CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV’de Fatih Altaylı ile Teke Tek programına katılarak gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde oldu:
“TÜİK Başkanıyla görüşseydim neye göre saptıyorsunuz diye soru soracaktım. TÜİK’in internet sitesinde ‘herhangi sorunla karşılaştığınızda bizi ziyaret edebilirsiniz’ diyor. Ben bir sorunla karşılaştım. Bırakın ana muhalefeti, genel başkanlığı, bir milletvekili bir yere gidecek, siz kapıyı kapatıyorsunuz.”
“Tepkiyi TBMM Başkanı’nın göstermesi lazım. Niye gösteremedi? Çünkü saraydan talimat alması lazımdı tepki gösterip, göstermemesi için.”
“Ben oraya işçinin,emeklinin, asgari ücretlinin, milyonlarca kişinin hakkını aramak için gittim. Sonuçta asgari ücretlilere bir rakam verildi, ama emekliye ne verildi? Yüzde 25, enflasyon kaç? Emeklinin suçu ne?”
“Emekli çalıştı, üretti, alın teri döktü, ülkenin kalkınmasına katkıda bulundu, primini üredi, ‘artık senin insanca yaşamana gerek yok, sen bunla idare et’ diyor.”
“Bütün emeklilere diyorum, ‘Sandığa gidip hâlâ AK Parti’ye oy veriyorsanız o zaman memnunsunuz’ diyorum.”
TBMM Başkanı Mustafa Şentop canlı yayına telefonla katıldı
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Kılıçdaroğlu’nun konuk olduğu canlı yayına bağlanarak iddialara yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu ile Şentop arasında şu konuşma geçti:
Şentop: “Programın başında sayın Genel Başkan diyor ki, ‘Ben Milli Eğitim Bakanı’ndan randevu istedim, verilmedi. Bu konuda TBMM Başkanı devreye girmeliydi, girmedi. Çünkü saraydan talimat alıyor’. Doğrusu ben siyasi partilerin genel başkanlarıyla günlük siyasi polemiğe girmedim. Girmek istemem, girmeyeceğim bundan sonra da. Buradan milletimizin doğru bilgilendirilmesi bakımından bu konuya mahsus açıklama yapmak istiyorum. Ben TBMM Başkanı’yım ve hukukçuyum. Anayasa ve iç tüzükle ilgili muhtelif dersler verdim. Bir milletvekilinin Anayasa ve içtüzükten kaynaklanan haklarının, hükümet, idari kurumlar olabilir. Hakların neler olduğunu, haklarla ilgili sorun yaşandığında Meclis Başkanı’nın ne zaman, hangi enstrümanlarla müdahale edeceğimi gayet iyi biliyorum. Ama milletvekillerinin, bütün yaptıkları işlerle ilgili olarak her zaman sonuç alamadıklarında Meclis Başkanı onların yanında, arkalarında ve her türlü taleplerini karşılayacak bir makam değildir. Sayın genel başkanların kendilerine göre iletişim stratejisi, oyunlar kurabilir. Bu oyunlarda kendileri ve gönüllü olanlar oynayabilir. İletişim stratejisinin oyuncusu olarak Meclis Başkanı’nı davet etmek, bu oyunun parçası olmadığında ağır şekilde itham etmek yanlıştır, çok vahimdir. Siyasi parti genel başkanları istedikleri gibi konuşsun. Kendileri başarılı veya başarısız hissettikleri noktada ‘Meclis başkanı benim neden yanımda değil’ diye yorum yapmasınlar. Sayın genel başkan ‘Ben zaten Milli Eğitim Bakanı’yla görüşme planlamamıştım’ dedi. Başka siyasi tartışmalara girmem bulunduğum makam itibarıyla.”
Kılıçdaroğlu: “Randevu istedim, TBMM sayın Başkanım randevu alsın diye bir beklentim olmadı. Böyle bir şey söylemedim. Bir milletvekili olarak bakanlığa giderken önünüze kilit vurulmuş bir kapı çıkarsa her şeyden önce TBMM Başkanı ‘Beyler ne yapıyorsunuz, milletvekili gelebilir, sorusunu sorabilir, görüşme yapabilir’ diye sorması gerekirdi. Sayın Şentop zaten bunu sormayacaktı. Yoksa randevu alsın diye bir beklentim zaten yoktu. Ben TÜİK’e gittim, orada da demir kapı vardı. Sorulmayacak mı, nasıl oluyor da bir milletvekili giderken kapısına kilit vurulur.”
Şentop: “Gerçek Meclis Başkanı diyor, bunu çok vahim buluyorum. Ben gerçek meclis başkanı değilsem gerçek genel başkanı olmadığı aynı minvalde tartışılır. Bunları tartışırken asgari nezaket içinde kalalım. Sayın genel başkan bu dönem boyunca yüzlerce milletvekilinin gittiği, bakanlıkta görüştüğü bakanlıktan bahsediyoruz. Bir milletvekilinin bakandan randevu isteyip gittiği engellendiğini bir durummuş gibi yansıtılmasını çok yanlış buluyorum. Çok spesifik bir şey yapıyorsunuz, buyurun yapın. ‘Milletvekili olarak gittim kapılar kapandı’, hayır. Yüzlerce milletvekili gitmiş. Ama siz özel planlama ile iş yapmak istiyorsanız, buyurun yapın. Ama yaptığınız planlamada malzeme olmadı diye Meclis Başkanı’nı suçlayamazsınız.”
Şentop’un ardından Bakan Karaismailoğlu da canlı yayına katıldı
İBB hakkında başlatılan incelemeyle ilgili Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:
“Yapılan tamamen kumpas. İstanbul’u almamızı bir türlü hazmedemiyorlar. Şimdiki Ulaştırma Bakanı, eskiden İBB’nin Genel Sekreter Yardımcısı. Bina yapılmış gibi tutanak tutuyorlar. Bunun hesabını soracağınıza gelip İBB’ye inceleme başlatıyorsunuz. Bakan yaptınız, dokunulmazlığı oldu. AKP içindekiler de söylüyor. Olmaması gereken bir inceleme. Ben müfettişlerin bir talimatla, gidelim Ekrem Bey’i bu hale getirelim, görevde alalım dediklerini düşünmüyorum.”
Bu açıklamanın ardından yayına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu bağlandı ve şunları söyledi:
“Bir muhalefet lideri Sayın Kılıçdaroğlu, kötü siyasete bizleri alet etmek istiyorlar. Kendi söylediklerinde çelişiyor. Genel Sekreter Yardımcısı tutanak tutmaz zaten.”
“Bütün İstanbul beni tanıyor. Oturduğunuz yerden iftira atmak çok ayıp. Sizin temsil ettiğiniz kitle var. Siz belediye çalışanları için namus sözü vermiştiniz, onu hatırlatmak lazım. Yazıktır, kul hakkı vardır. Biz Anadolu çocuklarıyız, üzülüyorum.”
“Milyonların önünde bu iftirayı atamazsınız. Bu iftiralar sayesinde hiçbir yere gelemezsiniz. Lütfen kendinize gelen. İstanbul Havalimanı 10 milyar Euro’ya yapılmıştır, devletin kasasından kuruş çıkmamıştır.”
“25 yıl devlete 22 milyon Euro kira verilecektir. Bunların hepsi açıktır. Bu işi yapabilecek olan firmaların müracaat edip, yarışma sonucu alınmıştır. İşletmeci teklifini verir. Finans maliyetini hesaplayarak teklif verir.”
“Kamu menfaati açısından en iyi teklif kim verirse kabul edilir. Genel başkan benim büyüğümdür. Aslı astarı olmayan, belgesi olmayan bir şeyi söylemesi bizi üzmüştür. Dava edilmiştir geçtiğimiz cuma günü. Hesabına verecektir.”
Bu açıklamanın ardından Kılıçdaroğlu ile Karaismailoğlu arasında şu konuşma geçti:
Kılıçdaroğlu: “Önümde bir yazı var. Uydurma muydurma bilmem.”
Karaismailoğlu: “Genel Sekreter Yardımcısı tutanak mı tutar? Lütfen beni kötü siyasetinize alet etmeyin. Biz SSK yönetmedik. 25 yıldır İBB’nin nereden geldiği ortada. Böyle bir şey olabilir mi? Genel Başkan o kadar hassas ise mevcut belediyeden hesap sorsun.”
Kılıçdaroğlu: “İçişleri Bakanlığı müfettişleri gelse savcıdan bu belgeyi alsa.”
Karaismailoğlu: “Bu bir iddiadır. Kendisi de söylüyor. Yolsuzluk yaptı diyor, yakışıyor mu bir genel başkana. Bu zaten iddia zaten.”
Kılıçdaroğlu: “Şimdi Saray da bizi dinliyor. Onun da bağlanmasını istiyorum. Ben belgesiz konuşmam. Elimde belge var. Bu belge uydurma, yanlıştır diyebilirler. Devletin bütün elemanlarını devreye koysunlar.”
Karaismailoğlu: “Siz gidin belediye otobüsleri neden yolda kalıyor, hastane yolunu niye yapmadın diye belediye başkanından hesap sorun. Levazım Tüneli niye duruyor diye hesap sorun. Şu anda Dolmabahçe Tüneli’nden 60 bin araç geçiyor. Bu tünel yapılınca o kadar araç geçecek.”