MA’dan Ahmet Kanbal’ın haberine göre, halkın boşaltmak zorunda kaldığı evlere girerek değerli eşyaları yağmalayan şebekeye dair yıllar sonra kimi görüntüler ortaya çıktı. Mağdurlar, bunun üzerine şikayet oldu ve Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2018 yılında soruşturma başlatıldı. Soruşturmayla sonrası şebekenin, dönemin Nusaybin İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen ve dönemin TEM Şube Amiri Ünal Uyar’ın da aralarında olduğu polislerin ‘yağmacılık’ yaptığı suçlamasıyla haklarında dava açıldı..
Emniyet müdürü, yardımcısı, TEM amiri
Olaya dair hazırlanan ve Mardin 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilen iddianamede, dönemin Nusaybin İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen, Nusaybin İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Tuğcu, Nusaybin TEM Şube Amiri Ünal Uyar ile birlikte polisler Mahmut Öztekin, Müslüm Bozkurt, sokağa çıkma yasağı sonrasında ilçede yıkım işinin verildiği müteahhit Mahmut Çomoğlu, firma çalışanı Arif Kara ve polis muhbiri olduğu değerlendirilen Fırat Abdulkerim Sezişli sanık olarak yer aldı. Sanıklara “Rüşvet almak ve vermek”, “İcbar suretiyle irtikap” ve “Tehdit, denetim görevini ihmal ederek zimmet veya irtikaba neden olmak” suçlamaları yöneltildi. Bugüne kadar davanın 12 celsesi görüldü. Savcı, sanıkların tamamının üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarını istedi.
Rüşvet ve tehdit
İddianamede sanıkların ifadeleri ile tanık beyanlarına yer verildi. Sanıklar ifadelerinde atılı suçlamaları kabul etmezken, mağdurlar ile polis olan dosyadaki tanıkların beyanları; kurulan şebekeyi ve yaptıkları işleri gözler önüne serdi. Yasak sırasında girilen evlerin yağmalandığı, zarar görmeyen evlerin içine patlayıcı yerleştirilerek patlatıldığı, eşyalarını almak isteyen yurttaşlardan rüşvet alındığına dair detaylar dosyada yer aldı. Dosyada, sanıkların para alamadıkları kişiler ile tanıklık yapan birçok kişiyi de tehdit ettikleri belirtildi.
Eşyaları okulda sakladılar
Yurttaşların evlerinden çıkarılan eşyaların konulduğu okulun müdürü A.T., “Okula girdiğimde odamda birçok ev eşyasının olduğunu gördüm. Bunun üzerine Mahmut Öztekin isimli şahsı aradım, söz konusu eşyaları ne yapacağımı sordum. O da bana gelip alacaklarını söyledi. Ancak söz konusu eşyaları almaması üzerine ben tekrar kendisini aradığımda, söz konusu eşyaların bana zimmetli olduğunu ve gelip alacağını ifade etti. Daha sonra 30/09/2016 tarihinde bir polis memuru gelerek söz konusu eşyaları almaya geldiğini söylemesi üzerine bende resmi bir yazı ile birlikte okulun anahtarlarını getirmesi halinde söz konusu eşyaları kendilerine vereceğimi ifade ettim” şeklinde ifade verdi.
Üstü kapatılmak istendi
Resmi yazı istemesi üzerine “hakkında soruşturma açarım” sözleriyle tehdit edildiğini aktaran okul müdürü A.T., sonrasında zırhlı araçla 3 polisin okula gelerek kendisini zorla götürmek istediklerini, ancak il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlerini aramasıyla kurtulduğunu belirtti. Yaşananlardan sonra dönemin İlçe Milli Eğitim Müdürü ile birlikte İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen’in yanına gittiklerini kaydeden A.T., Şen tarafından da “Kime güveniyorsun da bu şekilde resmi yazı isteyebiliyorsun” sözleriyle tehdit edildiklerini söyledi. A.T., yağmalanan eşyalarla ilgili durumun üstünün kapatıldığını belirterek, sonrasında okula gelen bir grup polisin eşyaları kamyonete yükleyerek götürdüğünü ekledi.
200 TL’lik banknotlar paylaşıldı
Dosyada tanık olarak dinlenen ve kendisi de Nusaybin’de bir başka “yağma, tehdit ve işkence” dosyasında daha önce ceza alan polis Ö.D. de, ifadesinde “Amirler lokaline, İlçe Emniyet Amiri Ünal Uyar’a evrak imzalatmak üzere gittim. Odaya girdiğimde İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen, Müdür Yardımcısı Ünal Uyar, KOM Grup Amiri olan Serhan Amir ile birlikte 200 TL’lik banknotlar halinde paraları paylaştıklarını gördüm. Bunun üzerine içerdeki şahıslar afalladılar” dedi.
“Eşyaları çıkartıp satıyordu”
Tanık olarak dinlenen bir başka polis G.A. ise, ifadesinde Mahmut Öztekin isimli polisin yasaklı mahallelerde evleri bulunanlardan rüşvet karşılığı eşyalarını çıkarmalarına izin verdiğini belirterek, “Ekiplerde çalışan arkadaşlara talimat vererek şu kapama noktasından araç geçeceğini, araçla birlikte evin bulunduğu bölgeye gitmeleri şeklinde talimatları oluyordu. Ama ekibin hiçbir şeyden haberi yoktu” dedi. Mahmut Öztekin’in kentte çıkan molozları da para karşılığı sattığını kaydeden G.A., “Benim yanımda liste tutuyordu, bu listede 300 kamyon şu isimden, 500 kamyon bu isimden şeklinde liste tutuyordu. Bu liste de Müslüm’ün elindeydi. Müslüm isimli polis memuru da yine Çevik Kuvvet Grup Amirliğinde kepçeci olarak çalışıyordu. Yine emniyete gönderilen kepçeleri yıkıma gelen şirketlere kiraya verdiğini duydum. Ayrıca operasyon bölgesinde bulunan evlerden ikinci el elektronik eşyaların çıkarıldığını ve sattıklarını, altın ve değerli eşyalar arandığını duydum. Mahmut’un yine böyle bir eve girerken düştüğünü ve kolunu kırdığını duydum, kolu yaklaşık 1,5 ay kadar sargıda kaldığı halde bir gün bile istirahat almadı” ifadelerini kullandı.
Sağlam evler bombayla patlatıldı
Kızılay tarafından Nusaybin İlçe Emniyet Müdürlüğü personeline günlük yemek dağıtıldığını ve fazladan çıkarılan 200 kişilik yemeğin yıkım şirketlerine satıldığını kaydeden G.A., şunları söyledi: “Yine yıkılmayacak evlerin özellikle kolonlarına bomba yerleştirip bu evleri yıktırdığı, bunlardan çıkan hurdayı ve içindeki eşyayı da sattığını duydum. Evleri yıkılmayacak olan şahıslarla da irtibat kurup, bu şahıslara yine eviniz yıkılacak, diyerek para aldıklarını duydum.”
Tanık olarak dinlenen polis Ü.Ç. de, “Olaylar sırasında yine kaçakçılar çarşısı diye geçen pasajlar bombalandı. Bu sırada Mahmut Öztekin’in de bu bölgeye gelerek pasajdan birçok elektronik eşya ve para edecek birçok eşyayı araca yükleyerek götürdüğünü biliyorum. Yine yasak bölgede yıkılmayacak evlerin sahiplerine ulaşarak, evlerinin yıkılırsa devletten daha fazla para alacaklarını ikna ettiği, daha sonra arada mühendislerin olduğu bu iş için mühendislerin para istediğini öne sürerek ev sahiplerinden parayı kendi adına aldığını duydum. Bu evlerin yıkılma şeklini de başka yerlerden kepçe ile yıkımı sırasında çıkan tüp ve benzeri patlayıcı maddeleri, yıkılmayacak olan evlerin içlerine özellikle kolonlarına yerleştirerek sanki orada bulunmuş gibi, bomba imha ekiplerine anons ettiği, daha sonra bomba imha ekibi gelerek bombayı olduğu yerde kontrollü bir şekilde imha ediyordu. Dolayısıyla evde yıkılacak evlerin listesine giriyordu” diye anlattı.
Trafo kapısını kırdırıp kabloları çaldılar
Tanık olarak dinlenen kepçe operatörü polis M.A., örgüt üyelerinin bulunabileceği iddiasıyla elektrik trafosunun kapısının kırılması yönünde talimat verildiğini belirterek, “Bu trafoların içerlerinde yoğun miktarda bakır kablolar bulunmaktaydı. Birkaç gün sonra aynı trafonun yanından geçtiğimde içerisindeki bakır kabloların yerinde olmadığını gördüm” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı