Kevin Mitnick 90’lar bilişim dünyasının önemli isimlerinden biri. Elleri ve ayakları zincirlenmiş fotoğrafları, Free Kevin stickerları ile bu yazının yazarının da aralarında bulunduğu bir kuşağın idolüydü. Akbaba’nın Üç Günü isimli filmden etkilenerek kendine sanal dünyada seçtiği mahlas olan Condor nickname’i ile ünlenmiş; FBI’ın Wanted listesine bebek yüzlü fotoğrafı ile girmeyi başarmıştı.
İnternetin yeni yeni serpilip gelişmeye başladığı, merak ve suç arasındaki çizginin henüz belirgin olmadığı günlerde, sistemlerin nasıl çalıştığını merak etmiş, zaman zaman çizgiyi aşarak uluslarası telekom firmalarının sistemlerine girmişti.
Hayatını konu alan Condor filminde sıklıkla cevap aradığı “Neden bunları yapıyorum?” sorusunun cevabı, dönemin ruhuna ve merak güdüsüne uygun olarak hazırdı: “Çünkü yapabiliyorum.”
“Çünkü yapabiliyorum” sorununa verdiği cevap aslında sistemlerin tasarlanışı ile ilgiliydi. Sistemin izin verdiği bir hakkı kullanmak Mitnick’e göre suç değildi. Nitekim henüz 12 yaşındayken otobüslere ücretsiz binebilmenin yollarını keşfetmişti. Otobüs garının çöplüğünde bulduğu biletler sayesinde.
Asperger Sendromu teşhisi konulan fakat bu dava süreçlerinde lehine kullanılmamış olan Mitnick 5 yıl hapis yattı. Mahkemede o dönemlerdeki bilimkurgu senaryo yazarlarının dahi havsalalarını zorlayacak bir iddia söz konusuydu, Mitnick “ankesörlü telefonda ıslık çalarak bir nükleer savaş başlatma yeteneğine sahip tehlikeli bir suçlu”ydu.
Kablodaki Hayalet kitabını okuma şansım olmasa da Sızma Sanatı, Aldatma Sanatı ve son olarak kaleme aldığı (Türkçesi sanırım hâlâ yayınlanmadı. Orjinal adı: The Art Of Invisibility) Görünmezlik Sanatı isimli kitabında Mitnick’in beyin kıvrımlarında, duygu dünyasında kısa bir gezintiye çıkmak mümkün.
Cins bir kafa olarak hayatının erken dönemlerinde kriminal bir suçlu muamelesi görse de, hapisten çıktıktan ve elektornik cihazları kullanma cezası kaldırıktan sonra kariyerine güvenlik danışmanı olarak devam etti. Pek çok kurum ve kuruluş Mitnick’in sıradışı yeteneklerinden, suç dünyası aktörlerinin akıl yürütme ve teknik kabiliyetlerine vakıf olmasından istifade ettiler. Kevin Mitnick ilk gençlik yıllarında işlediği “suçların” diyetini sadece özgürlüğü ile değil, sistemleri daha güvenli hale getirmek için bir know-how paylaşımı ile de devam ettirmeye karar vermişti.
Kevin hem kendi hikâyesinde, hem de verdiği danışmanlıklarda zincirin en zayıf halkası olan insan faktörü üzerinde sıklıkla durdu. Sosyal Mühendislik kavramının mucidi olan Mitnick uluslararası konferanslarda bir telefon görüşmesi ile ne kadar çok bilgi alınabileceğini canlı olarak gösterdi.
Son kitabının önsözünde Mitnick’in yılların verdiği vakarla daha da bilgileştiğini, aslında şimdi hikâyesinin yeniden başlayacağını düşünmüştüm. Bu sabah, Kevin Mitnick’in ölüm haberini okuduğumda, çocukluğumun bir idolünü daha kaybetmenin verdiği sızı ile sadece bunları yazabildim.
FBI’in ev baskını telefon dinlemeleri ile haber alan Mitnick, ajanlar için buzdolabının üzerine neşeli bir not ve dolaba da federaller için birkaç donut bırakmıştı.
Acaba ölümünü haber alsa idi nasıl bir not bırakırdı Azrail’e?
Kevin “üstü kalsın” diye bonkörlük yapacak, centilmence, soluk soluğa bir hayat yaşadı.