Ana SayfaHaberlerCumhurbaşkanı Erdoğan seçim manifestosunu açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim manifestosunu açıkladı

 

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu'nda AK Parti İstanbul Olağan 6. İl Kongresi'nde partisinin "24 Haziran Seçimleri Manifestosu"nu açıkladı.

 

"Bu toprakları bize vatan yapan aziz milletim" diyerek sözlerine başlayan Erdoğan, "1071 Malazgirt Zaferi’nden beri bu topraklar bize yurt oldu, vatan oldu. Bizi, biz yaptı" ifadelerini kullandı.

 

Devletin Söğüt'te, yörük çadırlarında kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Dedem Osman Gazi'nin rüyası hakikat oldu. Göğsündeki çınar, devleti ebed müddet oldu. Devletimiz adalet sevdası ile büyüdü, Bursa ve Edirne'de zamana kök saldı. İstanbul'da yeni bir çağın kapısını açan müjdelenmiş ordu, bizim ordumuzdu. Sultan Fatih bizim ceddimizdi. Süleymaniye'nin kubbelerinde bizim tekbirlerimiz yankılandı. Sina Çölü'nde Resul-ü Ekrem'in ardına düşen, Haremeyn'e hizmetkar olan Yavuz bizdik. Kudüs'ü alan Selahattin Eyyübi bizdik. 'Kanla alınan toprak, parayla satılmaz' diyen Abdülhamit bizdik. Çanakkale'de yedi düvele meydan okuyan, canını veren ama düşmana geçit vermeyen bizdik. Sırtladığı top mermisiyle kahramanlık destanı yazan Seyit Onbaşı bizdik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'Size ölmeyi emrediyorum' dediğinde bir ok gibi siperlerinden fırlayan aslanlar bizdik. Kut'ül Amare'de ümmetin zafere inanmış iradesi bizdik. Milli Mücadele'de varıyla yoğuyla cepheye koşan, destan yazan bizdik. Maraş'ta Sütçü İmam, İzmir'de Hasan Tahsin, Erzurum'da Nene Hatun, Antep'te Şahin Bey bizdik. Bu yurdun namusunu işgalcilere çiğnetmeyen bizdik. Toprağı sıksan şühedamızın fışkırdığı, destanımızın yazıldığı, türkümüzün okunduğu Türkiyemizi aziz bildik. 1920'de Meclisimizi açarken dua dua yakaran bizim ellerimiz, bizim kalbimizdi. 1923'te Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde devletimizin yönetim şeklini Cumhuriyet olarak ilan eden bizim irademizdi."

 

"YILMADIK, YIKILMADIK"

 

Cumhuriyet dönemindeki darbelere değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"27 Mayıs darbesi bize yapıldı, darağacına çekilen de bizim irademizdi. 12 Mart muhtırası bize verildi. 12 Eylül darbesi bizi hedef aldı. 28 Şubat'ta milletin inancını boğmaya kalkıştılar. Her darbede hapse düşen, zulüm gören, acı çeken biz olduk. Varlığımıza, birliğimize, dirliğimize, refahımıza, huzurumuza kastettiler. Yılmadık, yıkılmadık. Mücadeleden bir adım geri durmadık. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandırdık. Hep birlikte büyüdük, hep birlikte özgürleştik. Biz durmadık, onlar da durmadı. Bir gece 27 Nisan 2007'de bu kez bir e-muhtırayla karşımıza çıktılar, milli iradeye, sivil siyasete gölge düşürülmesine fırsat vermedik. Biz ülkemizi güçlendirdikçe, milletin emanetine sahip çıktıkça onlar daha da öfkelendi. Geri çekilmedik, kimsenin önünde eğilmedik, diklenmeden dik durduk."

 

Millet iradesine pranga vurmak isteyenlerle mücadele ederken, onların küresel efendilerine de "eyvallah" etmediklerini kaydeden Erdoğan, "Küresel düzenin haksızlıklarına karşı 'Dünya beşten büyüktür' diye haykırdık. Gazze'deki, Arakan'daki, Suriye'deki, Afganistan'daki, Somali'deki, Bosna'daki katliamlara karşı hem gür bir ses verdik hem taşın altına elimizi koyduk. Katliamları sadece gündeme getirmekle kalmadık, hesabının sorulmasını sağlayacak mekanizmaları da harekete geçirdik" ifadelerini kullandı.

 

Başkalarının ilgisizliğine aldırmadan kendi imkanlarıyla vicdanın sesi, mazlum coğrafyaların umudu olduklarını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin bugün dünyanın en çok insani yardım yapan ülkesi olduğunu dile getirdi.

 

Zulme karşı merhametten, sömürüye karşı ortak çıkardan, kibre karşı kardeşlikten yana olduklarının altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Milli davamız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti konusunda her zaman yüksek hassasiyetimizi koruduk. Mazlum Filistin halkının davasını her platformda savunduk. Davos'ta işgalcilere karşı, 'One Minute' dedik. One Minute, önemli bir istasyondu. Suriye ve Irak'tan ülkemize gelen milyonlarca muhacire, hiç tereddüt etmeden kapılarımızı açtık, evimizi, ekmeğimizi paylaştık. Tehditlere, gizli-açık ön kesme çabalarına rağmen, milletimiz ve tüm kardeşlerimiz için doğru bildiğimiz yoldan şaşmadan mücadelemize devam ettik. Türkiye ekonomisini büyüttükçe, IMF'den borç alan değil, borç veren haline geldikçe, köprüler, tüneller, barajlar, havalimanları, yollar, hızlı tren hatları, eğitim, sağlık, enerji yatırımlarıyla ülkemiz sınıf atladıkça, bize olan öfke ve tahammülsüzlük daha da kabardı."

 

Ekonominin her alanında en yüksek rakamları yakaladıkları 2013'te, "şer cephesinin" yeniden harekete geçtiğini hatırlatan Erdoğan, "Gençler, şimdi benden duyuyorsunuz, bilmeyenlere söyleyin; göreve geldiğimizde IMF'e borcumuz 23,5 milyar dolardı. Merkez Bankası, döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. 2013'te IMF'e olan bu borcu sıfırladık. Şu anda IMF'e borcumuz yok, bitti ve Merkez Bankamızın döviz rezervi şu anda 114 milyar dolar. Buraya çıktık.

 

Gezi kalkışmasıyla istikrarımıza kastettiler, şehirlerimizi talan ettiler, demokrasimizi hedef aldılar. 17-25 Aralık'ta devletimize sızmış ihanet çetesi aracılığıyla siyasetimizi, irademizi teslim almaya kalktılar. Ne yaptılarsa teslim olmadık, milletin emanetini çiğnetmedik, her zaman Hakk'ın gücüne inandık, milletimizin engin ferasetine güvendik. Milletimizin teveccühüyle Cumhurbaşkanı seçilerek hainlerin planlarını başlarına çaldık. Cumhurbaşkanı seçilişimizin hemen ardından, emperyalistlerin beslemesi olan bölücü terör örgütlerinin düğmesine basıldı. 6-8 Ekim olaylarında 50 canımızı şehit verdik. Ömürlerinin baharında kalleşçe şehit edilen Yasinler bizdik. Yetmedi, PKK'yla, DEAŞ'la, FETÖ'yle topyekun saldırıya geçtiler, insanımızı katlettiler, kardeşliğimize kastettiler. Hamdolsun yine muvaffak olamadılar" değerlendirmesinde bulundu.

 

 

"BİZ, 15 ASIRDIR OKÇULAR TEPESİ'Nİ BEKLEYENLERİZ"

 

Konuşmasında Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

 

"Takvimlerin 15 Temmuz'u gösterdiği gece, bu sefer tanklarla, toplarla, helikopterlerle, savaş uçaklarıyla üzerimize geldiler. Devletimizin silahlarıyla milletimizin canına kast ettiler. Türk milleti, tek vücut olup kendilerine karşı geldiğinde de 251 kardeşimizi şehit ettiler, 2 bin 193 kardeşimizi yaraladılar. Bu ülkenin gördüğü en büyük ihaneti, yakın tarihin kaydettiği en cesur, en kahraman direnişle, milletimizle birlikte başarısızlığa uğrattık. Biz, 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle tankları durduranlarız, Sizleri kutluyorum, sizleri tebrik ediyorum. Siz o gece ölümü öldürdünüz. Biz, 15 asırdır Okçular Tepesi'ni bekleyenleriz. Biz, gölgesini üzerimizde hiç eksik etmeyecek o al sancağın bekçileriyiz. Biz, bu toprakları kanlarıyla yoğurarak vatan kılanlarız, şehitler tepesini boş bırakmadık, boş bırakmayacağız. Biz, Çanakkale ruhunu yeniden canlandırıp vatanı işgalden kurtaranlarız.

 

Ülkemizi içeriden çökertemeyince sınırlarımızı terör koridoru ile kuşatmaya kalktılar. Sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturmak isteyenlerin beslediği kiralık katillerin başını inlerinde ezdik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla terör koridorunu paramparça ettik. Sadece ülkemizin güvenliği değil, komşularımızın, dostlarımızın, gönül coğrafyamızın huzuru, selameti bizim meselemizdir. Ülkemizi hedef alan tüm planları nasıl büyük bir kararlılıkla bozduysak, bundan sonra da aynı kararlılıkla bozacağız. İşte Cudi'de biz vardık, Gabar'da biz vardık, Tendürek'te biz vardık, Bestler Dereler'de biz vardık. Gerektiğinde Kandil'de biz vardık, inlerine girdik ve bu teröristleri etkisiz hale getirdik. Şimdi ben sizden bir şey rica ediyorum; bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız ve bu kirli oyunları beraber bozacağız. İşte bu, aziz milletimizin ortak hikayesidir."

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'yi kurarken "Türkiye'nin dünü, bugünü, yarınıyız" dediklerini hatırlattı.

 

"Biz millete efendi değil hizmetkar olacağız." diyerek yola çıktıklarını belirten Erdoğan, 16 yıllık yolculukları boyunca da bu sözlerine sadık kaldıklarını dile getirdi.

 

Yıllar önce Pınarhisar Cezaevi'nden tahliye olduktan sonra karşılamaya gelenlere, "Ülkemizin yüz yüze olduğu iç sorunlarla karşı karşıya geldiği uluslararası sorunlarla ve baskılarla başa çıkabilmenin en önemli şartı, milletin desteğine sahip milli politikalar geliştirmektir. Yerli bir duruşa, milli bir duruşa şiddetle ihtiyacımız var" dediğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

 

"Evet, bu sözlerimin üzerinden tam 19 yıl geçti. O gün bugündür yerli bir duruşun, milli bir siyasetin kavgasını verdiğimiz, bu yolda milletimizle beraber yürüdüğümüz için bahtiyarım. İnşallah Rabbim, bundan sonra da bizleri bu yoldan ayırmaz. Daha önce merhum Menderes'e, merhum Özal'a, merhum Erbakan Hocamıza, merhum Türkeş'e, merhum Yazıcıoğlu'na, diğer milli ve yerli siyaset insanlarımıza verdiğiniz emaneti, şimdi biz muhafaza ediyoruz. Görevi teslim aldığımız günden beri, bayrağı düşürmeden, sırat-ı müstakim üzere yürüyerek, hedefe varmaya çalıştık. Emanetin sahibinin millet olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadık. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'in çağrısına kulak vererek, 'Korkmadık.' İçeriden ve dışarıdan gelen her türlü engelleme çabalarını, 'Ulusun, korkma. Nasıl böyle bir imanı boğar, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?' diyerek boşa çıkardık."

 

"AK PARTİ'NİN HAMURUNU MİLLETİMİZ YOĞURDU"

 

Cumhurbaşkan�� Erdoğan, 2001 yılında AK Parti'yi kurarken, "adalet" ve "kalkınma" idealini şiar edindiklerine de değindi.

 

"AK Parti'nin hamurunu milletimiz yoğurdu, siz yoğurdunuz, rotasını milletimiz çizdi" diyen Erdoğan, AK Parti'nin hikayesinin Türkiye'nin hikayesi olduğunu vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Bu hikayede gariban sofralarının mesajları var. Başının okşanmasına hasret yetimlerin özlemleri var. Dili dualı anaların istekleri var. Bu hikayede ailesinin helal lokmasını kazanan babaların beklentileri var. Okul sıralarındaki gençlerin umutları var. Genç kızlarımızın mutlu yarınları var. Bu hikayede, medeniyetimize ve tarihimize ait ne varsa, hepsi mevcuttur. Hamdolsun, milletimiz bizi dualarına, isteklerine, umutlarına, yarınlarına, destanlarına ortak ederek, emanetine layık gördü. İşte bu yüzden, milletimize hizmet yolculuğumuza çıkarken daha çok demokrasi dedik, daha çok özgürlük dedik, daha çok büyüme dedik."

 

Erdoğan, sadece daha çok yol, hastane, okul, köprü, iş, hizmet sözünü tutmaya çalışmakla kalmadıklarını, aynı zamanda adaletin tesisi yolunda da gece gündüz mücadele ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:

 

"Kıyafetinden, düşüncesinden dolayı eğitim öğretim imkanı elinden alınan yavrularımızın biz elinden tuttuk. Etnik ve mezhebi kimliğinden, kültüründen dolayı mağduriyete uğrayan vatandaşlarımızın hakkını teslim ettik. Farklı dinlere mensup vatandaşlarımızın kurduğu vakıfların haklarını onlara iade ettik. Vesayetin kontrolündeki iktidarı milletin emrine verdik. Millet devlet için değil, devlet millet içindir dedik. 'Millet efendi, biz hizmetkarız' dedik. 'Yeter söz de karar da milletindir' dedik. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandırdık."

 

"DEVLET MİLLETİN EMRİNE GİRDİ"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, davalarının ülkeye ve aziz millete hizmet davası olduğunu, ülke büyüdükçe ve kalkındıkça milli egemenlik ve bağımsızlığın da perçinlendiğini ifade etti.

 

Milli geliri 3,5 kat artırdıklarında, ihracatı 5 katına çıkardıklarında, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdüklerinde, Türkiye'nin hem kalkınmasına hem özgürleşmesine hizmet etmiş olduklarına değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

 

"Yerli ve milli siyaset, işte tam da budur. Milli olmak, milli geliri artırmak, milletin iş ve aşını büyütmek demektir. Milli olmak, faize giden parayı yatırımlar ve sosyal yardımlar yoluyla millete aktarmak demektir. Yerli olmak Türkiye'yi 5 cente muhtaç halde IMF kapısında bekletmemek, savunma sanayinde dışa bağımlı olmamak demektir. Şu 16 yıllık iktidarımız döneminde devlet-millet kaynaşması gelişti, hamdolsun devlet milletin emrine girdi. Bürokratik oligarşinin hakimiyetine son verdik. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' anlayışını hakim kıldık. 'Halkımız demokrasinin en ileri standartlarına layıktır.' dedik. Sosyal restorasyonla kardeşliğimizi yücelttik, anayasal değişikliklerle sistemimizi demokratikleştirdik, sivilleşme adımlarıyla siyasetimizi normalleştirdik."

 

"MİLLETE HİZMETKAR OLMA İDEALİMİZDEN HİÇ SAPMADIK"

 

Zihniyet dönüşümünü tamamladıklarını, şimdi kurumsal dönüşümü tamamlama zamanının geldiğini vurgulayan Erdoğan, yeni bir düzen inşa etmenin zahmetli olduğunun altını çizdi.

 

Eski düzenden beslenenlerin değişime düşman olacaklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

 

"Geride bıraktığımız 16 yıllık diriliş döneminde büyük dirençlerle karşılaşsak da bir zamanlar hayal edilmesi imkansız olanı hep birlikte başardık. Demokrasiden ekonomiye kadar attığımız her adımı, milletimizin adalet ve kalkınma arayışının bir parçası olarak gördük. Yerli ve milli olanı evrensel insanlık birikimiyle modern, demokratik siyasetin gerekleriyle harmanladık. Sabitlerimizi koruduk, ancak ülkemizin değişen ihtiyaçlarına ve değişen dünyaya duyarsız kalmadık. Bunları yaparken tecrübe kazandık, bunun yanında da güçlendik. Buna karşılık kuruluş hedeflerimizden, bu aziz millete hizmetkar olma idealimizden hiç sapmadık. Bu milletimiz de özellikle bize ayrı bir güç verdi ve milletimizle hep dertleştik, milletimize afra tafra yapmadık. Milletimizin karşısında mütevazı olduk. Hep milletimize hesap verdik. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapmak yerine, herkesin gözü önünde muhasebe yaptık. Milletimize olan saygımızın ve sevgimizin gereği olan bu siyaset tarzımızı, sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız."

 

"TÜRKİYE'NİN MENFAATLERİNE AYKIRI ADIMLAR ATMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zor bir coğrafyada, risk ve tehditlerle dolu bir bölgede büyük dönüşümlere gebe bir zaman diliminde yaşandığının da altını çizdi.

 

Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra bölgeye düşen ateşin, son yıllarda yeniden harlandığını ve yeni bir yangına dönüştüğünü ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Küresel şer odaklarının sömürge politikaları, bölgemizi terörizmin, fanatizmin, radikalizmin kuşatması altına soktu. Halkından kopuk yönetimler, geri kalmışlık, kardeş kavgası, etnik ayrılıkçılık ve mezhep taassubu, bölgemizi kaosa sürükledi. Bu kadim coğrafya, ne acıdır ki vekalet savaşlarının arenası haline geldi.

 

Rabb'imize hamdolsun ki Türkiye, sahip olduğu demokratik güçlü devleti, büyüyen ekonomisi ve milli seferberlik ruhu sayesinde, bu ateş denizi içinde bir istikrar adası olarak kalabildi. Küresel şer odakları bölgemize terörizm ve ayrılıkçı ideolojiler zerk etmeye çalışırken, Türkiye barış, huzur ve güven getirmek için tüm gücüyle gayret gösterdi. Güçlendirdiğimiz ekonomik ve demokratik altyapımızın desteğiyle son yıllarda güvenliği ve refahı tüm bölgemize yaymaya ve bununla birlikte çok güçlü adımlar atmaya çalıştık. Böylece, hem kendi geleceğimizi hem dostlarımızın geleceğini güvence altına alma yolunda tarihi mesafeler katettik. Artık bölgemizde Türkiye'ye rağmen, Türkiye'nin menfaatlerine aykırı adımlar atmak mümkün değildir. Artık coğrafyamızda Türkiye'nin güçlü iradesine rağmen kirli oyunlar kurmak, sınırlar tanzim etmek, oldu bittiler yapmak mümkün değildir."

 

"MİLLİ MENFAATLER VE MİLLİ GÜVENLİK KAYGILARI ÖN PLANA ÇIKTI"

 

Türkiye'nin önünde yeni bir dünyanın olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni çatışma dinamikleriyle şekillenen dünyada, uluslararası alandaki mücadelelerin günden güne daha da sertleştiğinin de altını çizdi.

 

Devletlerin artık, tepkisel ve dışlayıcı hareketler tarafından ele geçirilme tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğan, milli menfaatler ve milli güvenlik kaygılarının ön plana çıktığını kaydetti.

 

"Artık 1990'ların tek kutuplu dünyasında değiliz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"2000'li yılların küreselleşme hayallerinin yerinde yeller esiyor. Tarihin de mücadelenin de bitmediğine hep birlikte şahit oluyoruz. Batı'da fanatizm, kültürel ırkçılık ve İslam düşmanlığı günden güne büyüyor ve Avrupa'nın üzerinde yükseldiği değerleri tehdit ediyor. İslam dünyasının ortasında bir ur gibi ortaya çıkan DEAŞ terör örgütü, Orta Doğu'da ve kardeş coğrafyalarda daha çok parçalanmaya ortam hazırlıyor. Buna karşılık küresel alanda yeni güç merkezleri, yeni ittifak ve iş birliği zeminleri oluşuyor. Bu süreç, uluslararası aktörler için yeni fırsat ve imkanları da beraberinde getiriyor. Türkiye, tüm muhataplarıyla azami müştereklerde iş birliği yapmak suretiyle bu yeni dünyada kendine onurlu bir yer elde etmenin mücadelesini veriyor. Bölge halklarının gönlünde taht kuran Türkiye, siyasi, askeri ve ekonomik gücüyle küresel bir aktör haline geliyor. Ülkemizin tarihi birikimi ve mevcut potansiyeli, batıyla ve doğuyla, kuzeyle ve güneyle aynı anda ilişki kurabilmesinin, ittifaklar geliştirebilmesinin yolunu açıyor. Bizim için esas olan, milli güvenliğimiz, huzurumuz ve hedeflerimizdir. Bunları sadece kendimiz değil, tüm dostlarımız ve kardeşlerimiz için de istiyoruz. Arkamızda yüz milyonlarca kardeşimizin duasını ve desteğini alarak, küresel zeminde irade sahibi, söz sahibi, inisiyatif sahibi güçlü bir ülkeye dönüşüyoruz."

 

"TÜRKİYE GÜCÜNÜN FARKINA VARDI"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 16 yıl önce AB kapısında bekleyen ama pazarlık şansı olmayan bir ülke olduğunu da hatırlattı. Dünya siyasetiyle ilişkisinin kendi eliyle kurulmadığının altını çizen Erdoğan, "Tek bir yöne bakan, statükocu, değişimden korkan, kendine güvensiz, mücadele ruhu körelmiş, içine kapanmış bir Türkiye vardı. Çok parçalı koalisyonlar ve zayıf iktidarlar Türkiye'nin vizyonunu daraltmıştı" dedi.

 

AK Parti iktidarları döneminde Türkiye'nin siyasi istikrar ve ekonomik büyümeyle tanıştığını, her alanda gücünün farkına vardığını ve dünyaya açıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

 

"Demokratik standartlarını yükselten Türkiye, karşılıklı çıkar ve saygı temelinde dünyaya açıldıkça, bölgesel bir güç haline geldi. Ülkemiz, AB ile katılım müzakerelerini başlattı, Türk dünyasından Orta Doğu'ya, Balkanlar’dan Kafkaslara kadar her bölge ile yakın iş birliği geliştirdi. Kendimizi hiçbir zaman herhangi bir kampa muhtaç, mecbur ve mahkum hissetmedik. Ülkemizin büyüklüğüne, menfaatlerine, ihtiyaçlarına uygun olarak aktif ve çok boyutlu bir dış politika takip ettik. Demokrasimizin standartlarını, insan hak ve hürriyetlerini geliştirme konusunda, şartlar ne olursa olsun müspet ve kararlı davrandık. İnsani kalkınma, terörle ve uyuşturucuyla mücadele, güvenlik, ticaret gibi uluslararası işbirliği gerektiren konularda müttefiklerimizle yan yana olmaktan mutluluk duyduk. Son zamanlarda muhataplarımızda aynı kararlılığı ve isteği görmesek de Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik. Bununla birlikte Batılı muhataplarımız bize karşı çifte standart uyguladıklarında, bekamıza tehdit oluşturan terör örgütlerini desteklediklerinde, bunu yüzlerine açıkça ifade etmekten de çekinmedik."

 

Erdoğan, kendi politikalarını da kararlılıkla uyguladıklarının altını çizerek, şöyle konuştu:

 

"Neticede siyasi engellemelere, çifte standartlara ve ayrımcılığa karşı Türkiye'nin menfaatlerinden taviz vermedik. Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten, hakların serbestçe kullanılmasından yanayız, yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız. Bunları birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Biz, milletin egemen olduğu tam bağımsız, tam demokratik ve müreffeh Türkiye istiyoruz."

 

Erdoğan, Allah'ın inayetiyle, birlik ve beraberliği koruyarak bütün zorlukları aştıklarını, 16 yıl boyunca hep birlikte Türkiye'yi büyüttüklerini söyledi.

 

"Birlikte tarih yazdık. Yapılacak çok iş, atılacak çok adım var. Şimdi yeni bir yolun başlangıcındayız. Mamur kılınacak şehirlerimiz, işlenecek bereketli topraklarımız, yetiştirilecek yavrularımız var" diyen Erdoğan, yapılacak yeni yolların, açılacak hastanelerin, kurulacak fabrikaların, daha güçlü hale getirilecek eğitim-öğretim kurumlarının, kol kanat gerilecek mazlum vatandaşların olduğunu kaydetti.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarlasında hasadını kaldırıp bereketini görmek için gün sayan çiftçilere verilecek daha çok müjdelerin olduğunu dile getirerek, "Her türlü ayrımcılıkla mücadele ederek önlerini açtığımız, çalışma hayatında görev bekleyen kadınlarımız var. Eşit bireyler olarak hayatın her alanında engelleri kaldırdığımız, yeni imkan ve fırsatlarla buluşturacağımız engellilerimiz var. Ülkemizin üretim yükünü üstlenen sanayicimize, girişimcimize, iş dünyamıza, ihracatçımıza verecek daha çok desteğimiz var. Günün ilk ışıklarıyla evinden çıkıp, alın teriyle rızkını kazanan işçi kardeşlerimizin hayatını kolaylaştırmak için atılacak daha çok adımımız var. Geleceğe umutla bakan, büyük Türkiye'yi birlikte inşa edeceğimiz gençlerimiz, onların kuracakları yuvalar, dünyaya getirecekleri nesiller var" diye konuştu.

 

Birlikte yürüyecek daha çok yol olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Aşkımız, sevdamız, yarimiz, yarınımız, vatanımız var. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Roman'ıyla, Boşnak'ıyla, Sünnisi, Alevisiyle, işçisi, memuru, esnafıyla, kadını, erkeğiyle hiçbir insanımızı dışarıda bırakmadan bir ve beraber olarak kucaklayacağımız aydınlık bir geleceğimiz var. Parıldayan gözlerinizde, ak alnınızda, iman dolu kalbinizde, bükülmez bileğinizde, çelikten sinenizde, dualı dillerinizde bir şahlanış görüyorum; erdem, irade ve cesaretle Türkiye'nin şahlanışını görüyorum. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, kuruluşunu ve dirilişini tamamlamış bir milletin yeniden yükselişini görüyorum. Tıpkı Kasım 2002'de, Temmuz 2007'de, Haziran 2011'de, Ağustos 2014'te, Kasım 2015'te, 16 Nisan 2017'de olduğu gibi, 24 Haziran'da da biz bu şahlanışa talibiz. Tecrübelerimiz, milletimizin umutlarının hizmetkarıdır. Bizim yeniden yükselişimiz, bölgemizin de dünya mazlumlarının da salih-i selamete çıkışı olacak. İçinde bulunduğumuz dünyada Türkiye, bölgesinin en önemli gücü haline geliyor. Yeni dönemde Türkiye, küresel bir güç, öncü bir ülke olacak. İnşallah önümüzdeki dönemde, erdem, irade ve cesaretle Türkiye şahlanacak."

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin bugüne kadar kazandığı 12 seçimin her birinin, hayati derecede önemli olduğunu belirterek, "Ama 24 Haziran seçimleri Türkiye için bir milat olacak. Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle şahlanış ve yeniden yükseliş idealimiz, tüm unsurlarıyla hayata geçecek. Milletin tercihi ile kabul edilen yeni yönetim sistemimiz, yasamayı daha itibarlı, yürütmeyi daha güçlü ve yargıyı daha bağımsız hale getirecek. Tam kuvvetler ayrılığı ile Meclis yasa yapmaya ve hükümeti denetlemeye, hükümet etkili icraata, yargı da bağımsız ve tarafsız bir biçimde adaletin tecellisine odaklanacak. Milli irade siyasetin merkezine tam yerleşeceği için, demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz işleyecek" ifadeleri kullandı.

 

"MİLLETİMLE AHİTLEŞİYORUM"

 

Demokrasinin daha fazla derinleşmesi ve kurumsallaşmasının ise özgürlüklerin garantisi olacağına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Yeni sistemde, yönetimde söz sahibi olmanın yegane yolu, seçimlerle milletin iradesinden geçecek. Vesayet düzeni de bürokratik oligarşi de tamamen son bulacak. Demokratik siyasetin kurumsallaştığı bu yeni sistemde, istikrar kalıcı hale gelecek. Hızlı karar, gecikmeyen icraat ve etkili yönetimle, ekonomik büyüme ivme kazanacak. Refah ve kalkınma hız kazanacak. Türkiye 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine daha emin adımlarla yürüyecek. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle, milli gelir artacağı ve tabana daha fazla yayılacağı için, gelir grupları arasındaki makas hızla kapanacak. Ekonomik kalkınma yolunda taş üstüne taş koyan herkes başımızın tacı olmaya devam edecek. İşvereninden işçisine, yöneticisinden memuruna, yatırımcısından esnafına ülke ekonomisine katkıda bulunan kim varsa, bizi her zaman yanında bulacak. Herkesin mal güvenliği ve ticaret yapma özgürlüğü, daha güçlü bir şekilde hukuk devletinin güvencesi altında olacak. Dünyadaki korumacı ekonomi dalgasına rağmen Türkiye'nin rekabetçi ve dışa açık yapısı sürecek. Biz bugüne kadar hangi sözü verdiysek yerine getirdik, ahde vefa gösterdik, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz.

 

İşte buradan, şimdi buradan milletimle ahitleşiyorum: Ahdim olsun ki; yeni dönemde Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak. Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak. İhracattaki yükselişimiz hızlanarak devam edecek. Enerjide dışa bağımlılığımız büyük oranda azalacak. Yüksek teknolojili ürünlerde yerlilik oranı artacak. Yerli otomobil ve savunma sanayi alanındaki projelerimiz süratle hayata geçecek. Şehirlerimiz kültür sanat üreten kimlikli şehirler haline gelecek. Bölge ve sektör bazlı teşviklerle istihdam artışı sağlayacak yeni fabrikaların önü açılacak. Ahdim olsun ki; faizler, enflasyon ve cari açık düşecek. Türk ekonomisi dış şoklara ve finansal saldırılara daha dirençli hale gelecek. Türkiye'nin yatırım cazibesi daha da yükselecek. Kanalistanbul ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi büyük projeler mutlaka hayata geçecek. İstanbul'daki yeni havalimanımız bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mızda hizmete girecek. Tarım ve hayvancılık teşvikleri daha etkin hale getirilerek, ülkemiz bu alanlarda hedeflerine uygun bir konuma çıkartılacak."

 

Erdoğan, dar gelirli vatandaşların hayat standartlarının mutlaka artırılacağını, vergi sisteminin daha adil hale geleceğini, dar gelirli vatandaşlar üzerindeki vergi yükünün düşeceğini vurgulayarak, hantal bürokrasiden etkin bürokrasiye geçilmesiyle birlikte devlet kurumları arasındaki koordinasyonun artacağını, karar alma süreçlerinin hızlanacağını ifade etti.

&nb

- Advertisment -