İçinde gezerken zamanın alışık olduğumuzdan daha yavaş aktığı hissine kapılacağımızdan habersiz olarak, habercilik yapmaya; nüfusunun önemli bölümünü İsmailağa Cemaati mensuplarının oluşturduğu Fatih, Çarşamba’ya gittik.
Yürüdükçe peşimiz sıra gelen baharat, esans ve piliç çevirme kokularının eşliğinde, konuşmak için esnaf ve sokaktaki insanların arasına karıştık.
Erkeklerin çoğunluğunun sakal, sarık ve şalvarlarıyla; kadınların ise siyah çarşaflarıyla dolaştığı Çarşamba’da, insanların büyük çoğunluğu cemaat içindeki bölünme hakkındaki düşüncelerini anlatmaya çekiniyor.
Konuşmayı teklif ettiğimiz insanların çoğu reddetti. Konuşmayı kabul edenler düşüncelerini çok açık bir şekilde paylaşmadığı gibi adlarının veya fotoğraflarının yayımlanmasını kesinlikle istemedi.
Konuştuğumuz bir cemaat mensubu, medyaya konuşulmasıyla ilgili cemaat içinde fitneye sebep olmak gibi bir çekincelerinin olduğunu ve bazı cemaat büyüklerinden de bu konunun fazla dillendirilmemesi yönlendirmesi yapıldığını söyledi.
Gazze için gazete küpürlerinden hazırlanmış bir tahta bir pano.
“Önce safları sonra camileri ayırdılar”
6 yaşından beri cemaat içinde yer aldığını söyleyen, 50’li yaşlardaki bir Çarşamba esnafı; cemaat içindeki bölünmenin kendisini ve cemaat mensuplarını çok üzdüğünü, insanlar arasında küslüklere sebep olduğunu anlattı.
Söylediğine göre; cemaat içindeki ayrışma camilere de yansımış durumda. “Cemaattekiler küslüklerden dolayı bir araya gelmemeye gayret ediyor. Camide saflar arasında boşluk bırakılarak üç, dört ayrı saf olduğu oluyor. Hatta artık bazı gruplar farklı camilerde namaz kılıyorlar’’ dedi.
“Cemaatin yüzde 80’i Cübbeli’yi haklı buluyor’’
“Cemaatin çoğunluğu kimi destekliyor” sorumuza şöyle cevap verdi:
“Cemaatin nereden baksan yüzde 80’i Cübbeli’yi haklı buluyor. Ben de Cübbeli’yi haklı buluyorum. Cemaat genel olarak merkez heyetin yaptıklarından rahatsız.”
“Bu, Cübbeli Ahmet’i desteklemek değil itirazını haklı buluyoruz”
Cübbeli Ahmet’i haklı bulduğunu belirten bir başka orta yaşlı İsmailağa mensubu ise şunları söyledi:
“Cemaatin önemli bir bölümünde Cübbeli Ahmet Hoca’nın itirazı haklı buluyor. Bu Cübbeli Ahmet’i desteklemek değil. Onun itiraz ettiği hususlar da haklılıklar var. Bir başka hocamız söyleseydi o da haklı bulunurdu.”
Aynı görüşe katılan bir başka İsmailağa mensubu da, “Yalnızca Cübbeli Ahmet Hoca değil başka hocalarımız da bu itirazı destekledi. İtirazını haklı buluyorum” dedi.
“Merkezi haklı görüyorum, rabıtamı Efendi Hazretlerine yapıyorum”
70’li yaşlardaki bir başka cemaat mensubu ise Merkez heyeti desteklediğini belirterek Cübbeli Ahmet için şunları söyledi:
“Ben onu sevmiyorum, o affedilmeyecek işler yaptı, ortalığı karıştırıyor oradan.”
“Kime rabıta yapıyorsunuz” sorumuza, Mahmut Ustaosmanoğlu’nu kastederek “Yol bellidir, Efendi Hazretlerine’’ cevabını verdi.
Rabıta, müridin konsantre olup hayalinde şeyhini canlandırarak, onun yardımıyla Allah’tan feyiz kazanmayı hedeflediği bir tasavvufi ritüel.
“Cübbeli 5-10 senedir kaynayan kazanı kaldırdı’’
Anne ve babasının cemaatin kursların görevli olduğunu ve ailecek merkez heyeti desteklediklerini ifade eden üniversite öğrencisi, erkek bir cemaat mensubu; cemaat tabanında Cübbeli Ahmet’e desteğin daha fazla olduğunu kabul ederek şöyle konuştu:
“Çoğunluğun Cübbeli Ahmet Hoca’ya destek vermesinin sebebi söyledikleri hakikatli olduğundan değil. Televizyonlara çıkması, ünlü olması, popüler olması, kitleleri etkileme gücü olması insanlara tesir ediyor. Cübbeli’nin heyete karşı bu tavrı yeni değil zaten. Sadece 5-10 senedir kaynayan kazanı kaldırdı.”
“Asıl mesele para, milyarlarca doların kontrolünden söz ediyoruz”
Başka bir İsmailağa mensubu ise tartışmanın çıkış noktasının merkez tarafından Ahmet Fikri Doğan’ın şeyh ilan edilmesi ya da rabıtanın kime yapılacağı olmadığını belirterek, “Asıl mesele para. Sadece Çarşamba’da değil tüm Türkiye’de mensupları olan bir cemaat. Milyarlarca dolar paradan söz ediyoruz. Bu paranın kontrolü merkezdeki bazılarının elinde’’ dedi.
“Erdoğan duruma el atacak mı diye bekliyorum“
Merkez heyetin para göndermeyi kestiği taktirde giderlerini karşılayamayacak kurumların, öğrenci yurtlarının olduğunu; bundan dolayı birçok kişinin ve kurumun öyle düşünmese de merkezi desteklemek zorunda hissedebileceğini söyleyen cemaat mensubu şöyle konuştu:
“Gördüğünüz gibi durumlar karışık. Millet birbirine küsmüş. İnsanlar ne olacak diye bekliyor. Camilerde saflar ayrılmaya başladı. Şahsen ben Cumhurbaşkanı Erdoğan duruma el atacak mı diye bekliyorum.”
Bunu isteyip istemediğini sormamız üzerine, “O el atarsa bir şeyler çözülür” diye cevap verdi.
“Ben zikrimi yapıyorum, bundan sorumluyum”
Medrese eğitimi almakta olan, 20’li yaşlarda bir cemaat mensubu ise tartışmaları günlük hayatına yansıtanların cemaatin “avam”ı olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
“Bizim avam olarak tabir ettiğimiz kesimden insanlar kendi aralarında tartışıyorlar, birbirlerine düşmanlık besliyorlar. Bu tip konuları dillendirmek doğru değil. Ben bu meselelerle ilgilenmiyorum zikirlerimi, ibadetlerimi yapıyorum. Bunlardan sorumluyum ben.”
“Gazze hepimizin yüreğinde”
İsmailağa içindeki karışıklığın, cemaat mensupları nezdinde Gazze gündeminin önüne geçtiği şeklinde eleştiriler hakkında “Böyle bir durum yok. Filistin, hepimizin yüreğinde kanayan bir yaradır. Hala da öyle. Her gün, her zaman aklımızda, dualarımızda’’ diye cevap verdi.