Ana SayfaHaberlerGündemMahkemeden çok konuşulacak Tayfun Karaman kararı. İlk dereceli mahkeme AYM’ye kazan kaldırdı:...

Mahkemeden çok konuşulacak Tayfun Karaman kararı. İlk dereceli mahkeme AYM’ye kazan kaldırdı: “AYM Anayasa’ya açıkça aykırı hareket ederek ‘Yetki Gasbı’ yapmıştır”

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Davası tutuklusu Tayfun Kahraman hakkında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararı üzerine yapılan "yeniden yargılama yapılması" talebini reddetti, red ederken de Anayasa Mahkemesi’ni yetki gaspıyla suçladı: AYM Anayasa’ya açıkça aykırı hareket ederek “Yetki Gasbı”nda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi “süper temyiz” mahkemesi de değildir.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararı üzerine yapılan yeniden yargılama yapılması talebini reddetti.

Anayasa Mahkemesi (AYM),”Gezi Parkı Davası”ndan hükümlü bulunan Tayfun Kahraman’ın Anayasa’nın 36. maddesiyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti.

AYM, ihlalin, hakkaniyete uygun yargılanma hakkından kaynaklanan usule ilişkin güvencelere uyulmamasından kaynaklandığını belirtmişti.

AYM, kararının bir örneğini yeniden yargılama yapılması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiş, karar, mahkeme üyelerinden 5’inin çoğunluk kararına katılmamasıyla alınmıştı.

AYM’nin yeniden yargılama kararına reddeden mahkeme AYM’yi yetki gaspıyla suçladı;

“Yukarıda yer verilen gerek mahkememizin gerekse Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararlarındaki detaylı gerekçeler dikkate alındığında, sanık tarafından ileri sürülen iddiaların mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme ve Yargıtay kararlarının gerekçelerinde bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik oluşturan bir hususun bulunmadığı anlaşılmaktadır.

AYM’nin ihlal kararının gerekçesine bakıldığında ilk derece mahkemesinin ve Yargıtay’ın delillerinin değerlendirilmesi noktasındaki takdirine ilişkin değerlendirme yaptığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesi Kararının karşı oy yazısında da ifade edildiği üzere; yargılamaya konu eylemlerin kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, delillerin değerlendirilmesi ile Yargıtay ve ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Anayasa Mahkemesinin görevi, Yargıtay ve ilk derece mahkemelerince yapılan değerlendirmelerin ve varılan sonuçların hukuka uygunluğunu denetlemek değildir. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen ilk derece mahkemelerine aittir.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda, olağan kanun yollarında incelenmesi gereken konularda inceleme ve değerlendirme yapılamaz. Zira Anayasa Mahkemesi temyiz veya istinaf mercii değildir. Anayasa Mahkemesi “süper temyiz” mahkemesi de değildir.

Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir.

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun’un 49. Maddesinin 6. Fıkrasında da “Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.” demek suretiyle bu hususa açıkça yasaklamıştır.

Anayasa Mahkemesi somut olayda bireysel başvuru incelemesi sonucu hak ihlali kararı verirken adeta temyiz makamı gibi hareket etmiş, oluşturmuş olduğu gerekçede hem Anayasa’ya hem de kanunun emredici hükümlerine açıkça aykırı hareket ederek “Yetki Gasbı”nda bulunmuştur. Tüm bu gerekçeler birlikte alındığında aşağıdaki gibi karar verilmiştir.”

- Advertisment -