Ana SayfaHaberlerKomisyon hukukçuları dinledi

Komisyon hukukçuları dinledi

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugünkü toplantısında anayasa hukuku profesörleri Abdurrahman Eren ile Fazıl Hüsnü Erdem’in de aralarında olduğu hukukçuları dinledi.

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bugün (2 Ekim) yapılacak 13’üncü toplantısında hukukçu dernekleri ve hukuk akademisyenleri dinliyor.

Toplantının ilk bölümünde Hukukçular Derneği, Türk Hukuk Enstitüsü, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği (SODAD) ve Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) temsilcileri konuşacak.

İkinci oturumda ise Prof. Dr. Abdurrahman Eren, Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, Prof. Dr. İlhan Üzülmez, Prof. Dr. Mahmut Koca ve Prof. Dr. Bahri Öztürk dinlenecek.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, toplantının açılış konuşmasını yaptı: “Komisyonumuzun demokratik, katılımcı, çoğulcu yapısı, farklı görüşleri tahammülle dinleyen çalışmalarının TBMM’nin genel kurulundaki görüşmeleri de etkilemesini diliyorum. Umut ederim ki en kısa sürede komisyondaki görüşmelerimizi tamamlayarak çok kapsamlı bir çerçevede Terörsüz Türkiye sürecinde atılması gereken yasal adımlarını gösterecek raporumuzu meclis genel kuruluna iletiriz.”

“Örgüt legalize edilmemeli”

Hukuki Araştırmalar Derneği Başkanı Hasan Oymak, “Terörsüz Türkiye sürecinde nifak sokan terör örgütünün ortadan kaldırılması meselenin önemli bir kısmını çözecektir. Terörsüz Türkiye süreci terör örgütünün legalize edilme sürecine altyapı oluşturmak için yapılmamıştır” ifadelerini kullandı.

“Potansiyel cumhurbaşkanı adayı cezaevindeyken barıştan söz edilemez”

Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği’nden Kemal Akkurt, Ekrem İmamoğlu’nu kastederek “Potansiyel cumhurbaşkanı adayı, belediye başkanları, öğrenciler suçsuz yere cezaevindeyken barıştan söz etmek mümkün değildir” dedi.

TMK ve TCK önerileri

Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nden Serhat Çakmak da hukuk sistemine yönelik eleştirilerini iletti. Anayasa Mahkemesi, HSYK gibi kurumların üyelerinin siyasi parti aidiyeti olan cumhurbaşkanı tarafından atanmasının yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine gölge düşürdüğünü söyledi.

Çakmak, süreç kapsamında atılabilecek adımlara dair bazı önerilerini şu şekilde sıraladı:

  • -TMK’nın 17
    -TCK’nın 314/2 
    3713 sayılı yasanın 4 ve 5’inci maddelerinin ilga edilmesi.

“Anayasa’nın 42. maddesi revize edilebilir”

Çakmak, anadili hakkına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu ve bazı öneriler sundu. Çakmak, Anayasa’nın 42‘nci maddesinin “Eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçenin yanı sıra yaşayan diller ve lehçelerde anadilde eğitim yapılabilir” şeklinde revize edilmesini önerdi. Çakmak ayrıca Milli Eğitim Kanunu‘nda “Türkiye’de yaşayan vatandaşların farklı dil ve kültürlerinin yaşaması için gerekli imkanların sağlanması” ifadesinin yer almasını önerdi.

Toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı önündeki engellere de dikkat çeken Çakmak,“İstanbul’da serbest olan bir mesele Van’da Diyarbakır’da yasak hale geliyor” dedi. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin İçişleri Bakanlığı iznine bağlı olması hükmünün kaldırılmasını önerdi.

Siyasi partiler kanunu, kayyım uygulaması ve anadil konusunda düzenleme 

Komisyonda söz alan bir diğer isim Prof. Dr Abdurrahman Eren önerilerinin bazılarını şöyle sıraladı:

  • Siyasi partiler kanunu yenilenmeli 
    Kayyım uygulaması sona ermeli 
    Anadili konusunda düzenlemeler yapılmalı 
    TMK ve toplantı gösteri yürüyüşleri kanununda iyileştirmeler yapılması 
    Cezaevlerinde, mahkumların temel hakları bağlamında iyileştirmeler yapılmalı 
    İdari özerklik ilkesi bağlamında yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için düzenlemeler yapılmalı.

“Türkçenin yanı sıra yaşayan diller ve lehçelerde seçmeli ve isteğe bağlı ana dil eğitimi yapılabilir”

Türkiye’de bir başka sorunun ise ana dil hakkının kullanımının önündeki engeller olduğunu dile getiren Çakmak, “En genel metin olarak Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 2 ve 26. maddesi, yine Medeni Haklar ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeler, yine Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı, Çocuk Dil Hakları ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme. Tabii bu sözleşmelerin bazılarına ülkemiz taraf ama bazı maddelerine, özellikle dil ile ilgili maddelerine çekince konulmuş. Bu çekincelerin kaldırılmasıyla bir aşama geçilmiş oluyor” ifadelerini kullandı. Çakmak, şöyle konuştu:

Yine Anayasa’nın 42. maddesi şu şekilde revize edilebilir: ‘Eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçe’nin yanı sıra yaşayan diller ve lehçelerde seçmeli ve isteğe bağlı ana dil eğitimi yapılabilir. Bu eğitimin usul ve esasları kanunla düzenlenir. Şeklinde bir değişiklik yapılabilir’. Yine Milli Eğitim Kanunu’nda amaç ve ilkeler kısmına, ‘Türk Milli Eğitimi, Türkiye’de yaşayan vatandaşların farklı dil ve kültürlerinin geliştirilmesi ve yaşatılması için gerekli imkânları sağlamakla yükümlüdür’ eklenebilir. Bu kapsamda bir değişiklik ve ana dilde eğitimle ilgili de beklentiler karşılanır. Ülkemizdeki zenginlik olan farklı kültürlerin, farklı kimliklerin kendi dillerini konuşabilmelerinin de olanakları yaratılabilir.

MHP’li Feti Yıldız: Yasal tartışmaların vakti gelmedi

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız “Misafirlerimizin her fikrini kabul edecek değiliz. Bazı fikirlerini kabul ederiz bazılarını etmeyiz. Nezaketle dinledik. DEM Parti de öyle, yanlış anlaşılmasın. Ama bu tartışmaların henüz vakti gelmedi. Uygulanacak kanun maddeleri ile ilgili, infaz düzenlemesi ile ilgili, ceza kanunu ile ilgili tartışmaların henüz vakti gelmedi. Çünkü bu görüşmeler tamamlanmadı. Ama fazla da uzamasın diyorum” diye konuştu.

- Advertisment -