PKK’nın fesih kararı almasına, müttefiki MLKP’den (Marksist-Leninist Komünist Parti) tepki gelmişti.
“Kürtlerin ömrü hep savaşla mı geçecek? Bazıları çok akıllı”
PKK yöneticisi Duran Kalkan, PKK’nın ajansına verdiği röportajda isim vermeden MLKP’nin açıklamasına şöyle cevap verdi:
“PKK 48 yıldır silahlı direniş yürütüyor, 41 yıldır 15 Ağustos temelinde gerilla savaşı veriyor.
“Şimdi bu kadar savaşıldıktan sonra niye savaşı bırakıyor diyorlar? Peki, bu halk hep savaşacak mı? Kürtlerin ömrü hep savaşla mı geçecek? Bazıları çok akıllı.
“Bu kadar savaş istiyorlarsa kendileri savaşsın”
“Bu kadar savaş istiyorlarsa kendileri savaşsınlar. O kadar savaş aşığıysalar durmasınlar, savaşsınlar, ellerinden alan mı var?
“Şimdi bazıları kalkmış PKK’ye savaşı anlatmaya, savaş dersi vermeye çalışıyor. Gerilla dersi vermek istiyorlar, savaşmanın ne kadar önemli, anlamlı olduğundan söz ediyorlar. Bu PKK 48 yıl silahlı mücadele yürütmüş, 41 yıldır kesintisiz gerilla savaşı yürütüyor. Herkes biraz da kendi gerçeğine bakarak bu sözleri söylemeli.
“Devrimcilik ölçüsünü şiddet değil ideolojik düzey belirler”
“Şimdi bu silahlı direnişi sona erdirmek isteyince devrimcilikten uzaklaştı diyorlar. Bir mücadele yönteminin devrimci olup olmadığını şiddet düzeyi belirlemez. ‘Silahlı şiddet içeren yöntem devrimcidir, silahlı şiddet içermeyen devrimci değildir, reformizmdir’ diyenler yanılıyorlar.
“Devrimcilik ölçüsünü belirleyen ideolojik düzeydir. Bir mücadele ne kadar ideolojik derinliğe, karşıtlığa sahipse, ne kadar ideolojik değişim yapabiliyorsa o kadar devrimcidir. Ne kadar az yapıyor, ideolojik değişim yaratamıyorsa, gerçekleştiremiyorsa ona reformizm denir, pasifizim denir, dolayısıyla devrimci değildir.
“Yani devrimciliğin ölçüsü hiçbir zaman silahlı şiddet değildir. Onu ölçü olarak alanlar ancak egemen iktidar ve devlet güçleri olabilir. O bakımdan o tür sözlerin hepsi boştur.
“Biz hareket olarak stratejik değişimde artık günün gerektirdiği mücadele yöntemlerini, araçlarını kullanmak için bir çaba, değişim-dönüşüm mücadelesi içerisindeyiz. Bu, örgütsel yapımız bakımından da geçerli olan bir durumdur.”