İki milletvekilinin cumhurbaşkanlığı için adaylığını açıkladığı Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) gözler Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nda. Parti kulislerinde Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığına aday olmayacağı, AKP-MHP ittifakına karşı yürütülecek ittifak çalışmalara odaklanacağı konuşuluyor.
CHP, "zaman darlığı”ndan milletvekili seçimleri için ön seçim yapmayacak. Partinin seçim sloganı da, “Adalet yürüyüşü” ve “Adalet kurultayı”nın devamı gibi olacak: Türkiye için acil adalet, acil demokrasi.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için erken seçim tarihinin 24 Haziran olarak açıklanmasından sonra ana muhalefet cephesinde de seçim hareketliliği yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nun aday olup olmayacağının büyük tartışma yarattığı CHP’de, iki milletvekili cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklarken, partideki başka isimler de adaylığa yeşil ışık yaktı. Bu durum CHP'nin özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda "kafasının karışık” olduğu yorumlarını beraberinde getirdi.
Bu yorumları DW Türkçe’ye değerlendiren CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Partideki tartışmalar, gelişmeler parti içi demokrasinin canlı olarak işlemesinden kaynaklanıyor” diye konuşuyor. Altay sözlerini “Parti içinde son derece titiz değerlendirmeler yapılıyor. Bu değerlendirmeler sadece partimizin içinden çıkacak cumhurbaşkanı adayı konusunda değil, muhalefetin yapacağı ittifaklara da odaklanıyor. CHP, en doğru seçim stratejisini kurma ve yürütme peşinde” diye sürdürüyor.
"İttifak ikinci turda gündeme gelir”
Altay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunun neden netleşmediği, neden parti içinden kimi isimlerin cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladığı sorusuna verdiği “Arkadaşlarımız parti içi demokrasinin rahatlığını yaşıyorlar. Yaşasınlar. Cumhurbaşkanlığı için adayımız elbette ki parti içinden olacak. İçimizde pırıl pırıl insanlar var. Zaten cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefetin bir ittifak durumu söz konusu” yanıtıyla, muhalefetin cumhurbaşkanlığı için yapacağı ittifak formülünün ipuçlarını da dile getiriyor. Altay, “Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda her muhalefet partisinin kendi cumhurbaşkanı adayı olacaktır. İttifak da, ikinci turda gündeme gelecektir. Birinci turda en çok oyu olan muhalif aday, ikinci turda ittifakın adayı olarak yarışır. Bunda nerdeyse tüm muhalefet partileri hem fikir” değerlendirmesi yapıyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hafta başında Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile buluşacağını, sonrasında da diğer muhalefet partileriyle görüşmelerde bulunacağını söyleyen Altay, bu görüşmelerin muhalefetin yürüteceği ittifak anlaşmasının zeminini oluşturacağını dile getiriyor. İşte bu yüzden de ittifak konusuna daha çok önem atfeden Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığına aday olmayacağı, ittifakı güçlendirmeye odaklanacağı yorumları da CHP kulislerinde en çok konuşulan konuların başında geliyor.
Yılmaz: Genel başkanımızdan izin aldım
Peki; bu yüzden mi, yani Kılıçdaroğlu adaylığını açıklamayacağı için mi CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladı? Yılmaz, DW Türkçe’nin bu sorusunu yanıtlarken “Genel başkanımızın aday olmaya karar vermesi hâlinde elbette ki onu desteklerim. Ama öyle bir karar yok. Ben gittim, genel başkanımızdan izin aldım. O da memnuniyetle karşıladı” diye konuşuyor. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefete dönük "ciddi bir operasyon” peşinde olduğunu öne sürerken “Tutup da CHP'nin adayını da belirlemek istiyor. Karışıklık çıkarmak istiyor. Hep soru işaretlerini CHP’ye yönlendiriyor. Ben kendi irademle adaylığımı ortaya koydum. Partimin bana bu görevi vermesi hâlinde cumhurbaşkanlığı adaylığım netleşir” açıklaması yapıyor.
CHP'de sadece Yılmaz değil, CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin’in de cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklaması, Kılıçdaroğlu’na parti içinde en güçlü rakip olarak bilinen Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin de Kılıçdaroğlu’yla görüşüp, partinin kendisine görev vermesi durumunda aday olabileceği mesajını vermesi parti içindeki değerlendirmelerin süreceğini gösteriyor.
"Acil adalet, acil demokrasi”
Grup Başkanvekili Altay, CHP’nin seçime hazır olduğu mesajına dikkat çekiyor. CHP’nin bu seçimde seçim güvenliği için ekstra önlemler alacağını belirten Altay, “180 bin sandık için görevlilerimiz hazır. Eğitimlerini de bitiriyoruz” diyor. Milletvekili adaylarının belirlenmesi için ön seçim yapacak zaman olmayacağını belirten Altay, parti yönetiminin bu konuda da hazırlıklarını yaptığını söylüyor.
Peki CHP’nin seçim sloganı ne olacak ve hangi mesajlarla halkın karşısına çıkacak? CHP’li Altay, “Türkiye’de kuvvetler ayrılığının yeniden kurulması temel hedefimiz. Demokrasi, huzur ve adalet ana başlıklarımız olacak. Erdoğan yönetiminin OHAL koşullarında Türkiye’ye neler yaptığını, daha da neler yapabileceğini anlatacağız” diyor. CHP’nin "Adalet yürüyüşü” ve "Adalet kurultayı” mesajlarının tüm Türkiye’de geniş kabul gördüğünü belirten Altay, “Türkiye için acil adalet, acil demokrasi istiyoruz. Sloganımız böyle şekillenecek” yorumu yapıyor. AKP’nin OHAL koşullarını öne sürerek siyasi partilerin toplanması ya da miting yapmasını engellemeye çalışması ihtimaline karşı da hazırlık yaptıklarını söyleyen Altay, “Güçlü bir muhalefet direnci her olumsuz durumda kendini gösterecek” yorumu yapıyor.
"Muhalefet demokrasi çatısı altında birleşmeli”
CHP'deki gelişmeler siyasi araştırmacılar ve analistlerce de yakından izleniyor. Araştırmacı Tarhan Erdem DW Türkçe’ye “Kılıçdaroğlu’nun aday olmayacağı anlaşılıyor. Akıllıca bir davranış. CHP’nin muhalefet ittifakına ağırlık vermesi de, bu seçimin ne kadar önemli olduğunun anlaşıldığı anlamına geliyor. Muhalefet demokrasi çatısı altında birleşirse, Erdoğan karşısında zafer kazanabilir” diyor.
Erdem, Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu’nun AKP-MHP ittifakına karşı yaptığı çıkışların muhalefet tarafından mutlaka ciddiye alınmasını isterken, CHP’nin temel görevinin de AKP-MHP ittifakının OHAL koşullarında ne yapmak istediğini halka anlatmak olduğunu söylüyor. Seçim güvenliği için muhalefet tarafından alınan önlemlerin iki katına çıkarılması gerektiğini savunan Erdem, “Çünkü seçim güvenliği konusunda cidden şüpheli bir Türkiye var. Muhalefet öyle önlemler almalı ki sandıktan soğumuş halkı sandığa çekebilmeli ve oylara sahip çıkabilmeli” değerlendirmesini yapıyor.