Davutoğlu’nun programdaki açıklamalarından öne çıkan satırlardan bazıları şu şekilde:
“Türkiye, dünyanın en yüksek enflasyonu ile karşı karşıya”
“Olayın bir hukuki bir de ekonomik boyutu var. Ekonomik boyutu çok açık. Türkiye dünyanın en yüksek enflasyonuyla karşı karşıya. Anadolu’nun her yerini dolaşıyoruz. Halkın hissettiği enflasyon bunun çok ötesinde. Çiftçiler mesela, 7 lira olan mazot şimdi 26 lira, yüzde 70’e kimi inandıracaksınız? Yüzde 70 olsaydı mazotu ölçek alsaydınız mazotun 12-13 lira olması gerekirdi.”
“Gerçek enflasyon oranını vermemek suçtur, TÜİK görevlilerini sorumluluk altına sokar”
“İşin bir de hukuki boyutu var. Şu an bürokraside görev alan herkes hukuki sorumlulukla karşı karşıya. TÜİK’in açıkladığı bu rakamlar sadece TÜİK’in açıklamasıyla kalmıyor. Bu rakamlar ücret artışlarına zemin teşkil ediyor. İşçinin, emeklinin, çalışanın ücreti enflasyona göre tespit ediliyor. Cumhurbaşkanı ‘Enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyor. Maaş, ücret kişilerin anayasal mülkiyet hakkıdır. Kişinin ha maaşına el koymuşsunuz ha mülkiyetine. Enflasyonu düşük açıkladığınızda burada açık bir hak ihlali var. TÜİK bu rakamları açıklayarak işçinin cebine girecek maaşı tayin ediyor. Bu rakamlar neden düşük açıklanıyor? 2 sebebi var; halkta psikolojik olarak düşük enflasyon var, Nebati’nin matematik anlayışına, gözlerindeki ışıltıya bakarak enflasyon düşüyor diyerek bir algı oluşturmak. İkincisi ise enflasyonu yüksek açıkladığında o ölçekte zam yapması gerekecek.”
“Gerçek enflasyonu vermediğiniz zaman işçinin, memurun, emeklinin hakkını gasp ediyorsunuz. Enflasyonu düşük gösterip onun düşük olan maaşını daha da düşürüyorsunuz. Bu TÜİK görevlilerini sorumluluk altına sokar. Bu kanunsuz bir işleme uymak anlamına geliyor. Suç kapsamına girer. Bu suç tanımlanmış ve 6 aydan 2 seneye kadar hapis cezası var. Ben başbakanlığı bıraktığımda enflasyon yüzde 3.2 idi üretici enflasyonu, tüketici yüzde 6 idi. Şimdi üretici enflasyonu TÜİK’in rakamlarına göre yüzde 132 olmuş. Açık bir insan hakları ihlali var.”
“Cumhurbaşkanı İTO’nun açıkladığı enflasyon oranlarına da müdahale ediyor”
“Cumhurbaşkanının talimatıyla iş yapan İstanbul Ticaret Odası yüzde 87.4 olarak açıkladı enflasyonu. Ticaret Odası’nın enflasyon rakamlarına her zaman güvenilmiştir. Cumhurbaşkanı oradaki yönetime müdahale etmiştir ve etmektedir. Bunu herkes bilir. Buna rağmen Ticaret Odası yüzde 87.4 olarak ilan ediyorsa TÜİK nasıl yüzde 73 ilan eder? Buna rağmen 1998 enflasyonundan sonra en yüksek enflasyonla karşı karşıyayız.”
“Adıyaman’da bir vatandaş, ‘Dinen haram olduğunu bilmesem şu an burada intihar ederim’ dedi”
“Nureddin Nebati’yi artık mazur görmek lazım. Matematiği olmayan bir talebe nasıl denklem çözemezse kapasitesi yetmeyeceği için dikkate alınmaz. Sadece maliye bakanı değil, hazine bakanı. Dış ticaret açığı 43 milyarı buldu. Kendi tabiriyle Türk lirasını yerin dibine soktu. Yıl sonuna kadar 100 milyarı bulacak dış ticaret açığı. Nebati’nin açıklamalarını ben matematiksel anlamda lise öğrencisi seviyesinde görüyorum. İnsanlara inanmayacakları şeyleri söylüyorsunuz. Aklıyla alay ediyorsunuz. Anadolu’da insanların yaşadığı öyle bir tablo var ki… Adıyaman’da bir vatandaş feryat ediyor ki Adıyaman, AK Parti’ye en yüksek desteği veren illerden. Adıyamanlı vatandaş, ‘Dinen haram olmadığını bilsem şu an burada intihar ederim. 5 çocuğum var evlilik çağına gelmiş evlendiremediğim gibi eve ekmek götüremiyorum.” Şimdi siz hangi enflasyondan bahsediyorsunuz?”
“Türkiye bu tabloyu taşıyamaz”
“Önümüzdeki dönemde ekmek fiyatları olağanüstü artacak. Geçen sene 2,25 verdiğiniz ekmeklik buğdayın maliyeti mart ayında 4 lira 32 kuruş idi. Şimdi 5 lira 51 kuruş. İthal edecekleri buğday 7 lira 30 kuruş. Buğday da öyle bir arz açığı çıkacak ki. Fiyat açıklayamıyorlar. Bugün 8 liradan aşağı fiyat verirse devlet, çiftçi buğday ekmeyecek. Geçen sene şeker pancarında düşük fiyat verdiler, yüzde 21 şeker pancarı üretimi düştü. Bugün 4 lira olan şeker 18-19 liraya çıktı. Buğday da tedbir almazlarsa ya yüksek fiyatlarla ithal edecekler.”
“Cumhurbaşkanı ‘saldım çayıra Mevlam kayıra’ tarzında ekonomi yönetiyor. Faizi düşük tutunca enflasyon düşecekti. Niye düşmüyor? Yüzde 14 faizle kredi verdiğiniz zaman insanlar krediyi alır. Siz para bulamadığınızda para basarsınız, şu an para basıyorlar. İnsanlar krediyi alır ve aldığı gibi gider dolara yatırır. Yüzde 90 enflasyon olan yerde yüzde 14 kredi verdiğiniz zaman dolarizasyona giderler. Ekonomi cahili bir yönetimle karşı karşıyayız. 20 seneden sonra Cumhurbaşkanının geldiği bu durum kendi cehaletini de gösteriyor. Sandıkta gidecekler hem de çok ağır bir şekilde gidecekler.”
“Türkiye bu tabloyu taşıyamaz. Kış şartları değil bu zamanlarda enflasyonun düşmesi lazım. Ama düşmüyor. Bizlerin yöneteceği yeni yönetime öyle bir enkaz bırakıyorlar ki… Tayyip Erdoğan bu kaynakları kendisine ve çevresine aktarmaktan başka bir şey düşünmüyor. Halkı düşündüğü yok. Bu sürmez. Benim korktuğum şu; eğer ekonomik kriz bu kadar derinleşir ve iktidardakiler bu krizi örtmek için provokatif, kutuplaştırıcı, çatışmacı bir dil kullanırsa Türkiye sosyal gerilimlere gider. Bu durumu çok ciddi görüyorum. Ben Adıyaman’a gitmeden önce 6 kişi açlık dolayısıyla intihar etmişti.”
“Düşük profilli başbakanla gelinen yol bu, o koltukda biz devam ediyor olsaydık enflasyon yüzde 3’e doğru geriliyordu”
“AK Partililere sesleniyorum. Bize karşı yapılan parti içi darbenin sonuçlarını şimdi görüyorsunuz. Düşük profilli başbakanla (Binali Yıldırım) gelinen yol bu. Eğer gerçek başbakanlık profiline uygun ve halkın verdiği oylarla o makamda oturan bizler devam etmiş olsaydık, şu anda bütçe açığı yüzde 6’lara tırmanıyor, 2018’de biz denk bütçeye getirmiştik. Enflasyon yüzde 6’dan yüzde 3’e doğru geriliyordu. Dış ticaret rakamlarında olağanüstü olumlu gelişmeler vardı ve asgari ücrete yüzde 30 zam yapmıştık, enflasyonun 5 misli zam yapmıştık. Birçok göstergelerde bugün geriye gidildi. Cumhurbaşkanına saygımız vardı hiçbir zaman saygısızlık yapmadık. Ama aklımızı ve vicdanımızı da bırakmadık.”
“Ülkenin bu hale gelmesinden sen de sorumlusun Binali Yıldırım”
“Biz gittikten sonra frenden boşalmış kamyon gibi oldu Cumhurbaşkanı Erdoğan. Kimse ona karşı çıkamadı. Herkes ‘Davutoğlu’na yapılan bana da yapılır’ korkusu yaşadı. Bir taraftan da Berat Albayrak’ın hırsı Türkiye’yi bu tarafa getirdi. Binali Yıldırım aslında adres gösteriyor, onun felaketi görmemesi mümkün değil. Bu çöküşün sebebi liderimizdir diyor aslında. Onun 17-25 Aralık’ta yaptığı açıklama unutulmasın. ‘Ben Bilal Erdoğan’ı tanımam. Cumhurbaşkanını bilirim’ dedi. Bir anda bütün o ilişkileri attı. Şimdi de adres gösteriyor, ‘benden sormayın’ diyor. Hayır sen de sorumlusun Binali Yıldırım. Ülkeyi bu hale birlikte getirdiniz. Bugün iktidarda olan herkes bu milletin açlığından sorumlu. AK Parti’nin vicdan sahibi milletvekillerine tekrar sesleniyorum. Artık sesinizi yükseltin.”
“Enflasyonla mücadele etmiyorlar”
“Cumhurbaşkanı bugün enflasyonla mücadele etmiyor, ediyorsa da kötü mücadele ediyor. Teslim oldular enflasyona, sürüklenip gidiyorlar. Milleti de sürüklüyorlar. Biz iktidara geldiğimizde kur faiz dengesini yeniden kuracağız. Kur korumalı mevduat denilen şeyi geldiğimiz gibi kaldıracağız. Şimdi Merkez Bankası döviz satarak piyasaya müdahale etse elindeki olmayan döviz zaten bitecek. Etmezse Türk lirası değer kaybedecek, dolar yükselecek. Biz kara delikleri kapatacağız. 5 ayda Hazine’den 150 milyar Türk lirası gitti Hazine’den. Bu 150 milyar ile işçilere ne kadar zam verilirdi, çiftçilere ne kadar sübvansiyon verilirdi? 1 senede çiftçiye ayırdıkları para 29 milyar lira Türk lirası. Faizcilere, bankada parası olup da kur korumalıya yatıranlara verdikleri para 150 milyar lira. Yolsuzluklar üzerinden akan kaynakları durduracağız. İsrafı durduracağız. İktidara geldiğimiz ilk 1 yılı ‘gelir adaletini düzeltme yılı’ ilan edeceğiz. En önce cumhurbaşkanlığı bütçesinden başlayarak kesinti yapacağız. Uçaklardan başlayarak hepsinin satışa çıkaracağız. Devlet itibarı için 1 tanesi tutulur, diğerlerini satacağız. Bakanlar normal tarifeli uçaklarla uçsunlar. Ben bakanken hiçbir zaman devlet uçağı ile uçmadım. Halkın gelirini artıracağımız bir bütçe hazırlayacağız.”
“Çiftçiye kur korumalı mazot vereceğiz”
“Kamuoyu anketlerinde yüzde 30 gösteriyor, bu hayal. Bugün yüzde 20’yi yakalasın AK Parti ki gide gide azalacak. Ben büyük bir deprem yaşanacağına inanıyorum. Halk onları sandığa gömecek. O vakte kadar halktan anketçilere açık cevaplar vermesini beklemeyin. Biz geldiğimiz gün Merkez Bankası’nın başkanını değiştireceğiz. Ardından bütün kurumlardaki ehliyetiz kadroların yerine ehliyetli, işi bileni getireceğiz. Hemen arkasından enflasyonla gerçek anlamda mücadele edeceğiz. Belli bir dönem çiftçilere kur korumalı mazot, kur korumalı yem vereceğiz. Çiftçilerimizi destekleyeceğiz. Ziraat Bankası’nın kaynakları basın yayının el değiştirmesi için değil çiftçileri desteklemek için olacak. Tarımda denge oluşana kadar çiftçiler desteklenecek. Bugün çiftçi eliyle gübre atıyor çünkü traktörüne mazot koyamıyor. Türkiye’yi taş dönemine döndürdüler. Gıda enflasyonunu engellemek için çiftçiyi sübvanse edeceğiz. Başka yolu yok. Burada çiftçiyi daha çok üretime teşvik edeceğiz. Et ve süt fiyatlarında üreticiyi zarar ettirmeyeceğiz aynı zaman da tüketiciyi de zor durumda bıraktırmayacağız. Geldiğimiz anda bütçe açıklarını minimuma indiren, cari açığa yol açan uygulamaları azaltan bir politika izleyeceğiz. Zor olacak ama imkansız değil. Bunların bırakacağı enkaz çok büyük. Biz bu işi çözeceğiz.”
“Cumhurbaşkanı, Bahçeli’nin denetimine girdikten sonra üslubu da Bahçeli’ye benzedi”
“Herhangi bir kişinin böyle bir kelimeyi kamuya açık bir yerde Meclis’te doğaçlama ağzından çıkması çok vahim bir şeydir. Bu kontrolünü kaybettiğini gösteriyor. Duyduğumda üzüldüm, kahroldum. Onun adına da temsil ettiği makam adına da üzüldüm. Cumhurbaşkanı, sayın Bahçeli’nin denetimine girdikten sonra üslubu Bahçeli’ye benzedi. Burada bir tahrik trendi var.”
“Kur Korumalı Mevduat çıktığında Diyanet İşleri Başkanı’nı aradım”
“Kur korumalı mevduat çıktığında ben o zaman bu fetvayı veren bazı hocaları aradım. ‘Allah’tan korkun’ dedim. Diyanet İşleri Başkanı’nı aradım. ‘En kötüsünden faiz bu, devletin hazinesinden faiz ödüyorsunuz’ dedim. O hocalara sesleniyorum, kur korumalı mevduatı meşru gösterecek tavırlar takındınız, bir taneninizin aklından geçmiyor mu? Yapma sayın cumhurbaşkanı, Müslüman’a yakışan şey nezakettir. Hz. peygamberin sesini yükselttiği bir tartışma yoktur. Hz. peygamberi örnek alacaksınız ama onun insanlara davranışından hiçbir örnek almayacaksınız. Milyonlarca kadının yüzüne bakarak küfür edilen bu tablodan memnun musunuz? Bu mudur İslam? Ben bu hakareti yapan biriyle beraber olamam.”
“Başbakanlıktan alındıktan sonra 3 yıl hiç konuşmamamı istediler”
“Ben birçok şeyi engellediğim için başbakan olarak kalamadım. Başbakanlıktan alındıktan sonra da 3 yıl hiç konuşmamı istemediler. Ellerinde gelseydi beni bu dünyadan fiilen de gönderirlerdi, çünkü benim varlığım onları rahatsız ediyor. Ben hatırlamaya, konuşmaya devam edeceğim.”
“Kılıçdaroğlu altılı masa için çok iyi mücadele ediyor”
“Altılı masanın çatırdamasını istiyorlar. Burada Kılıçdaroğlu çok iyi mücadele ediyor. Bana diyorlar ‘Sen nasıl CHP ile bir arada olursun?’ Ben de onlara diyorum ‘Senin CHP’li komşun yok mu? Bir deprem olsa ona yardım etmeyecek misin?’ Türkiye’de bir deprem var. Altılı masa, iktidarın ayak oyunlarına gerekli refleksi gösteremezse çöker. Önümüzdeki dönem 2 önemli metin daha açıklanacak. Tamamlandı bunlar. Seçim güvenliği ortak metni açıklanacak. Seçim güvenliği önümüzdeki dönem de bir meseledir. Tek bir oyun bile milletin namusu olduğunu düşünerek ona sahip çıkacağız. İkincisi ise ekonomik kurumlarda yapılacak reformlar. 13 Haziran saat 11.00’de açıklayacağız bunları.”
“Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliği üzerinden yargıda bulunulmasının hukuka ve insanlığa aykırı olduğu düşüncesindeyim”
“Ben önce ilkeyi koyarım sonra ilkeyi kişilere uygularım. Herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının mezhebi üzerinden yargıda bulunulması, sadece hukuk düzenine değil insanlığa da aykırı olduğu kanaatindeyim.”
“Biz cumhurbaşkanı adayını belirleyip bir kenara çekilmeyeceğiz”
“Öyle bir hava var ki biz cumhurbaşkanını belirleyeceğiz ve çekileceğiz. İktidar bizim tek fonksiyonumuz olduğunu düşünüyor, bir isim seçeceğiz, sonra sahneden çekileceğiz, o isim seçimi kazanacak. Böyle değil bu iş. Bu ülkenin cumhurbaşkanını siz belirlemeyeceksiniz, millet seçecek. Biz halkın önünde çıkıp ‘bu cumhurbaşkanına oy verin’ diyeceksek, kefil olacaksak, o cumhurbaşkanını ilan ettikten sonra kenara çekileceğimizi sanmasın kimse. O masada olan herkes söz sahibidir. Daha kendisi adaylığını ilan etmedi. İstiyor ki biz adayımızı açıklayalım. O da adaya vura vura onu yıpratsın. Biz arenaya çıkaracağımız arkadaşımızı yalnız bırakmayız, onla birlikte mücadele ederiz. Masadan ya da dışarıdan, belirleyeceğimiz cumhurbaşkanı adayının mutlaka siyasi bir kimliği olacak. 2 düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Diyelim bir cumhurbaşkanı adayı seçtik. Aramızdan veya dışarıdan. İlk yapacağımız hukuki düzenlemelerden birisi, 2 anayasa maddesi değişikliğidir. Birisi cumhurbaşkanı kararnamesini kaldırmak. Bakanlar kurulu kararnamesi gibi altı partinin birlikte yürüteceği görev, birlikte bir isim seçmişsek ya genel başkanların ya da onların tayin ettiği cumhurbaşkanlığında bulunan kişilerim imzasıyla temsil etmemiz lazım. İkinci düzenlemede önemli bütün kurumların şu anki sistem içinde bakanların ve önemli kurum başkanlarının Meclis’ten onay alması. Bu ne zamana kadar, parlamenter sisteme geçene kadar. Parlamenter sisteme mümkün olduğunca en çabuk bir şekilde geçmeliyiz. Bu seçimde yeterli milletvekili şartlarını oluşturursak hemen parlamenter sisteme geçmeliyiz. Şu an hepimizi düşüneceği tek şey şu olmalı: En fazla milletvekili nasıl çıkarırız? Seçim gecesinde Türkiye’de hiç kimse biz kaybettik duygusunu yaşamamalı. İktidar yaşamalı. İktidara oy vermiş kitleler dahi bunu yaşamamalı.”