Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde gardiyanların baskı ve işkencesi sonucu 2 mahkûmun hayatını kaybettiği, birçok tutukludan ise haber alınamadığına dair İnsan Hakları Derneği’nin 12 Nisan’da gündeme getirdiği iddialarla ilgili yeni gelişmeler yaşandı.
Yoğun bakımda olduğu iddia edilen ve bir süredir kendisinden haber alınamayan tutuklu Halil Kasan’ın annesi Beyaz Selek Artı Gerçek’e konuştu. Oğlu ile en son 8 Nisan’da telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, oğlunun can güvenliğinin olmadığını ve bu konuşmayı kayıt altına aldığını söyledi.
Beyaz Selek’in aldığı kayıtta Halil Kasan şunları söylüyor:
“Tarih olarak 6 Nisan 2022. Saat 07:30 gibi sayım esnasında arkadaşımıza tokat attılar. Oruçlu oruçlu, ortada hiçbir şey yokken. Küfür ediyorlar. Hastalığımdan dolayı, psikolojik sorunlarımdan dolayı atak geçirdim. Bu nedenden dolayı bana birçok zulüm yaptılar. Beni alıp bahçeye götürdüler. Bir ton dövdüler. Ondan sonra koğuşa sayım, arama bahanesiyle geldiler. Dövdüler, hakaret ettiler. Sakallarımı elleriyle yoldular. Botlarla kafama vurdular. Ondan sonra kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Bizden davacı olmak için tutanak tutuyorlar. Onlara (gardiyanlar) herhangi bir temasta bulunmadık. Buna rağmen bizim hakkımızda dava açıyorlar.
“Beni bahçeye attılar. Gardiyan, ‘Kendini öldürsene, yanında ip yok mu?’ dedi. Gardiyan ayakkabımı getirdi. Ben de kendimi astım. Yalandan gelip kurtarmaya çalışıyorlar. Karar vermişiz, kendimizi öldüreceğiz. Burada 5-6 kişi daha var. Coşkun Ağca, Orhan Avcıoğlu, bir çocuk var adı Tolga… Bir sürü kişi var.
“Burada pisliğin içinde bizi yatırıyorlar. Yatak yok, ekmek yok… 50-70 kişiyi üst üste yatırıyorlar. Doktordan rapor aldığımız takdirde ‘bunun ikinci bir seansı daha olur’ diye tehdit ediyorlar. Biz de korkumuzdan rapor alamıyoruz. Can güvenliğim yok.”
Anne Beyaz Selek, Artı Gerçek’e oğlunun 14 yaşında tutuklandığını ve oğluna yönelik işkencenin bu yaşlarda başladığını belirtti. Oğlu Halil’in İstanbul İkitelli’de çetenin eline düştüğünü ifade eden anne, bu çete üyelerinin baskısı sonucu Denizli’ye yerleşmek zorunda kaldığını söyledi. Anne Selek, yoksulluk nedeniyle bir kez olsun oğlu Halil’i görmeye gidemediğini vurguladı.
Anne Selek, “Cezaevi yönetimi, oğluma, ‘senin kimsen yok, senin ziyaretçin yok’ diyorlar. ‘Anne gel, anne gel’ diyordu. ‘Oğlum gelemiyorum’ diyordum. Çocuğum sürekli kendisini öldüreceklerini söylüyordu. Sürekli bana işkence ediyorlar, sürekli hücrelere atıyorlar. Bir çocuk sürekli bunu der mi? Anne beni hücreye koyuyorlar, farelerden korkuyorum.
“’Oğlum neden ağzın yamulmuş’ diyordum, ‘Anne bana burada çok eziyet ediyorlar.’ ‘Oğlum burnuna ne olmuş’, ‘beni dövdüler. Burnumu kırdılar’ diyordu çocuk. Oğlum senelerdir bu işkenceyi yaşamış. Çocuğun ağzı, yüzü konuşmaya tutmuyor. Buna hangi anne dayanır. Ben artık yaşamaktan vazgeçtim. Oğlumun bana yakın gelmesini istiyorum. En azından Denizli Cezaevine versinler. Ne olursa olsun. Mahkûmdur. El alem götürdü hayatını mahvettiler. Evladımı diri diri öldürdüler. Allah benim hakkımı bırakmasın.”
İHD ‘acil’ koduyla çağrı yaptı
İHD, konuyla ilgili acil bir çağrı yaparak Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde neler olduğunun soruşturulmasını ve açıklanmasını istedi.
Yeneroğlu soru önergesi verdi
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı, İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu da konuyla ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a yazılı bir soru önergesi verdi.
Yeneroğlu, Bakan Bozdağ’a şunları sordu:
1- Koğuşlarda bulundurulan hap ve/veya ilaç sayısında herhangi bir kısıtlama var mıdır? Hap içerek intihar girişiminde bulunduğu ileri sürülen mahpuslar, bu hapları nasıl temin etmişlerdir?
2- Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün açıklamasına göre mahpus Ferhan Yılmaz hap içmesi sonucu kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişse burnu nasıl kırılmış, nasıl dudakları patlamış ve şişmiş, cenazesinin taşındığı tabutun içi nasıl tamamen kana bulanmıştır?
3- Silivri 5 No’lu Ceza İnfaz Kurumu’nda, söz konusu işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin olarak adli ve idari soruşturma başlatılmış mıdır? Bu soruşturmalar başlatılmışsa, hangi aşamadadır?
4- Başlatılan soruşturmalar kapsamında, tedbiren mahpuslara işkence ve kötü muamele uyguladığı iddia edilen infaz koruma memurları görevden uzaklaştırılmış mıdır?
5- Toplu intihar girişiminde bulunan mahpusların başka ceza infaz kurumlarına sevk edilme gerekçeleri nedir? Bu mahpuslar hangi ceza infaz kurumlarına sevk edilmiştir? Aileleri bu konuda bilgilendirilmiş midir? Sevk edilen mahpusların sağlık durumları nasıldır?