spot_img
Ana SayfaHaberlerKavala: Eylem Planı hakkında iyimser değilim

Kavala: Eylem Planı hakkında iyimser değilim

Üç yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan iş adamı Osman Kavala, yargının muhalifleri bertaraf etme işlevi üstlendiğini belirterek İnsan Hakları Eylem Planından umutlu olmadığını söyledi.

Üç yılı aşkın süredir hakkında bir hüküm bulunmamasına rağmen cezaevinde tutulan insan hakları savunucusu iş adamı Osman Kavala Reuters haber ajansına konuştu.

Kavala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planının, “muhalifleri susturmak için kullanılan yargıya değişim getireceği konusunda iyimser olmadığını” söyledi.

Cezaevinden avukatları aracılığıyla kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Kavala, Türkiye’de yargının on yıllar boyunca insan haklarını sınırlandırmak için kullanıldığını, şimdi ise “Erdoğan yönetimine karşı siyasi muhalif olarak algılanan kişileri bertaraf etme” işlevi gördüğünü kaydetti.

Erdoğan 2 Mart’ta açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı ile bağımsız yargı, ifade özgürlüğü, insan hakları ve demokrasinin güçlendirilmesini hedeflediklerini belirtmiş, Eylem Planının nihai amacının yeni ve sivil bir anayasa olduğunu söylemişti.

Hükümetin reform planlarını değerlendiren Kavala, “Üç yılı aşkın süredir giderek kötüleşen adaletsizliğe maruz kalmış ve diğer siyasi davaları da izleyen biri olarak siyaset ile yargı arasındaki ilişkinin geleceği konusunda iyimser olamıyorum” dedi.

1 Kasım 2017’den beri cezaevinde

2013’teki Gezi Parkı protestolarıyla ilgili olarak 1 Kasım 2017’de tutuklanan Kavala, geçen yıl üstüne atılı suçlardan beraat etmiş, ancak hakkında Gezi davasından tahliye kararı verilen Kavala bu sefer 2016 yılındaki darbe girişimiyle ilgili olarak yeniden tutuklanmıştı.

İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Şubat’taki duruşmada “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarıyla açılan davanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar vermişti.

“Yargı muhalifleri bertaraf etme görevini üstlendi”

Kavala, hatırlayabildiği tüm dönemler boyunca Türkiye’de hakların yargı tarafından kısıtlandığına tanık olduğunu belirterek “Ancak siyasi muhaliflerin bertaraf edilmesinin yargıya temel görev olarak verilmesi ve yargının bu görevi üstlenmesi… Bu yeni bir şey” dedi.

Reuters’ın Kavala’nın iddialarını sorduğu Adalet Bakanlığının “Türkiye’de yargının bağımsız olduğu” yanıtını verdiği belirtildi.

Türkiye AİHM kararına direniyor

AİHM, 10 Aralık 2019’da Kavala hakkında hak ihlali kararı vermiş, Kavala’nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve Anayasa Mahkemesi’nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlal edildiğine hükmetmiş, Kavala’nın derhal tahliyesini istemişti.

Kavala Anayasa Mahkemesine (AYM) yaptığı son bireysel başvurudan da sonuç alamamış, Mahkeme 29 Aralık’taki kararında Kavala’nın “kişi hak ve özgürlüğü ile güvenliğinin ihlal edilmediğine” hükmetmişti.

Bakanlar Komitesi Türkiye’ye yaptırım uygulayabilir

AİHM’nin de bağlı olduğu Avrupa Konseyi’nin siyasi karar alma organı olan Bakanlar Komitesi, Kavala davasının durumunu görüşmek üzere bu hafta yeniden toplanacak. Avrupa Konseyi üyelerinin AİHM kararlarına uyumunu denetleme yetkisine sahip olan Komite daha önce de Kavala konusunda dört kez toplanmış ve Türkiye’ye Kavala’nın derhal serbest bırakılması çağrısı yapmıştı.

Bakanlar Komitesi, AİHM kararlarına uymayan Avrupa Konseyi üyesi ülkelere karşı ihlal süreci başlatma yetkisine sahip. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 46’ncı maddesinin 4’üncü fıkrasına dayanan ihlal sürecinin başlatılabilmesi için Bakanlar Komitesi’nde üçte ikilik oy çoğunluğu gerekiyor. Süreç başlatıldığında karara uyumsuzluğun tespiti için dosya yeniden AİHM’e gönderiliyor. AİHM’in bağlayıcı karara uyulmadığını teyit etmesi durumunda Bakanlar Komitesi söz konusu ülkenin Avrupa Konseyindeki üyeliği ya da oy hakkının askıya alınması gibi ek önlemlere karar verebiliyor.

Kavala: Yabancıların daha çok ilgilenmesi son derece üzücü

Kavala, serbest bırakılmasına yönelik uluslararası çağrıları sevindirici bulduğunu ancak “yabancıların konuyla Türk memurlar ve liderlerden daha fazla ilgilenmesinin son derece üzücü olduğunu” söyledi.

Kendisine yönelik 2016’daki darbe girişimiyle bağlantılı suçlamaları “absürd ve sürreal” olarak nitelendiren Kavala, iddiaların kanıt, somut olgu ya da gerçeklikten yoksun olduğunu kaydetti.

Kavala, cezaevinde nasıl vakit geçirdiğine dair soruya ise, zamanının büyük bölümünü okuyarak, konser ve film tekrarları izleyerek geçirdiği yanıtını verdi. Yaşlı annesini göremediğini ve arkadaşlarının cenazelerine gidemediğini belirten Kavala, “Bu, adaletsizliği zulüm haline getiriyor” dedi.

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe

- Advertisment -