Yahya Sinwar, 1962 yılında Gazze’nin güneyindeki Han Yunus mülteci kampında doğdu.
Ailesi, 1948 yılında 750.000 Filistinlinin evlerinden atıldığı Nakba (felaket) sırasında İsrail tarafından Aşkelon’daki evlerinden zorla çıkarılmıştı.
Gazze İslam Üniversitesi’nde Arap çalışmaları okudu. Siyaset ve aktivizmiyle ilk kez burada tanıştı.
İşgal karşıtı aktivizme katıldığı için İsrailli yetkililer tarafından ilk kez 1982 yılında üniversitede tutuklandı.
Üç yıl sonra yeniden tutuklandı ve daha sonra Hamas’ı kuracak olan Ahmed Yasin ile tanıştı. Yasin, Yasin Sinwar’ı yakın çevresine aldı.
Sinwar daha sonra Munazzamat al-Jihad w’al-Dawa’nın ya da İsrail ile işbirliği yapan Filistinlileri yakalamak ve ortadan kaldırmak için kurulan Majd’ın kurucularından biri oldu. Bu örgüt, yeni kurulan Hamas’ın ilk güvenlik birimi oldu.
1988 yılında İsrail güçleri tarafından tekrar tutuklandı ve bu kez 426 yıl hapis cezasına eşdeğer olan dört müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
İki İsrail askerinin ve dört şüpheli Filistinli casusun yakalanıp öldürülmesi olayına karışmakla suçlandı. Böylece İsrail hapishanesinde 23 yıllık bir tutsaklık dönemi başladı.
Tutsaklığı sırasında İbranice öğrendi, sık sık İsrail gazetelerini okudu ve İsrail siyasetine ve kültürüne kendini kaptırdı. Bunun düşmanını daha iyi anlamasına yardımcı olduğunu söyledi.
Ayrıca Gazze’de büyürken yaşadığı deneyimlerden yola çıkarak Diken ve Karanfil adlı bir roman yazdı.
2011 yılında İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 2006 yılında kaçırılan İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında 1.047 Filistinli mahkumun serbest bırakılmasını öngören bir anlaşmayı kabul etti.
Sinwar bu anlaşmanın bir parçası olarak serbest bırakılan en önde gelen mahkumlardan biriydi.
Serbest bırakıldıktan sonra Hamas saflarında hızla yükseldi ve bir yıl içinde Hamas’ın siyasi bürosuna seçildi.
Özellikle Hamas’ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları ile koordinasyonu sağlamakla görevlendirildi.
Sinwar, 2014 yazında İsrail’le yedi hafta süren savaş sırasında Hamas’ta hem siyasi hem de askeri olarak aktif görevler üstlendi. Bu savaştan aylar sonra ABD, Sinwar’ı “özel olarak belirlenmiş küresel terörist” olarak etiketleyen bir listeye ekledi.
2017 yılında Hamas’ın Gazze’deki lideri oldu ve bu görevi birkaç ay öncesine kadar sürdürdü.
Yine 2017 yılında, yakın güvenlik ilişkisi içinde olduğu Mısır’ın gözetiminde Hamas’ın El Fetih ve Filistin Yönetimi (FY) ile yürüttüğü uzlaşma görüşmelerine öncülük etti.
2018’de Gazze’ye yönelik kuşatmanın sona erdirilmesi ve mültecilere geri dönüş hakkı tanınmasını talep eden barışçıl “Büyük Dönüş Yürüyüşü” protestolarının düzenlenmesinde öncü bir rol oynadı. İsrail güçleri tarafından acımasızca bastırılan gösterilerde 230 protestocu öldürüldü.
Ayrıca Hamas’ın İsrail’in 6-21 Mayıs 2021 tarihleri arasında Gazze’yi bombalamasına karşılık olarak düzenlediği operasyona verdiği isim olan Kudüs’ün Kılıcı Operasyonu’na da öncülük etti.
2023’de İsrail’e yönelik 1600 İsrailli sivil ve askerin öldürüldüğü, 200’ünün kaçırıldığı El Aksa Tufanı Operasyonu’nun mimarı olduğu düşünülmektedir.
62 yaşındaki Hamas lideri, selefi İsmail Haniye’nin Tahran’da düzenlenen bir İsrail saldırısında öldürülmesinden günler sonra Ağustos ayında Hamas’ın lideri oldu.
Bir yıldır İsrail’in en çok aradığı isimdi.
62 yaşındaki Sinwar, 16 Ekim Çarşamba günü birlikte olduğu üç kişiyle birlikte Refah’ta İsrail askerleriyle çatışmaya girdi.
İsrail ordu güçleri tank atışıyla cevap verince, diğer üç kişiden ayrılarak bir binaya girdi.
Tanklar bu kez bulunduğu binayı iki kez vurdu. Bin aya girmek isteyen İsrail askerlerine
Sinvar iki el bombası attı.
Çekilen askerler binada Sinwar’ın olduğu ikinci kata bir drone uçurdular.
Yayınlanan drone görüntülerinde yüzü kefiyeyle kapalı olarak bir koltukta oturan Sinwar’ın kolunun bir kısmının koptuğu ve dronea tahta parçası fırlattığı görülüyor.
Droneun ardından bina bir kez daha tankla vuruldu. Arama sırasında bulunan cesedin Sinwar’a benzediği görülünce, ceset İsrail’e götürülerek DNA incelemesi yapıldı.
Cesedin Sinwar’a ait olduğu tespit edildi.
İsrail ordusu, “Teröristlerin etkisiz hale getirildiği binada, bölgede rehinelerin bulunduğuna dair herhangi bir işaret yoktu” açıklaması yaptı.