Ana SayfaHaberler“Niye pişman olayım ki, bak düşün burada her gün et yiyorum”

“Niye pişman olayım ki, bak düşün burada her gün et yiyorum”

Habertürk yazarı Sevilay Yılman bugünkü köşesinde, Malatya Yeşilyurt Belediyesi aracılığıyla “Çevreye duyarlı insan” olmak için Almanya’ya giden ve bir daha dönmeyenlerden biri olan H.B. ile gerçekleştirdiği röportajı yayımladı. Avrupa’ya nasıl götürüldüklerini ayrıntılarıyla anlatan H.B., 2019-2020 yılları arasında Bingöl’den en az 450-500 kişinin bu yolla yurt dışına çıktığını anlattı.

Sevilay Yılman’ın Malatya Yeşilyurt Belediyesi aracılığıyla Almanya’ya iltica eden H.B. ile yaptığı röportajın bir bölümünü Serbestiyet okurlarının dikkatine sunuyoruz:

Nasıl oldu bu organizasyona dahil olman? Nereden duydun bunu? Ya da kim söyledi?

Kimsenin bir şey söylemesine gerek yok ki… Bingöl’de yaşayan herkes zaten bu yolla Almanya’ya gidildiğini biliyor. Yeter ki verebileceğiniz 6 bin Euro’nuz olsun…

Bazıları daha yüksek rakamlar telaffuz ediyor ama…

Doğru. 20 bin Euro’yu veren kek de var. Benden de önce 10 bin istediler. Dedim benim hepi topu 6 binim var. Başka da verecek param yok. Eli mahkûm kabul ettiler…”

Nasıl oldu peki gri pasaporta kavuşman?

Valla hiçbir şey yapmadan oldu. Bana dediler nüfus cüzdanınla parayı getir, gerisini bize bırak. Öyle de oldu. Parayı götürdüm söyledikleri emanetçi adrese. 15 gün sonra gri pasaport elimdeydi….

O adres neresiydi?

Bingöl merkezde bir kuyumcuydu. Orada toplanıyordu paralar, kimlikler…

Sonra?

Sonra tarih verdiler. Otobüsle götüreceğiz dediler. Bindik otobüse çıktık yola. Hiç sorun yaşamadan da vardık Almanya’ya… Zaten aynı şehre de gelmedik. Hepimiz değişik şehirlerde indik. Essen, Hannover, Bremen… Ben Hamburg’u istedim. Çünkü akrabalarım buradaydı…

Kaç kişiydiniz?

Bir otobüs dolusuyduk… Ama bakın ben size bir şey söyleyeyim mi? Siz sanıyorsunuz ki 45-50 kişidir bu yolla çıkan. Bu yanlış bilgi. Sırf bizim Bingöl’den benim tanıdığım, burada hala görüştüğüm 150 kişi var. 2019-2020 yılları arasında Bingöl’den en az 450-500 kişi böyle çıkarıldı. Bu işin merkezi de Bingöl’dür. Siz oraya iyice bir bakın bence. Çünkü bu işin esas mimarı sizin de yazınızda yazdığınız gibi Ali Ayrancı’dır. Bingöllüdür kendisi ve çevresi çok geniştir. Eli kolu çok uzun bir vatandaştır… Bir de Sedat diye biri var. Soyadını bilmiyorum ama İstanbul’da yine Bingöllü biri…

Giderken hiç sorun yaşadınız mı yolda?

Hiçbir sorun yaşamadık. Otobüsten inmedik bile. Geliyorlardı alıyorlardı pasaportları elimizden. Götürüp damga vurduruyorlardı. Tekrar yola devam ediyorduk…

Ne oldu peki pasaportun? Ne yaptın?

Geri verdik. Teslimat bittiği anda elimizden aldılar. Zaten şart oydu. Varır varmaz vereceksiniz pasaportları diye…

Şimdi pasaport yok ne yapıyorsun peki? Orada hangi kimliğini kullanıyorsun?

Bir kimlik kullanmama gerek yok. Kimse bilmiyor ki benim burada olduğumu. Almanya benden habersiz…

Nasıl yaşıyorsun peki? Kaçak olarak zor olmuyor mu?

Valla zor olmuyor. Kaçak gibi yaşamıyorum. Geziyorum da, dolaşıyorum da… Kimse sormuyor ki bana sen kimsin, nesin diye… Bir bekâr evinde kalıyorum arkadaşlarla. İnşaatlarda çalışıyorum. Bir sorun yaşamıyorum şu anda….

Ama bir gün yaşayacaksın illa ki…

O zaman da Allah büyüktür. Başımızın çaresine bakarız inşallah…

Çoğu insan iltica etmiş deniliyor. Sen niye etmedin?

O çok doğru bir bilgi değil. Başvuranlar oldu evet ama Almanya olumlu cevap vermedi daha. Çünkü ne diye gidip iltica edeceğim. Dese ki sen niye geldin buraya… Desem; “Siyasiyim… Ülkemde baskı görüyorum” filan. İnanır mı Almanya? Demez mi; “Kardeşim gri pasaportla girişin var senin. Madem ülkende baskı görüyordun, zulmediyorlardı. Nasıl aldın bu gri pasaportu? O yalan ablacığım. Gelenlerin çoğu iltica miltica edemiyor. Kaçak yaşıyoruz hepimiz!

Peki siyasi bir tarafın var mı?

Hiç öyle bir tarafım yok ablacığım. Ben ekmeğimin derdinde bir insanım. Buraya da ekmeğimi kazanmak için geldim. Allah’a çok şükür memnunum da. İyi kötü kazanıyorum. Bir oğlum var Bingöl’de. Ona rahat rahat bakıyorum. Ama adımı yazmayın lütfen. Kendim için korkmuyorum. Ailem orada. Oğlum var. Onların başına bir şey gelmesin…

Ne yapacaksın bundan sonra peki?

Valla bir şey yapmayacağım… Gittiği yere kadar böyle götüreceğim… Yakalanana kadar artık…

Memnun musun peki? Pişmanlık duyuyor musun?

Niye pişman olayım ki? Burada her şey var. Orada iş yoktu, güç yoktu. Açtım yav. Bak düşün burada her gün et yiyorum. Ben orada et yiyemiyordum. Eşim vefat etti. Bir tane oğlum var. Onu mutlu edecek kadar para kazandıktan sonra gerisi önemli değil…

Röportajın tamamını okumak için:

https://www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/3044149-gri-pasaportlu-kacak-ne-sucum-var-ben-bana-sunulan-olanagi-kullandim-

- Advertisment -