CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Benim düşüncelerimi benim kardeşim beğenmeyebilir, buna saygı gösteririm ama birisi cebine para koyup, 'çık bunu söyle' dediyse kimse kusura bakmasın, alır kapının önüne koyarız. Bunun kardeşlikle ilgisi yoktur. Bunun temelinde ahlak yatar." dedi.
Kardeşi Celal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına değinen CHP lideri konuya dair şunları söyledi:
"Onun illa benim siyasi görüşümü desteklemesi gibi bir durum da söz konusu değil. Destekler veya desteklemez, onun bileceği bir iş. Her birimiz bağımsız bir bireyiz. Ama altını özenle çiziyorum, bizim bir belediyemiz, Didim Belediyesi, Didim'e olağanüstü hizmetler veriyor. Kıyıyı temizledi, açtı. Didim'de iki tane yüksek bina var, o binaların yıkılması lazım. Çünkü Didim örnek bir turizm kenti olmak zorundadır.
Şimdi o binaların sahipleri parayla insan satın alıp, bize saldırtmanın yollarını arıyorlar. Bakın bu kadar açık ve net söylüyorum. Cebine para koyup, çık şunu yap diyorlar. Çıkıp onlar yapılıyor. Onların etrafındaki, o kişinin etrafındaki insanlara bakın göreceksiniz, o müteahhidin yandaşları, biz bunların hepsini biliyoruz."
"Kardeşinize de bu insanlar tarafından para verildiğini mi söylüyorsunuz?" sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Benim ne söylediğimi siz de anladınız. Herkes da anladı aslında. O nedenle belediye başkanıma, 'Bir daha sadece o değil, soyadı Kılıçdaroğlu olan kim olursa olsun, yakın uzak akrabam, bir belediyeye gidip çıkar amaçlı bir öneri götürüp veya bana şunu verin dediği an kapının önüne koyun.' dedim. Hiçbir tereddüdüm yok o konuda.
Benim düşüncelerimi benim kardeşim beğenmeyebilir, buna saygı gösteririm ama birisi cebine para koyup, 'çık bunu söyle' dediyse, kimse kusura bakmasın, alır kapının önüne koyarız. Bunun kardeşlikle ilgisi yoktur. Bunun temelinde ahlak yatar. Benimle aynı dünya görüşünü paylaşmasa bile ahlaklı bir insanın başımın üstünde yeri vardır. Ben o insanı saygın görürüm. Bana sordular 'ağabeyinizle sorununuz var mı?' diye. Ağabeyim olmadığı için 'ağabeyimle bir sorunum yoktur.' demiştim."
Bir soru üzerine kardeşinin açıklamalarının CHP'ye zarar verdiğini düşünmediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "CHP ile ilgili konuştuğu için CHP'den ihraç edildi, mesele de bitti." değerlendirmesini yaptı.
Kardeşinden yanıt: Öz kardeşine sahip çıkamadı, vatanda sahip çıksın
CHP liderinin açıklamasının ardından, kardeşi Celal Kılıçdaroğlu'ndan yanıt geldi:
"Adana’daki konuşmasında FETÖ’den tutuklu Nazlı Ilıcak’a sahip çıkacağına, Türkiye’ye sahip çıksaydı. Bana sahip çıksaydı. Arasaydı 'Celal kardeşim sen aç mısın, tok musun, ne yapıyorsun?' bunu deseydi. Ama diyemedi. Aynı anadanız aynı babadanız. Neden sahip çıkmadı?
Öz kardeşine sahip çıkmasa bile, bu vatana sahip çıksın. Bana da çamur atmasın. Ben kendi çabalarımla geçinip, gidiyorum. Ben Celal Kılıçdaroğlu olarak vatanıma sahip çıkıyorum. Hala da kirada oturuyorum. 600 lira kira parası veriyorum. Didim’de, Kuşadası Belediyesinde olan rant hiçbir yerde yoktur. Kemal ağabeyim de artık biraz gözünü açsın. Sağa sola baksın. Kendisi ne sağa bakıyor ne sola bakıyor. Ağabeyimden hiç beklemediğim bir açıklamaydı."
"Yüzde 92 altı oy meşruiyeti tartışılır"
Referandum fikrine nasıl baktığı yönündeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bakın 1982 Anayasası yüzde 92'lik bir oyla kabul edildi. Yüzde 92'nin altında kalan her oyun belki meşruiyeti bile tartışılır. Öyle değil mi? Yüzde 92, halk 1982 Anayasasına 'evet' dedi. Hangi koşullarda 'evet' dedi? Olağanüstü kurallar vardı, demokrasi askıdaydı. Şimdi yine demokrasi askıda.
Hangi demokrasiden söz ediyoruz, hangi haklardan söz ediyoruz? Hapishanelerde 146 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede demokrasiden söz edebilir miyiz? Medyanın en az yüzde 90'ının hükümetin kontrolünde olduğu ülkede demokrasiden söz edebilir miyiz?
Birbirimizi hiç kandırmayalım. Kandırmaya da hiç ihtiyacımız yok. Bunu yapıyorlar. Biz Türkiye'nin bekasından sorumlu bir siyasi partiyiz. Sadece biz değil, diğer siyasi partilerin de aynı anlayışta olması lazım. Türkiye bu kafayla giderse ve bu kafayla Türkiye yönetilirse çok daha büyük sorunlara gebe olur. Bunu çok açık net söylüyorum, çok daha büyük sorunları kendi bünyesinde taşır hale gelir."
Teklifin Meclis Genel Kurulu'nda 330'u bulup bulamayacağı sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin özgür iradesiyle, ülkeyi, çocuklarını, Türkiye'nin geleceğini düşünerek oy kullanması gerektiğini kaydetti.
"Dayatma kültürüyle anayasa yazılmaz"
Kılıçdaroğlu, anayasaların bütün demokrasilerde toplumsal uzlaşı belgeleri olduğunu vurgulayarak, görüşü, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun tüm yurttaşların anayasayı sahiplenebilmesi gerektiğini ifade etti:
"Anayasalar bir partinin mutfağında hazırlanmaz, bir partinin mutfağında anayasa hazırlanırsa toplumsal uzlaşma belgesi olma niteliğini kaybeder. Geçmişte referanduma gittik, AKP bir anayasa taslağı hazırladı, referandumda kabul gördü. Ne oldu arkasından? Yargı bağımsızlığı askıya alındı. Sadece Yargıtaya 160 militan atandı. Belli bir cemaati savunan kişiler atandı. Eğer o anayasa bir toplumsal uzlaşma belgesi olsaydı, oturulup demokratik ölçüler içinde parlamentoda tartışılsaydı, olgunlaştırılsaydı belki biz 15 Temmuz olaylarını hiç yaşamayacaktık. Dayatma kültürüyle anayasa yazılmaz."
Güçler dengesi vurgusu
CHP'nin sistemin değişmemesi gerektiğini halka nasıl anlatacağı sorulan Kılıçdaroğlu, "Çok basit, parlamenter demokratik sistemi mi yoksa işlevi olmayan, yargının, bütün güçlerin tek kişinin elinde toplandığı bir sistemi mi istiyoruz? Budur sistem. Bütün yetkilerin tek kişinin elinde toplandığı sistemin adına dikta yönetimi, diktatörlük diyoruz. Bunun en belirgin özelliği Hitler'dir, Mussolini'dir, Pinochet'dir veya Güney Amerika'daki başkanlık yönetimleridir." görüşünü dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, önce metni görmeleri gerektiğini belirterek, güçler dengesinin oluşmadığı bir sistemin Türkiye'yi felakete götüreceğini savundu.
"Başkanlık sistemi toplumu ayrıştırır"
"Siz başkanlık sisteminin Türkiye'yi böleceğini mi düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, şu görüşleri paylaştı:
"Abdullah Öcalan'ın İmralı günlükleri yayınlandı. O da başkanlık sistemini savunuyor. Her başkanlık sistemi toplumu ayrıştırır. Eğer bunu hala görmüyorlarsa ve hala okumuyorlarsa bu ülkeye ihanet ediyorlar. Bu kadar açık ve net söylüyorum. Toplumu kandıracaklar. Başkanlık değil de cumhurbaşkanlığı. Cumhurbaşkanlığı dersek, Devlet Bey'i tatmin etmiş olacağız. Kapının arkasında bütün başkan yetkilerini vermiş olacağız. Böylece denecek ki biz başkanlığı getirmiyoruz, rejim değişikliğini getiriyoruz. Cumhurbaşkanı duruyor yerinde, adını değiştiriyoruz. Bütün yetkiler bir kişide yine."
Yenikapı ruhu
Yenikapı ruhu ile ilgili soru üzerine de Kılıçdaroğlu, "Yenikapı ruhuna sadık kalan tek kişi benim. Yenikapı'da 12 madde halinde nelerin yapılması gerektiğini söyledim. Bir musibet bin nasihatten evladır." ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, yargı bağımsızlığının çok önemli olduğunu vurgularken, bağımsız olmayan yargıyla adalet dağıtılamayacağını belirtti.
AB politikaları
Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'a bir çağrıda bulunmak istediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Neden onların fasıl açmalarını bekliyoruz. Binali Bey gelsin Parlamentoya, demokrasi için, adalet için neyse Batı standartları, biz onları beklemeden kendimiz yapalım. Oturalım bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getirelim." dedi.
Fırat Kalkanı
"Fırat Kalkanı Harekatı'nda gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, AK Parti hükümetlerinin dış politikada Türkiye'ye tarihin en büyük yenilgilerini yaşattığını savundu. Türkiye'nin Suriye, Mısır, Irak, Libya politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bütün bunların tamamında sınıfta kalan politika. Ortadoğu'da devletlerin içişlerine müdahale ettiler. 'Esad'ı yıkacağız' dediler. Hatta Cumhurbaşkanı dilini tutamadı, son bir kez daha 'Bizim oraya esas gidiş nedenimiz Esad'ı yıkmak.' dedi. Sonra MGK toplandı, bir gün sonra 'Oraya Esad'ı yıkmak için değil, terör için gittik.' dedi. Bu tatmin etmedi Putin'i. Erdoğan'ın açıklamasını istedi. Erdoğan çıktı, 'Evet biz oraya bir kişi için değil, terör için gittik.' dedi."
Kaynak: AA