TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis’te milletvekilleri ile iftar programına katıldı. Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.
“2028 yılına kadar, 4 yıl seçimsiz bir dönemle Türkiye yönetilecek”
Programda konuşan Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Yerel seçimlerde çok sayıda siyasi parti ve aday mücadele etti ama bu mücadele büyük bir olgunluk içerisinde, seçim sonuçları da herkesin büyük bir olgunlukla kabul ettiği bir şekilde aslında Türkiye’nin demokratik standartlarının önemli bir göstergesini de ortaya koymuş oldu. Büyük bir olgunlukla gerçekleştirilen ve sonuçlarını kabul etmek bakımından tereddütsüz milletin bütün fertlerinin ayın şekilde kabul gösterdiği bu yerel seçim sonrasında, 2028 yılına kadar, 4 yıl seçimsiz bir dönemle Türkiye yönetilecek.”
“28. dönem Meclis’in yeni, çağdaş, demokratik, kapsayıcı bir anayasa yapmak mecburiyeti vardır”
“Önümüzdeki dönemi Türkiye demokrasisinin standartlarını yükseltmek bakımından 28. dönem Meclis’in önünde iki temel sorumluluk duruyor. Birisi, yıllardır konuştuğumuz Meclis’in yeni, demokratik, daha katılımcı ve söz haklarını genişleten, karar alma süreçlerini hızlandıran, yasama yapma kalitesini artıran yeni bir içtüzüğe kavuşması için partiler arasında diyalogla süratle bu meselenin çözülmesini ümit ve temenni ediyorum. İkinci temel özelliği ise bu dönemin; yeni, çağdaş, demokratik, kapsayıcı bir anayasayı yapmak mecburiyetidir. Türkiye’nin 150 yıllık tarihi içerisinde hep birilerinin milletten kendini üstte gördüğü, ülkeyi yönetme yetkisini kendilerinde gördüğü ve bu çerçevede anayasayı yapma işini de millete bırakmadığı, kendilerinin yaptığı birtakım darbe ürünü anayasalarla Türkiye yönetilmiştir.”
“1921 Anayasası’nda olduğu gibi Türkiye’nin katılımcı, güçlü bir anayasa yapma imkanı bu Meclis’te vardır”
“Şimdi tekrar 1921 Anayasası’nda olduğu gibi Türkiye’nin katılımcı, güçlü bir anayasa yapma imkanı bu Meclis’te vardır. Yeter ki iyi niyetle bu meselenin takipçisi olalım. Artık kaç kere değiştirilirse değiştirilsin 1980 ve 1960 darbelerinin o karanlık eserlerini bünyesinde taşıyan bu mevcut anayasadan Türkiye’nin sivil siyasetinin kurtulma vakti çoktan gelmiştir. Bu bir fantezi değildir, Türkiye’nin demokratik standartlarının yükseltilmesi için bir zorunluluktur.”