Gazeteci Toygun Atilla’nın, Pınar Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı’nın avukatı Ali Abdullah Erinan’la görüşmesi üzerine dayandırdığı yazısı (OdaTV, 24 Haziran), davadaki ‘haksız tahrik’ tartışmalarını alevlendirecek nitelikte…
Toygun Atilla, Cemal Metin Avcı’nın avukatından hem de oy birliğiyle ulaşılan ‘haksız tahrik’in hangi argümanlara dayandırıldığını öğrenmek istiyor:
“Mahkeme heyetinin oy birliği ile katil Cemal Metin Avcı’nın cezasını düşürmesine sebep olan savunmanın sahibi olan avukatını dinlemek, hakimlerin verdiği kararı anlamaya çalışmak ve kamuoyunu aydınlatmak gazetecinin görevi. Davaya, verilen karara ilişkin tüm yargılarımı bir kenara bırakarak gidiyorum. Ben soruyorum, avukat Ali Abdullah Erinan anlatıyor.”
Avukat Ali Abdullah Erinan, Cemal Metin Avcı’nın savunmasını geçen Mart ayında, yani davanın son aşamalarında üstlenmiş ve savunmasını müvekkilinin “şantaja maruz kaldığı” üzerine kurmuş.
Avukat Erinan’ın sıraladığı ‘haksız tahrik’ argümanlarını Toygun Atilla şöyle aktarıyor:
– Pınar Gültekin’in kız kardeşinin ve bir kız arkadaşının Cemal Metin Avcı’dan zaman zaman para aldığına dair Jandarma karakolundaki ifadesi.
– Cemal Metin Avcı’nın Pınar Gültekin’e gönderdiği paraların dekontu.
– Cemal Metin Avcı’nın savunmasında dile getirdiği, bir jandarma subayı ile bir iş insanı arasında geçen WhatsApp yazışmasında Gültekin’in Muğla’da bir iş insanının uygunsuz görüntülerine sahip olduğu ve bununla ilgili para istediğine dair iddia.
– Cemal Metin Avcı’nın uygunsuz fotoğraflarının kendisinin uyutularak çekilmesi ve bu fotoğraflarla şantaj yapıldığı iddiası. (İlaveten: Pınar Gültekin’in telefonunda var olduğu öne sürülen ve şantaj iddialarına temel teşkil eden, Cemal Metin Avcı’nın vücut bütünlüğüne zarar verildiği ve iğfale uğradığını öne sürdüğü görüntüler.)
Asıl mesele: Deliller dosyada yok!
Toygun Atilla, avukat Erinan’ın ‘haksız tahrik’ argümanlarını böylece sıraladıktan sonra, dava dosyasına hâkim bir gazeteci olarak kendi itirazlarını sıralıyor. Bunlardan anlıyoruz ki, öne sürülen bu iddiaların delilleri dosyada yok.
İtirazlarını şöyle dile getiriyor Toygun Atilla:
“Meslek hayatının büyük bölümünde bu tip davaları izlemiş, polisiye hikayelere de meraklı olan bir gazeteci olarak davadaki soru işaretlerini ve çelişkileri aktarmaya çalışayım.
“Her ne kadar savunma tarafı yani katil Cemal Metin Avcı, şantaja uğradığını iddia etmiş, mahkeme tarafından da bu kabul görmüş ise de hem hukuku hem de vicdanları tatmin etmeyen bazı gerçekler var.
“Pınar Gültekin’in kız kardeşi ve arkadaşının Cemal Metin Avcı’dan zaman zaman para tırtıkladığına dair sözleri, bunun şantaj amaçlı olduğunun kesin olarak kabulü anlamına gelmez. Sağlam delillerle bunun ortaya konulmasını gerektirir.
“Cemal Metin Avcı’nın savunmasında bahsettiği ve kendinde olduğunu söylediği WhatsApp görüşmelerinin mahkeme dosyasına girmesi, bunun gerçekliğinin araştırılması gerekirdi. Bu konuşmalarda adı geçen jandarma subayı ve iş insanının da mahkemede bu konuda ifade vermesi beklenirdi.
“Bunlar olmadı!
“Pınar Gültekin’in telefonunda var olduğu öne sürülen ve şantaj iddialarına temel teşkil eden, Cemal Metin Avcı’nın vücut bütünlüğüne zarar verildiği ve ‘iğfale’ uğradığını öne sürdüğü görüntüler ise henüz ortada yok.
“Ortada olmayan bu görüntüler ise savunmanın en büyük argümanlarından biri.
“Bu görüntülerde, Pınar Gültekin dışında 2 erkeğin de var olduğu öne sürülüyor. Bu görüntülerin çekildiği iddia edilen tarih ve yer belli iken, çok basit bir soruşturma ile HTS kayıtlarından bile bu kişilerin kimliği tespit edilebilirdi.
“Hem mahkemenin hem de savunma tarafının bu konuda şimdiye kadar girişiminin olmaması ise soru işareti olarak duruyor.”
Bu kadar çok soru varken oy birliğiyle ‘haksız tahrik’ nasıl oluyor?
Toygun Atilla, gerekçeli karardan önceki tabloyu ve kendi kanaatini şöyle özetliyor:
“Savunmanın iddia ettiği ‘şantaj’ olayının ete kemiğe bürünmesi, vicdanları teskin etmesi için var olduğu iddia edilen ‘iğfal’ görüntülerinin ortaya konulması ve daha sağlam delillerle bunun ortaya çıkarılması gerekir.
“Onun ötesinde söylenenler, şu ana kadar ortaya koyulanlar vicdanları teskinden uzak, adalet çığlıklarının artarak devam etmesine, mahkemenin kararının sorgulanmasına yol açacaktır.
“Tüm bu kendi görüşümüzü ortaya koyduktan sonra yazımıza şu sözlerle noktayı koyalım. O zaman hakimler bu kararı hem de oy birliği ile nasıl verdi? Onu da gerekçeli karar çıktığında hep birlikte göreceğiz.”
Serbestiyet’in notu: Acaba gerekçeli kararda “deliller” gösterilirse, bu, kararda ‘haksız tahrik’ indiriminin uygulanmasını haklı kılar mı? Şayet “deliller” ortaya çıkarsa hukukçular hiç kuşkusuz meselenin bu yanını da tartışacaklardır.