MHP lideri Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısındaki konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Dipsiz tartışmaları mutabakata bağlama hedefindeyiz. Bu hedef ahlakidir. Siyasi manevi, kültürel ve fikir imkânlarla kireçlenmiş kronik gerilimleri bertaraf etmek mümkündür. İdeolojik manipülasyonlara direnmek, devamlı canlı tutulan önyargılara dik duruş göstermek en başta siyaset müessesinin ortak sorunu olmak zorundadır. Etnik ve mezhebi kamplaşmanın ateş hattına düşürülmek amacıyla on yıllardır karanlık senaryolarla maruz kalan Türk milletini feraha eriştirmek hepimizin asli görevidir. Sanal ve sahte bir içerikten mührem olan Türk-Kürt ayrışmasını tetikleyen iç ve dış düşman cephesidir.
“Savaş yerine barış, kutuplaşma yerine kucaklaşma, imtiyaz yerine eşitlik, baskı yerine hür irade her sorunu çözecek tariftir. Eski defterleri karıştırırsak müflis tüccar durumuna düşeriz. Gönüllere ulaşırsak kardeşliğimizi güçlü şekilde pekiştiririz.
“Hem Aleviyiz hem Sünni”
“İşin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz? Birbirimize yan gözle bakmaktan bıkmadık mı, yetmedi mi çektiğimiz çile ve eziyetler, yetmedi mi yanlış anlamalar ve peşin hükümler? Türk milletinin ebedi ve tarihi varlığında tek yürek olmayalım mı? Hem Aleviyiz hem Sünni, hepsinden evveli de Müslüman Türk milletiyiz. Cem evinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekir. Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimizin cem evini ibadethane olarak görmelerine anlayış ve saygı duymak lazımdır.
“Ortadoğu 1967 sınırları temelinde Filistin Cumhuriyeti ve iç barışını sağlamış Suriye Arap Cumhuriyeti ile fırtınalı atmosferden kurtulacaktır”
“(Gazze) Nihayet İsrail ile Hamas arasında ateşkes rejimi 10 Ekim 2025 tarihinde itibaren de tesis edilmiştir. Mezkur anlaşmanın ilk aşamasının devreye girmesiyle esir takası, insani yardımların sağlanması ve İsrail askerlerinin belirlenen birinci etaba çekilmeleriyle ilgili müspet gelişmeler yaşanmaya başlamıştır.
“1967 sınırları temelinde, başkenti doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğüne kavuşmuş, iç siyasi istikrar ve demokratik işlerliğe ulaşmış, bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler’de tam üyelik statüsünü elde etmiş bir Filistin Cumhuriyeti kurulmadıktan sonra mevzi kazanımlarla avunmak boşuna bir hevestir.
“Türkiye ve bölge ülkelerinin girişimiyle, bir yanda huzurlu, güvenli, üniter, kaynaşmış ve iç barışını sağlamış Suriye Arap Cumhuriyeti’yle; diğer yanda küllerinden yeniden doğacak, Suriye’de umut ettiğimiz gelişmelere sahne olacak Filistin Cumhuriyeti’yle Ortadoğu fırtınalı atmosferinden kurtulacaktır.”
“Kalabalıkta yapılan sahte kabadayılığın tenhada özrü kabul edilmez”
CHP Genel Başkanı geçen hafta bize parmak sallayarak konuştu. Öfkeden deliye dönmüş, sinirden sanki nöbet geçiriyormuş gibiydi. Kendisine sakinlik ve soğukkanlılığı temenni ediyorum. Ancak Özgür Bey’in yalan ve iftiralara sarılarak yaptığı çiğ ve çirkin siyasetin bizim nazarımızda delikli kuruşla ne bir değerinin ne de bir ederinin olmayacağını hatırlatıyorum. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, kalabalıkta yapılan sahte kabadayılığın tenhada özrü kabul edilmez, edilemez.
“Özgür Bey’in Brüksel’de ikram edilen meydanda yaptığı mitingde iktidarın Trump’a çalışmaya başladığını iddia etmesi, Türkiye’mizi ayaklar altına alması gayri milli ve gayri ahlaki bir siyasetin kokuşmuş örneğidir. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, buna ortak olanlara da yuh olsun.
“İBB Başkanı, Venezuelalı sözde muhalefet liderini kutladı”
“Bakınız, bu yılki Nobel Barış Ödülü Venezuelalı sözde bir muhalefet liderine verildi. Bu hanımefendi, ABD’nin ülkesine müdahale etmesini isteyecek kadar zıvanadan çıktı. Siyonizm’in hayranları arasında yerini aldı. İsrail’in bile ülkesine askeri müdahale etmesini talep etti. Bildiğiniz gibi ödülü de ABD Başkanı’na ithaf etti. Cezaevinde bulunan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da ‘Venezuela’da demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerin başarısı’ diyerek bu bahsettiğim şahsı aldığı Nobel Barış Ödülü’nden dolayı kutladı. İşte CHP budur. Aziz Atatürk’ün kemikleri sızlamaktadır. CHP’de eksen kaymış, erdem kaybolmuş, Türkiye’ye ve Türk milletine muhalefet eden yabancı beslemesi bir anlayış maalesef yuvalanmıştır.”
“TBMM çatısı altında taşkın sloganlara gerek yok”
“Terörsüz Türkiye” sürecinde heyecanla çılgınlık arasında kesin bir ayrım yapmak, yanlışa yorulabilecek şuursuz tezahürat ve telaffuzlardan kaçınmak elzemdir. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu istişarelerinin sonuna yaklaşmaktadır. Mazisi 41 yılı bulan bölücü terör sorununun bir günde çözümünü elbet beklemiyoruz. Ancak herkesi ve özellikle muhataplarını sorumlu bir dil kullanmaya davet ediyoruz. Şehitlerimize gencecik cesetler demek doğru ve isabet kaydeden bir söz değildir. Çünkü şehitler ceset değildir, onlar bizim kahramanımız, manevi muhafızlarımızdır. Al-i İmran Suresinde buyurulduğu gibi, “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler.” TBMM çatısı altında taşkın sloganlara da asla yer ve gerek yoktur. Herkes ve hepimiz “Terörsüz Türkiye” hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Maksimalist taleplerin gündeme gelmesinden kaçınmalıyız. Sorumsuz ve suçlayıcı üsluptan uzak durmalıyız. Bilinmelidir ki, her şey Türkiye içindir. Hepimiz Türk milletiyiz. Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın hiç kimseye faydası olmayacaktır. Terörsüz Türkiye Türk milletinin müşterek arzu ve amacıdır. Bu arzu ve amaçtan sarfınazar edenler ahlaken, tarihen, vicdanen ve siyaseten çok ağır sonuçlarla karışılacaklardır.
“Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması üzerinde yürüyen her insan akıllı insan demektir”
“27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir söz, tez, teklif ve değerlendirmenin hükmü yoktur. Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bize göre esastır. O esas üzerinde yürüyen her insan, akıllı insan demektir.”