CHP Eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın Suriye'deki etnik ve mezhebi çatışmalarla ilgili CNN Türk'te sarf ettiği sözleriyle ilgili bir yazılı açıklama yayınladı. PKK'nın Suriye kolu YPG'nin top atışlarıyla vurulmasına destek veren ve Azez-Halep hattının açık tutulması gerektiğini söyleyen Baykal, "Halep bir Sünni kentidir. Esad güçlerine, Şii Nusayri güçlerine teslim etmeye yönelik politikayı sorgulamak lazım" demişti. Yazılı açıklamasında bu görüşlerinin arkasında duran Baykal 'Zulüm ve yıkım karşısında susamam… Suriye sorunun bu hale gelmesine kim yol açtıysa onun altında kalsın bize ne deme hakkımız da yoktur. Bizim sorunumuz iktidarla hesaplaşmanın ötesinde Türkiye ye sahip çıkmaktır. AKP'ye karşı çıkmakla Türkiye ye sahip çıkmak arasındaki ayrımı yapabilmek devlet adamı olmanın gereğidir" dedi.
CHP'de bir yönetim krizi olduğunu da iddia eden Deniz Baykal kendisi ile parti lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki gerçekleştiği iddiası ile ortaya atılan özel sohbetlere de değindi.
Baykal yazılı açıklamasında şu cümlelere yer verdi:
"Yönetim krizine karşı tepki gerekli olmuştur"
"Parti grup toplantısında ve daha sonra bir televizyon programında yaptığım açıklamalar, parti ve ülke kamuoyunda bir duyarlılık yaratma ihtiyacından kaynaklanmıştır. Eğer yapılan ikili görüşmelerimizde ele alınan konuların söylenen sözlerin gereği yapılabilmiş olsaydı kamuoyuna herhangi bir açıklamak yapmak gerekli olmayabilirdi. Konuşulan konular sohbet mutabakatları düzeyinde kalıp hayata geçirilmeyince partiye yönelik ilgi ve umudun arttırılması ve parti tabanındaki soğuma ve karamsarlığın kırılması için partinin kendisini başkalaştırma girişimlerine ve yönetim krizine karşı tepkisini en azından hissettirmek gerekli olmuştur."
"Zulüm ve yıkım karşısında susamam"
Deniz Baykal, "Alevilere yapılan haksızlıklar karşısında 1975'te sesimi yükselttiğim zaman 'Kızılbaşlıkla' itham edilen, 1989'daki 'Kürt Raporu' nedeniyle bölücülükle suçlanıp DGM'ye verilen ve Saraybosna'daki Müslüman Boşnaklara yönelik etnik temizlik ve Müslüman kadınlara yapılan tecavüzler karşısında elindeki yazmalarla koşan, Lice halkına sahip çıkmak için yollara düşen birisiyim. Bugün Ortadoğu'daki medeniyetlerin Halep'iyle, Necef'iyle, Kerbela'sıyla, Erbil'iyle, Kobani'siyle bütün kültürlerin bütün kimliklerin korunmalarını ve barış içinde yaşamalarını istemekten başka hiçbir niyetim olamaz. Zulüm ve yıkım karşısında susamam" diye konuştu.
"Açıklama yapma takdirini sayın Genel Başkan'a bırakıyorum"
"Sayın Genel Başkan ile bu konuları ele aldığımız 3 baş başa görüşmemiz olmuştur. Sonuncusu 26 Aralık 2015 Cumartesi günü gerçekleşmiştir. Saat 19.00'dan 22.30'a kadar 3.5 saat sürmüştür. 7 Kasım 2015'te ve daha öncesinde de Sayın Genel Başkan bize kendisini ağırlama şerefini vermiştir. Bu buluşmalarımızda doğal olarak partimizle ilgili sorunlar ayrıntılı bir biçimde konuşulmuştur. Bu konuşmaların içeriğiyle ilgili açıklama yapma takdirini Sayın Genel Başkana bırakıyorum."
Partideki yönetim zafiyeti…
"Partideki yönetim zafiyetini aşma ihtiyacını hisseden bazı sorumlu ve deneyimli partilerimiz arayışlara girmişler, girişimler yapmışlardır. Bu çerçevede bana da arkadaşlarımız öneriler yapmışlardır. Bu öneriler karsısında benim cevabım bu konuların takdir yetkisinin Sayın Genel Başkan'da olduğudur."
"Terörle mücadelenin başarılı olması ve buna destek olmak hepimizin görevidir"
"Terörle mücadelenin başarılı olması ve buna destek olmak hepimizin görevidir. Suriye sorunun bu hale gelmesine kim yol açtıysa onun altında kalsın bize ne deme hakkımız da yoktur. Bizim sorunumuz iktidarla hesaplaşmanın ötesinde Türkiye ye sahip çıkmaktır. AKP'ye karşı çıkmakla Türkiye ye sahip çıkmak arasındaki ayrımı yapabilmek devlet adamı olmanın gereğidir."