus Nadi’ye kayda değer kayna lar sunmuş olduklarını belirtti.
Bankanın, Roma’dan doğrudan bir talimat gelmediği sürece daha fazlasını yapmaya gönüllü olmayacağını bildirdi.1
İşte böyle bir bağlamda Yunus Nadi, belki de şansını son kez ve şahsen denemek üzere, Cumhuriyet’in gönderdiği “selam”dan yaklaşık beş ay sonra, Ekim 1932’de Roma’ya gitti. Polverelli ve Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Vasıf Bey (Çınar) aracılığıyla Mussolini’den randevu talep etti. Ancak talep, Mussolini’nin “yoğun programı” bahanesiyle reddedildi. Polverelli, cevabında yalnızca gerek Banca Commerciale nezdinde, gerekse Dışişleri Bakanlığı bünyesinde çalışmaların olumlu seyrini sürdürdüğünü belirtmekle yetindi.Bu tarihten iti- baren taraflar arası ilişkiler eskisi kadar yoğun seyretmedi. Görünüşe bakılırsa uzun süreli çabalara rağmen Yunus Nadi, İtalyan tarafından umduğu finansal desteği bulamadı.”


