Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“Trafik kazası, tren kazası gibi, ilk anda etkisi anlaşılmıyor”
“Büyük bir yıkım, büyük bir çöküş görüyoruz. Çok üzülerek aynı zamanda da kızarak söylüyorum bunu. Şu anda ülkeyi yönetenlerin kasıtlı olarak kendi aldığı kararlarla gerçekleştirdiği bir çöküşü yaşıyoruz. Hani trafik kazası olur, tren kazası olur. Kazanın o ilk sıcaklığıyla insanlar yaralandıklarını, uzuvlarını kaybettiklerini bazen anlamazlar. Ancak aradan süre geçtikten sonra hasar tespiti yapılır. Bunun hasar tespiti de önümüzdeki aylarda yavaş yavaş ortaya çıkacak. İnsanlar, şu anda yapılan uygulamaların ne kadar büyük bir felakete yol açacağını birkaç aya kadar daha iyi anlayacak.”
“Bu krizin en önemli sonucu, Türkiye’de zenginle fakir arasındaki uçurumun daha da artması olacak. Yıllarca Türkiye’de gelir dağılımı düzelmişti. Türkiye’nin o 2002’den 2013, 2014’e kadarki yaşadığı tecrübede hem ekonomi büyümüştü hem de gelir dağılımı düzelmişti. Büyümeden herkes payını almıştı. Dünya Bankası’nın 2014 raporu var. Tamamen Türkiye tecrübesinden istifade edip başka gelişmekte olan ülkelere hitap eden bir rapor. Bir ülke hem nasıl büyür hem de büyüme daha iyi sağlık hizmetleri, iş gücü ve gelir dağılımı olarak nasıl topluma dağılır, bunun kitabı. Şu anda tam tersini yaşıyoruz.”
“Demokratik bir ülkede böyle bir model olmaz”
“Hükûmetin kaza, hasar olduktan sonra model diye ortaya koyduğu aslında bir model falan değil. Demokratik bir ülkede böyle bir model olamaz. Bu modelin en önemli özelliği, kur artırarak Türkiye’de iş gücünü ucuzlaştırmak. Geçen seneden bu seneye dolar kuru yüzde 120 artmış. Asgari ücreti ne kadar artırdılar? İşverene maliyeti yüzde 40. Aradaki fark yüzde 80. Bizim kendi vatandaşımızın da satınalım gücünün düşmesi anlamına geliyor. Asgari ücret net ele geçen yüzde 50 artmış oldu. Son 20 yılın en yüksek asgari ücret artışı ama asgari ücretin satın alma gücüne bakın. Geçen sene 1 Ocak’ta asgari ücretle kaç ekmek alınabiliyormuş bugün kaç ekmek alınabiliyor? Çok ciddi bir düşüş var.”
“Sadece 1 Kasım’dan bugüne kadarki dolar kurundaki artış yüzde 60’ın üstünde. Dolar kuru artınca bir süre sonra bunların hepsi yüksek fiyat olarak piyasaya yansıyor. Daha 31 Ocak’ta asgari ücret vatandaşımızın elinde geçmeden şimdiden asgari ücret erimeye başlamış durumda. Şu anda yükselen asgari ücret aslında geçmişin telafisi. Hemen Ocak ayında erimeye başlayacak. Şu andaki hükûmetin ve Cumhurbaşkanının anlamadığı bu.”
“Zannediyorlar ki kur artınca ihracat da artacak”
“Planları ihracat artışı. Biz iş başına geldiğimizde döviz kuru 1,51’miş. 2008, 2009 dünya krizi çıkana kadar dolar kuru 1,51, 1,49, 1,42, 1,34, 1,29’a kadar gidiyor. 6 yıl boyunca kur çok hareket etmiyor. Aynı dönemde ihracat, 36 milyar dolardan 132 milyar dolara çıkıyor. Bunu anlamamışlar. Zannediyorlar ki, kur artınca ihracat artacak ve ekonomi büyüyecek. Kurdaki belirsizlik ve çok fahiş artışlar, ihracatçının da önünü görememesine sebep oluyor.”
“2002’de 3 bin 600 dolardan devralmışız, 6 yılda 11 bin dolara çıkmış. 2009’da küresel kriz gelince ekonomide ihtiyaç var, sen tekrar ekonominin başına geç dediler. Ve aldık tekrar yükselttik 12 bin 500 dolara. Bu başarılı olunan dönemlerde bu sırrı anlayamamışlar. İnsan bir sormaz mı, siz o dönemde ekip olarak ne yaptınız da ‘Türkiye mucizesi’ diye bir kavram oluştu dünyada diye.”
“Eğer bir imzayla oluyorsa yine yapsın”
“Eğer öyleyse yine yapsın. Biz ayrıldıktan sonra merdiven basamağı gibi millî gelir düşüyor. Ben ayrılalı 6 yıl oldu. Madem kendisi talimat verince oluyorsa yine yapsın. Atsın imzayı, şu andaki imza cumhurbaşkanı imzası. Tek yetkili imza. Niye millî geliri sürekli olarak düşürdün? Özellikle 2018’de tek yetkili cumhurbaşkanı olduktan sonra millî gelirdeki düşüş hızı artıyor. O dönem de Merkez Bankası gerçekten bağımsız. O detayı kaçırıyor.”
“Ekonomi bakanlığı teklif edilse reddederim”
“Ekonomi bakanlığı teklif edilse kesin reddederim çünkü ekonomi bakanının kendi başına yapacağı hiçbir şey yoktur. Ülkenin sorunları ekonominin çok daha üzerinde sorunlardır. Şu anda Türkiye’nin en önemli sorunu özgürlük, hukuk ve adalet sorunudur. Demokrasimizin iyi işlememesidir. Doların son dönemdeki atağının sebebi MB ile ilgili atılan yanlış adımlar ama işin özünde Türkiye niye fakirleşiyor 5,6 yıldır? Hukuk ve adaletten ayrıldığı için fakirleşiyor. AİHM karar alıyor, Türkiye uygulamıyorum diyor. Attığı imzaya uymayan, uluslararası taahhütlerine uymayan, sözünden cayan, hukuka saygı duymayan bir ülkeye yatırım gelmez. Yatırım olmayınca da bu ülkenin işsizlik sorunu çözülmez, ülkenin ekonomisi büyümez.”
“Ortada bir plan, bir program yok”
“Şu anda bir plan, program yok. Daha Eylülde cumhurbaşkanının imzasıyla bir orta vadeli program açıkladılar. 2022 için oradaki dolar kuru 9,30. 2023 için 9,80. Bugünden dolar 16. Ne yaptıklarını bilmiyorlar. Yeni sistemde bütün yetki tek kişide. Cumhurbaşkanının bir ilçenin tabu müdürüne kadar atama yetkisini kendisinde toplayıp, ondan sonra olup biteni başkasında araması doğru değil. İki yıl içerisinde 4 MB Başkanı değişti, sabit duran kendisi. Değişmeyen tek gerçek: Erdoğan tek yetkili olarak duruyor ve her şey de kötüye gitmeye devam ediyor.”
“Paralel bir evrende yaşıyorlar”
“Merkez Bankası 122 milyar dolar dövizim var diyor ama aynı Merkez Bankası’nın 174 milyar dolar piyasaya borcu var. MB’nin elindeki döviz, borç aldığı döviz. Erdoğan’ın düşürdüm dediği, MB’nin piyasayı, kısa vadeli piyasayı fonlama faizi. Aynı dönemde Hazinenin borçlanma faizi Eylül’den itibaren yüzde 17’den başlamış, şu anda 23,6. Yaptıkları iş akıl dışı. İktisat ilminin tamamen dışında bir alandalar şu an. Paralel bir evrende yaşıyorlar. Ama bu ülke gerçek bir ülke, bu ülkede yaşayan insanlar gerçek insanlar.”
“Hazinenin ödediği faiz nas değil mi?”
“Nas diyor, MB’nin faizini düşürüyor. Peki MB’nin faizi nas da Hazinenin ödediği nas değil mi? Erdoğan’ın kendi düşünce sistematiğiyle soruyorum: Bütçeden ödenen faizle ilgili bir nas yok mu acaba? Milletin ödediği verginin bu yıl yüzde 20’si faize gitti.”
“Bütün dünyanın krizde olduğu tezi doğru değil”
“Bütün dünya krizi yaşıyor tezi doğru değil. Biz her açıdan dünyanın çok dışındayız. Paramızın değer kaybı en büyük bizde. İşsizlik, özellikle genç işsizlik en yüksek bizde. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin OECD ortalaması yüzde 14, bizde yüzde 29. Altı ay diyorlar, sayılı gün çabuk geçer. Yanlıştan vazgeçin diye defalarca uyardık, uyarıyoruz. 21 maddelik öneri paketimizi açıkladık. Çok acil şeyler var hemen yapın dedik. MB’yi bağımsız yapın, düzgün kadroyu hemen başına koyun dedik. Her şey birdenbire güllük gülistanlık olmaz ama en azından hasar durur dedik.”
“Döviz kuru arttığında bu ülkede her şeyin zamlandığından haberleri yoksa artık bir an önce gitmeleri gerekiyor”
“Döviz kuru arttığında Türkiye’de A’dan Z’ye her şeye zam geliyor bunu görmek lazım. Döviz kuru artınca hükûmet asgari ücreti yüzde 50 artırmak zorunda kaldı. Döviz kuru arttığında bu ülkede her şeyin zamlandığından haberleri yoksa artık bir an önce gitmeleri gerekiyor.”
“Önce yangın söndürülür”
“Ortada büyük bir yangın var. İlk önce yangın söndürülür. Ondan sonra hasarı onarmaya başlarsınız. Şu anda acilen yangını söndürmenin yolu hemen MB ve TÜİK’in yasalarına birer madde koyup gerçekten bağımsız hale getirip, saygın, düzgün isimlerin bu iki kurumun başına getirilmesi. Bir de Meclis’te oturuma katılmaları gerekiyor plan, bütçe komisyonunda. Oradaki tartışmalardan sonra zaten vatandaşta da piyasalarda da Meclis’te de intiba oluşur. Bunlar en azından yangını söndürebilir ama ortada büyük bir enkaz var. Bu enkazın ayağa kalması ancak hukuk ve adaletle mümkün. Şu andaki hükûmetin de bunu yapması mümkün değil. Artık Erdoğan o sınırı geçti.”
“Hukuk yoksa demokrasi ülkeyi kaosa götürür”
“AK Parti seçmeni arasında whatsapp gruplarında özellikle yayıyorlar. Cumhurbaşkanının hiç suçu günahı yok. Başımıza böyle bir iş geldi. Tabii afet böyle deprem gibi, tsunami gibi bir felaket başımıza geldi. Onun için Kuran’dan ayet okuyor, sabır ayeti. İşi tamamen artık dini duyguları istismara ve millî duyguları istismara götürüyorlar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar diye bir söz var. Eskiden gelen bir kredibilite, o duygusal bağ var. O bir süre daha gidebiliyor. Ama onun sınırı var.”
“Bir çıkış planı gerekiyor Erdoğan ve iktidara.”
“Bir iktidar siyasi meşruiyetini kaybettiği anda dayanamaz. Türkiye demokratik refleksleri çok güçlü bir ülke. Er ya da geç bu milletin önüne sandık geliyor. Seçimlerin 2023 Haziran’da olması dahi çok ertelenmiş bir durum. Siyasi meşruiyetleri bitti ama hukuki meşruiyetleri devam ettiği için hakkımı sonuna kadar kullanacağım diyebilir. Ama ondan sonrası artık işin hukuki meşruiyetini sıfırlar. Zaten sıfırlanmış siyasi meşruiyetin yanına bir de sıfırlanmış hukuki meşruiyeti koyduğunuz da o iş biter. Dolayısıyla bu ihtimali ben görmüyorum. Mutlaka yapmak zorunda. Ama orada bir detaya dikkat etmek lazım, bir çıkış planı gerekiyor Erdoğan ve iktidara.”
“DEVA Partisi’nin kitabında ‘rövanş’ kelimesi yok, ‘devri sabık’ ifadesi yok”
“Hâlâ gönül bağı olan seçmende şöyle bir korku var. Acaba bir rövanşist iktidar iş başına gelir de hem Erdoğan’ı hem de hepimizi çok mağdur eder mi, haklarımızı elimizden alır mı diye bir korku var. İşte o vatandaşlarımızın rahat hissetmesi lazım. DEVA Partisi’nin kitabında ‘rövanş’ kelimesi yok, ‘devri sabık’ ifadesi yok. Ne var? Hukuk var. Zamanı gelince idari denetim, yargı denetimi ve Meclis denetimi işler.”
“Yüzde 19 faiz haram da yüzde 14 helal mi”
“MB’nin önümüzdeki aylarda faiz indirimine devam etme ihtimali olduğu sürece dövizi tutmanın bir yolu yok. MB’nin dünkü açıklamasında şöyle bir ima var. Ya, bir alanımız vardı onu da kullandık, artık bundan sonra kullanmayız gibi bir ima var. Hiç kimse MB’nin dediğine inanmıyor, çünkü nihai kararın Erdoğan’ın iki dudağının arasında olduğunu herkes biliyor. Nas diyor ya… Nassa eğer, azı çoğu yok bu işin. Yüzde 19 faiz haram da yüzde 14 helal mi? Kendi zihin dünyasında dahi mantıksal bir zemine oturmuyor.”