Mısır, İsrail’in Gazze ablukasını karadan delmek için Refah Sınır Kapısı’na gitmek üzere ülkeye gelenleri deport edilmek üzere gözaltına alıyor.
İHH yöneticisi ve Serbestiyet yazarı Osman Atalay, X hesabından şunları yazdı:
“Uçak ile Kahire’de, Gazze’ye destek vermek, Refah’a yürümek için gelenler karakola kapatıldığı pasaportlarına el konulduğu haberleri paylaşılıyor. Fas’tan havayolu ile gelip, vizesi de bulunan herkes deport ediliyor, yarın karayolu ile gelenlere de aynı tarife uygulanacağı söyleniyor.”
“Gözaltına alındık”
Refah Sınır Kapısı’na ulaşmak amacıyla Mısır’a gittiğini ancak gözaltına alındığını duyuran Hasan Basri Yazıcı da şu mesajı paylaştı:
“March to Gaza’ya katılmak için geldiğimiz Mısır’da gözaltına alındık. Hiçbir şey söylenmeden telefonlarımız ve pasaportlarımıza 24 saat boyunca el konuldu. Şimdi deport işlemleri için havalimanındayız. Bilgisayarıma çok kısıtlı ulaştım. Biz iyiyiz yarın sabaha varmış olacağız İstanbul’a inşallah.”
Mısır Dışişleri: “Ziyaretler için önceden onay gerekli”
Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan Gazze Şeridi’ne yakın olan Ariş kenti ile Refah Sınır Kapısı’na ziyaretlerin önceden onay alınarak yapılması gerektiğini belirten şu açıklama paylaşıldı:
“Mısır Arap Cumhuriyeti, Filistin halkının haklarını destekleyen ve ablukayı, aç bırakmayı, Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkına yönelik açık, sistematik ve İsrail tarafından gerçekleştirilen ihlalleri reddeden uluslararası ve bölgesel resmi ve halk desteğini memnuniyetle karşılamaktadır. Bu bağlamda Mısır, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırının ve iki milyondan fazla Filistinli kardeşimizin maruz kaldığı insani felaketin sona erdirilmesi yönünde her düzeyde çabalarını sürdürdüğünü bir kez daha vurgulamaktadır.
Bu çerçevede, son dönemde Gazze’ye sınır olan bölgeye, Ariş kentine ve Refah Sınır Kapısı’na, Filistin halkının haklarına destek amacıyla yapılmak istenen yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin talep ve sorular doğrultusunda Mısır, bu tür ziyaretler için önceden onay alınması gerektiğini önemle belirtmektedir.
Mısır makamlarının bu tür talepleri değerlendirmeye devam etmesinin tek yolu, savaşın başlangıcından bu yana uygulanan düzenleyici kontrol ve mekanizmalara uygun hareket edilmesidir. Bu kapsamda, resmi taleplerin Mısır’ın yurtdışındaki büyükelçiliklerine ya da Kahire’deki yabancı büyükelçilikler veya uluslararası kuruluşların temsilcileri aracılığıyla Mısır Dışişleri Bakanlığı’na iletilmesi gerekmektedir.
Daha önce birçok yabancı heyetin —hem resmi hem de hükümet dışı insan hakları kuruluşlarından— ziyaretlerinin düzenlendiği kayda değerdir. Mısır, bu sınır bölgesinde kriz başladığından bu yana süregelen hassas güvenlik durumu nedeniyle, ziyaretçi heyetlerin güvenliğini sağlamak amacıyla belirlenen bu düzenleyici kontrollerin uygulanmasının önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
Bu çerçevede, belirlenen kontrol ve mekanizmaların dışında yapılan hiçbir talep dikkate alınmayacak ve bu kapsamdaki davetler kabul edilmeyecektir.
Mısır ayrıca tüm ülke vatandaşlarının, Mısır topraklarına girişle ilgili yasa ve yönetmeliklere, özellikle önceden düzenlenmiş vize veya izin alma yükümlülüğüne uymalarının önemini vurgulamaktadır.
Mısır, Filistin halkının kendi topraklarındaki direnişine verdiği desteği ve uluslararası hukuk ile uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olan İsrail uygulamalarına karşı duruşunu kararlılıkla sürdürmektedir. Aynı zamanda İsrail’e, Gazze Şeridi’ne yönelik ablukanın sona erdirilmesi ve tüm İsrail yolları ve geçiş noktaları üzerinden insani yardıma izin verilmesi yönünde baskı yapılmasının önemini vurgulamaktadır.”
“Gözaltına alındık su içmemize izin verilmedi”
Mısır’a giden aktivistler arasında bulunan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Erdal Elibüyük de gözaltına alındıklarını duyurdu. Elibüyük, X hesabından şunları yazdı:
“Gözaltına Alındık! Gazze’ye yürümek, insanlığın vicdanına seslenmektir. Ancak bugün, Kahire Mısır polisi tarafından gözaltına alındık.
Sabah saatlerinde Kahire Havalimanı’nda yaklaşık 4 saat bekletildik. Ardından konakladığımız Montecairo Oteli’nde Mısır muhaberatı tarafından gözaltına alındık. Yaklaşık 3 saat boyunca sorguya çekildik, psikolojik baskıya maruz kaldık. Su içmemize, namaz kılmamıza dahi izin verilmedi. Telefonlarımıza el koydular. Daha sonra bizi minibüslere bindirerek bir yere götürmek istediler. Araçta geçen yaklaşık 20 dakikalık sürecin ardından tavırları değişti ve bizi tekrar Montecario Oteli’ne geri getirdiler.
Şu an otel fiilen gözetim altında. Çevresinde muhaberat var çıkmamıza izin verilmiyor. Psikolojik baskı hâlâ sürüyor.
Biz buraya Mısır hükümetini protesto etmeye değil, Gazze için, Aksa için, insanlık vicdanı için geldik. Amacımız Ariş Limanı’ndan Refah Sınır Kapısı’na yürümek, Gazzeli mazlumlara ses olmak, direnişi selamlamaktı. Ama sesimiz Siyonist zulme değil, bizi engelleyenlere çarptı. ‘Korkaklıkta ar ve zillet, ilerlemekte şeref ve izzet vardır. Kişi korkaklık ederek kaderden kaçamaz.’ Ne kaderimizden kaçmaya, ne de şeref ve izzetimizden vazgeçmeye niyetliyiz. Canımız da, kanımız da Aksa’ya fedadır. Gazzeli çocukların canından daha kıymetli değiliz. Bu saatten sonra başımıza gelecek her şeyin sorumluluğu Mısır hükümetine aittir. Ama bilsinler: Korkumuz yalnız Allah’tandır. Susmayacağız.”