Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısında Almanya’nın talebi üzerine Türkiye ile ilişkilerin geleceği konusu masaya yatırıldı.
Toplantıda konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, AB’nin Türkiye ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’yi AB’nin “kolay olmayan, ancak küresel açıdan stratejik öneme sahip doğrudan komşusu” diye nitelendiren Baerbock, Mayıs ayında Türkiye’de düzenlenen seçimlerden sonra Türkiye ile işbirliğinin stratejik olarak yeniden ele alınması gerektiğini vurguladı.
Alman Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan ve insan haklarının gözetilmesinden oldukça uzak olduğuna da işaret ederek “naif değiliz, zor bir dönemden geçiliyor diye Ankara’ya hediyeler verilemez” dedi.
Baerbock, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden canlandırılmasını talep ettiği AB ile müzakerelerin, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi temel konulardaki eksiklikler nedeniyle “derin dondurucunun derinlerinde” bulunduğunu belirtti.
“Hak savunucuları zindanlarda yatarken AB’ye üyelik milim ileriye gidemez”
Brüksel’deki AB dışişleri bakanları toplantısında konuşan Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn da, bir yandan Türkiye’nin Tahıl Koridoru Anlaşması’nın sonlandırılmasının ardından bu konuda Rusya’ya baskı yapabilecek tek ülke olduğunun altını çizdi. Öte yandan Asselborn, “İnsan hakları savunucuları zindanlarda yatarken, AB’ye üyelik konusu milim ileriye gidemez” diye konuştu.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, toplantısı sonrasında yaptığı basın konferansında “Bugün Türkiye meselesini ele aldık. Bu konu, Avrupa Birliği Komisyonu ile birlikte hazırladığımız raporda da yer alacak” dedi, AB’nin Türkiye’den beklentileri, vize serbestisi ve Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda neler planladığı sorusu üzerine de Borrel, AB-Türkiye ilişkilerinin tek yönlü bir yol olmadığını söyledi, 2018’den beri dondurulan ilişkilerin yeniden canlanması için temel konuları Doğu Akdeniz ve Kıbrıs olarak sıraladı. Doğu Akdeniz’de gerilimden uzak kalıcı bir ortamın sağlanmasının bölge güvenliği ve istikrarı için büyük önem taşıdığını söyleyen Borrell, Kıbrıs meselesinin de aynı şekilde anahtar konu niteliğinde olduğunu belirterek sorunun Birleşmiş Milletler kararlarıyla uyumlu şekilde çözülmesi gerektiğine vurgu yaptı.