CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te yapılan 38. Olağan Kurultayı’yla ilgili davanın Pazartesi günkü (30 Haziran) duruşması öncesi, parti içinde “mutlak butlan” ve “kayyım” tartışmaları devam ediyor.
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, bugünkü (28 Haziran) yazısında CHP’den yeni kulis bilgilerine yer verdi.
Öztürk’ün aktardığına göre; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ABB Başkanı Mansur Yavaş, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve önceki dönem CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’a mektup göndererek CHP lideri Özgür Özel ile önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir araya getirmelerini rica etti. Karalar’ın yurtdışındaki bir toplantı gerekçesiyle katılamayacağını belirttiği görüşmede Yavaş, Seçer ve Özkoç Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi. Öztürk, görüşmeden notları şöyle aktardı:
Kılıçdaroğlu: “Mutlak butlan çıkarsa reddedemem, partiyi kayyuma teslim etmiş olurum”
“Saat 15.00’da Kılıçdaroğlu’nun ofisinde buluştular. Çalışma odasının arkasında kütüphaneli oda var. Oradaki yuvarlak masa etrafında toplandılar. Kılıçdaroğlu, geliş amaçlarını dinledikten sonra görüşlerini söyleyeceğini belirtti. Konuşma sırasında hem Türkiye’de hem dünyada çok ciddi gelişmeler, sıkıntılardan söz edildi, şu görüşler dile getirildi:
‘Bu sıkıntılardan dolayı ülkede de yaşanan huzursuzluklar var. Bir de bunun üzerine Tayyip Erdoğan, partimizin kurultayıyla ilgili bir ‘mutlak butlan’ kararı aldırılmak üzere bir yola sokmuş. Mahkemeler artık iktidarın mahkemeleri haline dönüşmüş. Eğer ‘mutlak butlan’ kararı çıkarsa, bu Tayyip Erdoğan’ın partimize dayattığı bir karar olacak. Böyle bir kararla iktidar, partimizin parçalanacağı, birbirimize düşeceğimiz bir atmosfer oluşturmaya çalışıyor. Bunun önüne geçebilmek için eğer uygun görürseniz sayın Özgür Özel ile birlikte bu akşam bir araya gelelim. İsterseniz siz bir araya gelin, isterseniz biz de katılabiliriz. Birlikte, Tayyip Erdoğan’ın dayattığı bir yoldan değil, CHP’nin iki genel başkanının açtığı bir yoldan yürüyelim, biz de arkanızda olalım.’
Bu konuşmalar üzerine CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, görüşlerini şu sözlerle ortaya koydu:
‘Mutlak butlan kararı hukuki olarak çıkarsa, bunu reddedemem. Çünkü eğer ben reddedersem partiyi kayyuma teslim etmiş bir genel başkan olurum. Onun için bunu ben kabul edemem. O yüzden, benim şu anda sayın genel başkan Özgür Özel’le görüşeceğim herhangi bir şey yok. Biz bunu mahkeme kararından sonra oturur konuşuruz. Ben o zaman önceki genel başkan olarak, kendisinin fikirlerini elbette alacağım.’
“Örgütün tepkisi ne olacak? 2-3 gün tepki gösterir”
Ancak, orada bulunan üç isim de ‘Mahkeme kararı çıktıktan sonra zaten bir anlamı kalmıyor, geç kalmış oluyoruz. Bu konuda bizim sizin genel başkanla oturup konuşmanızın çok büyük önemi var” dediler. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, “Yani şu anda oturup konuşuruz ama şu anda konuşulacak bir şey görmediğini’ söyledi. Bunun üzerine Vahap Seçer söz aldı ve şu açıklamada bulundu:
‘Sayın Genel Başkan, başımızın üstünde yeriniz var. Siz bizim genel başkanımızsınız. Ama bu ‘mutlak butlan’ kararını siz kabul ederseniz, toplumun büyük bir kesiminin, örgütün tepkisiyle karşı karşıya kalırsınız ve yıpranırsınız. Bizim amacımız partimizi ayakta tutmak. Siz de Özgür Bey de iki genel başkanımızsınız. Bir araya bu akşam gelin, bizi istiyorsanız beraber olalım. Siz bu dayatılan mutlak butlan kararında değil, sizin açtığınız bir yolda yürüyelim.’
Bu açıklama üzerine Kılıçdaroğlu, ‘Arkadaşlar bu konuda telaşlanacak bir şey yok. Örgütün tepkisi ne olacak? 2-3 gün tepki gösterir. Neymiş, beni genel merkeze sokmayacaklarmış. Evet sokmasınlar. Genel başkan neredeyse genel merkez orasıdır. Bunların hepsi yoluna girer. Telaşa gerek yok. Bu karara karşı çıkılırsa hem kararlarını nasıl alacaklar? Maaşları nasıl ödeyecekler? Milletvekillerini nasıl seçecekler? Bu karara karşı çıkarlarsa belediye başkanını nasıl seçecekler?’ dedi.
“Kongreleri yapılıp kurultaya gidilecek”
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklaması üzerine, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş söz aldı ve şunları söyledi:
‘Sayın Genel Başkan, öyle şey olur mu? Bu sizin dediğiniz şekilde olursa, bu sefer parti bölünür, parçalanır. Toplumda birbirini destekleyen, bizi destekleyen kesim de ayrışıyor. O zaman benim siyaset yapma gerekçem kalmaz. O zaman ben siyaset yapmam.’
Bu sözleri sessizce dinleyen Kılıçdaroğlu, ‘Anlıyorum’ demekle yetindi. Hemen ardından sözü Engin Özkoç aldı, şunları söyledi:
‘Sayın Genel Başkanım, yani diyorsunuz ki mahkeme kararından sonra, tam anlamak için soruyorum, mahkeme kararından sonra böyle bir şeyi görüşeceksek siz o karardan sonra nasıl bir yol yürümeyi düşünüyorsunuz? Biz bunu Genel Başkanla da konuşacağız, diğerleriyle de konuşacağız, Ekrem Bey’le de konuşacağız.’
Kılıçdaroğlu, kongreleri yapıp sonra kurultaya gidileceğini söyledi. Bunun üzerine Engin Özkoç, sürenin 1,5-2 yılı bulabileceğini belirtti.
“Ekrem Başkan’la ilgili mitingler yanlış. Konu onunla hukuk arasında”
Kılıçdaroğlu, CHP’nin düzenlediği ilçe, il mitinglerine konuyu getirdi ve görüşlerini şöyle açıkladı:
‘Arkadaşlar bakın Ekrem Başkan’la ilgili mitingler yapılmasını yanlış buluyorum. Bu mitinglere gerek yok. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Aziz Kocaoğlu 400 yıl hapis istemiyle yargılandı. Gittik, bir kez miting yaptık. Kendisine de ‘Bu seninle hukuk arasında bir meseledir’ dedim. Burada da diyorum, bu konu Ekrem Bey’le hukuk arasında bir meseledir. Onun için böyle mitinglere falan gerek yok. Eğer bir diplomasi yürütülecekse bu diplomasi grup başkanvekilleri aracılığıyla yürütülür.’
Bu sözler, odada bulunanları rahatsız etti. Mansur Yavaş yeniden söz aldı. Yavaş, ‘Efendim böyle bir süreçte parti tamamen parçalanır. Kamuoyu yoklamalarına göre CHP birinci parti ama böyle olursa bir anlamı kalmaz’ dedi.
Özel: “Ne yapacağımı şaşırdım”
Kılıçdaroğlu’nun yanından memnun ayrılmayan üç kişilik heyet, çıkınca CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i ziyaret etti. Mansur Yavaş, Kılıçdaroğlu ile aralarında geçen konuşmayı özet olarak anlattı, Vahap Seçer ve Engin Özkoç da konuşmadan bölümler dile getirdi. Son sözü alan Yavaş, Kemal Bey’e, bu durumda siyaset yapmanın anlamının kalmayacağını ifade ettiğini kaydetti. Bu konuşmalardan sonra, Özgür Özel’e böyle bir ortamda ne yapmayı düşündüğü soruldu. Özgür Bey’in cevabı şöyle oldu:
‘Ben yemek teklifine, buluşma, görüşme teklifine varım. Yani ortak bir yol konusuna varım, ama bu böyle olmaz. Yani ne yapacağımı şaşırdım. Size bu durumda söyleyeceğim şudur: Bunu Ekrem Başkan’la da bir görüşün, konuşun. Ondan sonra gerekirse tekrar bir araya gelip oturup konuşuruz elimizden geleni yapmaya çalışalım.’
İmamoğlu’ndan Kılıçdaroğlu’na: “Beni burada beton duvarların arasında sıkıştırmayın”
Mansur Bey, programı olduğu için cezaevine gidemeyeceğini söyledi. Vahap Seçer ve Engin Özkoç, Marmara Cezaevine gitti. Karşılarında Ekrem İmamoğlu vardı. Onu çok bitkin, yorgun gördüler. İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile cezaevinde yaptığı görüşmeyi şöyle anlattı:
‘Arkadaşlar, Kemal Bey’i buraya davet ettim, hakkını yiyemem eksik olmasın davetime icabet etti geldi. Kendisine dedim ki “Sayın Genel Başkanım beni kurultayda divan başkanı yapan sizsiniz, divan başkanı bendim. Genel Başkan sizsiniz. Bu kurultayda ne gördünüz ne vardı bana söyleyin?”’ dedi.
İmamoğlu, bu sözleri üzerine Kılıçdaroğlu’nun, ‘Yok, yok bir şey. Kurultay normal bir kurultay oldu’ dediğini öne sürdü ve açıklamasını şöyle sürdürdü:
‘Sayın Genel Başkanım her kurultayda olan şeyin dışında bu kurultayda gördüğünüz bir şey varsa bunu oturalım konuşalım. Ama bir kurultay meselesi yüzünden partiyi ve içeride bulunan, bakın ben sizin belediye başkanınızım, beni arkadaşlarımızı burada beton duvarların arasında sıkıştırmayın. Neyse konuşalım. Benim sözlerim üzerine Kılıçdaroğlu “Herhangi bir şey yok. Bir mutlak butlan kararı için mahkemeye başvuru var. Bu davada da ben taraf olmadım. Davayı açanlar açtılar. Önüme bir şey gelirse ondan sonra bakacağım, konuşacağım” dedi. Ben de kendisine dedim ki “Efendim mahkeme kararı açıklandıktan sonra bu Tayyip Erdoğan’ın bizi, partiyi yola sokması olur. Biz bunu reddedelim. Tayyip Erdoğan bir şey istiyorsa bu bizim, partinin hayrına değildir. Siz ve Özgür Bey bir araya gelseniz bir otursanız bir konuşsanız” deyince cevabı, “Hay hay, olur” dedi. “Peki efendim sizi Genel Başkan mı arasın siz mi Genel Başkanı ararsınız?” dedim. Oturup konuşacağını söyledi.
“Bu adam beni beton duvarlar arasına gömmek istiyor”
Ben, bu görüşmeyi Özgür Bey’e de söyledim. Özgür dedi ki “Siz içeriden belki göremiyorsunuz ama CHP Genel Başkanı olarak ben gidersem, bir sıkıntı yaratır. Yani reddedilmiş olurum. Ama kendisiyle konuşulup bir araya gelme konusunda gerçekten burada sana söylediği gibi samimiyse o zaman bir araya gelmemizde hiçbir sıkıntı yok” dedi. Ama arkadaşlar dedim ya böyle bir tutum olmaz. Bir kurultay uğruna parti böyle bir girdaba sürüklenmez. Yani bu adam beni beton duvarlar arasına gömmek istiyor.’
“Benim hayatımı yok etmeye çalışıyorlar”
Hava oldukça dramatikti. İmamoğlu, yakın dostu Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer’in ellerini tuttu ve şunları söyledi:
‘Vahap, senin de çocukların var, benim de çocuklarım var. Benim de bir ailem var, senin de bir ailen var. Evet, belediye başkanıyız ama bunlar ailemi yok etmeye çalışıyorlar. Etrafımı yok etmeye çalışıyorlar. Benim hayatımı yok etmeye çalışıyorlar. Yıllardan beri kurduğum, siyasete girmeden önce de bir hayatım vardı. Kimseye de muhtaç değildim. Param da vardı, pulum da vardı; işim de vardı. Ama ben siyasette dik durmanın, siyasette mücadele etmenin bedelini burada ödüyorum. Beni burada yalnız bırakmayı düşünen bir zihniyet olabilir mi?’
Bu sözlerden sonra görüş odasında bir sessizlik oldu. Ekrem Bey de Vahap Bey de Engin Özkoç da çok duygulanmıştı. Vahap Bey’in ellerini bırakmadan duygularını ifade ederken, gözleri doldu.
“Kılıçdaroğlu genel başkan adayı olmayacağını söyledi”
Kılıçdaroğlu’na mutlak butlan çıkması halinde kurultayda aday olup olmayacağını da Engin Özkoç sordu. Kılıçdaroğlu kurultayda genel başkanlığa aday olmayacağını belirtti. O görüşmede Engin Özkoç da şu öneride bulundu:
‘Mahkemenin karar vermesi halinde, partiyi üç ay içinde kurultaya götürüleceğinin şimdiden açıklanmasında fayda var. Böylece kamuoyu rahatlar, mutlak butlan ortadan kalkar. İki genel başkanın kararı olur. Kurultaya gidilir. Kim yarışıyorsa yarışır. Ondan sonra parti de yoluna bakar, artık bu işlerden kurtuluruz. Yani bir yol muhakkak bulunur. Ama maalesef kabul görmedi.’”