Nüfusun yaklaşık yüzde 60’ının kendisini mutsuz hissettiği Türkiye’de insan; kadınından “heyecanlıyım, mutluyum”, öğrencisinden “hayallerimin peşindeyim”, esnafından “yalnız değilim”, emeklisinden “kenara atılmadım” seslerinin çıktığı bir kente gidince ister istemez kendini “Başka bir Türkiye mümkün mü” sorusuyla meşgul olurken buluyor. O kentin daha iyisi, güzeli, huzurlusu, verimlisi için çalışan bir kent olduğunu düşündükçe de tüm gücüyle “Neden olmasın” diye bağırmak istiyor.
2019’da büyükşehir belediye yönetiminin önce MHP’li, sonra İyi Parti’li olan Burhanettin Kocamaz’dan CHP’li Vahap Seçer’e yüzde 45 oyla geçtiği, Seçer’in de 2024’te ikinci kez girdiği seçimde oyunu yüzde 60’a çıkardığı Mersin’den söz ediyorum.
CHP içinde ne zaman Mersin’den konuşulsa benim uzun yıllardır “sayılı efsane başkanlardan biri” olarak dinlediğim Vahap Seçer’i hem Mersinlilerden hem de kendisinden dinlediğim üç koca gün geçirdim Mersin’de.
Ben Mersin’deyken nerdeyse tüm Ege ve Akdeniz’deki CHP’li belediyelerin yöneticileri de Mersin’deydi. Mersin’de hem sosyal politikalar ofisi açıldı hem de kadına şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına dönük sosyal politikalar çalıştayı yapıldı.
Belediye değil, ötesi: Mutlu hayat merkezi
Sosyal Politikalar Ofisi aslında “mutlu bir hayat” için belediyenin neler yapabileceğinin tek tek projelendirilip, hayata geçirilmesini temsil ediyor.
Bu ofiste bir bebeğin hayata gelişinden, çocukluğuna, liseye, üniversiteye, bir mesleğe yönelmesine, iş bulmasına, kariyer yapmasına kadar geçen süreçte belediyenin her katkısı tek tek planlanıyor. Bu bebek ne kadar süt içecek, nasıl içecek, hangi kreşe gidecek, hangi kitapları okuyacak, hangi işe girecek, hangi sporla uğraşacak hepsinin ama hepsinin bir hesabı var. Bir bebek yalnız değil elbet. Onun annesi, babası başta olmak üzere tüm ailesi, tüm arkadaşlarının ihtiyaçları da projelendiriliyor. Okuyan, okuyamayan kadın ayrımını ortadan kaldırabilen, isteyen kadına iş öğreten, esnafını, emeklisini hayata tutunduran projeler. Hepsi de somut sonuçlarla çevre belediyelere örnek oluyor.
“Trafik Parkı”nda bisiklet yolunun da eksik edilmediği minyatür bir sahada minik arabalarda çocuklar trafik işaretlerine uymayı, kurallara uyarak hayatta ilerlemeyi öğreniyor örneğin. İnanılmaz keyifli.
Şehrin en işlek noktalarına kurulmuş “Mahalle Mutfakları”nda üç çeşit yemek 15 liraya alınıyor, evlere, iş yerlerine ya da öğrenci yurtlarına götürülebiliyor. Bir üniversite öğrencisi “İstersem 3 paket alıyorum. Arkadaşlarımla yiyorum” diyor, çalışan bir anne “Çok uygun fiyata eve yemek götürüyorum” mutluluğu yaşıyor. Menüleri diyetisyenler belirliyor.
“Emekli Ev”lerinde emekliler buluşuyor, “Ne olacak bu memleketin hali. Keşke her belediye Mersin olsa” diye kafa patlatıyor.
Üniversite öğrencileri sadece kendileri için kurulmuş “Çamaşır Kafe”lerde giysilerini ücretsiz yıkayıp, temizleyebiliyorlar.
Tam da sahil kenarına kurulmuş “Adres Okuma Salonu”nda ücretsiz internet, çay, kahve eşliğinde kitaplar okunuyor, dersler çalışılıyor, ödevler yapılıyor, sınavlara hazırlanılıyor.
Mercan İklim ve Çevre Bilim Merkezi’nin dünyada ve Türkiye’de başka benzeri yok. Canlı coğrafya, biyoloji dersleri var. Kalbimiz nasıl atıyor, iklimler nasıl değişiyor, depremler nasıl oluyor, karbon ayak izini nasıl azaltabilirsin. Her yaştan öğrencinin, öğretmenin, insanın öğrenirken keyif aldığı bir yer.
Birbirini tamamlayan, insanın hayatına renk ve anlam katan, bir kenti yücelten 70’ten fazla projesi var Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin.
Hacer Foggo’nun varlığı ve başarısı
Mersin Sosyal Politikalar Ofisi’nin başında hayatını yoksullukla mücadeleye adamış bir isim, Hacer Foggo var. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin tüm sosyal politika projelerini yakından izleyen birisi olarak Mersin’de yoksullardan, çocuklardan yana içinin çok rahat olduğunu söylüyor Foggo:
“Dışlamayan, parmak sallamayan, aşağılamayan gerçek bir sosyal belediyecilik çok önemli. Yoksulluk onurlu ve özgür bir yaşam hakkını elimizden alır. Yoksulluk politik bir sorundur. Bugün yoksul çocukların sayısı 7 milyon, okul dışında kalan çocuk sayısı da sürekli artıyor. Bu nedenle belediyelerimizin çok daha güçlü bir dayanışmaya, sosyal politikalarda anlaşmaya ihtiyacı var.”
Hacer Foggo’nun varlığı ve başarısından en çok kadınlar ve gençler övgüyle söz ediyor Mersin’de. Foggo’nun şehirde konuşmadığı, el uzatmadığı kadın, erkek, genç, yaşlı kalmamış gibi.
Kadınlar bir “Hacer” bir “Vahap Başkan” diyor da, başka bir şey demiyor desem yeridir. Ama kadınların inanılmaz sözleri var Mersin’de olup bitene dair:
Mersin Belediyesi’nin kaynak ustası: Sevgi Öz
35 yaşında, 5 çocuk annesi Sevgi Öz sadece bana değil Mersin Sosyal Politikalar Ofisi’nin açılışında herkese hayatının bir yılda baştan aşağı değiştini söyledi. Mercek Meslek Eğitim Merkezi’ne giden Sevgi Öz hem meslek edindiğini hem de işe yerleştiğini “Çok heyecanlıyım” diyerek anlattı. Sevgi Öz, “yaparım” demiş, kaynakçılığı öğrenmiş. Şimdi de Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde kaynak ustası olarak çalışıyor. “İşimi severek yapıyorum ve kendimle gurur duyuyorum. Kadının yapamayacağı hiçbir şey yok” diyor diyor Sevgi Öz, daha nesin.?Ama diyor da diyor:
“Çocuklarım da mutlu, ben de mutluyum. Bu iş sayesinde kendime saygım arttı. İnsanların da bana saygısı arttı. Emeğimin sonucunu alınca mutlu oluyorum ben”
Yeter Demir de, Çilek Kurs Merkezi’nde okuma-yazma öğrenmiş genç bir kadın: “Kitap okuyabiliyorum, kendi başıma otobüse binip, hastaneye gidebiliyorum. Mutluyum” diyor.
Bir başka mutlu kadın, Nazire Şimşek. “Hadi Gel Köyümüze Destek Verelim” projesine başvurup, koyun ve keçi almış. Koyun ve keçi üreticisi olarak tam teşekküllü bir üretici olmuş. Diyeceği az ve öz: “Başkanım, kendim geçiniyorum. Çocuklarımla mutluyum”
Kadınlar şiddete uğradıklarında arayıp da yardım isteyecekleri bir telefon hattı, sığınıp da korunacakları onlarca danışma merkezi var Mersin’de. “Güvenle bisiklete biniyoruz. Sokaklarda rahatça geziyoruz” demelerinin arkasında kesinlikle belediyenin yanlarında olduklarını bilmesi var.
“Asıl iktidar, yerel iktidardır”
Gelelim Vahap Seçer’e…
Kendini liyakate adamış, “Her zaman için geçerli akçe; insanların hayatına dokunmak” diyen Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, belediyede çalışan kadın sayısını yüzde 18’den yüzde 25’e çıkarmayı başarmış, cesaretle de “Eşine şiddet uygulayan çalışanlarla yollarımızı ayırırız” diyebilmiş bir isim. Belediyenin tüm karar mekanizmalarında kadınlar en üst pozisyonda. Kadınların belediyeyi yönetmesinden de çok mutlu Vahap Seçer:
“Hizmet siyasetinde kararlıyız. Halkımız her şeyin en güzelini hakediyor. Mutlu bir hayat hepimizin hakkı. Sosyal politikalarla işe başladığımızda bize -çorbacı- diyen rakiplerimiz bu politikaları eğitim, kültür, sanat, spora doğru daha da genişlettikçe ne yapmak istediğimizi gördüler. Onlar bizi engellemeşe çalıştıkça biz daha çok insana dokunmaya kararlıyız. Bütçe disiplinimiz var. Halkımız bizi biliyor.”
Mersin için “Herkesin kimsesi” diyor Vahap Seçer. Kentteki huzur, güvenlik ve mutluluk için mesai harcarken mutlu olduğunu anlatıyor, “Ben insanları seviyorum. Asıl iktidar, yerel iktidardır. Belediyeler mali disiplini, liyakati sağlamak zorunda. Kimseyi ayrıştırmadan, ötekileştirmeden belediyelerimizi yönetebiliriz” derken de, bize “Keşke her yer Mersin gibi olabilse” dedirtiyor.
Mümkün mü? Mümkün. Başka bir Türkiye mümkün.