Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün (10 Aralık), Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşen İslam Ülkeleri Parlamento Konferansı’nda yaptığı konuşmada Bakara suresinden, “Muhakkak ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle deneriz. Sabredenleri müjdele” ayetine yer verdi. Konuşmaya muhafazakâr kesimden tepkiler art arda geldi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu: “Siz sırça köşklerde ‘itibarda tasarruf olmaz’ diyerek har vurup, harman savururken milletimiz geçim derdinde geçim! Et-süt, sebze-meyve fiyatları uçtu; un-şeker-yağ satışları sınırlandı! Sizi oylarıyla iktidara getiren fakir-fukara, garip-gureba göndermesini de bilir!”
DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Av. Cihan Ülsen: “İslam, sıkıştığımız her zamanda sıkışıklığınızı gidereceğiniz bir alan değildir. Din, sizin değil, Güç sahibinindir. Hasan-ı Basri’nin dediği gibi: ‘İnsanın irade ve sorumluluğunu ortadan kaldıran bu kader anlayışını açık bir dille reddetmek ve özgür iradeyi savunmak gerekir.’”
Siyaset Bilimci Levent Baştürk: “Yapmayınız lütfen! Artık durun, yeter! Bu kadarı resmen tepe tepe dinin kullanılması oluyor. Üstelik ülkede dolar milyonerlerinin sayısı artarken ve erke yakın olanlar rahat yaşarken. Ve hem siz daha yakınlarda inkâr ettiniz ülkede sıkıntı olduğunu.”
Gazeteci Bülent Şahin Erdeğer: “Bakara 2/155-156. ayetler sosyal-siyasal adalet mücadelesinin bağlamında karşılaşılan zorluklara dirençli olunmasını ifade eder. İktidarların halkı kontrolleri için inmemişlerdir.
Sorumlu yöneticilerin ise Şûrâ Suresi 42/30. ayeti okuyup sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekir.”
“Allah’ın ayetleri hayat rehberi olmaları için inzal oldular. Ayetlerin bağlamlarından kopartılarak popülist politikaya malzeme yapılmaları kabul edilemez. İlahiyatçıların, hocaların ve elbette tüm Müslümanların bu Makyavelizme karşı seslerini yükseltmeleri gerekir.”
Yazar Metin Karabaşoğlu: “Dini gerçekten seven, onu kendi siyasetine âlet etmez; siyasetine siper, kalkan, payanda veya hâdim yapmaya kalkmaz. Onu asla yere düşürmez. Öyle ki kendi düşse de onu düşürmemeyi öncelikli dert edinir.”
“Dinin bir kimlik siyasetinin elinde araçsallaştığı bir zemin, din adına doğru ve hayırlı bir zemin değildir. Dinin şu veya bu siyasî eğilimin elinde siyaseten sonuç almak adına kullanıldığı bir zeminin yol açtığı zararlar, ‘ehven-i şer’ diye açıklanamaz büyüklüktedir.”
Mustafa İslamoğlu: “Eğer Kur’an’a birazcık saygınız varsa, lütfen âyetleri siyasi kavganızda mızrakların ucuna takmayın!”