HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar kürsüdeki konuşmalarını yaptıklarında altılı masanın beşinci buluşması henüz başlamamıştı.
Buldan’ın da, Sancar’ın da Ankara Spor Salonu’nun tribünlerini, bahçesini dolduran coşkulu kalabalığa seslenirken, iktidardan çok muhalefete mesaj verdikleri açıktı.
İkisi de iktidarın HDP’ye dönük, bilinen baskı politikalarını özet geçiyorlardı ve gerçekten siyasi ve toplumsal muhalefetin bu kez ne yapacağının sorgulanması gerektiğinde ısrar ediyorlardı.
İktidar cephesinden gelen yeni bir çözüm sürecinin başlayabileceğine ilişkin dedikoduları ciddiye almayıp çoktan çöpe atmıştı Buldan ve Sancar. Kürt sorununa çözüm için CHP, İyi Parti, Gelecek, DEVA, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan altılı masa ne yapacaktı?
Buldan; çözümsüzlük kaosunu büyütenin Öcalan’a tecrit olduğunu söyledi, tecridin kaldırılmasını istedi, İmralı’yı çözüm konusunda adres olarak gördüklerini anlattı. Kürtlerin demokratik siyaseti yaşatmaya kararlı olduklarını dile getirirken, çözümün koşullarını sıraladı: Eşit yurttaşlık, ana dilde eğitim, güçlü demokrasi ve yargının yarattığı tahribatın giderilmesi.
Kapatılma riskiyle karşı karşıya olsa da HDP için çözümün adresi belliydi: Parlamento.
Parlamentonun bugün üçüncü büyük partisi olan HDP’yi kimsenin sadece seçim zamanı hatırlayıp da HDP üzerinden seçim stratejisi geliştirmesine de izin verilmemesini kararlaştırmıştı HDP yönetimi.
Kapatılma olasılığını yüksek gören HDP’liler, “Bir parti gider, başka bir parti gelir. Biz burdayız” mesajıyla önümüzdeki süreçte iktidara karşı seslerini daha da yükseltecek.
“Erdoğan bize sahip çıkmadı”
Buldan, “Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki; HDP salt nehri geçmek için yapılan hiçbir siyasi hesapta köprü olmayacaktır” çıkışını yaptığında salondan kopan alkış, zılgıt, ıslık seslerine “HDP halktır, halk burada” sloganları eşlik etti. Halk ne istiyordu?
En güzel elbiselerini giyinip, kongreye gelmiş genci yaşlısı, kadını erkeği aynı şeyi söylüyordu kongrede: Kimse bizi görmezden gelemez. Kürtler, HDP yok sayılsın. Görün bakalım ne olur? HDP’siz kimse iktidar olmaz, bu ülkeyi yönetemez.
Fotoğrafını çekmek için yanına yanaştığım rengarenk elbisesiyle göz kamaştıran bir kadın daha ben ağzımı açmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bahsetti. Öfkeliydi, kızgındı:
“Diyarbakır’a geldi. Kürt sorununu çözeceğini söyledi. Bize sahip bile çıkmadı. Yalancı o, gözümüzde değeri yoktur artık onun. Ötekiler de, iş yapacaksa doğru düzgün yapsın. Bizi hiçe saymasın.”
HDP’nin iktidarla anlaşacağına dönük senaryolara kürsüden sert çıkan, Mithat Sancar oldu. O senaryoları “zeka yoksunu” olarak tanımlayan Sancar, hükümeti “Öcalan’a tecrit üzerinden oyun oynamayın” sözleriyle uyardı uyarmasına da; altılı masaya çağrısıyla önümüzdeki süreçte dikkatlerin HDP’ye daha çok yöneleceğinin mesajını verdi.
HDP’yle kamuoyu önünde açık, şeffaf bir görüşme yapılması halinde müzakerelere ve cumhurbaşkanlığı için ortak aday fikrine açık olduklarını söyleyen Sancar, bu çağrıya yanıt alamadıkları durumda seçimlere kendi adaylarıyla gideceklerini söyledi. Hedef de, en az ikinci tura kalmak.
Altılı masa HDP’yle diyaloğu normalleştiremiyor
Peki bu ne demek? HDP Batman Milletvekili Rüştü Tiryaki, HDP’nin altılı masayla hiçbir sorunu olmadığını söylüyor. Hatta “Altılı masa arada yalpalasa da, iyi gidiyor. Çalışmalarını takdir ediyoruz” diyor. Ama masanın, HDP’yle sorunu olduğunu söylüyor. O sorun da, masanın HDP’yle diyaloğu bir türlü normalleştirememesi.
HDP, ortak aday fikrine açık olduğunu duyurduğu Eylül ayından beri İyi Parti dışında muhalefetin her cephesiyle görüştü. Altılı masa söz konusu olduğunda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’yle de temas kurulduğunu söylüyor ama HDP bunu yetersiz görüyor. Eğer altılı masa HDP’yle diyaloğu geliştiremezse HDP’nin de bir cumhurbaşkanı adayı olacak. Bu da siyaset kulislerinde altılı masanın hiç istemediği bir şeyin olacağına, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağına işaret ediyor. Seçim ikinci tura kalırsa da, altılı masanın kazanma şansı kaybolup gidiyor.
HDP kongresine İyi Parti dışındaki altılı masada yer alan diğer partilerin temsilcileri katıldı. İyi Parti kongreye davet edilmemişti. Altılı masa İyi Parti ile HDP arasındaki gerilimi, kutuplaşmayı çözemezse Türkiye’yi Erdoğan’a karşı birleştirme hedefinde zayıf kalabilir.
İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz
HDP kongresine katılım için Ankara Spor Salonu’nun yolunu erkenden tutanlar tribünleri, salona sığamayanlar ise geniş bahçeyi doldurdu.
Salonda; “Demokrasi İttifakı İle Üçüncü Yol”, “Eş Başkanlık Mor Çizgimizdir”, “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz”, “Kürt Sorununda Demokratik Çözüm”, “Tekçi Rejim Değil Demokratik Cumhuriyet”, “Savaş ve Tecrit Değil Barış ve Çözüm”, “Demokrasi İttifakı İle Mutlaka Kazanacağız”, “Özgür Basın Susturulamaz” pankartları asılıydı. Halayın hiç kesilmediği kongrenin en renkli simaları kadınlardı. Kürsüden yapılan her konuşmayı “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” sloganıyla karşıladılar.
Bu slogandaki ısrarlarını sorduğumda verdikleri yanıt, kayda değerdi: Ölmek, öldürülmek istemiyoruz. Şiddete hayır.
Deniz Poyraz, Başak Demirtaş ve aileler
Kongre salonunda HDP İzmir İl Başkanlığı’nda öldürülen Deniz Poyraz’ın fotoğrafı asılmıştı. Poyraz’ın salondaki ailesi, kongreye katılan diğer ailelerle birlikte anıldı: Gezi aileleri, Roboski aileleri, Cumartesi Anneleri, Sivas Katliamı aileleri.
HDP’nin tutuklu eski eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş salonun en çok ilgi gören ismi oldu. Demirtaş’ın bulunduğu tribüne giden onlarca HDP’li “Selo Başkan” sloganları attı, Başak Demirtaş’la fotoğraf çektirmek için yarışa girdi.
Kongreye Avrupa’nın sol parti temsilcileri, Alevi örgütlerinin temsilcileri, EMEP, ESP, Sol Parti ve TKP gibi sosyalist parti temsilcileri de katıldı.
Türk bayrağı, HDP bayrağı ile yan yana yansıtıldı kürsüdeki dev ekrana. Salonun kimi yerlerinde Öcalan sloganları atıldıysa da, kürsüdeki ekrana Öcalan posteri yansıtılmaması “Gerilimden uzak duruluyor” değerlendirmelerini beraberinde getirdi. Ancak Öcalan sloganlarına soruşturma açıldı, 4 kişi bu sloganlar nedeniyle gözaltına alındı.
Salonun dinmeyen coşkusunu doruk noktaya taşıyan, Selahattin Demirtaş’ın, Diyarbakır eski Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yla birlikte kongreye yolladığı mesajı oldu:
“Bizim kitabımızda teslim olmak, biat etmek, yenilmek yoktur. Zulüm iktidarını alaşağı edip, demokrasi, barış ve özgürlükleri sağlayıncaya kadar direnmeye devam diyoruz.”
HDP’liler cumhurbaşkanı kim olsun istiyor?
Kongrenin içinde, dışında en çok konuşulan konu; kimin cumhurbaşkanı olacağıydı. Herkesin ayrı ayrı öngörüsü vardı ama ortak mesaj “Erdoğan cumhurbaşkanı olamaz, olmamalı”ydı. Selahattin Demirtaş’ın daha önce dillendirdiği “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışını hatırlatan bir HDP’linin, Demirtaş’ın bugün siyasi tutuklu olduğu için cumhurbaşkanı adayı olamayacağını hatırlatması ilginçti.
“Mansur Yavaş’ı çok tanımıyoruz. Diyarbakır’a gelsin, bölgeye gelsin” diyen de vardı, “Ekrem İmamoğlu aday olmak istiyor ama Kılıçdaroğlu onu aday yapmayacak” diyen de. Peki ya Kılıçdaroğlu? Kılıçdaroğlu’nun HDP’yle daha sık görüşmesini istiyor HDP’liler. Cumhurbaşkanı seçilmesi için HDP’yle daha yakın temas kurması gerektiğini söylüyorlar.
Eş genel başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın yeniden genel başkanlar seçildiği kongrede HDP’lilerin Selahattin Demirtaş sempatisi ilk günkü gibi taptaze. Seçimde Demirtaş’tan mı yoksa başka yerlerden gelecek mesajlara mı bakacaklar tartışmalarından da rahatsızlar:
“Sevdiğimiz, saydığımız insanlar, değerler üzerinden bizi tartışmasınlar. Biz HDP’liyiz. Parti yönetimi ne derse onu yapacağız. Sandığa gitmememizi isterlerse onu da yaparız. Aday çıkarsınlar, destekleriz. Partimiz var bizim, partimiz.”