Komisyon İmralı gündemiyle toplandı: “Öcalan Suriye ve Irak’ta da etkili olduğu ifade etmiştir”

Komisyon, Öcalan ziyareti gündemiyle toplandı. AK Partililer ile DEM Partililer arasında Öcalan görüşmesinin tutanaklarının açıklanmasıyla ilgili tartışma çıktı. Beştaş: “Biz tutanakların tamamının açıklanmasından yanayız." Kurtulmuş: “"İmralı'ya gidiş MİT organizasyonuyla yapıldı. Öcalan'la görüşmede TBMM'den bir stenograf yer almadı." AK Parti’nin Komisyon’a sunduğu raporda, “Kayyum atanan belediyelerde, örgütün kendini fesh etmesi nedeniyle uygulamanın kaldırılabileceği” görüşü yer aldı.

TBMM’de çözüm süreci için kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu bugün (4 Aralık) üç milletvekilinden oluşan Komisyon heyetinin İmralı ziyareti ve nihai rapor gündemiyle toplandı.

AK Parti’den Hüseyin Yayman, DEM Parti’den Gülistan Kılıç Koçyiğit, MHP’den Feti Yıldız, geçen hafta İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptıkları görüşme hakkında bilgi veriyor.

Görüşmenin ses kaydı üzerinden oluşturulan tutanakların da komisyona sunulması beklenirken, muhalefetin toplantıda tutanakların kamuoyuna açıklanması talebini dillendireceği öngörülüyor.

Çözüm sürecinin yasal çerçevesini belirleyecek olan raporla ilgili yürütülecek çalışmanın da toplantıda karara bağlanması bekleniyor. 

“Bin düşünüp bir konuşulmalı”

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş toplantının açılışında yaptığı konuşmada şöyle konuştu:

“Hepimizin gördüğü gibi sürecimiz ve komisyonumuzun çalışmaları en hassas, en kritik, en kırılgan dönemine girmiştir. Şimdiye kadar hassasiyetle yürüttük. Bundan sonra son düzlükte yapacağımız çalışmayı meclis genel kuruluna sunacağız.

“Bu komisyon ve bu süreç sadece komisyonun çalışmalarından ibaret değil. Bu, meselenin bir kısmı. Devlet politikası olarak bu süreç sahadaki çalışmalar ve örgütle yapılan çalışmalarla da yürüdü. Bu süreç al-ver süreci değildir. Komisyon yüklendiği tarihi sorumlulukları yerine getiriyor.

“Burada grubu bulunan partilerden kendi raporlarını istedim. 5-6 arkadaşımızdan gelen raporlar var. Onları kayda geçirdik. Bugünkü oturumumuzda önce raporları dinleyeceğiz. Diğer arkadaşlarımızın da raporlarla ilgili fikirlerini alacağız.

“Söylenen her sözün normal zamandakinden kat kat daha etkili olduğu bir sürece giriyoruz. Söz gümüşse sükut altındır. Burada bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere geliyoruz. Herkes buradaki durumu kendi siyasi pozisyonu haline getirmemelidir. Hepimiz anaların ağlamamasında birleştik. Siyasi malzeme yapılmamasını her birinizden istirham ediyorum.”

Emir: “Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamı oluşturulmalı”

Kurtulmuş’un ardından ilk olarak CHP Grup Başkanvekili Murat Emir söz alarak şunları söyledi:

“Her zaman yöntem konusunda ortaklaşmadık ama biz ‘terörsüz Türkiye’ konusunda ortağız. Terörsüz Türkiye için atılacak her adımı fırsat biliriz. Öyle bir rapor olmalı ki; meclisimize atılacak adımlar konusunda görev yüklemeli. Bu rapor, meclisimizin Türkiye’nin en temel sorunlarına nasıl baktığını gösteren, tarihi bir rapor olmalıdır. Mümkünse oy birliğiyle, hepimizin desteğiyle ortaya çıkan, hepimizin sahiplendiği bir rapor olmalı. Biz 29 maddelik bir metni komisyon başkanımıza iletmiştik. Biz o metni biraz daha güncellemiş, bir özet olarak hazırladık, 17 sayfalık. Meclis başkanlığımıza ilettik.

“Bazı başlıklarını size de okuyacağım şimdi. Güncelledik, çünkü AYM kararlarının uygulanmadığı, hukukun tekrar tekrar ihlal edildiği zamanlar oldu. AYM kararları uygulanmalı. Tayfun Kahraman için AYM’nin verdiği yeniden yargılama kararı mahkeme tarafından tanınmadı. TMK’nda hukuki belirlilik ilkesine dayalı uygulamalar olmalı. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu yeniden düzenlenmeli. Bu madde siyasi iktidarın kişisel hukuku için kullanılıyor. Halk için kullanılmıyor. Etki ajanlığı yasası geri çekilmeli. Erişimin engellenmesi sorunu çözülmeli. Örgütleme özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalı. Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamı oluşturulmalı. Anayasaya aykırı tutuklamalara son verilmeli. İmamoğlu’nun veremeyeceği tek hesabı yoktur. Yargılamanın tutuksuz olarak bağımsız ve adil mahkemelerde, halkın gözü önünde yapılmalı. Yerel yönetimlerde kayyum uygulamasına son verilmeli.”

Yıldız: “Öcalan’ı dinleme çok olumlu geçmiştir”

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, şöyle konuştu:

“Terörsüz Türkiye’ye karşı olanlar kandan beslenenlerdir. En son PKK‘nın kurucusu Abdullah Öcalan’ı da dinledik İmralı’da. Bu dinleme çok olumlu geçmiştir. Negatif hiçbir şey yoktur içinde.

“İnşallah bu ülke tüm prangalarından kurtulacaktır. 116 sayfalık rapor hazırladık. İçinde daha çok siyasi değerlendirmeler vardır. Hukuki değerlendirmeler komisyonumuzun hazırlayacağı müşterek raporda ifade edilecektir. Yasal düzenleme yapılabilmesi için silahların teslim edilmesi, imha edilmesi, örgüte bağlı tüm kuruluşların hangi ad adı altında olursa olsun tamamen dağıtılması gerekir. Örgütün fiili varlığının sona erdiği yetkili, resmi merciler tarafından ilan edilmeli. Sonra demokrasinin, kardeşliğimizin önünde ne kadar engel varsa el birliğiyle çözelim.”

Şık: “Önce tutanakları açıklayın”

TİP’li Ahmet Şık, ”Öcalan tutanakları açıklanmadan bizden öneri alınması yanlış. Önce tutanakları açıklayın” dedi.

Aksakal: “Süreç kimsenin memnun olmadığı bir sürece dönüştü”

DSP’li Önder Aksakal da şunları söyledi:

“7 sayfalık raporumuzu sunduk komisyona. Ancak 121 gün önce iyi niyetle başladığımız süreç, kimsenin memnun olmadığı bir sürece dönüştü. Terör örgütü mensuplarının hukuk dışı uygulamalarıyla süreç en başına döndü. Öcalan’a gidildi. Aradan 10 gün geçti. Neler konuşuldu? Orada yaşanılanlar tüm çıplaklığıyla paylaşılmalı. Mademki bir komisyon bir sorunun çözümü için biraraya gelmiştir. Burada birbirimizden saklayacağımız bir şeyler olmamalı.”

AK Parti’nin raporundan: “Kayyum uygulaması kaldırılabilir”

AK Parti’nin Komisyon’a sunduğu raporda, “Kayyum atanan belediyelerde, örgütün kendini fesh etmesi nedeniyle uygulamanın kaldırılabileceği” görüşü yer aldı.

İmralı görüşme tutanağının özeti şöyle:

“Somut adımlar konusunda bir direnç bulunduğunu çünkü örgütün merkezini Kandil’den Suriye sahasına taşımasının sorunu çözmediği ifade edilmesi üzerine, kendisinin (Abdullah Öcalan) örgütün lideri olarak her saha için kesin talimat vermesi gerektiğini, bu adımlar gerçekleştiğinde yeni bir iklimin oluşacağını ifade etmiştir.

Abdullah Öcalan ayrıca, bu soruyu defaatle sordunuz diyerek, sözlerinin arkasında olduğunu, sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretini ortaya koyduğunu, imkânlar ölçüsünde de gayret göstermeye devam edeceğini ifade etmiştir.                                                              

27 Şubat çağırısında ayrı devlet olmadığını, federasyon olmadığını, idari özerklik olmadığını, kültüralist çözümler olmadığınınhatırlatılması üzerine Abdullah Öcalan ‘EVET ÖYLE’ diyerek onaylamıştır.

Hüseyin YAYMAN tarafından Suriye konusunda sorulan sorulara; SDG’nin 10 Martta anlaşma yaptığı, anlaşmanın 8 madde olduğu, bunları esas aldıklarını, Suriye başta olmak üzere bölgedeki İsrail’in hamlelerine karşı çok dikkatli olunması gerektiğini, Suriye için üniter yapı ve yerel demokrasi benimsediğini söylemiş, yerel savunma gücünün olup olmayacağını sorusuna cevap olarak, savunma gücü yok, asayiş kapsamında güçler yani “polis gibi” cevabını vermiştir.

Bu coğrafyada Türksüz Kürt, Kürtsüz Türk yaşayamayacağını belirterek uzun bir tarihsel anlatımda bulunmuş ve Sultan Sencer’e referansla bu birlikteliğin tarihsel önemine vurgu yapmıştır.

Reel sosyalizm düşüncesini 1995’ten beri terk ettiğini, zihinsel dönüşümün sancılı bir süreç olduğunu, normalde PKK’yı 1993’te feshetmesi gerektiğini söylemiş ancak her seferinde bir elin bu girişimini sabote ettiğini ifade etmiştir. Bu sabotaj sürecini darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993’ten günümüze Turgut ÖZAL, Süleyman DEMİREL, Necmettin ERBAKAN ile dolaylı görüşmelerinin nihayete erememesinde de bu darbe mekaniğinin etkisinin olduğunu belirtmiştir.

“Ferhat Abdi Şahin’i tanıyor musunuz, talimatınızı dinler mi?” sorusuna cevap olarak Abdullah Öcalan, kendisine yakın kişilerden biri olduğunu, kendisine bağlı olduğunu söylemiştir. 

Kendisine, Türkiye için hiçbir zaman gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmanın süreci sabote etmek olacağını, buna dikkat etmek gerektiğini belirten ifadelerde bulunulmuştur.

Gülüstan KILIÇ KOÇYİĞİT’in “Sizi çok sağlıklı ve zinde gördüm. Kadın hareketiyle ilgili söyleyeceğiniz hususlar var mıdır?” diye sorması üzerine, Abdullah Öcalan, selamlarını iletmiş ve görüşme tamamlanmıştır.”

Önceki İçerikBarrack: Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk teklif ediyoruz. 1919’dan beri ulus devletler bizi engelliyor
Sonraki İçerikTürkiye’ye 17 Michelin yıldızı. Vino Locale ikinci yıldızı aldı, Mahir, Michelin Bib Gourmand’a girdi