“Benim genel olarak eleştirim muhalefetin seçimden sonraki maalesef rezil yönetimiyle ilgili. Bu kaygı verici, üzücü ve benim gibi düşünen insan için de ‘Biz seçimden önce ne için çabalıyorduk?’ dedirten bir şey.”
“Sayın Kılıçdaroğlu’nun Ümit Özdağ ile yaptığı gizli protokolün ortaya çıkmasından sonra verdiğim tepki ise bambaşka bir sebebe dayanıyor. Ben siyaset yaparken de, bir program ortaya koyarken de, yazarken de çizerken de inandığım değerler etrafında yapıyorum. Bu iş hayatında da böyledir ama siyasette bir de bu varoluşunuzu toplumla paylaşıyorsunuz. Özgürlük diyorsunuz, adalet, demokrasi diyorsunuz. Bu söylediklerinizin içini doldurabilecek bir siyasi çevre varsa siz orada varsınız ve onu savunursunuz.”
“Ben seçimden önce Altılı Masa’nın çok büyük bir barış ve demokrasi projesi olduğuna inandığım için çok büyük bir iştiyakla savundum. Orada önemsediğim şey meselenin iktisadi tarafı değildi. Benim bugün de meselem bu. Hukuk varsa, demokrasi varsa, adalet varsa ben varım.”
“İnsan onuru diyen, insan hayatına uygun bir hayat diyen bir ekip gizli bir protokolle ikinci seçime girmişse olayın bütün rengi değişiyor. Siz hukuk deyip, adalet deyip demokrasi deyip ultra ırkçı bir siyaseti işin içine, hem de İçişleri Bakanı olarak koyuyorsanız o zaman o metinlerde yazdığınız hiçbir şeye inanmamışsınız demektir. Eğer Altılı Masa’nın oluşturduğu metinlere samimi bir şekilde inanıyorsanız böyle bir gizli ortaklığa gitmemeniz gerekirdi.”
“Ben bu gizli protokolü gördüğüm anda ‘İyi ki seçim kazanılmamış’ dedim. Seçim kazanılsa benim çok ciddi bir görevim olabilirdi. Buna rağmen ‘iyi ki olmamış’ dedim. Siz 3-4 sene boyunca Süleyman Soylu’nun yaptığı anti-demokratik İçişleri Bakanlığı üzerine kurgulayacaksınız daha sonra ilk seçimde yeterli oyu almayınca gidip Ümit Özdağ ile İçişleri Bakanlığı için imza atacaksınız. Yokum ben böyle bir şeyde.”
“Benim bildiğim, gördüğüm şey bir fikrin başarılı olmasının yolunun değişime açık olmasından geçtiğidir. Değişim demek gelişim demektir, büyüme demek. Üzülerek söylüyorum ama ben muhalefette tek bir değişim emaresi görmüyorum. Şu seçim oldu, bitti ama bir tek liderden ve hatta kadrolardan ‘Biz şurada yanlış yaptık’ lafını duyamadık. Bu bana uygun bir durum değil. Benim aklım bunu almıyor. Gösterebileceğiniz en kötü performansı gösterdikten sonra hiçbir şey olmamış gibi köşenize çekilip siyaset yapmaya devam edemezsiniz.”
“Seçimden sonra tek bir değişim kaynağı görüyorum ben siyasette o da AK Parti. Bakanlar Kurulu’na bakın. AK Parti olumlu yönde bir değişim yapıyor. Ekonomi kadrolarına ve politikalarına bakın. Bir değişim yapıyor. 180 derece değişti. Erdoğan %52 ile kazanmasına rağmen partisinin oyları düştüğü için bundan bir ders çıkarttı ve değişime gitti. Karşısındaki muhalefet ise yine, yeniden kaybetmesine rağmen kimse sorumluluk almadı, almıyor. Eğer muhalefette bir değişim olmazsa ben önümüzdeki yerel seçimlerde de muhalefete bir şans tanımıyorum çok fazla.”