Ana SayfaHaberlerMardin’de beş Iraklı Kürt’ün öldürülmesi davasında sanık: “Derin devletçiler tarafından tehdit edildim”

Mardin’de beş Iraklı Kürt’ün öldürülmesi davasında sanık: “Derin devletçiler tarafından tehdit edildim”

19 Ocak’ta Mardin’de Duhok plakalı bir araçta beş kişinin öldürüldüğü olayla ilgili ilk duruşma görüldü. Tutuklu sanıklardan Faris Akseven, tehdit edilerek Duhok’ta TEM adına çalışmak zorunda kaldığını, olaya da “derin devletçiler”in tehdidiyle karıştığını iddia etti. Diğer tutuklu sanık Abdullah Kaplan için ise “KOM’da Aydın adını kullanıyordu” dedi. Kaplan ise Akseven’in Irak’taki sevgilisine hava atmak istediği için kendilerini devlet adına çalışan kişiler olarak tanıttıklarını söyledi. Olayda öldürülenlerin ailelerinin avukatlarından Mehmet Okatan: “Olayın arkasında siyasi saikler var. Öldürülenlerden birisi Irak'ın kuzeyinde önde gelen alimlerinden. Sanıklardan Abdullah Kaplan ifadesinde 2016’da PKK tarafından kaçırılıp serbest bırakıldığını söylüyor. Bu olayın araştırılmasını talep ediyoruz.”

Mardin’de Irak Kürdistan bölgesinden gelen beş kişinin yolculuk yaptıkları aracın içinde silahla öldürülmesi olayına ilişkin 2’si tutuklu 4 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasında müdahil avukatları cinayetlerin işlenmesinde “siyasi saik” olasılığına dikkat çekti, sanıklar ise birbirini suçladı.

Olay, 19 Ocak’ta Uluslararası İpekyolu’nun Artuklu ilçesi kırsal Yeniköy Mahallesi mevkisinde meydana geldi. Diyarbakır’a gitmek için Irak’ın Duhok kentinden yola çıkan, birbirleriyle akraba olan beş kişinin bulunduğu cipi durduran başka bir araçtaki şüpheliler, kurşun yağdırıp, kaçtı. Ciptekilerden Hındreen Abdullah Salih (39), Waheda Haedar Jasim (63) ve Abdullah Saleh Mustafa (69) olay yerinde, Chiman Shaheen Khalid (75) ile Ahmed Jalaladeen İbrahim (45) kaldırıldıkları hastanelerde hayatını kaybetti. Cenazeler, işlemlerin ardından Irak’a gönderilerek defnedildi.

Cinayetlerle ilgili soruşturmada Murat Yiğit, Faris Akseven ve Abdullah Kaplan, evlerine yapılan baskınla yakalandı. Daha sonra şüphelilere silahları temin ettiği suçlamasıyla İbrahim Doğan da yakalanarak gözaltına alındı.

Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen davanın ilk duruşmasında tutuklu sanıklar Abdullah Kaplan, Faris Akseven ile tutuksuz sanık Murat Yiğit ve İbrahim Doğan hazır bulundu. Duruşmada ilk olarak söz alan tutuklu sanıklar Faris Akseven ile Abdullah Kaplan iddiaları kabul etmeyerek birbirlerini suçladı.

“Duhok’ta Türkiye TEM şubesi adına çalışmak zorunda bırakıldım”

İlk olarak “aralarında muhalefet olduğu” gerekçesi ile tutuklu sanık Akseven dinlenirken, Kaplan salonun dışına alındı.

Akseven, Tolga ve Uğur isminde kişilerin kendisini MİT ve JİTEM ile tehdit ettiğini, Duhok’ta Türkiye TEM şubesi adına çalışmak zorunda bırakıldığını, Tolga ismindeki kişiden talimatlar aldığını, sürekli ailesinin yok edilmesiyle tehdit edildiğini öne sürdü. Akseven, ifadesinin devamında şunları söyledi:

“Ben yapmadığım bir şeyle suçlanıyorum. Abdullah Kaplan bana ‘dayı’ diyordu, şimdi zora girince ‘bu adam’ diye hitap ediyor. Beni Tolga aradı; ‘Abdullah daha önce bu işleri çok yaptı, sizden 2’ye 5 istiyorum’ dedi. Abdullah’a kimseyi öldürmeyeceğimi söyledim ama o emir geldiğini ve kabul etmesek aileme zarar vereceklerini söyledi. Bunun üzerine kabul ettim. Abdullah da Tolga’nın söylediği gibi Irak’tan gelen bir aileyi öldürmemiz gerektiğini söyledi.”

“Derin devletçiler tarafından tehdit edildim”

Mahkeme başkanının, ilk ifadesi ile ikinci ifadesi arasındaki farklılıkları sorması üzerine Akseven, kendisinin “derin devletçiler tarafından tehdit edilmesinden dolayı ilk ifadesinde bir şey demediğini” öne sürdü. Melika K. isimli bir kadınla tanıştığını ve kadının kendisini babasının derin devletçi olduğunu söyleyerek tehdit ettiği öne süren Akseven, olaya bu şekilde dahil olduğunu savundu.

“KOM’da ismini Aydın olarak söylüyordu”

Müşteki avukatı Mehmet Okatan’ın, “Jandarmaya yakın bir yerde eylem ortaya koyuyorsunuz. Bu cesareti kimden aldınız?” sorusu üzerine Akseven, “Ben almadım Abdullah aldı. Abdullah çevresine kendisini derin devlet olarak tanıtıyordu, cesareti oradan almış. Abdullah Kaplan, KOM’da ismini Aydın olarak söylüyordu” cevabını verdi.

“Faris istediği için kendimizi devlet adına çalışan kişiler olarak tanıtıyorduk”

Duruşmada savunma yapan sanık Abdullah Kaplan ise cinayetleri Akseven’in işlediğini savunarak şunları söyledi:

“Faris işledi, benim üzerime attı. Yolda giderken ‘öndeki arabanın tekeri patlak’ dedi. Arabayı durdurdu, sonra arabadakileri öldürdü. Neden yaptığını sordum, beni de öldürmekle tehdit etti. Olaydan haberim yoktu. Yolda aracı durdurunca haberim oldu. Faris hava atmak için beni farklı isimlerle tanıtıyordu. Irak’tan biri ile konuşuyordu. Kim olduğunu bilmiyorum. Olay sonrasında da arabadan indi, müziğin sesini açmamı istedi. Telefonla konuştu, duymamamı istedi. Faris istediği için kendimizi devlet adına çalışan kişiler olarak tanıtıyorduk. Irak’taki sevgilisine hava atmak için bunu yapıyordu. İki Irak numarası vardı. Faris bana Irak numarasından bir şey yazıp, diğer numarasından atmasını söylüyordu. Bana Irak numarasından mesajları o yazıyordu, ben de onun yazdıklarını, onun Türkiye numarasına atıyordum. Faris’in kullandığı Irak numarası bulunursa her şey ortaya çıkar. Ben itiraf edince Faris konuşmaya başladı.”

“Soygun olayı olmadığını, birilerinin yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz”

Olayda öldürülen Ahmed Jalaladeen İbrahim’in kardeşi Harbi Jalaladeen, Kürtçe olarak tercüman yardımıyla verdiği ifadesinde şöyle konuştu:

“Mahkemeden hakikati ortaya çıkarmasını istiyoruz. Mahkemeye teşekkür ediyorum. Uzun bir zamandır bu anı bekliyorduk. İnanıyoruz ki; Türk mahkemeleri bu olayın ardındaki hakikati bulacaktır. Bu katliama katılan herkesin, suça dahil olanların tamamının mahkemenin huzuruna getirilip cezalandırılmasını istiyoruz. Bu katliamın müsebbibi kim ise kim azmettiricisi ise bunun açıklanmasını istiyoruz. Biz bu olayın bir soygun olayı olmadığını düşünüyoruz. Bu katliamdır, hırsızlık olayı değildir. Biz bu olayın arkasında birilerinin yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz. Bunların katlettiği kişiler alimdir. Eğer bir plan olmasaydı bu alimleri kimse öldürmezdi. Olayın tüm detaylarıyla açıklanması gerekiyor.”

“Belki siyasi bir sebep olabilir”

Mahkeme başkanının “Siz neden şüpheleniyorsunuz?” sorusu üzerine, “Biz bilmiyoruz ama belki siyasi bir sebep, belki terör olayı olabilir. Çünkü bu olay kesinlikle tasarlanmış bir olaydır. Bize göre bu hakikatin ortaya çıkarılması gerekiyor. Arabayı kiralayan, silahı satan, olaya dahil olan herkesin cezalandırılmasını istiyoruz. Bunlara en yüksek ceza verilmeli. Biz Türk yargısına güveniyoruz. Biz aileler arasında kan davası gibi kötü şeyler gelişmesini istemiyoruz. Bize yapılan bu zulme karşı şehitlerimiz için gereken yapılmalı. Bunlar vahşi, bunların yaptığı vahşet. Biz Türkiye’de kanunların üstün olduğunu biliyoruz. Bu güvenle halkımızı teskin ediyoruz. Eğer kanunlar gerekeni yapmazsa biz kendi akrabalarımızı, kendi halkımızı tutamayız. Fakat mahkemeye güveniyoruz. Kafamdaki soru şu: Bunlar hırsızlık yapmak istedilerse neden parayı almadılar? Bir de şunu merak ediyorum: Zanlılar kurbanları tanıyorlar mıydı? Biz bu insanların en ağır cezayı almalarını istiyoruz. Bütün Kürt halkı bu mahkemenin sonucunu bekliyor. Onlardan şikayetçi ve davacıyım” dedi.

“Kaplan ifadesinde 2016’da PKK tarafından kaçırılıp serbest bırakıldığını söylüyor”

Daha sonra ailelerin avukatları söz aldı. Olayın siyasi bir nedeni olabileceğini, bunun araştırılması gerektiğini belirten Av. Mehmet Okatan, “Her ne kadar öyle görünse de bu sıradan bir gasp olayı değil. Aynı 90’larda olduğu gibi işlenen siyasi cinayetlerden biridir. Bu sıradan bir gasp değil, burada salonda bulunanlar da sıradan kişiler fakat tetikçidirler. Özellikle Faris’in Duhok’ta çalışıyor olması bu olayla ilgili bir istihbarat için olabilir. Bu cinayetin arkasında siyasi saikler vardır. HTS kayıtlarının geriye yönelik en az beş yıl tarama yapılmasını istiyoruz ve bunların hangi terör örgütüyle ne tür bir bağlantılarının olduğunun araştırılmasını istiyoruz. Bu olayla ilgili Duhok’ta üç kişi gözaltına alınmış ve dört ay sonra serbest bırakılmış. Sanıklardan Abdullah Kaplan ifadesinde 2016 yılında PKK tarafından kaçırılıp serbest bırakıldığını söylüyor. Bu olayın araştırılmasını talep ediyoruz” dedi.

20 Ekim’e ertelendi

Sanıkların ve şikayetçi tarafın dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, verdiği kısa aranın ardından tutuklu sanıklar Faris Akseven ile Abdullah Kaplan’ın mevcut delil durumu, suçun vasıf ve mahiyeti ile kaçma şüphesini gerekçe göstererek tutukluluk hallerinin devamına karar verdi, duruşmayı 20 Ekim’e erteledi.

“Öldürülenlerden biri Irak’ın kuzeyinde önde gelen alimlerden biri”

Duruşma sonrası açıklamalarda bulunan maktul ailelerin avukatı Mehmet Okatan, “Olay, basit bir soygun olamayacak kadar farklı bir şekilde işlenmiş. İşleniş tarzı, bir soygun en fazla havaya ateş edilir, belki ayağına sıkılır, omzuna sıkılır, gasp edilir. Ama burada beş kişinin kafalarına sıkılmış, bazılarının birden fazla kafasında mermi izi var. Olaydaki kişiler de önemli, özellikle müvekkillerimden birisi Irak’ın kuzeyinde önde gelen alimlerinden bir tanesi. Sivil Toplum Kuruluşu temsilcidir. Onun da öldürülmüş olması sebebiyle arkasında siyasi saik olabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.

Cinayet ve gasptan yargılanıyorlar

İddianamede, tutuklu sanıklar Murat Yiğit, Faris Akseven ve Abdullah Kaplan hakkında “kasten adam öldürme’, “nitelikli yağma” ve “ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 11 yıldan 18’er yıla kadar hapis cezası, İbrahim Doğan’a da “izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma imal etme, nakletme ve satma” suçundan 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istendi.

Avukatlarının itirazı sonucu, tutuklu bulunanlardan Murat Yiğit ve İbrahim Doğan, tensip zaptı kararı ile adli kontrol hükümleri ve yurt dışına çıkma yasağı tedbirleriyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

- Advertisment -