Mısır Olağanüstü Hal Güvenlik Ceza Mahkemesi, aralarında 80 yaşındaki İhvan Genel Mürşidi Muhammed Badii’nin de bulunduğu sekiz Müslüman Kardeşler yöneticisi hakkında 2013’teki “Platform Olayları” davasında idam kararı verdi. Muhammed Badii, on yılı aşkın süredir cezaevinde.
Badii dışında Ağustos 2020’de Kahire’de tutuklanan genel mürşit yardımcısı 79 yaşındaki Mahmud İzzet, Muhammed Beltaci, Amr Zeki, Üsama Yasin, Safvet Hicazi, Asım Abdülmacid ve Muhammed Abdülmaksut da idam cezasına çarptırıldı. Arapça medyada çıkan haberlere göre; 37 sanık müebbet, 6 sanık 15 yıl, 7 sanık da 10 yıl hapis cezası aldı. 21 sanık için ise beraat kararı verildi.
Abdülfettah es-Sisi’nin 2013’te Müslüman Kardeşler’e karşı yaptığı darbenin ardından kurulan Olağanüstü Hal Güvenlik Ceza Mahkemesi’nin kararları temyize açık değil.
Müslüman Kardeşler: “Onun cezalandırması pek çetindir”
İdam kararları üzerine Müslüman Kardeşler’den açıklama yapıldı.
İhvan-ı Müslimin Teşkilatı Genel Mürşid Vekili Dr. Salah Abdulhak imzalı açıklama şöyle:
“Sayın genel mürşidimiz, bakanlarımız ve milletvekillerimiz hakkındaki karar esasen siyasidir, bağımsız yargı önünde soruşturma talep ediyoruz.
Rejimin başarısız politikaları sonucunda Mısır vatandaşlarının yoksulluk, yüksek fiyatlar ve düşen yaşam standartları ile boğuştuğu, herkesin ekonomiden çıkış yolları aradığı bir dönemde, on yılı aşkın bir süredir bizzat rejimin yürüttüğü, ülkenin yaşadığı siyasi ve güvenlik krizlerine rağmen rejim hâlâ muhaliflerine zulmetmeye devam ediyor. Hapishaneleri, gözaltı merkezlerini ve cinayetleri ‘kanun’ adına ve ‘kanuna muhalif yapı kurmak ve terör suçu işlemek’ ithamıyla kullanıyor.
Ve bugün olağanüstü ve yetkisiz bir kurul, Müslüman Kardeşler Genel Mürşidi Dr. Muhammad Bedii ve diğer yedi kişiye karşı adaletsiz bir idam cezası verdi. Diğer müebbet ve ağırlaştırılmış hapis cezalarına da hükmedildi. Bu dava kamuoyunda ‘platform olayları’ olarak bilinen olayla ilintilidir. Karar, rejimin özellikle 2013’ten sonra siyasi muhalifleri yargılamak amacıyla kurduğu Olağanüstü Hal Güvenlik Mahkemesi tarafından verilmiş olup, kararları temyize tabi değildir.
Müslüman Kardeşler, kararı kınamakta ve mahkemenin adil yargılanma güvencelerini ihlal ettiğini ifade etmektedir. Ulusal Güvenlik subaylarının tanıklıkları dışında herhangi bir suç, suç delili ve tanık bulunmamaktadır. Mahkeme, sanıkları hakim önünde yargılanmaktan mahrum bırakmanın yanı sıra savunma heyetinin tanık çağırmasına veya müvekkilleriyle görüşmesine izin vermemiştir. Zaten bu hususlar Mısırlı ve uluslararası insan hakları örgütlerinin uzun süredir kınadığı ve ortaya çıkan kararların iptalini talep ettiği ihlallerdendir.
Müslüman Kardeşler, bu kararı masum insanlara karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirmekte ve adil ve bağımsız bir yargı önünde tarafsız bir soruşturma yapılmasını talep etmektedir. Teşkilat konunun temelde siyasi olduğunu ifade etmektedir. Bu meselenin meşruiyeti tarih, hukuk ve gerçeklik ile meşru, demokratik olarak seçilmiş bir sivil cumhurbaşkanının ve aynı zamanda bir hükümetin kurulmasını sağlayan seçim haklarıyla doğrulanmıştır. Sanıkların pozisyonları ve özellikleri -bakanların, milletvekillerinin, politikacıların ve alimlerin yer alması- nedeniyle davanın siyasi olduğunu doğrulamaktadır.
Sonuç olarak; Cenâb-ı Hak, kendisine zulmü yasaklamış, kulları arasında da haram kılmıştır. Adaletsizlik; medeniyetlerin yıkılışının, toplumların helakinin habercisidir. Bir kavim arasında zulüm ortaya çıktığında, bu onların helak olmasına sebep olur ve cezalarını hızlandırır. Nitekim Allah Teala şöyle buyurur: ‘Rabbin, zulme sapan toplulukları yakaladığında işte böyle yakalar! Şüphesiz onun cezalandırması pek elem vericidir, pek çetindir!’ (Hûd Sûresi, 102. Âyet-i Kerîme).”