Baykar’ın Genel Müdürü Haluk Bayraktar ile İBB İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu karşı karşıya getiren tartışma, Evren Barış Yavuz’un X hesabından yaptığı paylaşımda, Gazze eyleminde Haluk Bayraktar ve Selçuk Bayraktar’ın olduğu bir fotoğrafın üzerine “Jet yakıtı satmışlar” yazmasıyla başladı.
Yavuz’un bu paylaşımına Haluk Bayraktar X hesabından şu ifadelerle yanıt verdi:
“Bizim için nefsin izzeti yoktur yaptığın işin izzeti vardır. Attığınız iftiralar bizde bir toz zerresi kadar iz bırakmaz. Milletimiz de, Gazzeliler de bizim duruşumuzu iyi bilir. İsrail’e jet yakıtı sattığımız iftirasını atan alçak kim diye baktım. Gördüm ki İBB Başkanının iletişim kampanyalarını yöneten strateji ekibinde yer alıyormuş. ‘Alevilerin de PKK’sı olmalı’ diye yazılar yazıyor, DHKP-C güzellemesi yapıyormuş. Bu PKK’lıları besleyen Ekrem İmamoğlu’na sesleniyorum: Tasmalı köpeklerini saldırtmayı bırak. Yalandan başka söyleyecek lafın varsa, mertçe yüzümüze söyle de cevabını verelim.”
Haluk Bayraktar, Evren Barış Yavuz’un İmamoğlu’nun iletişim kampanyasını yöneten strateji ekibinde yer aldığını iddia ederek İBB’ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın çalışanı olduğunu söyleyen bir tweet mesajının capsini paylaştı. Ve Ekrem İmamoğlu’na seslendi: “Ekrem İmamoğlu’na sesleniyorum: Tasmalı köpeklerini saldırtmayı bırak.”
Bayraktar’ın paylaşımından sonra Evren Barış Yavuz, X hesabını kapattı:
Daha sonra İBB’nin resmi X hesabından Bayraktar’a şu yanıt verildi:
“Haluk Bayraktar isimli kişinin sosyal medya platformu X paylaşımında İBB ve Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na yönelik yalan ve iftiralara yer verildiği görülmüştür.
Haluk Bayraktar isimli kullanıcı hakkında, bu asılsız iddialarından dolayı, hem kişisel hem de kurumsal hukuki süreç başlatılacaktır.
Ramazan ayında bile iftira ve kumpastan geri durmayanların, bayramda da aynı kötülüklere devam etmesine şaşırmıyoruz.
Bu şahıs ve benzerleri sosyal medyada dezenformasyon yaparak, içindeki kin ve nefreti toplumu kutuplaştırmak için kullanıyor.
Bu millet sizin kötü aklınıza 31 Mart’ta dersini verdi, vermeye de devam edecektir.”
İBB açıklamasında iddialar için asılsız derken Evren Barış Yavuz’ın İPA çalışanı ya da İmamoğlu ekibinde olup olmadığıyla ilgili bir bilgiye yer verilmedi.
Peki kim Evren Barış Yavuz?
Kendi biyografisine göre 1981’de İstanbul’da doğan ve Ankara’da büyüyen Yavuz, Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü’nde eğitim aldı. Senaristlik, metin yazarlığı yaptı. İletişim ajansları, kurumsal işletmeler ve yerel yönetimlerde marka ve iletişim danışmanlığı yaptı.
Kendisini ‘iletişim danışmanı ve iş geliştirme uzmanı’ olarak tanıtan Yavuz’un iki kitabı bulunuyor.
Yavuz, CHP’nin siyasi kampanyalarında çalışmış bir profesyonel.
CHP eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde iletişim ekibinde yer almış daha sonra Kılıçdaroğlu’na “aday olma” çağrısı yaparak dikkat çekmişti.
Yavuz, mesajında Kılıçdaroğlu ile çalıştığını ifade etmişti:
“Size bu cümleleri kişisel iletişim adreslerinizden yollayabilirdim… Ancak bu kez, tarihsel bir not olarak buraya düşmek istiyorum. Sizinle çalışmış, süreçlerinize emek vermeye gayret etmiş, hem profesyonel hem de vicdani olarak çabanızı önemli görmüş biri olarak sizden bir ricada bulunmak istiyorum. Lütfen o salona “aday” olarak gelmeyin.”
Evren Barış Yavuz’un İBB’ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nda (İPA) çalıştığı veya Ekrem İmamoğlu’nun iletişim kampanyasında strateji ekibinde yer alıp almadığıyla ilgili bilgileri teyit etmek mümkün değil.
Ama Google’da halan çıkan tweetlerinde İPA’da çalıştığını söyleyen bir paylaşımı var:
Kapattığı X hesabından Google’da bulunabilen son tweetlerinde CHP’nin İstanbul ve Edirne adaylarıyla ilgili sık sık paylaşımlar yaptığı görülüyor.
Özellikle CHP Beyoğlu ve Şişli başkanlarının mazbata ve devir teslim törenleriyle ilgili paylaşımları dikkat çekiyor.
CHP Şişli Belediye Başkanı seçilen Emrah Şahan İPA’nın da başındaydı.
Evren Barış Yavuz, seçimlerden sonra CHP Berlin Birliği’nin online toplantısında konuşmuş, CHP Berlin, söyleşiyi “Yerel seçim sonuçlarını stratejist
Evren Barış Yavuz ile değerlendirdik” diye paylaşmış.
Birlik başkanı Kenan Kolat, Yavuz’u “Siyasal stratejist. İstanbul seçimlerine de çok etkisi oldu biliyorum” diyerek tanıtmış.
Serbestiyet’in ulaşmaya çalıştığı Evren Barış Yavuz’un iddiaları reddettiği ve yakın çevresine “İPA’da çalışmadım, çalışmıyorum, İBB ile devam eden bir sözleşmem yok. İmamoğlu’nun ekibinde değilim. Geçmişte kampanyalarda yer aldım, yönettim. Paylaşımımda Baykar şirketini hedeflemedim, haksız bir linçe daha fazla maruz kalmamak için twitter hesabımı kapattım. Orada dediğim gibi benim hedefim Bayraktarlar ya da Baykar şirketi de değildi. Ama şunu anlamakta zorluk yaşıyorum: Onlar neden bu meseleyi bu kadar üstlerine aldılar? Sosyal medyada yüzlerce benzer paylaşım varken, yüzlerce kişi de paylaşımlarıyla direkt bu insanları, bu aileyi ve şirketi hedef almışken neden bana yöneldikleri üzerine düşünülmesi gereken bir konu. Ben hayretler içerisindeyim çünkü bu olayın benimle ilgisi olmadığını düşünüyorum. Benim üzerimden Ekrem başkana yönelik bir kampanya olduğunu düşünüyorum” dediği öğrenildi.
“Bayraktar ailesini hedef almak gibi bir niyetim yoktu. Sadece bir görsel seçimi talihsizliği var”
Yavuz, tartışmayla ilgili kamuoyuna açıklama yayımladı. Yavuz’un açıklaması şöyle:
“Değerli dostlar, sevgili ülkem…
Her şeyden önce; Gazze’de soykırım sürerken, ülkemizin gerçek sorunları ve yoksulluk devam ederken, devralınan belediyelerdeki israf ortaya saçılırken ve umuda hasret kalmış insanlarımız sevincini yaşarken; suni bir gündemin nesnesi haline getirilmiş olmaktan dolayı kendi adıma büyük üzüntü duyduğumu belirtmek istiyorum.
Devletin resmi verilerine göre Gazze’ye destek mitingleri yapılırken, birileri uçak yakıtı satmış. Hakiki duygum ve dile getirdiğim şey budur. Milyonlarca insanın söylediği de budur. Bunu söylemek için birilerinin tetikçisi olmaya gerek yok. Birazcık vicdan yeterli. Bu yalın gerçeği ifade etmenin türlü yolu var. Milyonlarca insan türlü yoldan bunu ifade etti.
Benim özel olarak Bayraktar ailesini, ya da Baykar Holding’i hedef almak gibi bir niyetim yoktu. Çok paylaşılan bir “Gazze Mitingi” fotoğrafıyla T.C. Ticaret Bakanlığı’nın resmi “kısıtlama” duyurusunu alıntılayarak paylaştım. Görselde çok sayıda insanla birlikte Bayraktar ailesinden iki kişinin bulunduğu için, gücenmelerini ve üstlerine alınmalarını doğal karşılıyorum. Burada sadece bir görsel seçimi talihsizliği vardır. Başka kasıt ve art niyet söz konusu değildir.
Ayrıca seçim öncesinde insanları durduk yere, aylarca “İsrail işbirlikçisi” olmakla suçlayan, iş yerlerini taşlayan, kahve içen insanlara katil diye bağıran ve Gazze dramını toplumun bir kesimine düşmanlığa çevirenlere; İsrail’e savaş endüstrisine destek olacak şekilde nitelikli yakıt satılmasının yanı sıra listedeki İsrail’in soykırımını güçlendirici diğer ürünlerin satılmasını engellemedikleri için sorumlularına tepki göstermek her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi benim de anayasal hakkımdır.
Genç yaşlarımdan itibaren Filistin’in haklı davasına sahip çıkmış, İsrail diplomatik misyonları önündeki protestolarda her zaman önde yer almış sol görüşlü, Cumhuriyet değerlerine inanan biri olarak elbette soykırımcı İsrail ile ticaretin sürdürülmüş olmasına, mübarek bayramda bile kan döken en az 30 bin insanın katillerine tepki göstermek benim sonuna kadar hakkımdır.
Ben gerçek bir insanım. Bir twitter hesabından ibaret değilim. Aynı anda binlerce sahte hesap üzerinden, bir anda şahsımın hedef gösterildiği bir gün yaşadım. Günlerdir bana, aileme edilen hakaretler, tehditler ve topyekun hedef göstermeye maruz kaldım.
Bu yalan ve iftira gösterisine maruz kalmak zorunda değilim. Hesabımı bu yüzden kapattım. Kimsenin şamar oğlanı değilim. Birileri linçten para kazanacak, birilerine yaranacak diye küfre nesne olmak gibi bir zorunluluğum da yok.
Şahsıma atfedilen yazı, 11 yıl önce yöneticisi olduğum bir sitede başkası tarafından kaleme alınmış bir yazı. Artık arşiv çöpü haline gelmiş, yazar isimleri silindiğinde adminlerin adıyla görülen bu içerik üzerinden beni terörist ilan ettikleri görmek şok ediciydi. Şeytanın bile aklına gelmeyecek, zorlama bir bağlantıyla bir anda düşman ilan edildim. Bu iftira ve karalamanın failleri hakkında da her türlü hukuki hakkımı kullanacağım.
Meselenin ben olmadığımı biliyorum. Yurdun her köşesinde büyük bir ders alan iktidar sahiplerinin seçim hezimetinin ardından Sayın Ekrem İmamoğlu’na saldırmak için bir bahane olarak kullanıldığımı da biliyorum. İddia edildiği gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı hiçbir birimde hiç çalışmadım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile beş kuruşluk değil, bir kuruşluk ticari ilişkim bile olmadı. Bu iddiayı kanıtlamayan da müfteridir. Bu konuda da hukuki haklarımı sonuna kadar kullanacağım.
16 milyon İstanbulludan, birçok çevreyi rahatsız eden bu zaferin gönüllü neferlerinden sadece biriyim. Sayın Ekrem İmamoğlu benim seçilmiş başkanım. İlişkim bundan ibarettir.
Muhalif kimliğimi hiç gizlemedim. Kendim gibi olmayan; kimi ülkücü kökenli, kimi muhafazakar hareketten gelen, kimisi Kemalist, kimisi liberal her kesimden insanlarla bu ülkede insan gibi yaşamak isteyen ülkesini çok seven, onurlu bir yaşam değerlerini savunan milyonlarca demokrattan biriyim.
Korkacak, sinecek değilim. Sevdiğim insanların zarar görmesine göz yumacak ve üstüme atılan terörist iftirasını kabullenecek de değilim. Tüm iftiralarla ilgili, başta hedef gösterenler olmak üzere; öncelikle bunu korunaklı zannettikleri köşelerinden, anayasa önünde eşit olduklarını unuttukları için dillendirebilenler ve bu iftira kampanyasının parçası olan istisnasız herkese tazminat davası açacağım. Haklarımı milletimiz adına karar veren vicdanlı, adaletli yargıçlara emanet edeceğim.
Tazminat davalarından elde edilecek tüm geliri de Gazzeli çocuklara ulaştıracak bir uluslararası yardım kuruluşuna ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlayacağım.
Biz bu vatanı ve insanlarını sevmeyi kimseden öğrenecek değiliz, ortak geleceğimiz için üretmeye ve düşünmeye devam edeceğiz. Haklının acelesi yok. Hâk bizimle.”
“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” suçlamasıyla gözaltına alındı
Siyasal iletişimci Evren Barış Yavuz, sabah saatlerinde evinden alınarak emniyete götürüldü. Yavuz hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlamasıyla soruşturma açılmıştı.