Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2 Ekim’de ilk kez yayınlamaya başladığı taklit-tağşiş ürünler listesinde, aralarında ünlü restoran zinciri Köfteci Yusuf’un da olduğu birçok işletmede domuz eti kullanıldığı ortaya çıkmıştı.
Çiftliklerde yetiştirilen domuz etinin kilogram fiyatının dana etinden genelde daha pahalı olması, restoranların neden dana etine domuz eti karıştırdığı sorusunu akıllara getirdi.
Domuz yetiştiriciliği ve domuz eti satışı yapan Gourmet Pork şirketinin yetkilisi Halit Özbahçıvan, Patronlar Dünyası’ndan Mustafa Ali Aykol’a konuştu.
Bakanlığın listesindeki şirketlerin çiftliklerde yetiştirilen evcil domuzların etini değil yaban domuzu eti kullandığını söyleyen Özbahçıvan şöyle konuştu:
“Karkas (kemikli) dana eti 300-350 liradan satılıyor. Karkas domuz etinin de güncel satış fiyatı 350-400 lira bandında. Ucuz olması için çiftliklerde yetiştirilen domuzların etlerini kullanmaları anlamsız olur. Hem böyle bir fiyat skalası varken hiçbir şirket bu riske girmez. Onların kullandığı sağlıklı olan çiftlik domuzları değil, yasalara aykırı şekilde avlanan ve ticareti yapılan yaban domuzları.”
“Yaban domuzu eti kaçak avlananlar tarafından satılıyor”
Özbahçıvan, yaban domuzları için adı konulmamış gayri resmi bir piyasa olduğunu ve bu piyasanın avcılar tarafından avlanan domuzlarla döndüğünü belirterek, “Bazen avcılar bize bile gelip vurdukları yaban domuzlarını satmaya çalışıyorlar” dedi.
“Trişin” riski
Çiftliklerdeki domuzların etleri için özel olarak yetiştirildiğini ve gerekli sağlık kontrollerinden geçtiğini belirten Özbahçıvan, ucuza satılan ve firmaların kullandığı yaban domuzu etlerinin ise ‘Trişin’ adı verilen parazit içerme riski taşıdığını belirtti.
En çok domuz etinden bulaşan ‘trişin’ ya da ‘trişinellozis’ paraziti, domuzlarda herhangi bir hastalık yapmasa da insanlarda ölümcül hastalıklara yol açabiliyor.
Çömez: “Sudan’dan domuz eti ithal etmek için anlaşma yaptılar”
İYİ Parti milletvekili Turhan Çömez de konuyla ilgili yeni bir iddia ortaya attı.
Çömez, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Sudan’dan, daha 5 ay önce sıfır gümrükle domuz eti ithal etmek için anlaşma yaptılar. Şimdi meşhur bir köftecinin köftelerinde domuz eti çıktı diye niye şaşırıyoruz ki?” diye yazdı.
“Sudan’ın herhangi bir ülkeye domuz eti ihracatı yok”
Cumhurbaşkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden Çömez’in iddiasıyla ilgili şu açıklama yapıldı:
“Tüm dünyada ticarete konu olan mallar ‘Armonize Sistem’ (GTP) adı verilen sistemle tanımlanmakta ve kodlanmaktadır. Bu sistem çerçevesinde, sığır, koyun ve keçi sakatatlarının yanı sıra diğer hayvanların sakatatları da birlikte 02.06 nolu GTP altında sınıflandırılmıştır. Ticarete konu tüm ürünler bir Gümrük pozisyonu ile sınıflandırılmakta ve tüm anlaşmalar ticarete konu olsun olmasın tüm ürünlerle ilgili değerlendirmeler içermektedir.
24 Aralık 2017 tarihinde imzalanan ancak henüz yürürlüğe girmemiş olan Sudan ile Ticaret ve Ekonomik Ortaklık Anlaşmasında binlerce GTP bulunmaktadır. Uluslararası sınıflandırmadan aktarılan GTP’lerin Anlaşmalar içerisinde bulunması, bu ürünlerin tamamında ticaret yapılacağı anlamına gelmemektedir.
Ülkemizin geçmiş yıllar ithalat verileri incelendiğinde, Sudan’dan 02.06 GTP’te sayılan hayvanların yenilen sakatatlarını ithal etmediği görülecektir.
Diğer taraftan, uluslararası ticaret istatistikleri incelendiğinde Sudan’ın dünyadaki herhangi bir ülkeye domuz eti veya sakatatı ihracatının da bulunmadığı görülmektedir.
Sudan, yüzölçümü bakımından dünyanın 15’inci, Afrika’nın ise üçüncü büyük ülkesi olup, ‘hem Afrika, hem Arap ülkesi’ olarak nitelendirilmektedir. Aynı zamanda COMESA (Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı) ve Arap Ligi üyeliği sayesinde firmalarımız için Afrika ve Arap pazarına da açılan önemli bir kapı durumundadır.
Anlaşma’nın tam olarak uygulanmasıyla birlikte tüm tarife satırlarının yüzde 87’sini kapsayan geniş yelpazedeki tarım ve sanayi ürünlerimiz 47 milyonluk Sudan pazarına en avantajlı giriş koşullarından yararlanma imkânı elde edecek aynı zamanda Afrika için de ülkemize önemli fırsatlar ortaya çıkaracaktır.”
Köfteci Yusuf: “Ürünlerimizde asla domuz eti kullanılmamıştır; numune alma işlemi sırasında teknik hata yapıldı”
Köfteci Yusuf’tan konuyla ilgili açıklama yayımlandı. Ürünlerinde domuz eti kullanıldığını reddedilen açıklamada, numune alma işlemi sırasında teknik hata yapıldığı iddia edildi.
Açıklamada şu ifade yer aldı.
“Sonuçların kötü niyetli kişilerin eylemleri neticesinde veyahut gen testi olarak bilinen uygulamalarla yapılan analiz testlerinde şirketimizin hiçbir dahili olmayacak şekilde oluşmuş bulaşı nedeniyle böyle bir sonuç çıktığı/çıkabileceği değerlendirilmektedir.”
Köfteci Yusuf’tan yapılan açıklama şöyle:
“Ürünlerimizde asla domuz eti kullanılmamıştır.
15.02.2024’te Ankara Çankaya’daki bir şubemizden saat 11:25-11:40 aralığında pişmiş dönerden 400 gram numune alınıyor.
Analiz sonucu 27.02.2024’te çıkıyor.
29.02.2024’te Ankara Etimesgut’taki bir şubemizden saat 14:40-15:00 aralığında pişmiş köfteden 300 gram numune alınıyor.
Analiz sonucu 07.03.2024 tarihinde çıkıyor.
Her iki işlemde de ne çiğ üründen ne de pişmiş üründen şahit numune almıyorlar. Çiğ üründen de şahit numune alabilirlerdi. Çünkü gen testi çiğ ürün veya pişmiş ürün fark etmeksizin aynı sonucu verir.
Bize de çiğ üründen şahit numune bırakabilirlerdi. Çünkü biz tek merkezde üretim yapıyoruz. O ürünler tespit yapılan şubelerde üretilmedi. Bir olumsuzluk olsa tüm ürünlerimizde bulaş olurdu ve 280 şubemizde de benzer olumsuzluklarla karşılaşılırdı.
Bu olumsuz analiz sonuçları normal prosedürde tespit yapılan şubeye hızlı şekilde tebliğ edilmeliydi. Biz ilk analizle ilgili sonuçtan 18.03.2024’te haberdar ediliyoruz. Normal Bakanlık işleyişindeki teamüle göre olumsuz bir sonuç tespit edildiğinde sonuç derhal olumsuzluk tespiti yapılan iş yerine bildirilir. Ancak bu teamüle aykırı bir şekilde uzunca bir süre sonra bildirim şubeye değil merkezimize yapılmıştır. Eğer ki bu şekilde direkt olarak bildirim yapılmış olsaydı kamera kayıtlarımız başta olmak üzere tüm süreçlerimiz (karkas alınan etin tedariğinden başlanılarak; üretim aşaması, üretim aşamasından sevkiyat sürecine ve nihai olarak ürünün satışı ve numune alınan ana kadar) kontrol edilirdi ve böylelikle alınan numunenin izlenebilirliği tam olarak sağlanabilirdi. Ancak tarafımıza olumsuz sonuçlar usule aykırı bir şekilde çok geç bildirildiğinden bu izlenebilirliği gerekli ölçüde sağlayamamaktayız. Nitekim bu izlenebilirliğin en şeffaf ve kabul edilebilir aşaması kamera kayıtlarının incelenmesi olacağından numune alınan partinin bahsettiğimiz süreçlerine ilişkin kamera kayıtlarına ulaşmamız mümkün olmamıştır.
Yukarıda bahsedilen numune alma işlemleri esnasında birçok teknik hata yapılmış olup, bu hatalar yapılan analizlerin sonuçlarını gerçeklikten uzaklaştırmaktadır. Bu hususlarla ilgili tüm teknik detayları hukuki süreçler sonuçlandığında kamuoyu ile paylaşacağız.
Yukarıda bahsettiğimiz usulsüzlükler içeren ve gerçeği yansıtmayan analiz sonuçları sonrasında Tarım İl Müdürlüğü ve İlçe Müdürlüğü tarafından üretim tesisimizde yerinde yapılan denetimlerde herhangi bir olumsuz sonuç ile karşılaşılmamıştır. Bilakis üretim tesisimizin hijyen ve diğer uygunluk koşullarını taşıdığı değerlendirilmiştir.
Türkiye nezdinde 280 şubesi bulunan ve 12.000 personel istihdam eden şirketimiz nezdinde iddia edildiği gibi bir tağşiş yapılması mümkün değildir; zira bu büyüklükteki bir firmanın bahsedildiği gibi bir riski alması da hayatın olağan akışına da uygun düşmeyecektir. Dolayısıyla yapılan analiz sonuçlarının maddi gerçeği yansıtmadığı, bu sonuçların kötü niyetli kişilerin eylemleri neticesinde veyahut gen testi olarak bilinen uygulamalarla yapılan analiz testlerinde şirketimizin hiçbir dahili olmayacak şekilde oluşmuş bulaşı nedeniyle böyle bir sonuç çıktığı/çıkabileceği değerlendirilmektedir. Hemen yukarıda da izah ettiğimiz üzere analiz sonuçlarının tarafımıza hızlı şekilde tebliğ edilmemiş olmasından kaynaklı olarak bu izlenebilirliği sağlayamamakta olduğumuzdan bu olumsuz sonucun nedenini net olarak tespit edememekteyiz. Ancak şirket olarak böyle bir durumun yaşanmasının mümkün olmadığına eminiz. Bu durumun en büyük göstergesi ise tağşiş tespit edildiği iddia edilen döner ürünümüzle aynı partiden savcılık makamınca aldırılan numunenin temiz ve uygun çıkması ve ayrıca bugüne değin yapılan resmi denetim ve kontrollerde herhangi bir olumsuz durum ile karşılaşılmamış olunmasıdır. Bugüne değin herhangi bir açıklama yapmamamızın sebebi devam eden hukuki süreçlere ve yargıya olumsuz etkide bulunmak istememizdir. Ancak gelinen aşamada Bakanlığa ait gizli evrakların basına sızdırılmış olması sebebiyle müşterilerimizin, tedarikçilerimizin, çalışma arkadaşlarımızın ve markamıza gönül vermiş olan tüm dostlarımızın yoğun talepleri üzerine bu açıklamayı yapma gerekliliğimiz hasıl olmuştur.
Biz tüm gücümüz ve inancımızla bu karanlık kumpası açığa çıkartmak için çabalıyoruz. Lütfen başından beri konunun takipçisi olan herkesten bu işin sonuna kadar gidilerek aydınlatılmasına destek olmalarını dileriz.”